Giriş yapmadınız.

1

20.01.2009, 10:11

Lahika

Lahika

Âyet-i Kerime Meâli



O gün varılacak yer, ancak Rabbinin huzurudur. Yaptığı ve yapmayıp geri bıraktığı herşey o gün insana bildirilir. ınsan, günahlarını örtmek için özürlerini ortaya koysa bile, kendi kendisinin şahididir.


Kıyamet Sûresi: 12-15


01.01.2009




Her yeni gün, yeni bir âlemin kapısıdır


Ey nefis! Bil ki, dünkü gün senin elinden çıktı; yarın ise, senin elinde senet yok ki, ona mâliksin. Öyle ise, hakiki ömrünü bulunduğun gün bil.

Lâakal, günün bir saatini ihtiyat akçesi gibi, hakiki istikbâl için teşkil olunan bir sandukça-i uhreviye olan bir mescide veya bir seccâdeye at.

Hem bil ki, her yeni gün, sana, hem herkese bir yeni âlemin kapısıdır. Eğer namaz kılmazsan, senin o günkü âlemin zulümâtlı ve perişan bir halde gider. Senin aleyhinde âlem-i misâlde şehâdet eder. Zîrâ herkesin, her günde, şu âlemden, bir mahsus âlemi var. Hem o âlemin keyfiyeti o adamın kalbine ve ameline tâbidir. Nasıl ki aynanda görünen muhteşem bir saray, aynanın rengine bakar. Siyah ise, siyah görünür; kırmızı ise, kırmızı görünür. Hem, onun keyfiyetine bakar; o ayna şişesi düzgün ise sarayı güzel gösterir, düzgün değil ise çirkin gösterir. En nâzik şeyleri kaba gösterdiği misillü, sen kalbinle, aklınla, amelinle, gönlünle kendi âleminin şeklini değiştirirsin; ya aleyhinde, ya lehinde şehâdet ettirebilirsin. Eğer namazı kılsan, o namazın ile, o âlemin Sâni-i Zülcelâline müteveccih olsan, birden sana bakan âlemin tenevvür eder. Âdetâ, namazın, bir elektrik lâmbası ve namaza niyetin, onun düğmesine dokunması gibi o âlemin zulümâtını dağıtır. Ve o herc ü merc-i dünyeviyedeki karma karışık perişâniyet içindeki tebeddülât ve harekât, hikmetli bir intizam ve mânidar bir kitâbet-i kudret olduğunu gösterir, “Allah göklerin ve yerin nurudur” (Nur Sûresi: 35.) âyet-i pürenvârından bir nuru senin kalbine serper. Senin o günkü âlemini, o nurun in’ikâsıyla ışıklandırır. Senin lehinde nurâniyetle şehâdet ettirir.

Sözler, s. 246, (yeni tanzim, s. 431)

***

Dördüncü Mesele
“ımanınızı Lâ ilâhe illâllah ile yenileyiniz”in (Müsned, 2:359) hikmetini soruyorsunuz. Onun hikmeti çok Sözlerde zikredilmiştir. Bir sırr-ı hikmeti şudur ki:

ınsanın hem şahsı, hem âlemi her zaman teceddüt ettikleri için, her zaman tecdid-i imana muhtaçtır. Zira insanın herbir ferdinin mânen çok efradı var. Ömrünün seneleri adedince, belki günleri adedince, belki saatleri adedince birer ferd-i âhar sayılır. Çünkü, zaman altına girdiği için, o ferd-i vahid bir model hükmüne geçer, hergün bir ferd-i âhar şeklini giyer.

Hem insanda bu taaddüt ve teceddüt olduğu gibi, tavattun ettiği âlem dahi seyyardır. O gider, başkası yerine gelir. Daima tenevvü ediyor, hergün başka bir âlem kapısını açıyor.

ıman ise, hem o şahıstaki her ferdin nur-u hayatıdır, hem girdiği âlemin ziyasıdır. Lâ ilâhe illâllah ise, o nuru açar bir anahtardır.

Hem insanda madem nefis, hevâ ve vehim ve şeytan hükmediyorlar; çok vakit imanını rencide etmek için, gafletinden istifade ederek, çok hileleri ederler, şüphe ve vesveselerle iman nurunu kaparlar.

Hem zâhir-i şeriate muhalif düşen ve hattâ bazı imamlar nazarında küfür derecesinde tesir eden kelimat ve harekât eksik olmuyor. Onun için, her vakit, her saat, hergün tecdid-i imana bir ihtiyaç vardır.


Mektubat, s. 319, (yeni tanzim, s. 556)


lâakal: En azından.

sandukça-i uhreviye: Âhiretin küçük bir sandığı.

âlem-i misâl: Görüntüler âlemi.

tenevvür: Nurlanma, aydınlanma.

zulümât: Karanlık.

herc ü merc-i dünyeviye: Dünyadaki karışıklıklar.

kitâbet-i kudret: Kudret yazıları.

in’ikâs: Aksetme, yansıma.

teceddüt: Yenilenme, tazelenme.

tecdid-i iman: ımanı tazeleme, yenileme.

ferd-i âhar: Başka bir ferd.

ferd-i vahid: Tek ferd.

taaddüt: Çoğalma, sayısı artma.

2

20.01.2009, 10:15

Hadis-i şerif Meâli


şu beş şeyin cezası hemen dünyada verilir: Zulüm, hainlik etmek, anne babaya eziyet etmek, akrabalarla ilişkiyi kesmek, yapılan iyiliği görmemek.

Câmiü's-Sağîr, No: 2075


02.01.2009




Cehennem lüzumsuz değil



Cehennem lüzumsuz değil. Çok işler var ki, bütün kuvvetiyle “Yaşasın Cehennem” der.

Mektubat, s. 386, (yeni tanzim, s. 674)

***

“Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’âm Sûresi, 6:164) ışte siyaset-i şahsiye, cemaatiye, milliyeye dair en âdil bir düstur-u Kur’ânî.

“Gerçekten insan çok zâlim, çok câhildir.” (Ahzâb Sûresi, 33:72.) ışte mâhiyet-i insaniyede dehşetli kabiliyet-i zulüm. Sırrı şudur:

Beşerde, hayvanın aksine olarak, kuvâ ve müyul fıtraten tahdit edilmemiş. Meyl-i zulüm, hubb-u nefis dehşetli meydan alıyor.

Evet, ene ve enaniyetin eşkâl-i habîsesi olan hodgâmlık, hodbinlik, hodendişlik, gurur ve inat o meyle inzimam etse, öyle ekberü’l-kebâiri icad eder ki, daha beşer ona isim bulmamış. Cehennemin lüzumuna delil olduğu gibi, cezası da yalnız Cehennem olabilir.

Evvela: şahıs itibarıyla, bir şahıs çok evsafa câmidir. Onların içinde bir sıfat, adâveti celb etse, birinci âyetteki kanun-u ılâhî iktiza eder ki, adavet o sıfata inhisar etsin, mecma-i evsaf-ı masume olan şahsına yalnız acısın ve tecavüz etmesin.

Halbuki o zalûm-u cehûl, tabiat-ı zâlimaneyle, bir câni sıfat için, o evsaf-ı mâsumenin hakkına da tecavüz edip, mevsufa da husumet, hattâ onda da iktifa etmiyor; akrabasına da, hattâ meslektaşına da zulmünü teşmil eder. Birşeyin müteaddit esbabı olduğundan; olabilir, o câni sıfat da kalbin fesadından değil, belki hariç bir sebebin neticesidir. O halde sıfat caniye değil, kâfire de olsa, o zat câni olamaz.

Cemaat itibarıyla görüyoruz ki, bir şahs-ı muhteris, bir intikamla veya muntakim bir muhalefetle, arzuyu tazammun eden bir fikirle demiş ki, “ıslâm parçalanacak veyahut hilâfet mahvolacak.” Sırf o meş’um sözünü doğru göstermek, gururiyetini, enaniyetini, tatmin etmek için, ıslâmın perişaniyetini—el’iyazübillah—uhuvvet-i ıslâmiyenin boğulmasını arzu eder. Hasmın zulm-ü kâfirânesini, hayale gelemez cerbezeli tevillerle adalet suretinde göstermek ister.

Medeniyet-i hazıra itibarıyla görüyoruz ki, şu medeniyet-i meş’ume öyle gaddar bir düstur-u zulüm beşerin eline vermiş ki, bütün mehasin-i medeniyeti sıfıra indiriyor. Melâike-i kiramın, “Yeryüzünde fesat çıkarıp kan dökecek birisini mi yaratacaksın?” (Bakara Sûresi, 2:30.) âyetindeki endişelerinin sırrını gösteriyor.

ışte, bir köyde bir hain bulunsa, o köyü mâsumeleriyle imhâ etmek veya bir cemaatte bir âsi bulunsa, o cemaati çoluk çocuğuyla ifnâ etmek veya Ayasofya gibi milyarlara değer mukaddes bir binaya, kanun-u zâlimanesine serfurû etmeyen birisi tahassun etse, o binayı harap etmek gibi, en dehşetli vahşetlere şu medeniyet fetva veriyor.

Acaba, bir adam, kardeşinin günahıyla hak nazarında mes’ul olmadığı halde, nasıl oluyor ki, bir karyenin veya bir cemaatin binlerle mâsumları, hiçbir zaman fena tabiatlı ihtilâlciden hâli kalmayan bir şehirde veya bir mahallede bulunan bir serkeş adamın isyanıyla, hiç münasebet olmadığı halde, o mâsumlar mes’ul, belki ifnâ ediliyor?

Sünuhat, s. 39-42, (yeni tanzim, s. 94-101)


kuvâ: Kuvveler, hisler.

müyul: Meyiller, arzu ve istekler.

tahdit: Sınırlama, hudutlandırma.

hubb-u nefis: Nefis sevgisi.

ene: Benlik, ego.

eşkâl-i habîse: Pis şekiller.

hodgâmlık: Kendini düşünmek, bencillik.

hodbinlik: Kendini görmek.

hodendişlik: Kendisi için endişe etmek.

inzimam: Birbirine ilave olunmak, katılmak.

ekberü’l-kebâir: Büyük günahların en büyüğü.

evsaf: Vasıflar, sıfatlar.

adâvet: Düşmanlık.

mecma-i evsaf-ı masume: Masum vasıfların toplandığı yer.

zalûm-u cehûl: Çok cahil ve çok zalim.

mevsuf: Vasıflı, sıfatlı.

tahassun: Sığınma.

Bediuzzaman Said Nursi

3

20.01.2009, 10:21

Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım

Âyet-i Kerime Meâli


Zulmedenlere en küçük bir meyil göstermeyin; yoksa Cehennem ateşi size de dokunur. Allah’tan başka hiçbir dostunuz yok iken, sonra Ondan da yardım görmezsiniz.
Hud Sûresi: 113


03.01.2009




Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım



Ey tabaka-i havâss!

Biz, avâm ve ehl-i medrese, sizden hakkımızı isteriz.

Suâl: Ne istersin?

Cevap: Sözünüzü, fiiliniz tasdik etmek. Başkasının kusurunu kendinize özür göstermemek. ışi birbirine atmamak. Üzerinize vâcip olan hizmetimizde tekâsül etmemek. Vasıtanızla zâyi olan mâfâtı telâfi etmek. Ahvâlimizi dinlemek, hâcetimizle istişare etmek, bir parça keyfinizi terk etmek ve keyfimizi sormak istiyoruz.

Elhâsıl: Vilâyât-ı şarkiye ve ulemasının istikbalini temin etmek istiyoruz. ıttihad ve Terakki mânâsındaki hissemizi isteriz. Üzerinizde hafif, yanımızda çok azîm birşey isteriz.

Sual: Maksadını müphem bırakma, ne istersin?

Cevap: Câmiü’l-Ezher’in kızkardeşi olan, Medresetü’z-Zehrâ namıyla dârülfünunu mutazammın pek âlî bir medresenin Bitlis’te ve iki refikasıyla Bitlis’in iki cenahı olan Van ve Diyarbakır’da tesisini isteriz. Emin olunuz, biz Kürtler başkalara benzemiyoruz. Yakînen biliyoruz ki, içtimaî hayatımız Türklerin hayat ve saadetinden neş’et eder.

Sual: Nasıl? Ne gibi? Niçin?

Cevap: Ona bazı şerâit ve varidat ve semerat vardır.

Sual: şeraiti nedir?

Cevap: Sekizdir.

Birincisi: Medrese nâm, melûf ve menus ve cazibedar ve şevk-engiz itibarı olduğu halde büyük bir hakikati tazammun ettiğinden, rağabatı uyandıran o mübarek medrese ismiyle tesmiye.

ıkincisi: Fünun-u cedideyi, ulûm-u medaris ile mezc ve derc; ve lisân-ı Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım kılmak.

Sual: şu mezcde ne hikmet var ki, o kadar taraftarsın, daima söylüyorsun?

Cevap: Dört kıyas-ı fâsitHÂşıYE ile hâsıl olan safsatanın zulmünden muhakeme-i zihniyeyi halâs etmek, meleke-i feylesofanenin taklid-i tufeylâneye ettiği mugalâtayı izâle etmek...

Suâl: Ne gibi?

Cevap: Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. ıkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. ıftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.

Üçüncü şart: Zülcenaheyn ve Kürtlerin ve Türklerin mutemedi olan Ekrad ulemasının veya istînâs etmek için lisan-ı mahallîye âşina olanları müderris olarak intihap etmektir.

Dördüncüsü: Ekradın istidatları ile istişare etmek, onların sabavet ve besatetlerini nazara almaktır. Zira çok libas var; bir kamete güzel, başkasına çirkin gelir. Çocukların talimi, ya cebirle, ya hevesatlarını okşamakla olur.

Beşinci şart: Taksimü’l-a’mâl kaidesini bitamamihâ tatbik etmek-tâ şubeler birbirine medhal ve mahreç olmakla beraber, herbir şubeden mütehassıs çıkabilsin.

Haşiye: ışte o kıyaslar: Mâneviyatı maddiyata kıyas edip Avrupa sözünü onda dahi hüccet tutmak. Hem de bazı fünûn-u cedideyi bilmeyen ulemanın sözünü ulûm-u diniyede dahi kabul etmemek. Hem de fünun-u cedidede mahareti için gurura gelip, dinde de nefsine itimad etmek. Hem de, selefi halefe, maziyi hâle kıyas edip haksız itirazda bulunmak gibi fasit kıyaslardır.

Münâzarât, s. 126-129, (yeni tanzim, s. 300)


tabaka-i havâss: Yaşayışça üstün ve zengin olan sosyal sınıf.

Arabî: Arapça.

vacip: Gerekli, şart.

Kürdî: Kürtçe.

câiz: Olabilir, olur.

Türkî: Türkçe.

lâzım: Lüzumlu.

fünun-u cedide: Yeni fenler.

ulûm-u medaris: Medrese ilimleri.

mezc: Katma, kaynaştırma.

derc: Sokma, içine alma.

mutazammın: ıçine alan, içine almış olan.

şerâit: şartlar.

melûf: Ülfet edilmiş, alışılmış olan, yabancı gelmeyen.

rağabat: Rağbetler.

taklid-i tufeylâne: Dalkavukça, asalakça taklid.

zülcenaheyn: ıki kanatlı.

ekrad: Kürtler.

istînâs: Alışmak, ünsiyetli olmak

Bediuzzaman Said Nursi

03.01.2009

4

20.01.2009, 10:25

Evet arkadaşlar günlükrisale okuyamıyorum diyenlere, Lahika köşemizin bizzat yazarı Bediüzzaman Said Nursi dir

YENı ASYA GAZATEMıZıN 2.SAYFASINDA SOL KÖşEDE yayınlanan bu köşeyi Allah izin verirse günlük buraya sizlerin istifadesine sunmak istiyorum. kafanıza takılan kısımları buraya yazarak fikir cimlastiği yapmış oluruz. ınşaallah hayırlara vesile olur.

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

5

21.01.2009, 11:58


Allah razi olsun abi..

istersen yeni basliklara al baska konulari.. mutalaasi daha kolay olur..:)
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

6

21.01.2009, 12:07

LAHıKA KISMINA GıREN KARDEşLERıMıZ günlük olarak 01.01.2009 da yayınlanan yazıları görsün. bu arada birazda merak la okusunlar. buraya 2009 yılı içindeki yazıları kaydedeceğiz. isteyen tartışılmasını istediği yayınlanmış yazıyı başka bir yerde değerlendirebilir. konuların dağılması fazla fayda getireceğini zannetmiyorum.
adam üye tıklıyor bakıp gidiyor. hey mübarek birde yorum yaz. yada hiçbirşey yapmıyorsan yaşadığını bilmemiz açısından selam kelam yaz. inşaallah site hareketlendikçe müstakil konularda olacak.

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

7

21.01.2009, 12:14

:mrgreen:

Allah iyiligini versin abi, haklisin.. insaallah duyalar. :)

zaten onun icin sordum.. mesela Lâ ilâhe illâllah sirlari üzerinde daha teferruatli durabiliriz..

yada son yaziyi biraz daha acabiliriz ben tam anlamadim onu.. :oops:
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

8

21.01.2009, 12:51

LAHıKA 01.01.2009 /1-2-3

Alıntı sahibi ""şahin TOKMAK""

LAHıKA KISMINA GıREN KARDEşLERıMıZ günlük olarak 01.01.2009 da yayınlanan yazıları görsün. bu arada birazda merak la okusunlar. buraya 2009 yılı içindeki yazıları kaydedeceğiz. isteyen tartışılmasını istediği yayınlanmış yazıyı başka bir yerde değerlendirebilir. konuların dağılması fazla fayda getireceğini zannetmiyorum.
adam üye tıklıyor bakıp gidiyor. hey mübarek birde yorum yaz. yada hiçbirşey yapmıyorsan yaşadığını bilmemiz açısından selam kelam yaz. inşaallah site hareketlendikçe müstakil konularda olacak.


yukarıdaki başlığın 365 gün için olduğunu belirtmiştim ama her güne ayrı bir başlık açmanın istişare sonucu iyi olacağı kararı çıktı. meşverete uyacam.

9

21.01.2009, 23:26


Her konuya bir başlık nurculuk bölümünü karıştırır, konuların bulunmasını zorlaştırır. Arzu edilirse forumda bir "LAHıKA" bölümü açılabilir. O bölüme lahikalar eklenir. Fakat "Lahika+Tarih" başlık için uygun değildir. ılersini düşünelim... 100 tane başlık oldu, hepsinde Lahika + Tarih yazıyor. Ziyaretçi hangi başlığın altında hangi konunun işlendiğini nerden bilecek?
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

10

21.01.2009, 23:32


basliklarin cogunu düzenlemistim.. :oops:

yeni bir bölüm acilmasindan yanayim..

fakat!

Nurculuk ve Risale-i Nur
Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, hizmet anlayışı ve talebeleri üzerine merak ettikleriniz ve sualleriniz...


bu bölümden nasil ayird edecez?

o bölümden Risalei Nur külliyati cikarilacak o zaman.. tamam cözdüm
:mrgreen:
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

11

21.01.2009, 23:40

LAHıKA başlığıyla bir bölüm açarsanız. oraya yine her günün lahika kısmınındaki yazıları girmemiz lazım. bazı lahika sayfalarında dikkat edersenin 3 ayrı yazı birden bulunmakta. ayrı ayrı olmasını istemekteki maksat. her gün yayınlanan sayfanın altına o günkü yayına yorum yapılmasındandır. bir lahika altında 3 günü yerleştirdik hemen karışıklık başladı.
Müstakil bir bölüm açsanızda 365 gün ayrı sayfa olacak. işin teknik kısmını webmastere bırakıyorum. saygıyla

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

12

22.01.2009, 00:12

lahika bölümündeki tüm yazilari ayni basliga eklememek lazim.... cünkü o baslik altinda ayri konular var.. birbirinden bagimsiz cogu zaman.. onun icin sadece Risale-i Nurdan bölümlerin eklenmesi daha uygun..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

13

22.01.2009, 00:52

Alıntı sahibi ""Zehracan""

lahika bölümündeki tüm yazilari ayni basliga eklememek lazim.... cünkü o baslik altinda ayri konular var.. birbirinden bagimsiz cogu zaman.. onun icin sadece Risale-i Nurdan bölümlerin eklenmesi daha uygun..


Aynı fikirdeyim...
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

14

22.01.2009, 09:28

O zaman buradaki Lahika alıntılarını oraya taşıyalım olmaz mı :roll:
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

15

22.01.2009, 09:42

Alıntı sahibi ""Muha1""

O zaman buradaki Lahika alıntılarını oraya taşıyalım olmaz mı :roll:

Keçeli sen forumu tersinden mi okuyorsun ne? :mrgreen:

http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?p=69691#69691
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

16

22.01.2009, 09:49

Gözlülerimi takmayı unutmuşum :mrgreen:
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir