Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

19.11.2004, 22:49

Önemli bir soru...

Selamün aleyküm,

gecmis günlerde Risale-i Nuru Kuran Hattiyla yazmak ve okumakla ilgili bir soru sormustum. malesef bugüne kadar cevap alamadim.
onun icin sorumu biraz daha somutlastirmak istedim:

Emirdag Lahikasinda (s.73) Üstad söyle buyuruyor:


Aziz, sıddık kardeşlerim,
Sizin bu defa neş eli, güzel mektuplarınız, Risale-i Nur’un serbestiyeti ve matbaa kapısıyla intişarı hakkında beni çok mesrur eyledi ve kahraman Tahiri nin yine bu ehemmiyetli işte çalışması için buraya gelmesi, beni şiddetle dünyaya bakmaya sevk etti. Kalben dedim: Madem kardeşlerim bu derece istiyorlar, çaresini arayacağız. Gecede kalbime geldi ki: ıki ehemmiyetli sebepten inayet-i ılahiye tam serbestiyet ve eski harflerle tamamını tab etmek tam müsaade etmiyor.

Birinci sebep: ımam-ı Ali nin (r.a.) işaret ettiği gibi, perde altında her müştak, kendi kalemiyle veyahut başka kalemi çalıştırmasıyla büyük bir ibadet ve ahirette şehidlerin kanıyla racihane muvazene edilen mürekkep ile mücahede hükmündeki kitabetle envar-ı imanı neşretmektir. Eğer tabedilse, herkes kolayca elde ettiği için, kemal-i merakla ona çalışamaz, bilfiil neşrine hizmet vazifesini kaybeder.

ıkinci sebep: Risale-i Nur’un mühim bir vazifesi, alem-i ıslamın ekseriyet-i mutlakasının yazısı ve hattı olan huruf-u Arabiyeyi muhafaza etmek olduğundan, tab yoluyla işe girişilse, şimdi ekser halk yalnız yeni hurufu bildikleri için, en çok risaleleri yeni hurufla tab etmek lazım gelecek. Bu ise, Risale-i Nur’un yeni hurufa bir fetvası olup şakirtleri de o kolay yazıyı tercih etmeye sebep olur. Onun için, şimdiye kadar pek çok müstehak ve layık iken, Risale-i Nur a serbestiyet verilmemişti. Lillahilhamd, şimdi hakikatlerinin kuvvetiyle serbestiyeti kazandı. Hatta eski harfle tab yasak iken, Ayetü l-Kübra yı bize teslim ettirip bir keramet-i ekber gösterdi.
Biz şimdi gayet mühim ve herkese lazım Meyve ile Hüccetü l-Baliğa yı ikisi bir cilt olarak yeni hurufla tab etmek için Tahiri ile ıstanbul a gönderdim. Yalnız Meyve nin Onuncu ve On Birinci Meselelerini vakit bulamayıp tashihsiz ona verdim. şayet tab edilse, o iki meseleyi tam tashih edip ona gönderirsiniz.
Hem o iki risale, dahilde, ya hariçte, aşikare veya gizli, ıstanbul da veya dışarıda eski harflerle tab etmek lazımdır.
Hem Mucizat-ı Kur’âniye Zeyilleriyle ve Mucizat-ı Ahmediye (a.s.m.) dahi zeyilleriyle beraber ikisi bir cilt içinde eski harflerle imkan dairesinde ya ıstanbul veya başka yerde eski harflerle, tevafuklu Hizbü n-Nuriye, Hizbü l-Kur’ân gibi tab etmesine çalışmak lazımdır ki; Kur’ân-ı Mucizü l-Beyanın göze görünen tevafuk mucizesinin muhafaza ile tab edilmesine mukaddeme olsun. Fakat teenni ile, meşveretle, ihtiyatla bu kudsi meseleye çalışmak lazımdır.
Umum kardeşlerime birer birer selam ve selametlerine dua ederiz. Cenab-ı Hakka hadsiz şükür olsun, en eski şakirtlerden olan Katip Osman ve Halil ıbrahim, hiç sarsılmadan, değişmeden, sadakatlerinde demir gibi devam edip çoklara da hüsn-ü misal oluyorlar.

Sorularim :

1. Üstad bu mektubuyla Risalelerin Kuran Hattiyla , yani Osmanlica yazilip okunmasini öneriyor degil mi?

2. Ne zaman yeni harflere "TÜM KULLIYATI" nesretmeye izin verdi.

Cevaplariniz icin Allah razi olsun

Vesselam
Sefine 1989 :?: :?: :?:

2

20.11.2004, 05:39

Buradan anladığım elle yazmayı tavsiye etmesinin bir nedeni yazarken Risale-i Nur'a çalışmak.şimdi hepimizin evinde neredeyse bir takım külliyat var.Ama bizde elle yazıp çoğaltanlarınki gibi iştiyak yok.Yazması zor olabilir ama sanırım daha iyi anlaşılır yapıyor.Kolay elde edilirse heves kalmıyor.Külliyattan bir kitap bende yoktu (yaklaşık 100 km uzakta babamın işyerindekini saymazsak), camiden bir kardeş de o kitaptan anlattığım bölümü şevkle dinlemişti.Ertesi gün buluşup ona okuyacaktım.Bende de yazıcı yoktu.Internet Cafe'den çıktı alayım demeyin acımasızlar sayfası 500.000TL alıyor.Ben de işin mi var,vaktin boş, yaz bakalım dedim, yazdım, gerçi o risalenin yarısını yazdım, yoruldum, bıraktım.Ertesi gün buluşamadık ama belki ben o kısmı daha iyi anlamış oldum.Daha bu Çarşamba o kitabı alıp kitaplığıma koydum ama yazdığım yer kadar okumamışımdır.Tembelim....

Başka yazan varsa onun da tecrübelerini dinlemek isteriz.
Hülasa;
1. soruna tam bir cevap veremiyorum.
2.'ye de cevap veremiyorum.

Not:Yeni huruf ile yazdım.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

3

20.11.2004, 14:53

@sefine kardeşim.. Emirdağ lahikasından alıntı yaptığınız mektup ve daha çok mektuplardan anladığım kadarıyla kısaca şöyle diyebilirim.. Üstadın Hayatında Kuran harfleriyle yazmanın iki temel gayesi var.. 1.Risale-i nuru neşretmek 2. Hatt-ı kuranı muhafaza etmek .. Bununla beraber yine külliyatta geçen başka faideleri de mevcuttur. Bu iki gaye üzerinde konuşmak istiyorum.. Çünkü bunlar "olmazsa olmaz" denilebilecek gayeler olarak görülüyor.
Üstadımızın hayatı boyunca hatt-ı kuranı muhafaza ettiğini ve latin harflerine karşı olduğunu biliyoruz. Ama ömrünün sonlarına doğru Zaruret hali meydana geldiği için latince neşriyata bazı eserler için izin verdiğini de biliyoruz. şu anda Risalelerden kaynaklarını gösteremem. ama var. Bütün külliyat için latince neşriyata izin verildiğini risalelerden hiç okumadım. okuyan arkadaşlar varsa beni uyarsınlar. Herhalde Üstadımızın "sözlü olarak" bir izni var. Ki bunun için bütün külliyat şu anda latince neşrediliyor.
şimdi yukarıda bahsettiğimiz gayelere değinelim.. Hatt-ı kuran ile yazıp okumanın birinci gayesi olan "neşir" ciheti bu zamanda fiilen bitmiştir. Çünkü latince olarak, osmanlıca olarak ve farklı dillerde olarak bu vazife yapılıyor. Bunda bir sakınca görülmemelidir.. ıkinci gaye olan "Muhafaza" ciheti ise "halen devam etmektedir ve her nur talebesi bununla mükelleftir" diyebiliriz..
Bu konu aslında geniş bir şekilde tartışılması gerekir fakat cemaat tartışmalarına da götürmemek gerekir. bu kadar kifayet eder umarım . Selametle....

4

21.11.2004, 00:40

Selamün aleyküm
Cevaplariniz icin Allah razi olsun.

yazima baslamadan önce sunu belirtmek isiyorum:
yazdigim soruyla gercekten beni cok alakadar eden bir meselenin cözülmesini diliyorum, amacim lüzumsuz cemaat tartismasina vesile olmak degil.
Forum sakinlerindende Allah rizasi icin bu konunun cemaat tartismasina saptirilmamasini rica ediyorum. Buna dikkat edenlerden Allah razi olsun, amin.


@mihmandar Abi, yazinizdaki su cümleyi biraz acarmisiniz?

"ikinci gaye olan "Muhafaza" ciheti ise "halen devam etmektedir ve her nur talebesi bununla mükelleftir" diyebiliriz..


