buda Ali ulvi kurucu abinin .
çok çoşkulu ,
dinleyelim.
Lakin şu mukaddimesini yazmakla şeref duyduğum şaheseri okuyanlar, vecd ile dolu bir hayranlıkla anlayacaklar ki, Allah'ın ne kullan varmış. Eğer bir îman, kemalini bulursa, neler yapar ve ne harikalar doğururmuş?
Bir azm, eğer îman dolu bir kalbe girerse,
ınsan da o îmandaki son sırra ererse,
En azgın ölümler ona zincir vuramazlar,
Volkan gibi coşkun akıyor, durduramazlar.
Rabbimden, iner azmine kuvvet veren ilham;
Peygamberi rüyada görür belki her akşam.
Hep nur onun îman dolu kalbindeki mihrab;
Kandil olamaz ufkuna dünyadaki mehtab.
Kar, kış demez; irkilmez, üzülmez, acı duymaz;
Mevsim, bütün ömrünce ılık gölgeli bir yaz.
Cennetteki alemleri dünyada görür de,
Mahvolsa, eğilmez sıra dağlar gibi derde.
En sarp uçurumlar gelip etrafını sarsa;
Ay batsa, güneş sönse, ufuklar da kararsa,
Gökler yıkılıp çökse, yolundan yine dönmez,
Rûhundaki îmanla yanan meşale sönmez.
Kalbinde yanardağ gibi îman ne mukaddes!
Vicdanına her an şunu haykırmada bir ses:
Ey yolcu, şafaklar sökecek durma, ilerle,
Zulmetlere kan ağlatacak meşalelerle.
Yıldızlara bas, çık; yüce alemlere yüksel,
ınsanlığı kurtarmaya Cennetten inen el.
Sanki, bu mısralar îman kahramanı büyük mücahid Bediüzzaman Hazretleri için yazılmış. Zîra bu yüksek sıfatlar, hep onun sıfatlarıdır. Cenab-ı Hak, şu ayet-i kerîmede, bakınız, mücahidlere neler vaad ediyor:
Meal-i şerîfi: "Bizim uğrumuzda mücahede edenlere mutlaka yollarımızı gösteririz. Ve hiç şüphe yok ki, Allah muhsinlerle-Allah'ı görür gibi ibadet eden mücahidlerle-beraberdir. "
Demek ki, îman ve Kur'ân uğrunda, candan ve cihandan en mücahidlere, büyük Allah, hakîkat ve hidayet yollarını göstereceğini vaad buyuruyor. Haşa; Cenab-ı Hak vaadinde hulf etmez; yeter ki, bu azîm va'd-i ılahîyi îcap ettirecek şartlar tahakkuk etsin.
tarihçei hayat/önsöz/12