Devletin tarımsal araştırma enstütülerinde ıslah edilmiş kaliteli tohumlar çoğaltılıp saklanıyor ama vatandaş GDO'nun kucağında. Tokatlı bir mesai arkadaşım var, köylü bir çocuk, üniversiteye çıkmış şehre, sonra işe girmiş, anlatıyordu yakın zamana kadar o da çalışıyormuş meyve-sebze üretiminde kendi köyündeki tarlasında. Güzel görünüyor, verimi fazla diye, bile bile İsrail tohumlarını yani o soyu kesik tohumları kullanıyoruz diyordu. Çok çiftçi bu yola düşmüş, üstelik çok korkunç tohum parası ödeniyor, söylemişti miktarlarını unuttum.
ABD'deki GDO işinin asıl sahibi firma da adeta işin tam firavunu olmuş, kontrol ellerinde, satışı, pazarlaması, tekeli... Bütün dünyayı kasıp kavuruyor adamlar, halk yoksulluktan görünüşe göre onlara tamah edip onları kullandıkça önüne geçmesi zor görünüyor, Allah sonumuzu hayretsin. Sigara bile o kadar zararlı olmasına rağmen hemen zararı ortaya çıkmadığı için tüketiliyor de ne hallere düşülüyor, GDO'lu ürünler konusunda akıllanmak biraz zor olacak o yüzden belki de.
Üstad da diyor, insanoğlu şimdiki bir dirhem lezzeti, ilerdeki batmanlarca lezzete tercih eder.
Modern dünyanın anlayışı da böyle, bir işletme dersinde, şimdiki 1 lira, hesaplama ile bir kaç yıl sonrasındaki -misal- 10 liraya denk sayılıyor. Tamam, hareketle girdi ve kazanç, üretim olur ama bu hesabında bileşeni piyasadaki faiz oranı.
Diyeceksin bu konuya neden girdin, bunu aklı okumuş ama vicdanı okumamışlarla, insanoğlunun aciz ve fakir nefsinin eline bırakırsan, sigara gibi de olsa malesef tüketilir. Ben de GDO diye satın alırken düşünüyorum, huzurunu bırakmıyorlar adamın.
Tarımı geliştirmek yerine, gelişmiş tohumu satın almak da, malesef bizde yer etmiş olan bedavacı ve kolay zihniyeti temsil ediyor.
Avustralya yeraltı suyunun çok kullanılmasından dolayı topraklarında yaşadığı su çekilmesi, kuruma ve kireçlenmeden ötürü yeni nesil tohumlarla buğday üretemez hâle gelmiş bazı bölgelerinde. Çözümü ise hiç oynanmamış Orta Asya buğdaylarından biri idi sanırım, kullanmakta bulmuşlar. Diyeceğim o ki, bereketsiz diyerek Allah'ın yarattığını beğenmeden atıp geçyorlar, ama onlarda da çok hikmetler saklıdır. Denizaltıyı bırakın robotların inemediği deniz derinliklerinde yaşayan canlıların bile rızkını yollayan Allah, -haşa- aczinden o bitkileri öyle yaratmamıştır.
Bu GDO meselesi önümüzdeki 10-20 yıl içinde resmini tamamladığında bakalım nasıl bir tablo çıkacak önümüze.
Biyodizeldir, plastik hammaddesidir diye GDO'lu mısır üretiyor ABD, onu gidip gıda diye tükettiriyorlar da insanlara, ya da insana yiyecek olacak tavuk gibi çiftlik hayvanlarına. Yine soya bitkisi başına bela olabilir belki dünyanın. Soyadan süt bile yapıp satıyorlar, şeker ve bakteri ekleyip yoğurt gibi mayalıyorlar, hatta yoğurdu bırakın peynir bile yapıyorlar. GDO'suz soyada bir dalda 15-20 tane alacaksanız, GDO'lu ile belki 100 tane alacaksınız. Ve bu mallar Türkiye'ye ithal ediliyor. Ben liman işletmesinde çalışıyorum şu an, komşu olan özel firmanın getirdiği soyanın yere düşen tanesinden toprakta biten bitkiden görülen bu. O kadar soya ne oluyor bilmiyorum. Gözü dönmüş tüccarların eline kalırsanız, inek beslenecek meralara soya ekerler, 100 kat daha fazla süt ve yoğurt, peynir elde ederler.
Ben de bir sürü şey yazdım, bilip bilmeden, hatalarım da olmuştur, ama benim şu an böyle algıladığım bir vaziyet var.
Süte melamin ekleyip mama yapıp çocukları zehirleyen Çin, mısıra belki hangi hayvanın genini enjekte eden ABD, İsrail.
Teröre karşı savaş verilecekse aslında milyarların perde arkasındaki gizli katili belli.