Giriş yapmadınız.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

21

15.06.2008, 17:05

Evet 'işlerin cahillere verilmesi' kiyamet alametlerinden biridir. Münazaratta saatçi misalini veriyor üstad. O saati yapan müslüman yaptıysa kaliteli olmuş denilemez. Kim sanatta daha ileri gitmiş ise sanat hesabına onu övmek gerekir. Onun için büyüklerimiz hep der birşey isteyince:
'Sen de çalış senin de olsun'.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

22

15.06.2008, 18:57

Niyati halise ve ciddiyet muvaffakiyetin anahtaridir

Bismillahirrahmanirrahim

Istir kisinin ayinesi lafa bakilmaz
Rütbe i akli görülür kalitei eserinde "ziya pasa"(tarihce i hayat)

Risale i nurlar bu ve benzeri ifadelerle hangi isin hangi usulle yapilip ve anlasilacagi ve yasanacagina dair usuller le doludur.

Akillari gözlerinde olan avama ders veren fiildir...

Bu ayni zamanda sunuda anlatirki avamin yani ilim tedris etmemis ilerlememis birinin ilk dersleri onun gözünün görecegi isler ve seylerdendir,onun idraki ilk baslayacagi yer bu usulledir.
bu konuda muhakemat isimli eserde aciklamalar dersler mevcuddur.

Ilim ehlinin istifade edis sekli ile avaminki farklidir ve her ikisinede ve diger gurublarda( hadis ,fikih, sarh nahiv, hadis, tefsir, ileahir) bu gurublara dahil olanlar icinde ders verme sekli ve usulu farkli farkli oldugu gibi bu ilime ve islerin tahsilindede kendilerine mahsus usullerin bilinmesi
ve ona göre o isin ilmin tahsili ve tatbiki gerkirki bu o ilmin vacibidir.Bunu bu yolla gitmeyenler ehil olmayanlardir ki isleri ve yasantilari bunu size ilAN EDER...

Yani isi ehlinden almak demek o isi usulu ile ehlinden talim ile usulune uygun tatbiktir ki ,ahir zamanda bu usul ve siralama terk edildiginden is naehillerin elindedir...

"Niyeti halise veciddiyet muvaffakiyetrin anahtaridir" ile ifade edilen seyin icinde önce halis niyet yani samimiyet ve ciddiyetten, ciddiyet ise her sey ilim üzre insa edilir o ilmin de tasilinden ve o isin ögrenilmesinden evvel nasil tahsil edilecegi ve nasil bir yol metod tertib usul izlenecegi ögretilir ve ögrenilir.

Yani hadis ilminin tahsilinde usulu hadis bilmek ögrenmek vacibdir sonra o ilme baslanir...
Usuli fikihta fikih tahsiline baslamadan önce ögretilir,ögrenilir.
Usulu hadisle fikih ilmi tahsil edilemeyecegi gibi usulu fikihlada hadis ilmi tahsil edilmez...

Ve her ilmin ehli kendi sahasinda mutehassis oldugunun farkinda olmasi isi ehlinden ögrenmesi ile kendisine o iste mütehassis oldugunun da ehlinde tasdik edilmesi ile olur. Mütehassis olmnadigi alanda söz etmez ehline bakar dinler.

Risale i nur ilmi ne sarkin ve nede garbin ilminden alinmis olmayip nevi sahsina munhasir ahirzaman hadisati azimesi icinde ehli imanin eline verilen barikai elmas kilinc tir.(delillerle dolu marifetullahi acan ilimle dolu ve nasil yasanip yasatilacagini ders veren ve hayati ve hayatlanmis eserlerdir degerlerdir)...
Risale i nurlari da kemal manada ögrenip anlamak ve yasamak icin evvela usul bilmek gerektirki o usul dahi risale i nurlarin cinde gereken yerlere dercedilip ehline acilan anlasilan ve ehlinden ehline aktarilan o usul uzre talim ve terbiye yollarindan ,CADDE-I KÜBRA ILE VASIFLANDIRILAN BIR YOL BIR MESLEKTIR ELBETTE BÖYLE CIHAN SUMUL ESERLER ILE; AHIRZAMAN HADISATINDA EHLI IMANI DALALETTEN KURTARMAK IRTIDAT HAREKETLERINE SED CEKMEK EHLI KÜFRE KARSI ISLAM KALASINI VE MÜSLÜMANLARI MUHAFAZA GIBI VAZIFELERLE VAZIFELENMEK ELBETTE KENDINE HAS BIR USUL ILE TALIMI SARTTIR...
bu iddaamiza delilimiz hali hazirdaki HALdir vesselam...

RISALE I N UR GERCI UMUMA TESMIL SURETI ILE DEGIL FAKAT HER HALDE HAKAIKI ISLAMIYENIN ICINDE CEREYAN EDIP GELEN
ESAS I VELAYET
ASAS I TAKVA
ESAS I AZIMET
ESASATI SÜNNETI SENIYYE GIBI INCE FAKAT EHEMMIYETLI ESASLARI MUHAFAZA ETMEK BIR VAZIFE I ASLIYESIDIR SEVKI ZARURETLE HADISATIN FETVALARI ILE ONLAR TERKEDILEMEZ... (kastamonu lahikasi)
bu hitab muhatabi olanlaradir

Hitabinin muhatabi olan o zatlara bakarsaniz bunu görürsünüz madem görecekssiniz gördüklerinizden isin usulunu ögrenmek ve usulince talim bizlere elzemdir...
bu satirlat risale nur dersleri ile derslenenlere hitabdir gerisi ilismesin...
Hasbunallahi ve niamelvekil

23

07.07.2008, 19:53

Alıntı sahibi ""insirah""

Bir gün Üstad hz.leri,Kore'ye hizmet için,Bayram Yüksel aağabey'i gönderir.Ve -sanırım-Ceylan Çalışkan Ağabey'de ,üstad'a der ki:''Üstadım kore'ye daha çok okumuş,tahsilli birisini gönderseniz?..''..Bayram AğABEY ilkokul mezunudur çünkü...Üstad da cevap olarak şunu der:''Mesleğimizde ihlas esastır.ıhlasın derecesine göre muvaffakiyet olur''...

Cümle orjinal olmayabilir,bir ders esnasında dinlemiştim.Yani ,şu makama gelelim,şu ilmi tahsil edelim,oralara gidelimden çok,imanı inkişaf ve ihlas ve nur mesleğinin esasları doğrultusundadır asıl hizmet...

Hakikaten çok doğru bir ölçü.

ıman hizmetinde ihlasla söylenmiş sıradan bir söz ihlassız deha akıldan çıkmış şahane edebi çok sözden daha tesirli olduğuna defalarca şahit olmuşum.

Oysa dünya mesleklerinde ölçü işi ehline vermektir. Uhrevi mesleklerde ihlas esastır.

ışte bazı kardeşler bunu karıştırıyor. Uhrevi meslek olan Nur mesleğinde vazifeyi sınıflara ayırarak taksim ediyorlar.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

24

07.07.2008, 23:32

Evet ehil olmak ahsendir ama bazan hasen ahsenden daha ahsen olur, o da siddeti mevaniata karsi siddetli metanet göstermek ve ihlasi muhafaza etmektir. Bu zamanda anlasildi ki alimlerin Risale-i Nura uzak durmasi ve avam tabakanin her kismindan, hatta okuma yazma bilmeyenler bile Risalei Nura sahip cikmasi gösteriyorki Alim olan degil ihlasi olan kurtulusa erecektir.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

25

07.07.2008, 23:48

Iste delili:

1 "Muhakkak ki Biz sana kitabı hak ile indirdik. ıbadetini ihlâs ile Ona yönelterek sadece Allah’a kulluk et. Bilin ki, şirkten ve riyadan uzak hâlis din Allah’a mahsustur." Zümer Sûresi, 39:2-3.

2 "ınsanlar helâk oldu-âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu-ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu-ihlâs sahipleri müstesna. ıhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar." Hadisi Serif
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

26

08.07.2008, 15:52

Allah razı olsun kardeşim.

