Giriş yapmadınız.

1

07.07.2004, 08:46

Big Bang Teorisi, Yaradılış ve Mirac

Alıntı

ışte şu kâinata nazar-ı hikmetle bakıldığı vakit, azîm bir şecere mânâsında görünür. Ve şecerenin nasıl dalları, yaprakları, çiçekleri, meyveleri vardır; şu şecere-i hilkatin de bir şıkkı olan âlem-i süflînin, anâsır dalları, nebâtât ve eşcar yaprakları, hayvanât çiçekleri, insan meyveleri hükmünde görünür. Sâni-i Zülcelâlin ağaçlar hakkında cârî olan bir kanunu, elbette şu şecere-i âzamda da câri olmak, muktezâ-i ism-i Hakîmdir. Öyle ise, muktezâ-i hikmet, şu şecere-i hilkatin de bir çekirdekten yapılmasıdır. Hem, öyle bir çekirdek ki, âlem-i cismânîden başka, sâir âlemlerin numûnesini ve esâsâtını câmi’ olsun. Çünkü, binler muhtelif âlemleri tazammun eden kâinatın çekirdek-i aslîsi ve menşei, kuru bir madde olamaz. Mâdem şu şecere-i kâinattan daha evvel, o nevden başka şecere yok; öyle ise, ona menşe’ ve çekirdek hükmünde olan mânâ ve nur, elbette yine şecere-i kâinatta bir meyve libasının giydirilmesi, yine Hakîm isminin muktezâsıdır. Çünkü, çekirdek dâimâ çıplak olamaz. Mâdem evvel-i fıtratta, meyve, libasını giymemiş; elbette, âhirde o libası giyecektir. Mâdem o meyve insandır ve mâdem insan içinde, sâbıkan ispat edildiği üzere, en meşhur meyve ve en muhteşem semere ve umumun nazar-ı dikkatini celb eden ve arzın nısfını ve beşerin humsunun nazarını kendine hasreden ve mehâsin-i mâneviyesi ile âlemi ya nazar-ı muhabbet veya hayretle kendine baktıran meyve ise zât-ı Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâmdır; elbette, kâinatın teşekkülüne çekirdek olan nur, onun zâtında cismini giyerek, en âhir bir meyve sûretinde görünecektir.
Ey müstemi’! şu acîb kâinat-ı azîme, bir insanın cüz’î mahiyetinden halk olunmasını istib’âd etme! Bir nevi âlem gibi olan muazzam çam ağacını, buğday tanesi kadar bir çekirdekten halk eden Kadîr-i Zülcelâl, şu kâinatı nur-u Muhammedîden (Aleyhisselâtü Vesselâm) nasıl halk etmesin veya edemesin? ışte şecere-i kâinat, şecere-i Tûba gibi, gövdesi ve kökü yukarıda, dalları aşağıda olduğu için, aşağıdaki meyve makamından, tâ çekirdek-i aslî makamına kadar, nurânî bir hayt-ı münâsebet var. ışte Mi’rac, o hayt-ı münâsebetin gılâfı ve sûretidir ki, zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, o yolu açmış; velâyetiyle gitmiş, risâletiyle dönmüş ve kapıyı da açık bırakmış. Arkasındaki evliyâ-i ümmeti, ruh ve kalb ile o cadde-i nurânîde, Mi’rac-ı Nebevînin gölgesinde seyr ü sülûk edip istidadlarına göre makamât-ı âliyeye çıkıyorlar.
Hem, sâbıkan ispat edildiği üzere, şu kâinatın Sânii, birinci işkâlin cevabında gösterilen makàsıd için, şu kâinatı bir saray sûretinde yapmış ve tezyin etmiştir. O makàsıdın medârı, zât-ı Ahmediye (a.s.m.) olduğu için, kâinattan evvel Sâni-i Kâinatın nazar-ı inâyetinde olması ve en evvel tecellîsine mazhar olmak lâzım geliyor. Çünkü, bir şeyin neticesi, semeresi evvel düşünülür. Demek, vücuden en âhir, mânen de en evveldir. Halbuki, zât-ı Ahmediye, (a.s.m.) hem en mükemmel meyve, hem bütün meyvelerin medâr-ı kıymeti ve bütün maksadların medâr-ı zuhuru olduğundan, en evvel tecellî-i icada mazhar onun nuru olmak lâzım gelir. Sözler,532

Mirac Risalesinde geçen bu ifadeler oldukça sırlı manaları ihtiva ediyor.
özellikle de 1922 yılında ilk fikri oluşturulan, 1948 yılında ortaya atılan ve 1965 yılında ispatlanan Big Bang, yani büyük patlama teorisini yıllar önce ifade etmesi açısından da ilginç gözüküyor.

inşallah bu konuda müzakereye devam edelim:

2

07.07.2004, 09:15

Big Bang Teorisi nedir?
Big Bang teorisi materyalist felsefeyi yerle bir eden, kainatın yoktan yaratıldığını ispat eden ve bu gün inansın inanmasın bütün bilim adamları tarfından kabul edilen bir yaratılış teorisidir.
bu konuda internette yüzlerce kaynak vardır.
buraya ilkadım dergisinden bir alıntı yapıyoruz.

Alıntı

1922'de Rus fizikçi Alexandre Friedmann, Einstein'in genel görecelik kuramına göre evrenin durağan bir yapıya sahip olmadığını ve en ufak bir etkileşimin evrenin genişlemesine veya büzüşmesine yol açacağını hesapladı. Friedmann'ın çözümünün önemini ilk fark eden kişi ise Belçikalı astronom Georges Lemaitre oldu. Lemaitre, bu çözümlere dayanarak evrenin bir başlangıcı olduğunu ve bu başlangıçtan itibaren sürekli genişlediğini öngördü. Ayrıca, bu başlangıç anından arta kalan radyasyonun da saptanabileceğini belirtti.

Yapılan hesaplamalar, evrenin tüm maddesini içinde barındıran bu "tek nokta"nın, korkunç çekim gücü nedeniyle "sıfır hacme" sahip olacağını gösterdi. Evren, sıfır hacme sahip bu noktanın patlamasıyla ortaya çıkmıştı. Bu patlamaya "Big Bang" (Büyük Patlama) dendi ve bu teori de aynı isimle bilindi. Big Bang'ın gösterdiği önemli bir gerçek vardı: Sıfır hacim "yokluk" anlamına geldiğine göre, evren "yok" iken "var" hale gelmişti. Bu ise, evrenin bir başlangıcı olduğu anlamına geliyor ve böylece materyalizmin "evren, sonsuzdan beri vardır" varsayımını geçersiz kılıyordu.

1948 yılında, büyük patlamadan arta kalan ve evrenin genişlemisiyle birlikte soğuyan ışınımın (radyasyon) yaklaşık -268°C lik bir sıcaklığa sahip olması gerektiği sonucunu teorik olarak hesapladılar. Aradan yaklaşık 20 yıl geçtikten sonra 1965’te iki elektronik mühendisi duyarlı bir rodyo antenini ayarlarken, antenin algıladığı sinyallerle evrenin yaklaşık -270°C’lik bir radyasyonla dopdolu olduğunu fark ettiler. Böylece 20 yıl önce teorik olarak hesaplanan sonuç ispatlanmış oldu.

1965 yılındaki bu ispat hala bazı ilim admalarını ikna etmemişti.
bunun üzerine NASA 1989 da uzaya bir uydu fırlattı.
maksat büyük patlamadan sonraya kalan radyasyonu ölçmekti;
Uydu daha fırlatılasından kısa bir süre sonra kesin olarak bu radyasyonun varlığını doğruladı.
böylece 1989 yılında bu teori kesin olarak kabul edilmiş oldu.
Özetlersek:
bu teoriye göre;
1-Kainat yoktan var edilmişti.
2-Kainatın öncesi yoktu, yani zaman ve mekan aynı anda yaratılmıştı.
3-Materyalist felsefenin dediği gibi kainat ezeli ve ebedi değildi.
4-Kainat büyümeye ve genişlemeye devam ediyordu.
5-Böylece kainatı bir son bekliyordu.

işte big bang teorisinin kısa bir özeti bu.
Peki bu teorinin yukarıda,Mirac Risalesinden naklettiğimiz ifadeler ile bağlantısı ne?
Bediüzzman hazretleri bu ifadelerle Big Bang teorisine mi işaret etmiş?
Bu ifadelere göre Big Bang teorisi yaratılışı açıklamak açısından yeterli mi?
Yoksa daha ileri keşifler mi gerekiyor?
Bu ve benzeri soruların cevaplarını da bulmaya çalışalım inşallah...

3

07.07.2004, 10:16

Evet Üstad Hazretleri yukarıdaki ifade ile Big Bang Teorisine ve hatta çok daha ilerisne işaret ediyor.
şöyle ki:

Alıntı

ışte şu kâinata nazar-ı hikmetle bakıldığı vakit, azîm bir şecere mânâsında görünür. Ve şecerenin nasıl dalları, yaprakları, çiçekleri, meyveleri vardır; şu şecere-i hilkatin de bir şıkkı olan âlem-i süflînin, anâsır dalları, nebâtât ve eşcar yaprakları, hayvanât çiçekleri, insan meyveleri hükmünde görünür. Sâni-i Zülcelâlin ağaçlar hakkında cârî olan bir kanunu, elbette şu şecere-i âzamda da câri olmak, muktezâ-i ism-i Hakîmdir. Öyle ise, muktezâ-i hikmet, şu şecere-i hilkatin de bir çekirdekten yapılmasıdır.

işte bu ifadeler doğrudan Big bang teorisini net bir şekilde açıklıyor.

Yukarıdaki ifadeyi biraz açarsak:
Üstad bu kainatı bir büyük ağaca benzetiyor. "Kainat azim bir ağaçtır, azim bir şeceredir" diyor. "Bu büyük ağacın ise anasır, yani madde ve moleküller dalları hükmünde, bitkiler ve ağaçlar ve nebatlar yaprakları hükmünde, hayvanlar çiçekleri ve insanlar da meyveleri hükmündedir" diye bir taksimat ortaya koyuyor.
şimdi yıldızlara baktığımız zaman tamamen unsurlarda, yani madde ve moleküllerden meydaan geldiğini görürüz. mesela güneşimiz hidrojen ve helyum atomundan müteşekkildir. Dünyamızda ise atom ve moleküllerle birlikte çiçek, yaprak ve meyve hükmündeki nebat, hayvanat ve insanlardan meydana gelmiştir. ışte Üstad bu görünen alemi "alem-i Süfli" olarak tanımlıyor. bunun zıddı ya da kardeşi "alem-i ulvi" dir. bu iki ifade de aslında çok sırları ihtiva ediyor.
Asrımızda keşfedilen big bang teorisi de "alem-i süfli" ye yani bu görünen aleme bakıyor. halbuki bunu kainatın bir de öte yüzü var. her iki yüz de aynı noktadan çıkmış. Bu konuya inşallah temas edeceğiz.
şimdi yukarıdaki ifadeeye devam edersek.
Evet Üstad "ağaçlar için geçerli olan bir kanunun kainat için de geçerli olduğunu" söylüyor. bunun neticesinde "bu büyük kainat ağacının da bir tohumdan, bir çekirdekten yaratıldığı" hümünü veriyor.
yukarıdaki ifadeye göre:
Kainattan evvel bir çekirdek var idi, ve bu kainat o çekirdeğin açılması ile kademe kademe bir ağaç şeklinde yaratıldı. Önce çekirdek açıldı, yani big bang söylemine göre patladı;(Bir toprağa eline tohumun ilk çatlama sesini kainat ölçeğinde büyütsek galiba o da bir big bang olurdu)
ışte Üstad bu ağaç misali ile ancak 1989 yılında kesin olarak ispatlanmış olan Big Bang teorisinin temelllerine işaret ediyor. Belki de işaretten öte mühim bir ilahi kanunu tespit ediyor.

bu konuya inşallah devam edeceğiz.

4

15.07.2004, 14:38

bunları çıkarmak keyif verse gerek...

köprü dergisi ve yeniasya gazetesi yazarlarından Dr.Hakan Yalmanın
Quantum Fiziği ve Bediuzzaman (gecikmiş bir nobel talebi)başlıklı yazısının son cümlesi şu şekilde;
...Quantum fikrinin temelini üstadın r.nurların satır aralarında ispatladıgından bahisten sonra:
...Yeni binyıl, Bediüzzaman’ın çok daha iyi anlaşıldığı ve insanlık tarihi içinde layık olduğu yeri aldığı bir dönem olacaktır diye ümit ediyor, daha doğrusu kuvvetle inanıyoruz.
(http://www.koprudergisi.com)
...r.nurun asrın tefsiri oldugunun küçük bir göstergesi.ve daha nice açlmayı bekleyen cümleler var.
bunun için hep beraber nurları teenniyle okumalıyız.
...kıymetli ahmetsaid kardeşim sizleride çalışmalarınızdan dolayı tebrik ederim.
selam ve dualar...
murad kurt/ısparta

5

21.07.2004, 09:24

Murad kardeşim;
samimi dularınız için allah razı olsun.
Dr. Hakan Yalman kardeşimizin son çalışması elimize geçmedi.
ınşallah onu ilk fırsatta okumayı hedefliyoruz.

Biz yine konumuza devam edelim.

Evet Hazret-i Üstad Mirac Risalesinde kainatın bir ağaç misali küçük bir çekirdekten yapıldığı ve yartıldığı hususuna dikkat çekmişti. Biz de bunun bu gün "Big Bang" teroisi ile bilim dünyasında ifade edildiğini yukarıda tespit etmiştik.
Peki, Big Bang teorisi yaratılış için yeterli bir teori mi?
Yani her hususu açıklamaya yetiyor mu?

Bu ve benzeri suallere tam olarak evet demek mümkün değil. Çünkü Big Bang teorisi sadece görünen kainatın tarifini yapıyor. Üstadın deyimi ile "alem-i süfli'nin."
Bu noktada yine yukrıdaki nakilde geçen şu sözlere kulak verelim:

Alıntı

Hem, öyle bir çekirdek ki, âlem-i cismânîden başka, sâir âlemlerin numûnesini ve esâsâtını câmi’ olsun. Çünkü, binler muhtelif âlemleri tazammun eden kâinatın çekirdek-i aslîsi ve menşei, kuru bir madde olamaz. Sözler, 532

işte burada Bediüzzaman, o çekirdeğin tam mahiyetini açıklıyor. Yani Big Bang teroisyenlerinin "sıfır hacim" diye tanımladıkları kainatın ilk çekirdeğinin mahiyetini.
"Ve bu çekirdeğin mahiyetinde hem kainatın görünen yüzündeki alemlerin numuneleri, hem de görünmeyen yüzündeki alemlerin numuneleri vardır" diyor. Yani bu çekirdeğin mahiyeti unsurlar dediğimiz atomlar, moleküllerle birlikte, Ruhlar alemi, misal alemi, hayal alemi, levh-i mahfuz, melek alemi vs gibi diğer alemlerin, yani alem-i ulvi'nin de numunelerinden meydana gelmekte.
Kısaca Mülk ve melkut alemleri yani...
Bu noktada Üstad yine işte böyle bir çekirdeğin "kuru bir madde" olamayacağına dikkat çekiyor. Ve bu günkü Big Bang teorsinin en önemli bir eksik tarafını nazarlara sunuyorr. Zira bu teoride kainatın öteki yüzü hakkında bir tespit ve teşhis yoktur. sadece görünen tarafla, yani madde ile ilgilidir. halbuki kainat sadece maddeden ibaret değildir. demek ki Big Bang terosi daha çok gelişmeye muhtaç.
Çünkü Üstad yukarıdaki tespitte Kainatın ilk çekirdeğin çatlamsından, yani hayat düğümünün açılmasından itibaren hem mülk, yani gördüğümüz maddi kainatın, hem de meleküt yani görmediğimiz manevi kainatın aynı anda teşkile başlandığını ifade ediyor. Yani Alem-i Süfli ile Alem-i Ulvi'nin.

Bu bölümü bilmana bir hadis-i şerif naklederek bitirelim:

Alıntı

Abdullah bin cabir(ra) peygamberimize soruyor:
"Allah'ın herşeyden evvel yarattığı şey nedir?"
Peygamberimiz(asm) cevaben:
"Her şeyden evvel senin peygamberinin nurunu kendi nurundan yarattı. Nur Allah'ın kudreti ile diledği gibi gezerdi. O zaman ne Levh-i mahfuz, ne kalem, ne cennet, ne cehennem,ne melek,ne sema, ne ay, ne güneş, ne insan, ne de cin vardı." diyor


inşallah devam edeceğiz...

6

21.07.2004, 09:50

Bu hadisin kaynağını rica etsem?

7

21.07.2004, 11:05

Kaynak:
Peygamberimizin Hayatı Cilt-1 sayfa 1
Yazar:Salih Suruç
Yayınevi:Yeni Asya Neşriyat

8

21.07.2004, 13:12

Kastalanî, Mevahibü'l-Ledünniye, 1:6 görünüyor kaynak bu kitapta,
sıhhati ile ilgili seneti bulabilsek keşke,

9

21.07.2004, 14:06

Bu hadisin sıhhati ile ilgili senedi ve tam bir tefsiri Mirac Risalesi 531. sayfada geçmekte. oraya bak. Üstad bu hadisin sıhhatine şehadet ediyor.

Üstada itimat et...


saygılar

10

21.07.2004, 14:26

ben onu okumuş olsam bunu yazar mıyım?

en doğrusunu Allah bilir,
Sahiheyn (2 sahih,Buhari,Müslim) den başka kitaplarda zayıf hadisler de yer alabiliyor,

bu hadis de bir takım kişilerin tenkidine uğrayan bir hadis,
hadis ılmi okumuş olsak yapıştıracaz cevabı ama yok,

11

14.05.2007, 19:18




KıMı MEDıTASYON,
KıMı NıRVANA,
KıMı YOGA DER.
AMA BıZ,
FARKLI OLMANIN
"FARKINDALIK" OLDUğUNU
BıLMEK ZORUNDAYIZ.
YANı BıZ,
BıZı YOKTAN VAREDENı,
YARATICIYI
BıLMEK ZORUNDAYIZ!



Üstte gördüğünüz fotoğraf Amerikan Uzay Araştırma Merkezi‘nden (NASA) alınmıştır.
Fotoğraf Amerikan Uzay Araştırma Merkezi’nin (NASA) en son teknolojiyle yaptığı teleskoplarla Samanyolu galaxisinden sonra evrende elde ettiği en son görüntüdür. Bu fotoğrafa NASA yetkilileri bir açıklama getirememiştir ve bu fotoğrafı islam alimlerine bir açıklama yapmaları için göndermişlerdir. ıslam alimleri de Rahman suresinin 37. ayetini beyan etmişlerdir.
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

12

18.10.2007, 12:52

Ayette geçen zamandan ne anlamalıyız?

13

22.10.2007, 00:18

Konunun devamini talep ediyoruz biiznillah vakit bulunca ilk isiniz bu olsun Ahmetsaid agbey :çiçek2:

14

06.11.2007, 22:31

Alıntı

Abdullah bin cabir(ra) peygamberimize soruyor:
"Allah'ın herşeyden evvel yarattığı şey nedir?"
Peygamberimiz(asm) cevaben:
"Her şeyden evvel senin peygamberinin nurunu kendi nurundan yarattı. Nur Allah'ın kudreti ile diledği gibi gezerdi. O zaman ne Levh-i mahfuz, ne kalem, ne cennet, ne cehennem,ne melek,ne sema, ne ay, ne güneş, ne insan, ne de cin vardı." diyor

Ahmet Bican Hz.lerinin Envaru'l-Aşıkın eserinde bu Hadisteki mananın tafsilli açıklaması tarzında ifadeler vardır..

15

03.10.2008, 22:20

Alıntı sahibi ""ruhefza""

Ayette geçen zamandan ne anlamalıyız?


Allahu Ekber bu konuda neler var böyle çok kısa kesip bırakmışsınız.ınsan sadece burdakileri konuşsa başka mevzuların ne ehemmiyeti kalır nede akla gelir Allahu Alem.Kardeşim o bahsettiğiniz sorduğunuz zaman kıyamet Allahu Alem gaybı sadece Allah bilir.
Allahın selamı rahmeti ve bereketi müminlerin üzerine olsun.

16

03.10.2008, 22:26

37 - Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...

Allahu Alem burdaki gül gibi kırmızı yüksek ateş yani hidrodrojen patlaması o yüksek ısıya işaret var, Allahu Alem. gaybi yalnız Allah bilir.
Allahın selamı rahmeti ve bereketi müminlerin üzerine olsun.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir