“بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
اِذَا زُلْزِلَتِ اْلاَرْضُ زِلْزَالَهَا وَاَخْرَجَتِ اْلاَرْضُ اَثْقَالَهَا وَ قَالَ اْلاِنْسَانُ مَالَهَا يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ اَخْبَارَهَا بِاَنَّ رَبَّكَ اَوْحَى لَهَا الخ ”
“Şu Sûre kat'iyyen ifade ediyor ki: Küre-i Arz, hareket ve zelzelesinde vahy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor. Bazan da titriyor.”
Zeyle konu olan Zilzal Sûresine göre küre-i arzın hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olmasını nasıl anlamamız gerektiğini kısaca açıklar mısınız?
Bu sure, yeryüzünün kıyamette şiddetle sarsılacağından bahsettiği için bu ismi almıştır. "Zelzele" adıyla da anılmaktadır. Ayetlerin mealleri şöyledir:
Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman, (1-3)
İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. (4)
Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir. (5)
O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. (6)
Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onu görecektir. (7)
Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onu görecektir. (
Yirmi Beşinci Sözde Kur’an tarif edilirken şu ifadeye de yer verilir:
“Şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi…”
Kur’an Allah kelamıdır. İnsanın manen terbiyesi ve rızaya ermiş bir cennet ehli olması için gerekli bütün esasları ihtiva eder. Bunun yanında, kâinat kitabının nasıl okunacağını, onda cereyan eden hadiselerin de nasıl değerlendirmeleri gerektiğini ders verir. İşte bu hadiselerin bir bölümü de musibetler ve felaketlerdir. Nitekim, Zilzal Sûresi kâinatın büyük zelzelesi olan kıyametten bahsederken küçük zelzeleleri de hatıra getirmiş olur.
Kur’an ayetleri insana doğru yolu bulmasında bir delil olduğu gibi, kâinatta sergilenen ve tekvini ayetler denilen ikinci tür ayetler de yine insana Rabbini bildirir, isimlerinin ve sıfatlarının tecellilerini ders verir. Kur’an-ı Kerim her iki tür İlâhî ayetleri de fasl etmiş, insanlara açıklamıştır. İşte bu ayetlerden biri de zelzele hadisesidir. Bu On Dördüncü Sözün tamamı bir yönüyle bu ayetin manevi bir tefsiri özelliğini taşımaktadır.
“Küre-i arzın hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar” olmasına gelince: Dünya, kendi iradesiyle değil Allah’ın irade ve kudretiyle hareket ettiği gibi, onda vuku bulan zelzele hadisesi de yine Allah’ın dilemesiyledir. Dünyanın, Nuh Tufanında,
“Ve: ‘Ey arz (yeryüzü), suyunu yut! Ey sema (suyunu) tut!’ denildi. Ve su çekildi ve emir yerine getirildi.” (Hud Suresi, 44)
ayet-i kerimesinde haber verilen İlâhî hitap üzerine suyunu yutması gibi, zelzele ile belli beldeleri sarsması da Allah’ın emri ve kudretiyledir. Küremizin bu emre muhatap olması “vahiy veya ilham” şeklinde ifade edilmiştir.
alaaddin başar.