Bu konuya baktığımızda nazarımıza ilk gelen Risale-i Nur külliyatında Sözler adlı kitapta bulunan Altıncı söz akla gelmekte ve ondaki hakikatler kalbe düşmektedir…
Sermaye olarak ifade edilen,Göz kulak gibi uzuvların istimalinde istikametin esası ne kadar ehemmiyetli olduğu ifade edilmektedir…
Duygu ve latifelerin Sani’leri namına kullanılmadığında ne kadar adileştiği ve mesuliyet-i bedbaht ruhuna yükleyip ağır yükler altında bıraktığı müteaddit yerlerde ifade edilmektedir…
“Mesela Göz öyle bir hassedir ki;Eğer O’nu sani Basir namına kullanmazsan”,nefse hizmet eden adi bir rezillik içinde bulunan bir şahsiyete bürünür meyanındaki ifadesiyle….
Kalp hakkında;”Kalp ayine-i Sameddir”yani hiçbir şeye ihtiyacı olmayan her şeyin kendisine mutlak muhtac olduğu Allah’ın CC ayinesidir…Eğer O’ndan başkasını oraya yerleştirirsen,Allah’ın o kalbi terk edeceği anlamındaki ifadelerle muazzam ve ciddi bu hakikat nazara verilmektedir…
Bunun gibi her uzuv gibi hissedilen ve bilinen her latifeyide Sahibi namına kullanmakla sermayenin kazançlı bir şekilde zenginleşmesi ve sahibini emaneti iyi muhafaza ve kullanmasıyla ebedi memnuniyetin mükafatı ile taltif edileceği söylenmektedir…
Hatta Risale-i Nur bu sermayeye yatırım yaparak en ergonomik şekliyle istimalini istihdam etmek hizmetini görmektedir…
Azaları..Gözü veren zat gözü görür ve ince bir mana olan gözün gördüğünü görür”ifade etmekle istikamet çizerken..
ımana tefekkürü bir kanaat ile ilim ile amel ile mücehhez bir talimle hayatın hayatı olan nimeti Rıza dairesinde tekamüle tabi bir ihsan bir tedriç bir meccaniyet bir kesret ve iltifat ile say ve samimiyete terettüb eden şekliyle yardım etmekle tesisini istifadeye hazır hale getirmektedir…
Latifeleri keşf ederek görüp göstererek ve Manevi ihtiyacını ders vererek sermayeyi heder olmaktan muhafazaya çalışmaktadır…
Yirmiüçüncü söz temsilleri ve o temsillerle anlatılan hakikatleri anamalın ehemmiyeti ve ikmaline hasrı nazar ettirerek..Manevi ve karlı bu ticaretin”Allah’ın CC verdiğini onun yolunda sarf etmenin hiçte zor olmadığını ifade ederek ve deliller mesamatıyla şevki ve sevki belirleyerek hakikati yaşamaya isal etmekle istihdam olunan ıkram-ı ılahidir…
Netice: Madem dünyada hayat var; elbette insanlardan hayatın sırrını anlayanlar ve hayatını sû-i istimal etmeyenler, dâr-ı bekada ve Cennet-i bâkiyede hayat-ı bâkiyeye mazhar olacaklardır. Âmennâ.
m_safiturk