Allah razi olsun

Vesselam
Sefine 1989

5

21.11.2004, 02:23

"Muhafaza" ciheti belki talebenin Osmanlıca hattı unutmamasıdır,yani yazabilmesidir,bu konuda kendisni muhafazadır?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

6

21.11.2004, 14:10

Alıntı

«Risale-i Nur’un mühim bir vazifesi, âlem-i ıslâmın ekseriyet-i mutlakasının yazısı ve hattı olan hu­ruf-u Arabiyeyi muhafaza et­mek olduğundan, tab’ yo­luyla işe girişilse, şimdi ekser halk yalnız yeni hurufu bildikleri için, en çok risaleleri yeni hurufla tab etmek lâzım gelecek. Bu ise, Risale-i Nur’un yeni hu­rufa bir fetvası olup şakirdleri de o kolay yazıyı tercih etmeye se­bep olur. Onun için, şimdiye kadar pek çok müstehak ve lâyık iken, Risale-i Nur’a serbesti­yet ve­rilmemişti. Lillâhilhamd, şimdi hakikatlerinin kuvve­tiyle serbestiyeti kazandı. Hattâ eski harfle tab’ ya­sak iken, Âyetü’l-Kübrâ’yı bize teslim ettirip bir kera­met-i ekber gösterdi.

Biz şimdi gayet mühim ve herkese lâzım Meyve ile Hüccetü’l-Bâliğa’yı ikisi bir cilt olarak yeni hurufla tab et­mek için Tahirî ile ıstanbul’a gönderdim.» (Emirdağ Lâhikası-l)


Alıntı

«Risale-i Nur’un bir vazifesi huruf-u Kur’âniyeyi muhafaza olduğundan yeni hurufa zaruret derecesinde inşaallah müsaade olur.» (Kastamonu Lâhikası)


@sefine kardeşim.. Üstadımızın Risalelerde geçen beyanlarından anlaşılan şu ki , Nur talebelerinin bir vazifesi de "Hatt-ı Kuraniyi muhafaza etmektir".

"Risale-i Nur’un yeni hu­rufa bir fetvası olup şakirdleri de o kolay yazıyı tercih etmeye se­bep olur" cümlesiyle üstadımızın ,latin harflerini kabul etmediğini ve talebelerinin o harfleri kabul etmesini istemediğini görüyoruz. Fakat zamanın getirdiği zaruretlerden dolayı üstadımızın latince olarak bazı kitapların neşrine izin verdiğini de biliyoruz. şimdiki zamanımızda ise Bütün külliyatın latince olarak neşrinde bir sakınca görülmemelidir. Çünkü ciddi bir ihtiyaç ve zaruret var..

Alıntı

«Yeni hurufla yazdığınız iki mesele, cidden te­sirini gös­terdi. Birinci, ıkinci, Üçüncü Meseleleri de ya­zılsa çok iyi olur. Fakat Hüsrev ve Tahirî gibi ka­lemleri Kur’ân’a ve Kur’ân hattına mahsus ve memur olmalarından bana endişe ve­rir. Başkalar yazsalar daha münasiptir.» (şualar)


Evet. Üstadımızın latinceye izin verirken , hatt-ı Kuran konusunda da ne kadar hassas olduğu mektuplarından anlaşılıyor. Daha bu şekilde külliyattan çok alıntılar yapılabilir.

Onun için "ıkinci gaye olan Muhafaza ciheti ise halen devam etmektedir ve her nur talebesi bununla mükelleftir diyebiliriz" şeklindeki sözümü sarf ettim. Risale-i nur hizmetini ve üstadı kabullenmiş her nur talebesinin -ister latince olsun, ister hatt-ı kuran olsun, isterse başka dillerde olsun- risale-i nuru ve içindeki hakikatleri neşretmek ve yaymak en temel vazifesi olduğu gibi, mümkünse Hatt-ı kuran ile yazmayı ve okumayı öğrenmesi ve öğretmesi ve bu hatt ile mütalaa yapması da bir vazifesidir. Bu Benim, üstadımızın yukarıdaki ve daha başka ibarelerinden anlamış olduğum şahsi bir kanaatimdir.. inşaallah yanlış bir kanaatte bulunmamışımdır.... Selametle.

7

22.11.2004, 00:31

Selamün aleyküm,

Allah razi olsun,

elhamdulillah (!)

Vesselam
Sefine 1989

8

27.11.2004, 19:54

Tüm külliyatın tab' ve huruf-u Latinî ile neşrine verilen izin M.Sungur, M.Said Özdemir, M. Türkmenoğlu gibi ağabeylerin nakillerine göre Afyon hapsinden sonra başlamıştır. Türkmenoğlu ve Atıf Ural'ın ulus 27'de çalışmaları sırasında Tahiri Mutlu gibi ağabeylerin muavenetle tavzifleri ve Zubeyr agabey gibilerin tasvibleri ile Latinî hurufla tab'a bizzat Ustad haz.lerinin verdiği izin sabit olur. Tam olarak bir tarih vermek gerekirse 58 ve sonrası yıllar Türkçe tab'ın parladığu dönem olarak kabul edilebilir. (Doğuş Matbaası nüshaları 1959 yılında matbu olmakla birlikte halen mevcuttur. Said Özdemir agabey de yine bu yıl Ustadımıza Sözlerin matbu ilk nushasını götürmüş, iltifatlarına mazhar olmuş ve Ustad'ın şu duasını duymuştur: "Ya rabbi! Sukurler olsun bunu da gösterdin. Ömrümü uzat ki Mektubatı da göreyim") Bu mevzuu ile ilgili bir ruya-i sadıka mervidir. şöyle; galiben celalli tecellilerin mazharı Hz. Ali efendimiz huruf-u latinîye muhalefet etmişlerse de cemalli tecellilere mazhar ve şefkat mesleğimizin en güzel ve kamil mümessili Hz. Ebu Bekir efendimiz tab'a izin buyurmuşlar ve alem-i manada yapılan mezkur meşveret -ki başta hulefa-i raşidin iştirak etmişler- Ebu Bekir Hz.lerinin iltizam ettikleri veche göre neticelenmiştir. Rüya burhan olmasa da fikir verebilir diye yazdım. Yakînî malumat Risale'den ve Ustad'ın uygulamalarından istihrac edilebilir. şöyle itikad ediyorum: Külliyatın matbaa ile neşrinin bir vakti olduğu gibi Latin harflariyle de yazmaya verilen bir izin tarihi vardır. Vakti geldiğinde icraatlar vaki olmuştur. Bu vakitlerin öncesi ve sonrası arasında icraat adına değişik uygulamalar mevcuttur, ama asla bir 'fikir değiştirme' yahut 'hata düzeltme' veya 'mecbur kalma' tarzında değildir. Ancak bir nevi fiilî belagattir ki; mukteza-i hale ve vakte mutabakattır. Fakat hatt-ı Kuranî'nin muhafazası bu günlerde sanki bir derece sekteye uğramış gibidir. Halbuki Latin harfiyle Risalelerin tab'ı bir ruhsattır. Maksud değil. Biz yapamasak da Osmanlı yazma ve okuma adeti devam ettirilmeli görünüyor. Osmanlıca yazmak ile neşr ve tamim gayesiyle değil de kendi nefsinde eskimez alfabeyi korumak maksadıyla yapılır. Yoksa modern matbaalar varken buna ihtiyaç da kalmamıştır. Tüm bunlara ragmen Ustadın latin hurufuna izin verdiğinde ortaya çıkan 'ihtilaf' ve Ustad hz.lerinin vefatından sonra vaki olan 'menfi haraketler' kesinlikle tekerrur ettirilmemeli. Yoksa bu ihtilaftan istifade eden muarızlara fırsat doğuyor. En iyisi bize bahşedilen bu kolaylık nimetine şükr ve bu nimetle birlikte eskimez yazıyı muhafaza mükellefiyetini deruhte ve unutmamaktır. Elhamdulillahi ala kulli halin sivel kufri veddalal

9

29.11.2004, 11:02

değerli kardeşlerim,
öncelikle bu güzel tartışma zeminini devam ettirdiğiniz için teşekkür ederim.

mihmandar kardeşime güzel açıklamalarından dolayı ayrıca teşekkür ederim.
chozen kardeşim;
naklettiğiniz rüya hadisesi çok hususi ve ancak hususi noktalarda müzakere edilebilecek bir konu. böyle umumi bir zeminde müzakeresi oldukça zor.

sefine kardeşimizin sorduğu sorular konusunda güzel cevaplar geldi.
bir-iki ilave yapmak gerekirse:

Cenab-ı Hak insanları kabile-kabile, taife-taife yaratmış.
her taifeye ait de bir yazı dili, bir konuşma dili tayin etmiş.
ki, insanlar kültürlerini, fikirlerini, inançlarını ve diğer değerlerini söz yoluyla, yazı yoluyla birbirlerine nakletsinler, tarihin diğer sayfalarına göndersinler.
tarih içinde Cenab-ı Hak çeşitli milletlere ve topluluklara peygamber göndermiş. peygamberlerle birlikte suhuflar ve kitaplar göndermiş. Bu kitapların dilleri ise galiben kendi milletlerinin dillerinden olmuş.
Yani Cenab-ı Hak her milleti kendi diliyle ikaz etmiş.
Benzer tarzda Arapları da...
Zira Son Peygamberin(asm) dili arapça.
Son Kitab olan Kuran'ın dili de...
önceki peygamberler kendi kavimlerine gelirken,
Son Peygamber(asm) bütün insanlığa gönderilmiş.
peki arap olmayan diğer kavimler Kuranın mesajını nasıl anlayacak?
Elbette ki tefsir ve tercüme(meal) yolu ile.
işte bu gün Kuran ingilizceden, rusçaya, çinceden, urdu diline kadar dünyanın bir çok dillerine çevrilmiş. bu çevirilerde ise latinceden, çin alfabesine, kril alfabesinden urdu alfabesine kadar bir çok alfabe kullanılmış.
benzer tarzda Kuranın bir tefsiri olan Risale-i Nur da benzer tarzda dünyanın bir çok dillerine çevrilmiş ve bu çeviride bir çok alfabe kullanılmıştır.
bu noktada bir problem yok.
peki arabi-latin harf tartışmasının özü ne?
niçin bu konuda farklı anlayışlar ortaya çıkıyor?
niçin Hz.ali efendimiz latin hurufuna muahlefet ediyor?
bu ve benzeri sullaerin cevabı hususi ve sadece ülkemize has bir konudur.
zira latin harflerini ülkemizde zoraki olarak tamim etmeye çalışanların maksadı, bu milletin din ile olan bağlarını tamamen ortadan kaldırmaktı.
zor kullanarak arabi harflerden, latin harflerine geçtiler, ve bu işi yapanlar da dahil bir anda milleti cahil duruma düşürdüler.(ınönünün uzun yıllar arapça harfleri kullanarak not tuttuğu biliniyor) öyle ki arapça ile yazılmış kelimeleri dahi ortadan kaldrımaya çalıştılar. hatta mezar taşlarına dahi iliştiler.maksat sırf dinsizlikti....

ışte Üstad Hz.leri bu kötü niyet ve maksada karşı uzun süre arabi hat ile Risale-i Nuru yazdırmaya devam etmiş. zaten Risale-i Nur önceleri elle çoğaltıldığı için başka bir ihtimal de yokmuş. Bu yolla arabi hattı muhafaza ederek, bu milletin din ile olan bağlarının kopmasının önüne geçmiş. arabi alfabe bu gün dahi muhafaza edilmekte. allah a şükürler olsun milletimizin evlatları lisan-ı Kuranı öğrenmeye devam etmekte.

netice olarak:
Üstadın latin harfleri noktasındaki muhalefeti sırf bir alfabeye karşı çıkmak değil, bu alfabeyi yerleştirmeye çalışanların fikr-i küfirlerine muhalefet etmektir. zaten onların o dinsizlik fikirlerini kırdıktan sonra latin harfleri ile de neşir başlamıştır.

saygılar

10

29.11.2004, 23:36

Allah razi olsun
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

11

30.11.2004, 22:51

Selamün aleyküm
Aciklamalariniz icin Allah razi olsun.
Ancak, bu arada ilk soruma geri dönmek istiyorum.
Üstad Risale-i Nura TALEBE olmayi bir takim Sartlara bagliyor.


Emirdağ Lâhikası I, sh. 190,191

(............................) / (.............................)

Bu iki hadîs-i şeriften alınan bir ilhamla, Risâle-i Nur'u
yazmanın dünyevî ve uhrevî pek çok faidelerinden, Risâle-i Nur'da beyan
edilen ve şakirdlerinin tecrübeleriyle tasdik edilen yalnız birkaç
tanesini beyan ediyoruz.
Beş türlü ibadet
1- En mühim bir mücahede olan ehl-i dalalete karşı manen mücahede
etmektir.
2- Üstadına neşr-i hakikat cihetinde yardım suretiyle hizmet
etmektir.
3- Müslümanlara iman cihetinde hizmet etmektir.
4- Kalemle ilmi tahsil etmektir.
5- Bazan bir saati bir sene ibadet hükmüne geçen, tefekkürî olan bir ibadeti
yapmaktır.
Beş türlü de dünyevî faidesi var
1- Rızıkta bereket.
2- Kalbde rahat ve sürur.
3- Maişette sühulet.
4- ışlerinde muvaffakıyet.
5- Talebelik faziletini almakla, bütün Risâle-i Nur talebelerinin has
dualarına hissedar olmaktır.
Kalemle Nurlara hizmet ve sadakatla talebesi olmanın iki mühim neticesi
vardır:
1- Âyât-ı Kur'aniyenin işaretiyle, imanla kabre girmektir.
2- Bütün şakirdlerin manevî kazançlarına, Nur dairesindeki
şirket-i maneviye sırrıyla, umum onların
hasenatlarına hissedar olmaktır.
Hem bu talebesizlik zamanında, melaikelerin hürmetine mazhar olan
(Haşiye: Bazı ehl-i keşfin kat'î müşahedesiyle
sabittir.) talebe-i ulûm-u diniye sınıfına dâhil olup âlem-i
berzahta -talii varsa, tam muvaffak olmuşsa- Hâfız Ali ve
"Meyve"de bahsi geçen meşhur talebe gibi; şüheda hayatına
mazhar olmaktır.



Demekki Nurlari hala Hatt-i Kuranla yazmak azimet,
Latin harflerle okumak ruhsat mi?
Nur TALEBELERI ise azimetle mükellef degilmi?
Yani, yazisiz Talebelik olmazmi?

vslm
Sefine 1989

--------------------------------------------------------------------------- ---------
Kalbler ancak Allahin zikriyle mutmain olur

12

01.12.2004, 10:17

değerli sefine kardeşim;

Alıntı

Demekki Nurlari hala Hatt-i Kuranla yazmak azimet,
Latin harflerle okumak ruhsat mi?
Nur TALEBELERI ise azimetle mükellef degilmi?
Yani, yazisiz Talebelik olmazmi?


sizin sorduğunuz bu suale kısa bir cevap yazmak gerekirse:


dikkat edilirse yukarıda Üstad Hz.leri "kalemle ilmi tahsil etmek" diyor.Yani Risale-i Nuru hattı-ı Kuran ile veya latin alfabesi ile yazarken maksat ilim tahsil etmektir.
"kalemle ilmi tahsil etmenin" bu gün bir çok yolu olabilir.
mesela Risale-i Nurdan anlamadığımız yerleri nor tutmak, bazı bölümler için izah ve şerh tarzında yazılar yazmak, gazetelere ve dergilere Risale-i Nurl hakikatelerini anlatan makaleler yazmak gibi...
Risale-i Nurun ilk zamanlarındaki neşir tarzı kalemle olmuş. yani Nurlar elle çoğaltılmış. adeta her bir nur talebesi bir matbaa makinesi, bir teksir makinesi olmuş.
çünkü ne teksir ve ne de matbaaya müsade ediliyormuş.
zaten elle yazmanın maksadı yine Üstadın ifade ettiği "neşir" sınıfına girmektedir.
bu nedenle hattı kuran ile yazmak azimettir, latin ahrfleri ile okumak ruhsattır gibi bir ifadenin anlamı yoktur.
meselenin aslı bu hakikatleri okuyup anlayıp yaşamak ve neşretmektir. azimet olan budur.

saygılar

13

01.12.2004, 22:43

Alıntı

"kalemle ilmi tahsil etmenin" bu gün bir çok yolu olabilir.
mesela Risale-i Nurdan anlamadığımız yerleri nor tutmak, bazı bölümler için izah ve şerh tarzında yazılar yazmak, gazetelere ve dergilere Risale-i Nurl hakikatelerini anlatan makaleler yazmak gibi...


.... veya forumda yazi yazmak gibi?? :wink: :mrgreen:
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

14

02.12.2004, 09:15

haklısınız kardeşim;

madem bu forumun amacı Risale-i Nur hakikatlerini anlatmak ve neşretmektir. Öyle ise klavyenin tuşlarına vuran parmaklarımız da bir tür "kalem" yerine geçebilir. böylece "kalemle ilim tahsil etmenin" sevabına nail olabiliriz.

önemli olan niyet ve ihlastır.

saygılar

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir