Giriş yapmadınız.

1

19.10.2004, 19:35

Hamd ve Şükür

Elhamdülillah ile Sükür arasindaki fark nedir?

Risale-i Nur'da bununla ilgili bir aciklama varmidir? :roll:

ARO vslm
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

2

20.10.2004, 05:29

Muhtesem bir soru. ARO
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

3

20.10.2004, 07:17

Risale-i Nurda 28.mektubun 5.meselesi şükür Risalesi'dir.

Burada Kuranda muhtelif surelerde geçen bazı şükür ayetlerinin tefsiri yapılır.
Kısa bir özet yapmak gerekirse;
Cenab-ı Hakkın kullarından istediği en mühim işin şükür olduğu;
Kuranda ısrarla insanların şükre davet edildiği,
kainatın yaratılmasınıdaki en mühim neticenin şükür olduğu,
her şeyin şükrü netice verecek tarzda hareket ettiği,
hayatın bir şükür fabrikası gibi çalıştığı konularına yer verilmekte.

elhamdulillah ise şükrün sadece ve sadece Allah'a has ve ait olduğunun insani lisandaki bir imani tanımıdır.
üstad bu meseleyi şükür risalesinde şöyle açıklar:

Alıntı

Hem şükür içinde sâfi bir iman var; hâlis bir tevhid bulunur. Çünkü, bir elmayı yiyen ve "Elhamdülillâh" diyen adam, o şükürle ilân eder ki: "O elma doğrudan doğruya dest-i kudretin yadigârı ve doğrudan doğruya hazine-i rahmetin hediyesidir" demesiyle ve itikad etmesiyle, herşeyi, cüz’î olsun küllî olsun, Onun dest-i kudretine teslim ediyor. Ve herşeyde rahmetin cilvesini bilir. Hakikî bir imanı ve hâlis bir tevhidi, şükürle beyan ediyor.


bu konuda daha fazla bilgi için Mektubat'taki (sayfa 348-351) şükür risalesine müracaat edebilir.

saygılar

4

20.10.2004, 08:17

Allah razı olsun, benim de şu an elimde Abdullah Yeğin abinin hazırladığı Yeni Lugat var onda şöyle yazıyor;

Hamd :
Medih , öğmek, Cenab-ı Hakka karşı kulların memnuniyet ve sevinçlerini ve O'na hamd ve şükür ile medihlerini bildirmeleri, sena etmeleri..
şükr: (şükür) Allah'ın nimetlerine karşı memnunluk göstermek.Allah'a teşekkür.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

5

20.10.2004, 08:31

@abdulkadir said kardeşim.. benden hızlı davrandın.. maşallah...

Kısaca;
"şükür"Kulun ihtiyacını hissetmesi ve o ihtiyacını gideren Zat'a muhtaç olduğunu derketmesi ve

ona teşekkür etmesi, ve onu sena etmesi..
"Hamd" ise, hem "şükür,senâ" hemde "övgü,medih" manalarında kullanır.bir ihtiyacı olması veya

olmaması mühim değil..her türlü övgü için kullanılır..Yani "şükür"den daha geniş daha

kapsamlıdır.ve "şükür" manasını da içine alır...
şükür de "nimet" yönü , Hamdde ise hem "nimet" hemde "sanat" yönü nazara alınmalıdır.

"Hem şükür içinde sâfi bir iman var; hâlis bir tevhid bulunur. Çünkü, bir elmayı yiyen ve

"Elhamdülillâh" diyen adam, o şükürle ilân eder ki: "O elma doğrudan doğruya dest-i kudretin

yadigârı ve doğrudan doğruya hazine-i rahmetin hediyesidir" demesiyle ve itikad etmesiyle,

herşeyi, cüz’î olsun küllî olsun, Onun dest-i kudretine teslim ediyor. Ve herşeyde rahmetin

cilvesini bilir. Hakikî bir imanı ve hâlis bir tevhidi, şükürle beyan ediyor."

Burada "Elhamdülillâh" kelimesi "şükür" manasında niyet edilerek kullanılmış.


Sonra netice-i hareketinde, herbir masnu' gibi herbir zerre, herbir tâifesi, lisan-ı hâl ile

"Elhamdülillâhi Rabb-il âlemîn" der ki, bir kaside-i medhiyye hükmünde olan san'atlı bir mahlûkun

nakşında, kudretin küçük bir kalem ucu hükmünde kendini gösterir. Belki herbiri; mânevî, Rabbanî,

muazzam, hadsiz başlı bir fonoğrafın birer pilağı hükmünde olan masnûların üstünde dönen ve

tahmidât-ı Rabbâniyye kasideleriyle o masnuatı konuşturan ve tesbihat-ı ılâhiyye neşîdelerini

okutturan birer iğne başı sûretinde kendini gösteriyorlar...(30.söz Zerrat Risalesinin en sonu)

Burada ise "Elhamdülillâh" kelimesi "medih,sena ,övgü" manası niyet edilerek söylenmiş..



"Sâniyen: Esmâ-i Kudsiye-i ılahiyenin cilveleri olan bedâyiine ve parlak eserlerine dellâllık

makamında görünmekle «Sübhanallah, Velhamdülillah» diyerek takdis ve tahmid vazifesini îfâ

ettiler.
Sâlisen: Rahmet-i ılahiyenin hazinelerinde iddihar edilen nimetlerini zâhir ve bâtın

duygularla tadıp anlamak makamında, şükür ve senâ vazifesini edâyâ başladılar.(11.söz)

Burada ise aralarındaki farka işaret edilmiş..

Bu kadar, maksada kifayet eder sanırım.. yoksa külliyatta çok fazla örnekleri bulunabilir..

Yanlışım varsa düzeltilmesini bekliyorum.. selam ve dua ile...

6

20.10.2004, 08:47

Allah razı olsun kardeş...daha açıklayıcı olmuş...

7

22.10.2004, 20:32

Allah razi olsun.

Ben duymustumki, sükür nimeti artiriyor ve o yüzden insanin mesela basina bir sey geldiginde (hastalik,vs..), sükür yerine elhamdülillah demesi gerekiyormus, ki o hastalik vs. dahada artmasin... yanlismi biliyorum??? :roll:
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

8

22.10.2004, 21:22

Allahü a'lem, belki şöyledir, Sebil abla/kardeş,

başka bir forumda şöyle bir yazı var

Alıntı

Cüneyd-i Bagdadi Hazretleri henüz yedi yasindayken, hocasi ve ayni zamanda da dayisi olan Sirri-yi Sekati (radiyallahü anh) ile beraber hacca gitmisti. Mescid-i Haram´da dört yüz kadar ulemadan büyük zat toplanmis, sükür hakkinda konusuyorlardi. Herkes sükür hakkinda bir seyler söylüyor, sükre kamil bir tarif getirmeye calisiyorlardi. Uzun konusmalar sonunda dörtyüz degisik fikir cikmasina ragmen, herkesi tatmin edecek bir sey söyliyebilen olmamisti.
Sirri-yi Sekati bir de yanindaki Cüneyd-i Bagdadiye sordu. „Madem ki burdasin, sende bir seyler söyle“ dedi. Cüneyd-i Bagdadi Hazretleri,

„Sükür, Allah-ü Teala´nin ihsan ettigi, nimet ile O´na isyan etmemektir.“

buyurdu. Orada bulunanlarin hepsi sasirip,
„Seni tebrik ederiz, maksadi en güzel sen tarif ettin. Ancak bu kadar tarif olurdu.“ dediler.
http://www.asiklaryurdu.com/modules.php?…940f2f74e6#5253


Belki biz fazla mal,mülkün manevi ağırlığını taşıyacak güçte değiliz, Rabbimiz merhamet ediyor da azdırmayacak kadar veriyor diye de düşünebiliriz,belki Rabbimiz bu manevi yükü kaldırabilme seviyemiz arttıkça malımızı arttırır,
daha değişik şekillerde daha çok hikmetleri olabilir Rabbimizin nimeti arttırma-azaltmasında, en iyisini O bilir, bizim için, mü'minler için iyisini ister, teslim olanlardan olalım inşa'Allah,

şükürle dünya nimeti artmasa da inşa'Allah ahiret nasibi çok artar,


sizin sorunuza tam bi cevap olmadı belki ama yine de yazayım dedim, inşa'Allah risalelerden yahut diğer ehl-i sünnet eserlerinden bu konuyla ilgili yazı getiren kardeşler olur,

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir