""
üç dehşetli kumandana karşı kahramancasına hocalık ve haysiyet-i ilmiyeyi muhafaza için onların hiddetine karşı ehemmiyet vermeyip onları susturdu.
Şualar | On Dördüncü Şuâ | 481
"Salisen: Dünkü gün yanıma gelen mühim bir resmî memura böyle söyledim ki: Eski Said’in sergüzeşte-i hayatından hârika üç vakıa, şimdi tahakkuk etmiş ki, ileride çıkacak Risale-i Nurun kerameti imiş. Şöyle ki:
Otuz Bir Mart hâdisesinde, Hareket Ordusunun Başkumandanı Mahmud Şevket Paşa, bana karşı fazla hiddetli iken ve Divan-ı Harb-i Örfide beni muhakeme ettikleri gün, on beş adam karşımda darağacında asılı bir vaziyette Divan-ı Harb-i Örfì Reisi Hurşid Paşa benden sordu: "Sen Şeriat-ı istedin mi? Işte Şeriatı isteyenler böyle asılırlar." Ben de: "Şeriatın bir meselesine bin ruhum olsa feda ederim" dediğim halde ve beni mahkûm etmeye pek çok esbap -muhbirlerin iftiralariyle- varken, benim müstesna bir surette müttefıkan beraatime karar vermeleri...
Hem eski Harb-i Umumînin nihayetinde İstanbul’da İngilizlerin başkumandanının eline benim İngiliz aleyhine şiddetle yazdığım Hutuvat-ıSitte ve başpapazına tahkirkârane sözlerim eline geçtiği halde, beni mahvetmek yüzde yüz ihtimali varken, hiddetini geri alıp ilişmemesi...
Hem Ankara’ da divan-ı riyâsetinde pekçok mebuslar varken Mustafa Kemâl, şiddetli bir hiddet ile divan-ı riyasetine girip, bana karşı bağırarak, "Seni buraya çağırdık ki, bize yüksek fikir beyan edesin. Sen geldin, namaza dair şeyler yazıp içimize ihtilâf verdin." Ben de onun hiddetine karşı dedim: Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur." Dehşetli bir put kırdım. Hâzır mebus dostlanm telâş ettikleri ve herhalde beni ezeceklerini tahmin ettikleri sırada, bana karşı bir nevi tarziye verip o mecliste hiddetini geri alması, âdeta dehşetli bir kuvveti ve hakikatı hissedíp geri çekihnesi; ikinci gün hususî riyaset odasında, Hücumat-ı Siıte’nin "Birinci Desise" içinde bulunan "Meselâ: Ayasofya Caınü ehl-i fazl ve kemâlden ilâ âhir..." cümlesinden başlayan, tâ "İkinci Desise" ye kadar, bir saat tamamen ona söyledim. Bütün hissiyatını ve prensibini rencide ettiğim halde bana ilişmemesi, hattâ taltifime çok çalışması, kat’iyen bu üç cebbar kumandanlann bu üç acib hâletleri, âdeta EskiSaid’den korkmalan, şüphesiz ki Risäle-i Nurun, ileride kahraman şâkirdlerinin şahs-ı mânevîsinin hârika bir kuvveti ve Risâle-i Nurun parlak bir kerâmetidir.
Hutuvat-ı sitte.sh.94
Dehşetli kumandanları sayarken , Hurşit Paşa'yı unutmamak gerekir..Üstad genel olarak değişik mektuplarında dehşetli kumandanlardan bahsederken sayıları artabiliyor bu kumandanların...Nicola'da bunlardan birisi.Çünkü O'da Üstad'dan özür dileyenlerden ve ilişemiyenlerden...