Giriş yapmadınız.

1

01.11.2010, 15:30

hassasiyet-i ilmiyyenin tezayüdü nasıl olur? nasıl gerçekleşir...

inşaallah bu mevzuyu mütalaa edebilirmiyiz.
geçen gün okurken dikkatimi çekti ve şu şekilde tefekküre sevk etti elhamdülillah...

insan fıtraten acizdir. düşmanları ise pek çoktur.
müstehceniyat ise her yanındadır. evde, arabada, odada, okulda,
gazetede, internette... her yanında dünyaya çağıran ve iptal-i hisse
sebep olan ve gaflet veren bu şeylere karşı insanın direnebilmesi ve
duvar olabilmesi ne ile mümkün olacak?



medeniyet fantaziyelerinin ve uyutucu oyuncakların kucağına
düştüğümüzde bunların bir gereklilik olduğuna alışıyoruz zamanla ve öyle
olduğunu sanıyoruz. peki ne zaman uyanıyoruz. etrafımızda gerçekleşen
bir ölüm...başımıza gelen bir felaketin bizi tarumar ettiğinde anlıyoruz
ki meşgul olduğumuz oyuncaklar ruhumuzu doyurmuyor ve geçici...iptal-i
his nev'inden duygularımızı iptal eden şeylermiş...



peki insanın hissini ve duygusunu iptal eden bu şeylerden tekrar bir
uyanıklığa nasıl geleceğiz? sorusunun cevabı nedir... geçen gün hiç
ummadığım bir anda bir cümle ile karşılaştım ve cevabını bana öğretti.
Allah müellifinden razı olsun...gerçi ne var bunun cevabında biz de
biliyor der gibisiniz belki... ama bunun tatbiki nerede?



şöyle diyordu cümle:Fakat hidayet ve dalâlette insanların dereceleri
mütefavittir, gafletin mertebeleri de muhteliftir. Herkes her mertebede
bu hakikati tamamıyla hissedemez. Çünkü gaflet, hissi iptal ediyor. Ve
bu zamanda öyle bir derecede iptal-i his etmiş ki, bu elîm elemin
acısını ehl-i medeniyet hissetmiyorlar. Fakat hassasiyet-i ilmiyenin
tezayüdüyle ve her günde otuz bin cenazeyi gösteren mevtin ikazatıyla o
gaflet perdesi parçalanıyor. Ecnebîlerin tâğutlarıyla ve fünun-u
tabiiyeleriyle dalâlete gidenlere ve onları körü körüne taklit edip
ittibâ edenlere binler nefrin ve teessüfler!



.........

gafletin parçalanması iki şekilde oluyor... birisi her günde otuzbin
cenazeyi gösteren mevti müşahede etmemiz... diğeri ise hassasiyet-i
ilmiyenin tezayüdü yani ziyadeleşmesi... yani ilme karşı hassasiyet
peyda etmek...yani ilim sahibi olmak...yani okumak...tabi ki herşeyi
değil...



bu medeniyetin uyutucu oyuncaklarına ve fantaziyelerine karşı
kalbimizde nasıl mukavemet bulacağız... okumaktan ve ilimle meşkul
olmaktan başka...sahi santrancın bile vakit kaybı olup olmayacağına göre
caiz mi değil mi diye fetva veren bir neslin, futbol,festival,film,dizi
, face gibi meşkuleyetleri bizi uyutan ve gaflet veren oyuncakları
olmasın sakın, içine düşüp de çıkamadığımız...

2

01.11.2010, 22:18

Şu an nerede hangi insan bu dünyadan göçtü , hangisi hakkın rahmetine kavuştu, hangisi kötü bir netice ile karşılaşacak, ya ben nasıl olacağım diye aklıma geldi... Bunları düşününce faydası oldu. Allah razı olsun kardeşim. Tanımadığım, ama vefat eden insanları düşününce daha yakından hissettim oyuncakların önemsizliğini....
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

3

03.11.2010, 22:33

Bir yol takip etmemiz lazim. Def-i ser celb-i nefa´ya racihdir. Önce bizi kötülüklere sürükleyen unsurlari bilmeliyiz ve en önemlisi kabullenmeliyiz. Bir hasta hastaligini kabul etmezse tedavisini de kabul etmez. Hastaligimizin enaniyet, zaafi iman, zaafi dünya, heva ve hevesine düskün oldugumuzu bilmemiliyiz. Insan kendisini "kalbi temiz" olarak ve "yemin ederim ben iyi biriyim" dedigi su asirda ne yazikki kim hakkin kim batilin yaninda secilemiyor. Kardesimizin dedigi gibi tefekkür bu meseleleri halleder ama nasil bir tefekkür sekli yapmak ve insanlara sunmak lazim?
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Bu konuyu değerlendir