Giriş yapmadınız.

applejuice

Stajyer

  • Konuyu başlatan "applejuice"

Mesajlar: 72

Konum: Kanada

Meslek: Serbest Meslek

Hobiler: Haber Programlari,internet,muzik

  • Özel mesaj gönder

1

11.09.2005, 13:55

Nur Talebelerinde Hiyerarsi :

Merak ediyorum,

Mesela tarikatlarda Seyh oluyor,Seyhin halifesi oluyor,murid oluyor.

Baska yapilanmalarda il imami,semt imami,mahalle imami,ev imami v.s. oluyor.

Devlet dairesinde bile bir yapilanma var amir,memur,hademe v.b. gibi.


Risalei Nur talebelerinde boyle bir hiyerarsi varmidir?

ikinci olarak : su an hayatta olan Nur Camiasinda sayginlik kazanmis kisiler kimlerdir? Bu kisileri hiyerarsik bir yapida siniflandirabilmek mumkunmu? (hani onun sozu dinlenir gibisinden) ya da baska bir acidan sorarsak eger bir hiyerarsi varsa bu kisiler ve temsil ettikleri gruplar(varsa) bir mevzu uzerinde istisare yaparken bu hiyerarsiye goremi hareket ediyor?


tesekkurler...
birgun olur mezarini kazarlar
amelini defterine yazarlar
basucuna birkac kerpic dizerler
sagina soluna donemezsin ha!

yunus emre

2

11.09.2005, 13:59

Nur cemaatinde hiyerarşi yoktur, meşveret vardır, Sungur abi, Kutlular abi gibi abiler hep "kanaat önderi"dir.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

applejuice

Stajyer

  • Konuyu başlatan "applejuice"

Mesajlar: 72

Konum: Kanada

Meslek: Serbest Meslek

Hobiler: Haber Programlari,internet,muzik

  • Özel mesaj gönder

3

11.09.2005, 14:01

soru :

mesveret ne demek oluyor? nasil oluyor? nasil yapiliyor?

kanaat onderi olan/denilen insanlara bu sifat bicilirken hangi kistaslara bakiliyor?

tesekkurler...
birgun olur mezarini kazarlar
amelini defterine yazarlar
basucuna birkac kerpic dizerler
sagina soluna donemezsin ha!

yunus emre

4

11.09.2005, 14:06

Meşveret, istişaredir. Kanaat önderi de istişare başkanı olsa gerek. Seçimi yine meşveret üyelerince yapılır. Tam bilmiyorum, buralarda daha çok görev almış ve izlenim sahibi abilerin cevap yazmasını temenni ederim.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

oNUR

Stajyer

Mesajlar: 142

Konum: Istanbul

Meslek: Öğrenci

  • Özel mesaj gönder

5

11.09.2005, 15:56

Abilerimizin tecrübelerinden ve Risale-i Nur bilgilerinden faydalanılır. Fakat herkes gibi onların da bir oy hakkı vardır. Yani meşverette onların bir ayrıcalığı yoktur. Herkes fikirlerini sunar ve ortak bir karar alınır.
Abilerin görevi yol göstermektir.
ıhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.

6

27.10.2005, 15:42

ama isim ve tanım başkada olsa öyle veya böyle hiyerarşi yoktur diyemeyiz değil mi?

bir alt üst ilişkisi olsa gerek....

gerçi bilmiyorum yeniasya cemaatini.....

oNUR

Stajyer

Mesajlar: 142

Konum: Istanbul

Meslek: Öğrenci

  • Özel mesaj gönder

7

28.10.2005, 10:57

Alıntı sahibi ""faraklit_""

ama isim ve tanım başkada olsa öyle veya böyle hiyerarşi yoktur diyemeyiz değil mi?

bir alt üst ilişkisi olsa gerek....

gerçi bilmiyorum yeniasya cemaatini.....

Alt veya üst ilişkisi; karar mekanizmalarında ortaya çıkar. Yani dershanede kalan bir talebenin fikri direkt olarak tüm cemaatin gündemine gelmesi mantık sınırlarını da aşar zaten. Burada izlenen bir yol vardır. Mesela Risale-i Nur eğitimi ile ilgili bir fikri olan bir genç bu fikrini gençlik komisyonlarında görüşür. Ve bu gençlik komisyonlarındaki sekreterler "genel meşveretlerde" diğer "abilerle" eşit oy hakkına sahip olup gündeme getirir. Ve bir karara varılır vs.
ıhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.

8

29.10.2005, 15:51

Re: soru :

Alıntı sahibi ""applejuice""

mesveret ne demek oluyor? nasil oluyor? nasil yapiliyor?

kanaat onderi olan/denilen insanlara bu sifat bicilirken hangi kistaslara bakiliyor?

tesekkurler...


Meşveret

“Asya kıtasının ve istikbalinin keşşafı ve anahtarı şûrâdır.” (Hutbe-i şâmiye, s. 66)

Aynı kökten gelen meşveret, şûrâ, istişare, müşavere lûgatlerde “danışma”, “görüşüp anlaşma”, “konuşup bir karara varma” anlamında tarif edilir. ılâhî bir emir olan meşveretin keyfiyetinin anlaşılması için âyetler, hadisler ve Risâle-i Nur ışığı altında örnekler vermeye çalışacağız.

Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Allah, Resûlullaha (asm) istişareyi emretmiş, ayrıca işlerini istişare ile yapan toplulukları medhü sena ile övmüştür.

“Onlar, Rablerinin dâvetini kabul ederler ve namazı dosdoğru kılarlar. Onların işleri kendi aralarında istişare iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan onlar Allah yolunda harcarlar.” (şûra Sûresi: 38.)

Cenâb-ı Allah’ın bu âyette istişâreyi, iman ve namazdan hemen sonra zikretmesi, daha sonra da zekâtı içine alacak şekilde infâktan bahsetmesi istişarenin ıslâm’da ehemmiyetini gösterir.

Bakara Sûresinde insanın yaratılışı anlatılırken, Cenâb-ı Hakkın bu hususta meleklerle olan istişaresi nazara verilmektedir. Bediüzaman’ın tefsirine göre müşâvereden münezzeh olan Allah, böylece meşvereti emrettiği insanlara müşâvere üslûbunu öğretiyor.

Âyetlerle, ılâhî bir emir olduğu kesin bir şekilde anlaşılan meşvereti; Allah’a lâyıkıyla bir kul olabilmemiz ve onun rızasını kazanabilmemiz için yapmamız gereken bir vazife olduğunu unutmamalıyız.

“Onların işleri aralarında şûrâ iledir” âyeti Mekke devrinde mü’minlerin toplum idaresinde söz sahibi olmadığı bir dönemde nâzil olmuştur. Böyle olduğu halde meşveret yine emredilmiş ve ondan vazgeçilmemiştir.

Peygamberimiz (asm) için ashabtan biri diyor ki: “Ben Hz. Peygamber kadar müşâvere eden kimse görmedim.” Bu demek oluyor ki hayatımızın önemli bir unsuru olan meşveret, Peygamberimizin (asm) mü’minlere bırakmış olduğu en güzel hediyelerindendir.

Peygamberimiz (asm) müşavereye dair bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Allah bunu benim ümmetime bir rahmet kıldı. Onlardan her kim istişare eylerse, doğrudan mahrum olamaz, her kim de terk ederse hatadan kurtulamaz.”

Bu hadisin doğrultusunda anlaşılıyor ki meşverette bir doğruluk hikmeti var. ınsanı, tek akılla düşünmektense şûrâ ekibi ile beraber daha fazla akılla düşünüp en doğrusunu yapmaya teşvik eden meşveret, bir gelişim aracıdır. Bir araya gelip karar veren ümmet için Peygamberimiz (asm) şöyle buyurur: “Benim ümmetim dalâlet üzerine ittifak etmez.” Bu da gösteriyor ki gerçekten tek akılla düşünüp karar vermekle, birkaç beyin çalıştırıp bir fikir teâtisinde bulunmak arasında büyük farklar var.

Peygamberimiz (asm), hayatındaki meşveretleriyle, ashabına muallimlik yapıp meşvereti onlara da öğretmiş, bizlere en yüksek insanî terbiyeye meşveret yoluyla erişilebileceğini hayatıyla tasdik etmiştir. Gerçekten meşveret ortamı, hür bir tartışma zemini olup doğrunun da yanlışın da açıklıkla söylenmesini sağlayacak bir özelliğe sahiptir. Meşveret fikir alışverişini sağlayıp insanların düşünce ufuklarını genişletir. ınsanlar bu sayede şahsî ön yargılarından soyutlanır ve onlara daha doğruyu bulma imkânları doğar.


Meşveret üzerine bazı notlar

* Her insan tek başına fikrinde hata yapabilir. Meşveret ise insanların fikirlerinden müteşekkildir. Bunun için meşveret yapan insanların hata yapma oranı azalır.

* Peygamberimiz (asm) hayatıyla meşvereti emretmiştir: “Kim bir iş yapmayı ister ve o hususta istişare edip uygularsa işlerin en doğrusunu bulmuş olur. Allah kendilerine en doğru olanı bildirir.”

* Mü’minlerin Medine’ye hicreti, Akabe denilen yerde Mekkeli ve Medineli Müslümanlar ile istişareden sonra kabul edilmiştir.

* Peygamberimize (asm) yapılacak minber inşâsına meşveret sonucu karar verilmiştir.

* Peygamberimizin (asm), karşı devlet başkanlarına göndereceği mektuplar için mühür hazırlanmasına meşveretle karar verilmiştir.

* Bediüzzaman’ın görüşleri ışığında anlıyoruz ki, Hulefa-i Râşidîn meşveret yolu ile tercih edilmişlerdir.

* Bediüzzaman getireceği güzel sonuçlardan dolayı “kıtaların meşveretinden” söz etmiş, yani meşveret sistemi genişledikçe her tür sorunun azalacağını söylemiştir.

* Bediüzzaman’ın hürriyet ile meşvereti ayrılmaz bir bütün olarak ele aldığı görülmüştür.

* Meşveret hür insanların yapabilecekleri bir faaliyettir. Ancak hürriyeti imanın bir özelliği olarak idrak edip yaşama bilincinde olmak gerekir. Aczini ve farkını anlayan bir insan işlerinde doğruya ulaşabilmek için diğer fikirlerle müşâvere etmeye ihtiyaç duyar.

* Kibirli bir insan tahakküm içindeki aczini ve farkını bilmediğinden, faaliyetlerini enesine dayandırır. Müşavereye ihtiyaç duymaz ve bundan kaynaklanarak hatalarla hayatını devam ettirmeye çalışır.

* Meşveret insana hürriyetini kazandırır. Meşveret yoluyla insan iradesini kullanmaya başlar. Başkalarının iradesinin tahakkümü altnda kalmaktan kendisini korur. Meşveret sistemini uygulayan biri ise iradelerden doğan fikirlere danışır ve tam bir hürriyet-i medeniye ortamı oluşturur

* Adalet yerine zulüm eden, Allah’a karşı vazifesini ifade edemeyen ve meşvereti terk eden bir insanın Allah’a yakın olması müşkül hale gelir. Bundan dolayıdır ki Bediüzzaman hürriyetle Allah’a olan vazifeyi doğru orantılı görür. Yani hürriyet ne kadar kıymet bulursa Allah’a yakınlık o kadar artar.

* Bediüzzaman, meşrûtiyetin mânâsında mündemiç olan meşveretin şeriata aykırı hükümlere varabileceğini iddia edenlere ise şu cevabı verir: “Eğer meşveret şeriattan bir parmak müfarakat etse, eski hâl yüz arşın ayrılmıştır.” Zaten “Meşverette hüküm ekserindir.” Ekser Müslüman ise meşveretin sonucu Allah’ın rızasına uygun demektir.

* Meşveretin vazgeçilmezleri içerisinde adalet ilim ve işin icap ettirdiği olgunluk, kabiliyet gibi şartlar vardır.

* Her ibadette olduğu gibi meşverette de amaç rıza-ı ılâhî olmalıdır.

* Rüya ve mânevî âlemlerin ilhamı, hiçbir zaman meşverete tercih edilen bir unsur olamaz. Bu gibi haller delil olarak meşverete getirilmez.

* Meşverette takip edilecek esasların dinin malûm kaynaklarından alınması gerekir. Fikirler bu kaynakların çerçevesine dahil olmalıdır.

* Meşverette tam bir hürriyet ortamı olmalıdır. Görüşler hiçbir tahakküm altında kalmadan söylenmelidir.

* Meşveretsiz karar vermemeliyiz. Çünkü meşvereti emreden âyettir. Unutmamalıyızki meşveretin hüküm sürdüğü yerde şüphelerin hükümleri olamaz.

Kaynak
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

9

29.10.2005, 15:55

Meşveret - Mesveret

Alıntı sahibi ""applejuice""

mesveret ne demek oluyor? nasil oluyor? nasil yapiliyor?

kanaat onderi olan/denilen insanlara bu sifat bicilirken hangi kistaslara bakiliyor?

tesekkurler...


Önemli meşveret ilkeleri

“Üstad Bedîüzzaman Hazretleri meşverete neden önem veriyor? Sağlıklı bir meşveret için takip edilmesi gereken önemli ilkeler nelerdir?”

Kur’ân’ın bir sûresinin ismi olan şûrâ, yani meşveret, istişâre ve danışma; Kur’ân’ın bazan hadiseler içinde1, bazan da açıkça emrettiği2 önemli bir sosyal karar mekanizmasıdır. Meşveret, bundan dolayı, sonsuzluğa doğru şerefle akıp giden îman hizmetinde can damarından da öte bir organ hüviyetindedir. Bedîüzzaman Hazretleri, bunun nedenini, “Zaman şahıs zamanı değil; şahs-ı mânevî zamanıdır. Risâle-i Nûr’da şahıs yok; şahs-ı mânevî var!” sözüyle açıklayarak3, bütün sorumluluğu ve bütün hayrı şahs-ı mânevîye verir.

şahs-ı mânevînin, yani hayırlı bir meslekte bir arada bulunan kimselerin her konuda ortak hareket etmeleri, ortak adım atmaları, ortak karar almaları çok önemlidir. Ortak alınan kararlarda yanılma payı neredeyse yoktur. Bedîüzzaman Hazretleri bu zamanda iman hizmetinin de bir fikir ve gönül ortaklığı prensibiyle yürütülmesini bundan dolayı ister. Der ki: “Bu zaman ehl-i hakîkat için, şahsiyet ve enâniyet zamanı değil; zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatten çıkan bir şahs-i mânevî hükmeder ve dayanabilir. Büyük bir havuza sahip olmak için bir buz parçası hükmündeki enâniyet ve şahsiyetini, o havuza atmaktır ve eritmek gerektir. Yoksa, o buz parçası erir, zâyi olur; o havuzdan da istifâde edilmez.”4

Verimli bir meşveret için izlenmesi gereken temel ilkeleri şöyle sıralayabiliriz:

1- Hazret-i Üstad’ın, “Bundan sonra her meselemizde emir, Risâle-i Nûr’un şahs-ı mânevîsini temsil eden has şâkirtlerin ve sizlerindir. Benim de şimdi bir reyim var”5 şeklinde çizdiği çerçeve ile örtüşecek biçimde, görüş ayrılıklarını tabiî görmeli, farklı görüşlere ifâde imkânı verilmelidir. Çünkü herkes aynı tabîatta yaratılmış değildir. Herkesin rahatça görüşünü ortaya koymasına ve karar alma sürecine katkıda bulunmasına müsaade edilmelidir. Herkes konuşturulmalıdır. Emin olunmalıdır ki, doğru karar almada yapıcı olmak şartıyla farklı görüşler yardımcı olacaktır.

2- Görüşmeler esnasında, insaf ve hakkı bulma niyeti ön plânda olmalıdır. Fikirler beyan edilmeli, karşı görüşlere hayat hakkı tanınmalı ve karşı görüşün de doğru olabileceği akıldan ve insaftan uzak tutulmamalıdır. Karşı görüşün haklılığından memnun olunmalı ve teslim edilmeli; kendi görüşü umûmî kabul görmediğinde bundan râzı olunmalı, üzerinde uzlaşılan kararlar için Cenâb-ı Hak’tan hayır umulmalı; karşı görüşlere tavır alınmamalı ve kırgınlık olmamalıdır.6

3- Görüşmelerde hep kendi görüşlerini tartışma konusu yapmaktan ve hep kendi haklılığını savunmaktan kaçınmalıdır. Kendi fikirlerini mümkün mertebe açık, anlaşılır, vakur, mantıklı ve saygılı bir üslup içinde ortaya koymalı, daha sonra diğer görüş sahiplerinin fikirlerine kulak vermelidir. Kendi fikirlerinde ısrar etmeden önce, karşı görüşler üzerinde de düşünmelidir. Bu esnâda “fenâ fi’l-ihvân” ve “tefânî” düsturları (kardeşlerde fâni olmak) her zamankinden daha çok yaşanmalı; karşı görüş sahiplerine olabildiğince nâzik ve saygılı davranılmalı; hür fikirlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlanmalı ve yardımcı olunmalıdır. Karşı görüş üzerinde ittifak edildiğinde, buna uyulmalıdır.

4- Sadece kendi görüşlerinde değil; uhuvvet düsturu çerçevesinde, görüşleri kabul gören kardeşlerin görüşlerinde de meziyet aranmalı; karşı tarafın fazîleti ve meziyeti, kendi meziyeti sayılmalıdır.7

5- Kişilerin hatâları ile hizmet için duydukları şevk ve heyecan bir tutulmamalı; hatâlar ıslah edilirken olabildiğince müşfik davranmalı, kişilerin iyi ve olumlu taraflarını takdir etmekten kaçınmamalıdır. şevk kırıcı tavırlardan uzak durulmalıdır.

6- Risâle-i Nûr’un şahs-i mânevîsi ve o şahs-ı mânevîyi temsil eden has şâkirtlerin şahs-ı mânevîsi “Ferîd” makamına mazhardırlar. Yani Nur Talebeleri, Cenâb-ı Hakk’ın Ferd isminin mazhariyetinde ve yakınlığında îmân ve tevhid hizmeti vermektedirler.8 Meşveretlerde üzerinde ittifak edilen kararlar, Gavs-ı Azam Abdulkâdir Geylânî Hazretlerinin de içinde bulunduğu—Ferd isminin gölgesindeki—Ferdiyet makâmının kararlarıdırlar. Fikirler bu sorumlulukla beyan edilmeli, parmaklar bu sorumlulukla kalkmalı, alınan kararlar bu sorumlulukla uygulamaya geçirilmelidir.


DUÂ
Allah’ım! Kararlarımızda isâbet, fikirlerimizde istikrar, inancımızda istikâmet, hizmetimizde ihlâs, ehl-i îmân arasında uhuvvet ihsan eyle! Doğru kararlar almakta, ve aldığımız doğru kararlara uymakta bizden inâyetini esirgeme! Bizi şerre değil, hayra yönlendir! Bizi batıla değil, hakka yönlendir! Bizi dalâlete değil, doğruya yönlendir! ınsanları îmân, ıslâm, hayır, hak ve doğruluk sathında kardeş kıl! Kardeş kıldığın kullarının kalplerini, nazarlarını ve gâyelerini Sana hizmette birleştir!

Âmîn... Âmîn... Âmîn...

Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi, 2/30,
2- şûrâ Sûresi, 42/38; Âl-i ımrân Sûresi, 3/159,
3- Tarihçe-i Hayat, s. 605,
4- Hizmet Rehberi, s. 159,
5- Emirdağ Lâhikası, s. 219,
6- Mektûbât, s. 335,
7- Lem’alar, s. 166,
8- Kastamonu Lâhikası, s. 151


Kaynak
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

eddai

Acemi

Mesajlar: 22

Konum: kayseri

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

10

06.11.2005, 17:33

abilik



"Ahhhh.. gözü kör olası abilik... !!!!"

oNUR

Stajyer

Mesajlar: 142

Konum: Istanbul

Meslek: Öğrenci

  • Özel mesaj gönder

11

07.11.2005, 10:54

Re: abilik

Alıntı sahibi ""eddai""



"Ahhhh.. gözü kör olası abilik... !!!!"

:roll:
ıhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.

eddai

Acemi

Mesajlar: 22

Konum: kayseri

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

12

17.11.2005, 19:23

o işaret ne demek abi? ne ifade eder aceba?

oNUR

Stajyer

Mesajlar: 142

Konum: Istanbul

Meslek: Öğrenci

  • Özel mesaj gönder

13

17.11.2005, 21:48

Alıntı sahibi ""eddai""

o işaret ne demek abi? ne ifade eder aceba?

neden öyle bir cümle kurduğunuzu ve cümleyi hangi manada kurduğunuzu anlamadığım için
ıhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.

14

18.11.2005, 01:41

ben karar mekanizmasının nasıl işlediğini merak eden bir soru anlamadım. o yüzden meşveret cevabı işi sanki biraz uzatıyor gibi geldi...

soruda sanki bu karar mekanizmasının fertleri hangi özelliği taşıyor? gibi anladım.

- daha kısa tabirle abiyi abi yapan nedir?
- liyakat...

- layıklık neye göre oluyor?
- "inne ekrameküm indallah etkaküm" Allahdan en çok korkanlarınız ona en yakın olanlarınızdır emrine muvafık olarak üstünlük yalnız takvadadır. öyleyse her ferd gözlemler, inceler, okur, başını kaldırıp okuduğuna uygun yaşayanları seyreder... ve takvasını gördüğü ferdden istifade edip danıştıkça bazı ferdler daha seçkinleşir. o ferdler faziletleri ile öne çıkar. ne gariptir ki islamda fazilet, kendi faziletsizliğini aczini fakrını derketmek ve Allaha göstermekle kazanılır. "Sakın yanlış anlama, Allah'a karşı fakrını hissedip yalvarmak demektir. Yoksa fakrını halka gösterip dilencilik vaziyetini almak demek değildir."

- fazilet yeter mi?
- ihlas ve irtibat ile birlikte olmalıdır. bu ikisi yalnızca ifratta yarışmak için had konmamış ve sınırlandırılmamıştır.

bu vasıfları hak istedi ve Allah razı oldu diye kendinde toplamaya çalışanlar hiç kendileri farketmeden etrafında insanlar toplanır ve kendilerinden istifade ederler... o "abi" dediğimiz zatlar abi olmak için çalışan değil nefisleriyle aslanlar gibi çarpışan cengaverlerdir. biz onların o ihtişamlı harblerini seyreder ve o kahramanları alkışlarız...

* * *

bu bakımdan yeri gelmişken bir düzeltme de yapmak isterim. Tarikatlardaki yapılanma hiyerarşisi şeyhin kendi tasarrufunda değildir. Cenab-ı Peygamberden izinsiz halifesini ardından şeyh olarak bırakamaz. emir veren değil emre tabi olanlar olduklarından, o nurani zatlar doğrudan Hz. Risaletin emriyle intihab edilir.

medreselerdeki yapılanma ise ilmin seviyesine göre olur. ve ilmi düsturlarladır.

diyanetteki yapılanma ise kıdem terfi usülüne göre olmaktadır.

bu bakımdan Nur dairesinde hiyerarşi bunların hiçbirine uymaz. çok daha sabır gerektiren, nefse zahmetli ama risksiz bir yoldur.

* * *

tüm bunları yazmak bizi riske atar mı? hayır
çünkü hizmetimizdeki inayet açıkdır. ve buna bir şükür olarakda hayatımızda gördüğümüz gözlemlediğimiz hizmetimize bakan inayetleri açıklarız. en büyük inayet şüphesiz sırat-ı müstakimde istikametin muhafazasıdır.

15

23.11.2005, 13:13

Alıntı sahibi ""oNUR""

Alıntı sahibi ""eddai""

o işaret ne demek abi? ne ifade eder aceba?

neden öyle bir cümle kurduğunuzu ve cümleyi hangi manada kurduğunuzu anlamadığım için


Bilemezsiniz çünki Hey Gidi Günleri dinlemediniz !

eddai

Acemi

Mesajlar: 22

Konum: kayseri

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

16

01.12.2005, 13:31

Alıntı sahibi ""SerkaNReaL""

Alıntı sahibi ""oNUR""

Alıntı sahibi ""eddai""

o işaret ne demek abi? ne ifade eder aceba?

neden öyle bir cümle kurduğunuzu ve cümleyi hangi manada kurduğunuzu anlamadığım için


Bilemezsiniz çünki Hey Gidi Günleri dinlemediniz !

:))

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

17

07.01.2006, 06:18

Allah razı olsun meşveret ve istişare hakkında guzel bilgiler yayınlamışsınız risale-i nurdan
yalnız dikkatimi çeken birşey oldu.
gözü kör olası abilik kelimesi çok itici geldi bana.risale-i nuru yazan Zat-ustad hzleri-yetiştirdiği talebelerine de elbette risale-i nur kuran ışıgında yetiştirmiştir.ustadın bi kaç değil binlerce onbinlerce talebesi var.bir kaç abi abla yok binlercesi var.ozaman bu abicilik olmaz ki..binlerce on binlerce talebenin alabileceği karar-risale-i nur kuran ışıgı-dışında olmaz olamaz.Allah sıgınırlar oncelikle
Allah tekrar razı olsun bu konuyu taşıdıgınız için buraya,hizmet dairesinde çok ihtiyac oluyor gerçektn de
Allah kuran hizmeti ve risale-i nur hizmeti başlatan,destek olan her insandan varlıklar adedince razı olsun..dualarda tesbihatlarda cevşen dualarında buluşmak umidiyle :wink:

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir