Giriş yapmadınız.

pegasoszaza

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "pegasoszaza"

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

1

05.03.2007, 09:28

mesnevi-i nuriye den bir soru

Alıntı

Ey daire-i esbabdan zuhur eden işleri, hadiseleri esbaba isnad eden gafil, cahil! Mal sahibi zannettiğin esbab, mal sahibi değillerdir. Asıl mal sahibi, onların arkasında iş gören kudret-i ezeliyedir. Onlar, ancak o kudretten gelen hakikî tesirleri ilân ve neşretmekle muvazzaftırlar. Demek, daire-i esbab, hükûmetin kalem dairesi hükmündedir ki, yukarıdan gelen emirlerin tebliğatı o daireden yapılıyor. Çünkü, izzet ve azamet perdeyi iktizâ eder; tevhid ve celâl dahi şirketi reddeder, tesiri esbaba vermiyor.




üstad mesnevi nuriyenin bu bölümünde,(lemalar) neden HıKMETı EZELı değil de KUDRETı EZELı demiştir....???....


yada neden ıLMı EZELı değil..???...


ıLıM---ıRADE---KUDRET dairesinde değerlendirmelerinizi bekliyorum...
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

2

05.03.2007, 13:17

kudretten bahsediyorda ondan..

tam belagata uygun söylemiş..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

3

05.03.2007, 13:44

Alıntı sahibi ""Hulusi5""

kudretten bahsediyorda ondan..

tam belagata uygun söylemiş..


ata ot aslana et gibi..

4

09.03.2007, 14:27

sebepleride yaratan kudret olunca,
ilmi ezeli denilmiyor.
kudreti ezeli deniliyor.

alıntıyı yaptığın yerde sebeplerin yaratılmasını anlatıyor.

aklında geçen cümle ilim oluyor.
ama bu cümleyi kaleme dökmek kudret oluyor.

hadiseler ve sebepler ilmi ezeli olan levhi mahfuzda yazılmıştır.

bu gördüğümüz alemde vucud giydirilerek varlık sahasına alınması ise kudretle oluyor.

anlatabildim mi,
bilmem ,
sizce nasıl..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

pegasoszaza

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "pegasoszaza"

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

5

09.03.2007, 16:18

ilgine teşekkür ederim...

yalnız tam mutmain oldum diyemiyorum...

dediğin yanlış da diyemem elbette...

yaratılış planında da zaten dediğin görülüyor...

ilim--istek--kuret...

ama sanki burada başka bir tılsım gizli gibi...

buraya hikmeti ezeli de yazılamazmıydı örneğin...

ama sanırım benim cevap almaya henüz liyakatim yok..

iştiyak ve sabır ile bekliyeceğim...
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

6

09.03.2007, 17:57

Re: mesnevi-i nuriye den bir soru

Alıntı

Ey daire-i esbabdan zuhur eden işleri, hadiseleri esbaba isnad eden gafil, cahil! Mal sahibi zannettiğin esbab, mal sahibi değillerdir. Asıl mal sahibi, onların arkasında iş gören kudret-i ezeliyedir. Onlar, ancak o kudretten gelen hakikî tesirleri ilân ve neşretmekle muvazzaftırlar. Demek, daire-i esbab, hükûmetin kalem dairesi hükmündedir ki, yukarıdan gelen emirlerin tebliğatı o daireden yapılıyor. Çünkü, izzet ve azamet perdeyi iktizâ eder; tevhid ve celâl dahi şirketi reddeder, tesiri esbaba vermiyor.


Kudret = yaptırım gücü = yapabilme gücü = yoktan varedebilme gücü şeklinde formülize edildiğinde,

Hikmet'te, ılimde netice itbariyle formülden çıkacaktır.

örnekte hata varsa şimdiden özür;
Hükümet Bakanının yaptırım gücü olmasa, dairelerindeki hiç bir şeye ilişemez ve o dairelerden hikmette ilimde çıkmaz.

Kudret-i ezeliye genel anlamda ortak çarpan gibi duruyor. diğer hikmet, ilim gibi değişkenler o ortak çarpana bakıyor. Yani üstadın ifadesiyle yukarıdan gelen emirlerin tebliğatı o daireden yapılıyor.

şimdi şunada şöyle bakabiliriz. Risale-i Nurları tanımadan önce okuduğum dini eksenli kitaplarda hep Cenab-ı Hakk ve Allah Teala gibi genel isimlerin zikredildiğini görmüş ve okumuştum. Ama risale-i nurlarda mevzuya direk taalluk eden isim hangisi ise o isim zikredilmiş.

Peki neden böyle binbir esma kullanılmışta en baş isim olan Allah Teala c.c. kullanışmamış denirse, nasıl ki hasta olan birisi şafi ismini bolca zikrediyorsa, nasılki günahkar insan Gafur ve Gaffar isimilerini çok zikrediyorsa, nasılki zulme maruz kalan biri Rahmet ismini çokca zikrediyorsa, Risale-i nurdada, mevzuu; hangi isme taaluk ediyorsa o isimler çokca ve çeşitlice kullanılmış.

özellikle şu son zamanlarda Küresel ısınma diye feryad figan edenlerin düşünmesi gereken has noktalardan biride budur. küresel ısınma sebepler dairesinde işini ifa ediyor ama herkes sebeplere yapışıp esas iş gördüreni görmüyorlar. kudret-i ezeli perdeler arkasında iş gördürüyor. küresel ısınma içinde hikmette, ilimde gizlidir. bizim anlamayacağımız güzellikler netice verebilir.

velhasıl, hikmet ismininde perdeler arkasında iş görmesi kudrete bakar. hikmetle iş görme ise ilme bakar. ilimle iş görmek ...... liste uzayıp gider. ama sebeplerin vazifelerini hikmetle ifa etmeleri diğer isimler gibi kudrete bakar...

aklımdan şimdilik bu kadar geçti. belki daha iyi mütaala edilebilirdi ama kapasitem bu kadar. daha fazlasına aklım yetmiyor.

7

09.03.2007, 22:33

dershanede bugünki dersimiz 33.Söz Pencereler Risalesi idi. oradaki ifadeleri tek tek not aldım. ve konuya direk taalluk ediyor.

sorunuzdaki neden kudreti ezeliye de hikmeti yada ilmi ezeli değil ibarelerine cevap niteğilindedir.

15.Penceredeki Bir Bölüm;
Hem, israfsız hikmetli bir tarzda vücud vermek, sûret giydirmek, eşya adedince diller ile bir Sâni-i Hakîmin vücûb-u vücuduna şehâdet ve bir Kadîr-i Alîm-i Mutlaka işaret ederler.

17.Pencereden bir bölüm;
mideye giren karışık gıdâların muhtelif âzâ ve hüceyrâta göre kemâl-i imtiyazla ayrılmalarına bak, kemâl-i hikmet içinde kemâl-i kudreti gör.

18.Pencereden bir bölüm;
Çünkü, muntazam, hakîmâne fiiller fâilsiz olmadığı, katiyen mâlûm. Ve son derece mükemmel ünvanlar, o fâilin son derece kemâldeki sıfatlarına delâlet eder.

Yine 18.Pencereden Son Paragraftan bir önceki paragraf;
ışte, bütün âlemdeki âsâr-ı san'at ve bütün mahlûkat, herbiri birer eser-i mükemmel olduğundan, herbiri bir fiile ve fiil ise isme, isim ise vasfa ve vasıf ise şe'ne ve şe'n ise zâta şehâdet ettikleri için, masnuât adedince, birtek Sâni-i Zülcelâlin vücûb-u vücuduna şehâdet ve ehadiyetine işaret ettikleri gibi; heyet-i mecmûası ile, silsile-i mahlûkat kadar kuvvetli bir tarzda, bir mi'rac-ı mârifettir, hiçbir cihette içine şüphe girmeyen müteselsil bir bürhan-ı hakikattir.



size belki aradığınız cavap bu değilmiş gelebilir. ama şunu biliyorumki, kudret, fiile işaret eder fiilde kudrete. mesnevi-i nuriye içinde geçen kudret fiili tazammum ediyor. ve diyor orada, Mal sahibi zannettiğin esbab, mal sahibi değillerdir. Asıl mal sahibi, onların arkasında iş gören kudret-i ezeliyedir. işte bunu niye demiş üstadımız, şundan; yerden çiçek bittiyse bu tabiatın işidir demiş tabiatperestler. üstad ise onlara cevabını, fiilleri göstererek kudreti delil göstermiş. bende buna istinaden 33.sözden bu ifadeleri cımbızladım inş anlatabilmişimdir.


Mektubatta ise, Hikmetle iş görebilmek için ilim sahibi olmak gerektiğini anlatıyor üstad.

Bütün mevcudatta görünen bütün hikmetler, o ilme işaret eder. Çünkü, hikmetle iş görmek, ilimle olur. Hem bütün inâyetler, tezyinatlar, o ilme işaret eder. ınâyetkârâne, lütufkârâne iş gören, elbette bilir ve bilerek yapar.
Mektubat | Yirminci Mektup | 235

dikkat edilirse son kelime yapar. yapmak = kudret. kudret olmaz ise yapılmaz, yapılmaz ise hikmetli olmaz, hikmetli olmaz ise ilimde olmaz. bir biri içinde girmiş sıfatlar ve isimler.

neyse uzun tuttum. hakkınızı helal ediniz. belki anlatamamışımdır.

pegasoszaza

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "pegasoszaza"

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

8

10.03.2007, 12:05

Allah Razı olsun kardeşim ilginden ve ilminden...

benim birşey duymam gerekiyordu onu duymama Rabbim seni vesile yaptı...

idrak ederim ınşallah...

Muhakkak ki yaratılmış her şey sebeptir...

Azrail (a.s.) perde koyup sebep ihsan eden Rabbim aslında Azrail (as.) da sebep olarak yaratmıştır...

ve yaratılmış bütün sebepler sığ bir akla sahip olan beşerin Rabbisini tanıması için 70,000 perdeden indirgenmiş ve hafsalaya açılmıştır...

bu perdeleri aralayıp sebeplerden sıyrılan beşer alayi illiyyin e yükselir..

bunun içinde aslında küçük bir reçete vardır;

tabiiki önce ilim,sonra istek ve bu ne istediğini bilenin Rabbisinin lütfu ile yapmasıdır..(kudret)

her kim cemaatle sabah namazına 40 gün devam ederse Allah onun kalbine hikmetini akıtır...

her kim buna istikrar ile devam ederse dinin incelikleri ona ilham edilir..
ve sebepler perdesini aralamaya başlar...

bu Hikmet-i ezeli dir...

ama amaç bu değil,Rabbin rızasıdır..

diğerleri Onun lütfu keremidir...
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

9

10.03.2007, 19:54

Çok istifade ettim ya!

Allah hepinizden razı olsun

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

10

10.03.2007, 19:56

Bir dergide şunu okudum

"Allah bütün mahlukatı sıfatları ile yaratmıştır. Zatı ile yaratmamıştır. Eğer Allah ZAtı ile mahlukatı yartsa idi her şey yanardı"

Sizce bu sözün ilmi eleştirisi nasıldır?

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

11

11.03.2007, 01:55

doktor gibi, mühendis gibi, idareci gibi, yüzbaşı binbaşı albay gibi, isminin önünde duran sıfatlar (Dr.Ahmet) gibi bir benzetme ile değerlendirilebilir. Yeri gelir ahmet diye hitab edilir yeri gelir doktor diye. ama ortaya bir eser koydu ise ahmet isminden çok sıfatı ile anılır. icad edene mucid dedikleri gibi. şahsi görüşümdür. eleştiriye açıktır. yanlışım olabilir, varsa düzeltmeniz dileği ile.

pegasoszaza

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "pegasoszaza"

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

12

12.03.2007, 08:01

Alıntı sahibi ""Ceka""

Bir dergide şunu okudum

"Allah bütün mahlukatı sıfatları ile yaratmıştır. Zatı ile yaratmamıştır. Eğer Allah ZAtı ile mahlukatı yartsa idi her şey yanardı"

Sizce bu sözün ilmi eleştirisi nasıldır?

Muhabbetle


bence okuduğun dergininde adını vermelisin...

içi dolu bir soru bence...

sözün maksadını ve okuyup beslendiğin kaynağı bilmek gerekir öncelikli...

muhabbetle Cevat kardeşim..
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

13

12.03.2007, 10:17

Alıntı sahibi ""pegasoszaza""


sözün maksadını ve okuyup beslendiğin kaynağı bilmek gerekir öncelikli...

muhabbetle Cevat kardeşim..


Beslendiğim yegane kaynak Risale-i Nurdur.

Dergide Ehl-i Tarik bir Cemaate ait. Ancak kim olduklarını yazmak doğru değil. Konu Allah'ın sıfatlarını inceledikleri bir makalede geçiyor.

Mahlukatın Allah'ın Zat'ı ile yaratılmış olması durumunda yanacağını Hz. Musa ile mükalemesini delil gösteriyorlar.

Bence ordaki durum çok farklıdır.

Mesela, ben doktorum bir hastayı tedavi ediyorum. Doktorluk sıfatım ile tedavi ettim. Ancak tedavi eden doktorluk sıfatı değil Zatımdır.
Mesela, o hastaya ben o doktorluk sıfatımın inceliklerini göstersem tahammül edemez aklı almaz. Hz. Musa kıssasına küçük bir misal oldu.
Bence farklı konularda olan mesele farklı bir konuya örnek gösterilerek iltibas edilmiş.


Böyle düşünüyorum.
Ancak geniş bir açılım isterdim.

Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

14

12.03.2007, 10:25

fiilin kemali,isme dayanır.

ismin kemali sıfata dayanır,

sıfatın kemali şene dayanır.

şenin kemalide zata dayanır.

risale yaratmayı böyle anlatıyor.

musa as meselesine gelince,esmanın tecellileri farklı olmasından kaynaklanıyor.

Allahın Mütekellim ismi azami manada tecelli edince musa as kelamı ilahiyeyi işitmeye dayanamamış ,bayılıp düşmüş..

dahada derine inmiyelim demi ceka..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

pegasoszaza

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "pegasoszaza"

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

15

12.03.2007, 13:38

bazı başlıklar var buda o başlıklardan biri oldu...

şimdi şöyle anlatayım;
süfyan demiş,bu Kuran ın türkçe meailni yayınlayıp .....diye..

şimdi şunu sorayım;
siz Kuran-ı Kerim-in türkçe mealini okuyunca ıslamdan mı soğudunuz?
yeni papanın düşünüp değerlendirdiği gibimi islam ı değerlendirmeye başladınız?

cevap elbette hayırdır...ama bu dar dairede hayırdır...

inanmayan veya mutmain olmayan bu okumadan zarar görebilir...
bir mürşide ihtiyaç vardır...

Muhyiddin el arabi için islam aleminin bir çok ismi yoldan çıkmış,fasık der...

velakin Üstad böyle dememiş...
onun makamının birçoklarının makamına göre çok yukarılarda olduğunada işaret etmiş...
Muhyiddin el arabinin neşrettiği kitapları her okuyan onun anlatmak istediği meseleyi kavrayamaz,çünkü makam gerektirir...


sizin açtığınız bahiste bana göre bu makamda değerlendirilecek bir meseledir...

daha dar bir dairede ele alınması umum açısından belki fayda getirmez ama zarar da getirmez...

umarım anlatabilmişimdir...

islami kesimde de bazı şahıslar madde ve esma konusunda aşırıya gitmişler ve ifrada düşmüşlerdir...

kırlarda bayırlarda dolaşan kelebek eceli ile
bataklıkta dolaşan da kurbağanın dilinde ömrünü noktalar...

saygılar...

muhabbetle
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

16

15.05.2007, 00:40

sorulan soru şöyle yorumlanabilir:Cenabı Hakkın yetmişbin sıfati ve esmai başka bir ifadeyle de zulmani ve nurani perdeleri var.EVET ESMA VE SIFAT PERDE OLABıLıRMı? Evet,OLUR.Siz bir zat ile yüzyüze gelmediğiniz sürece onu tanıtmak için söylenen herşey başka bir tarafıyla da aslında perdedir..Cenabı hakk için düşünürsek:zulmani olanı,tüm imkanat alemi;nurani olanıda,esma ve sıfat perdesi.Elhasıl,bizde Cenabı Hakkın binler perdeden geçmiş isimleri tecelli ediyor.Tecelli diyorum çünkü bir ayna güneşi tecelli vasıtasıyla içine alır ama ğüneşi bizzat alamaz; yok olur.Öylede cenabı Hakkın binler gölgelerden geçmiş isimlerinin tecellilerinize şahitiz biz.Söylenecek çok şey var ama zaman kısa......

Bu konuyu değerlendir