Giriş yapmadınız.

1

07.10.2009, 23:31

"Keçekülah" ın kıymeti..!





Üstadımız bir gün Van'da teyzemgilin dükkânında oturmuştu.

Külâhını masanın üzerine koyarak elini üstüne vurdu ve külâha hitaben.


"Sen bana kaç bin liraya mal oldun?" dedi.

Ben de, "Üstadım, senin her şeyin böyle pahalı mı olur? Bu külâh on beş kuruşluk bir şeydir." dedim.

Bunun üzerine Üstadımız dedi ki:

"Ruslar benim kıyafetimi hiç sevmezlerdi. Bu kilâhımı da çıkarmamı isterlerdi.

"Sen bunları çıkar at! Sana elbise verelim, onları giy. Sana maaş bağlayalım." derlerdi.

Ben onlara, "Sizin maaşınızla kıyafetimi değiştirmem." dedim.

Şimdi, hesab edelim, üç sene kadar esarette kaldım.

Bağlıyacakları banknot üzerinden hesab et, kaç lira tutar?

Ona göre kıyafetimin kıymetini anla!" dedi.


Molla Hamid Ekinci



Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

2

07.10.2009, 23:43

Masaallah.. Barekallah..
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

3

08.10.2009, 09:08

Allah razi olsun abla..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

4

12.10.2009, 14:39

ruhefza
birde keçekülahlılar kime denmiş, hikmeti nedir?
birde onu yazsanız.

keçekülah o kadar para ediyorda,
rus ordusunu, ermeni taşnak komitesini ülkenin iç kısmına sokmamak ne kadar para ediyor?
o keçekülahlılar bu vatan için hangi ruhla şehit oldular.
birde bu konuda diğer kardeşlerimizede sesleniyorum.
kalem oynatsak.
olmaz mı?
biz bugün keçekülahlı ruhunun neresindeyiz.
hizmetlerimiz için ne kadar keçekülahlıyız.
şimdiden göstereceğiniz ilgi ve alakaya teşekkür ederim.

5

12.10.2009, 14:51

Bizim Yeni Asya olarak meşrebimiz "keçekülah"lılık işte..!

Kimsenin zalime hakkı diyemediği, diyenlerin susturulduğu her ceberut devrinde de o "keçekülah" başımızdan çıkmamıştır..Hamdolsun.

Mehdi'nin askeri olmak, "keçekülah"lılıktır..!



6

12.10.2009, 15:10

"Üstad'ı ilk olarak l332'de Sübhan Dağı'nda görmüştüm.
O zaman benn muallim mektebi talebesiydim. l332'nin 24 temmuuz'unda idi. benn l8 yaşındaydım, benni Asskere
almışlardı. O zaman Şarkta Üstadı görmüştüm.

O zaman üstad milis teşkilatı başkumandanıydı. Başında yeşil bir sarık,
omuzunda apoletleri vardı. Devamlı at üzerinde dolaşır, orduya cesaret
verirdi. Milis teşkilatının kurulmasını Enver Paşa, Vehib Paşa'ya söylemiştir.
Vehib Paşa da bunu Bediüzzaman'a (O zaman ismi
Bediüzzaman Said Kürdî idi) teklif etmişti. Ve böylece Bediüzzaman milis teşkilatını kurmuştu.

Enver Paşa,
milis kuvvetlerinin hazırlanmasını söylediği zaman, Bediüzzaman da, "milis kuvveti bizden, erzak da sizden" diye
cevap vermişti.

Milis teşkilatı dört-beş bin
kişi
ydi. Said Nursî miralaydı, yani rütbesi,
albaylıktan bir derece daha yüksek kaymakamlığa tetabuk ediyordu. Kuvvetlerin
başkumandanlığını yapıyordu.

Bediüzzaman'ın milis kuvvetlerine "Keçe Külahlılar" derlerdi. Ruslar, 'Keçe Külahlılar geliyor!" diye duydukları zamanlar nereye
kaçacaklarını şaşırır ve bilemezlerdi. Düşmanlar, keçe külahlılarla
karşılaştıklarında
neye uğradıklarını anlamazlardı.

Efendim o zaman
bizim elimizdeki kılıçlar adetâ dürtmek içindi. Halbuki onlar at üzerinde silâh kullanırlardı. Attıklarını mutlaka vururlardı. Üzerlerinde beyaz bir
pelerin
bulunurdu. Bunun ile fedâiler araziye uyarlar, hele kış günlerindeki
karda hiç fark edilmezlerdi. Keçe
külahlı
bir fedâi atının dizginlerini bir koluna bağlar veya
kolunu atar, ayaklarını atın karnına sıkı sıkı sarar, tamamen serbest ve rahat
bir şekilde, sür'atle yol alırkenn, seri
olarak ateş ederlerdi.
Çok keskin
nişancıydılar,
boş ateş etmezlerdi. Aslında bennim bu sizlere anlattığım, devletin arşivlerinde de vardır. Bunları yakın
tarihçilerimizden Feridun Kandemir de iyi bilmektedir."

‘Keçe Külahlılar’


Yıl Bin Dokuz Yüz On Beş, Bediüzzaman Van’da.

Birinci Dünya Harbi başlamıştı dünyada.

Gönüllü siviller ve
talebelerle kurdu,
Toplam dört-beş bin kişi, bir alay oluşturdu.


Ermeni komiteler, onlardan korkuyorlar,
Sanki kartal gibiler,
koşmuyor uçuyorlar.

Hepsinin sırtlarında beyaz birer pelerin,
Hepsi
‘Keçe Külahlı’ bu kanatlı erlerin.

Onlar at üzerinde silah
kullanırlardı,
Dört nal giderken bile hedefi vururlardı.

Dizginler
sol kollarda seri ateş ederler,
Bu keskin nişancılar şimşek gibi geçerler.


Ermeni’ye bir kabus bu ‘Keçe Külahlılar’.
Şehadete sevdalı gönülden
kanatlılar.

Bin Dokuz Yüz On Altı, On Altı Şubat günü,
Rus’un büyük
ordusu Erzurum’a yürüdü.

Pasinler Cephesi’nde yine Bediüzzaman,

Alayının başında kahraman bir komutan.

O muhteşem süvari beyaz atın
üstünde,
Elde silah çarpışır askerin en önünde.

Ölümüne savaşır,
yiğidi kıskandırır,
İşaratü’l–İ’caz’ı at üstünde yazdırır.

Başvuru
kitapları olmadan bu tefsiri,
Kendi söyledi Molla Habib yazdı eseri.


İşaratü’l – İ’caz’ın son bulunca te’lifi,
Molla Habib’de içti
şehadet şerbetini.

Daha sonra Üstad’ın yeğeni, çok sevdiği,
Ubeyd ve
çok talebe tattılar şehitliği.

Daha sonra da kendi, yiğit Bediüzzaman,

Esir düştü Ruslara yaralandığı zaman.

Üç talebesi ile onu esir
aldılar,
Yanında talebesi Said’i bıraktılar.

(31. Mart. 2004 –
İzmir)
Ali Oskan

Sinan Omur

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

7

13.10.2009, 16:36

Allah razi olsun insaallah..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Bu konuyu değerlendir