şimdi iki ölçü var. Biri dünyevi mesleklerde işi ehline vermek, diğeri uhrevi mesleklerde ihlasa bakmak.


Uygulama alanında şöyle müşkül oluşuyor.

Mesele bir doktor ele alalım. Doktor işinin ehli, lakin ustalığını cebini doldurmak için kullanabiliyor. Hile yapabiliyor. Doktor tercihinde bu durum -malesef- hepimizin derdi

Oysa dünyevi işlerde tercih ölçüsü salahiyet değildir. Peki, böyle bir durumda salahete bakılmalı mıdır? Yada başka bir ölçü var mıdır?

ıhlasa gelirsek: Herkez Üstad değil. Ehl-i kalb olamaz. ıhlaslı birini nasıl biliriz? O durumda dahi başka ölçü var mı?

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

27

10.07.2008, 00:29

Evet, neam, hakkınız var.

Fakat hamiyet ayrı, iş ayrıdır. Bence bir kalb ve vicdan fezâil-i ıslâmiye ile mütezeyyin olmazsa, ondan hakikî hamiyet ve sadakat ve adalet beklenilmez.

Fakat iş ve san'at başka olduğu için, fâsık bir adam güzel çobanlık edebilir. Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir. ışte, şimdi salâhat ve mehareti, tâbir-i âharla fazileti ve hamiyeti, nur-u kalb ve nur-u fikri cem edenler vezaife kifayet etmezler. Öyleyse, ya maharettir veya salâhattir. San'atta maharet ise müreccahtır.


Başkasına itimat etmeyen nefsiyle teşebbüs eder.

Size bir misal söyleyeceğim:

Siz göçersiniz. Göçerin malı koyundur; o işi bilirsiniz. şimdi herbiriniz, bazı koyunları bir çobanın uhdesine vermişsiniz. Halbuki çoban tembel ve muavini kayıtsız, köpekleri değersizdir. Tamamıyla ona itimat etseniz, rahatla evlerinizde yatsanız, biçare koyunları müstebit kurtlar ve hırsızlar ve belâlar içinde bıraksanız daha mı iyidir; yoksa onun adem-i kifayetini bilmekle nevm-i gafleti terk edip, hanesinden her biri bir kahraman gibi koşsun, koyunların etrafında halka tutup, bir çobana bedel bin muhafız olmakla, hiçbir kurt ve hırsız cesaret etmesin, daha mı iyidir?
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

28

10.07.2008, 00:31

Imanin kavli delili sehadettir ve fiili delili namazdir.

Ihlasin delili de bunlari terk etmemek ve muhalif hareket etmemektir.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

29

10.07.2008, 16:06

Alıntı sahibi ""Hasan_Sinan""

Evet, neam, hakkınız var.

Fakat hamiyet ayrı, iş ayrıdır. Bence bir kalb ve vicdan fezâil-i ıslâmiye ile mütezeyyin olmazsa, ondan hakikî hamiyet ve sadakat ve adalet beklenilmez.

Fakat iş ve san'at başka olduğu için, fâsık bir adam güzel çobanlık edebilir. Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir. ışte, şimdi salâhat ve mehareti, tâbir-i âharla fazileti ve hamiyeti, nur-u kalb ve nur-u fikri cem edenler vezaife kifayet etmezler. Öyleyse, ya maharettir veya salâhattir. San'atta maharet ise müreccahtır.



Evet kardeşim tam 12'den vurdun. Allah razı olsun.

Dünya işinde ikinci bir ölçüyü de böylece bulmuş oluruz. Oda şudur: ış Ahlakı

Hem bir nevi maneviyat ile dünya işlerinin kesişim kümesinin elemanı da denilebilir.

Risalelerde Üstad iş ahlakı ölçüsüne şöyle temas ediyor. "Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir."

Yani, manen ahlaksız ayyaş bir adam mesleği olan saat yapmaya oturduğu vakit, iş ahlakı ile -o işine hürmeten- ayyaşlığı bırakıp, disiplin ve ciddiyetle o işe sarılıyorsa ve bir de işinin ehli ise tercih edilir. Eğer birinden biri eksikse tercih edilmez. Zarar olur.

Yani, dünya işinde hem işinin ehli hem iş ahlakına sahip bir zat tercih sebebidir..

ışte bize ikinci ölçü.

Yorumlarınızı rica ederim.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

30

10.07.2008, 16:16

Birinci ölçü: ışi ehline vermek
ıkinci ölçü: ış Ahlakına sahip olmak.

Üçüncü belki daha fazla ölçü var mıdır? Bu iki ölçü kafi midir?
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

31

11.07.2008, 01:01

Üstadin su sözleri de cok önemli:

Hemde, hangi şey vardır ki, her cihetle şeriata muvâfık olsun; hangi adam var ki, bütün ahvâli şeriata mutâbık olsun?

Yani insan kendini en cok ilgilinendirmesi gereken uhrevi meselelerde tam olarak riayet etmiyorsa elbette dünyevi islerinede tam manasiyla sarilmasi ve isini "GÜZEL AHLAK" cercevesinde yapmasi bu zamanda muhaldir.

Saati yapmakta veyahut makineyi işletmekte, sanatkâr bir Haço ve Berham’ın reyi mûteberdir; şeriat reddetmediği gibi, ...

Sanatin mahiyeti Islamdir onun icin seriata da uygundur, velev ki bir gayri müslimin elinden olsa. Elbette serseri olmus bir müslümandan ayyas olmadigi vakit isinde ehil olan ve isini iyi yapan bir Hristiyan müreccahtir.

Demek, hâkim ıslâmdır.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

32

11.07.2008, 01:02

Alıntı sahibi ""Ceka""

Birinci ölçü: ışi ehline vermek
ıkinci ölçü: ış Ahlakına sahip olmak.

Üçüncü belki daha fazla ölçü var mıdır? Bu iki ölçü kafi midir?


Ücüncüsü bunlari cem etmektir :o
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

33

11.07.2008, 11:50

Meşrûtiyet-i ilmiye hakkıyla teessüs etse, meyl-i taharri-i hakîkatin imdâdıyla, fünûn-u sâdıkanın muâvenetiyle, insafın yardımıyla şu firâk-ı dâlle Ehl-i Sünnet ve Cemaate dahil olacakları kaviyyen me'mûldür.
Münazarat


Demek bize lazım olan ilmi bir meşrutiyettir. Zorbaların ve cahillerin anladığı meşrutiyet, hürriyeti bize bir asır geciktirmiş.

Demek, artık Risale-i Nur'un içinde olan ilmi meşrutiyeti talim vakti gelmiştir. Elbette öncelik ve en önemli imani meselelerdir. Ancak, her zamanın bir hükmü var. Eski Said'i Yeni Said'e inkılap ettiren düşünce, imana yapılan taaruzların definin, insanların ahiretinin dünyaya ait içtimai ve siyasi hayatın korunmasından daha önemli olduğu fikridir. Elbette doğrudur. Risale-i Nur bunu hakkı ile ifa etmiş, ve küfrün bütün kaleleri teker teker düşmüştür. Artık bu yolla mücadelenin mümkün olmadığını gören ehl-i dalalet ve küfür münafıklık perdesi altında Müslümanların, insanların içtimai hayatlarının sarsan taaruzlara girmişlerdir.

ımani meselelerin hal olduğunu ve sıranın siyasette mücadele olduğunu düşünenler yanılıyorlar. Siyasi zafer, şu durumda çok büyük bir güce ihtiyaç duymaktadır. O büyük güç ise mevcut sistem içinde ancak Kur'ani olmayan ölçülerle elde edilebilir. Bu ise caiz değildir. Zafer değil mağlubiyettir.

Oysa siyasi başarı elde eden, siyasete hakim olanların içtimai konularda, ilmi meşrutiyette ne kadar yol kat ettiği gürülüyor ve kendi koydukları içtimai prensipleri halka benimsettiklerinden siyasete hakim olduklarını görmek lazımdır.

Demek siyasi bir zafer içtimai alanda bir zaferden önce olmaz. Bu zafer içinde bugünkü siyasete hakim olanların içtimai hayatta halkın önüne konulan prensipleri tamir edip yerine hak prensip ve ölçüleri koymakla olur. O dahi yetmez. Halkın yüzde 70-80'i o ölçülere riayet etmesi lazımdır.

Bunun içinde köklü bir hareket elzemdir.

Bunun içinde ilmi meşrutiyet talim edilmeli ve buna göre içtimai hayatın prensipleri yenilenmelidir. Sonra ki siyasi zafer zaten kendiliğnden gelecektir.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

34

11.07.2008, 11:54

Alıntı sahibi ""Hasan_Sinan""

Alıntı sahibi ""Ceka""

Birinci ölçü: ışi ehline vermek
ıkinci ölçü: ış Ahlakına sahip olmak.

Üçüncü belki daha fazla ölçü var mıdır? Bu iki ölçü kafi midir?


Ücüncüsü bunlari cem etmektir :o


Ben Münazarattan anladığım kadarı ile üçüncü bir ölçü "tecrübedir".

Ancak bu tecrübeyi eskiye meyil anlamında görmedim.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

35

11.07.2008, 12:00

Ancak şöyle bir husus var. TEcrübe ölçüsünün nasıl olması gerektiğini sanırım buradan çıkartabiliriz.

Suâl: "Neden makine-i ahvâl güzelce işlemiyor?"
Cevap: Zîrâ tecrübe, hamiyet, nûr-u kalb ve nûr-u fikri cem' edenler, vezâife kifâyet etmezler. Bâzı ehl-i gayret ve hamiyette, meyl-i tahrip meleke olmuş; tâmire pek alışık değildir. Bâzı ehl-i tecrübe ve tâmir ise, eskisine bir derece meyil ile, istidatları pek müsâit değildir. Demek, bize bir nesl-i cedîd lâzımdır.
Bunu da cidden söylüyorum: Eğer, meşveret şeriattan bir parmak müfârakat ederse, eski hâl yüz arşın ayrılmıştır.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

36

11.07.2008, 21:56

Evet ilim, beceri, tecrübe ve hüsnü istimal ile isimizi yapmamiz ve islerimizi bu sifatlara sahip olanlara birakmamiz gerekiyor.

Yoksa ya kendimiz su-i istimal, ya da islerimizi havale ettigimiz kisiler su-i istimal edecek.

Neticede hayat-i ictimayide güvensizlik ortaya cikar, kimse kimseye güvenmez.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

37

14.07.2008, 11:32

Müslümanlarda hızlı bir dünyevileşme tezahhür etti. Eskide var olan onları sefalet derelerine atan tenbel tevekkül kırılmaya başladı. Artık dünyanın var olduğunu ve onun kurallarına göre oynamak gerektiğini anladılar.

Lakin, bu kırılmada önlerine siyasilerin ve medyaların ölçüleri düştü. ışte Ehl-i Nur ve hizmet bu noktada onların mecralarını hakka yöneltmek vazifesini ifa etmeliler. Yoksa görülüyor ki, bu dünyevileşme başlarına acil bir kıyamet koparma ihtimali var.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

38

14.07.2008, 12:37

Peki bu dünyevileşmenin önüne geçmenin yolu nedir?

39

14.07.2008, 18:36

Önüne geçilemez. Mecrayı düzeltmek lazım. Bu noktada Nurcuların vazifesi çok büyük, diye düşünüyorum.

Her şeyimiz var. Eski Said'in eserleri ortada. ıçtimai hayata dair ölçüler mevcut. Talim, edip, uygulayıp; anlatmak lazım.

Bu kuvvetli cereyanları Müslümanların lehine çevirmek mümkün, diye düşünüyorum.

Bunun için yine imani meseleler ön planda olmak şartı ile içtimai ölçüleri talim etmek lazım.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

40

25.07.2009, 00:33

Eveet..Nerde kalmıştık..

Taze bismillah, tekrar okuyalım bakalım.. :rolleyes:

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir