-Ey nefis,asıl mahiyetin kusur,naks,fakr,aczden yoğrulmuştur ki;zulmet,karanlığın derecesi nisbetinde nurun parlaklığını gösterdiği gibi,zıddiyet itibarıyla sen onlarla Fâtır-ı Zülcelâlin kemal,cemâl,kudret ve rahmetine âyinedarlık ediyorsun.(SÖZLER-Yirmi dördüncü söz)
- Ey gaflete dalıp ve bu hayatı tatlı görüp ve âhireti unutup,dünyaya talip bedbaht nefsim!Bilir misin,neye benzersin?Devekuşuna!Avcıyı görür,uçamıyr;başını kuma sokuyor,ta avcı onu görmesin.Koca gövdesi dışarıda;avcı görür.Yalnız o,gözünü kum içinde kapamış,görmez.(SÖZLER-On dördüncü söz)
-Sende senin nefsine olan şedit muhabbetin,Onun zâtına karşı muhabbet-i zâtiyedir ki,sen sûiistimal edip kendi zâtına sarf ediyorsun.Öyleyse,nefsindeki ene'yi yırt,Hüve'yi göster.(SÖZLER-Yirmi dördüncü söz)
-Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor.Mahiyetindeki hadsiz aczi,nihayetsiz fakrı,gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez.(MEKTUBAT-Yirmi dokuzuncu mektup)
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"