RıSALE-ı NUR NASIL OKUNMALI???
Bir risaleyi okurken önce idrakte tespit lazımdır.
Çay, kahve hazırlayıcı birer faktördür, beş-on dakika dinlenmek de hazırlayıcı bir faktördür.
Okuldan, işyerinden veya çarşıdan v.s. geldikten sonra, bir yarım saat vird ve evrad manasında Risale-i Nur’u oku. Sonra insan konsantrasyon kazanıyor. Bazen oluyor yarım saatte kazanılan konsantrasyon beş dakikada kazanılabiliyor.
Sonra ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden. Avucunda, eteklerinde bir kısım yaprak ve bakacaksın semaya ağlayarak.
Psikoloji ; Sanki ilk defa okuyorum.
Tespit ; şu cümlede kaç tane esas var.
Sonra idrak seviyesinde tahlil. Cihet-i sitesiyle bakacaksın, sonra muhit bir şekilde göreceksin.
Binanın kabasını çıkarttın, kesitlerini hazırladın, detaylarla ilgili ayrıntıları da yaptın, iskeleti bitirdin.
…Ondan sonra futbol maçı başladı. ıdrakte tespit ettiğini top yapıp kalbe yolla, kalpten bir kafa ruha, sonra sırra ve sonra nefse.
Nefis hakikatte mutmain oldu mu Velayet-i Kübra’ ya çıkar. Nefis itminana çıkar. Fakat nefiste kayganlık vardır. Nefis hakikate karşı mizacı kıvırır, Bektaşi meşreptir. Hakikate muhatap olmak istemez. Afaka kaçar, ne yapacaksın?
Önünü marifet sütunlarıyla keseceksin, her çarpmada kafası dank edecek ve muhatap olacak. ımam-ı Rabbanî demiş “Nefis bütün latifelerin sultanıdır”. Nefis itminana çıktımı bir daha kaçmaz.
Sütunlar ; Allah var, ahiret var, ahiretle ilgili deliller, Üstad neden Haşir Risalesini çok okumuş.
cevizi Risale-i Nur’dan bir cümle kabul edelim. Cevizi idrakle kırdın, iş biter mi? Ona bakmakla karnın doyar mı?
ıkinci grup cevizi aldı çıkarttı, ağzına attı, çiğniyor da çiğniyor. Kardeşim bu sakız değil ki.
Kabuğu kıran edebiyatçılar, sakız yapanlarda ulema-i ilmi zahirdir, meleküt cepheye inemiyorlar.
Üçüncü grup cevizi mideye indirdi. Ama ceviz gene cevizdir. Ama artık yavaş yavaş ceviz, özelliğini kaybedip senin vücudun olarak hayata döndü.
Camiyet ve külliyete çıkması için bir mananın hayattar tabakatının o insanın iç dünyasında cevelan etmesi gerekir.
Bir Nur Talebesi’nde camiyet sırrının göstergesi itidal, muadelet ve dengedir. ıfrat ve tefritten kendini kurtarmasıdır. Peygamberin meşrebiyle meşreplenmesidir.
O zaman maneviyat mimarisi sağlam oluyor. ıdrakte tam marifet, kalpte tam feyiz olunca Ruhta imbisat oluyor.
Velayet-i Kübra hakikatteki hakiki teselliye yükselmektir. Esas velayet, Velayet-i ilmiyedir. Risale-i Nur da yüksek bir Ders-i Kur’anîdir. Derslerine ciddi çalışacaksın.
Kolay yolu seçme! “Anlamıyorum” acizlerin, zayıfların dünyasındadır. Anlayacağım diyeceksin, Dava Adamı’nın dünyasında mazeret yoktur.
En büyük devlet, Devlet-i Marifet’tir. Hz. Ali niçin büyük? Çünkü O’nun devleti Devlet-i Marifet’tir.
Allah’ı tanıyanı, Allah unutturmaz. Paşalar, padişahlar, komutanlar hep unutuldu, ama Allah’ı tanıyanlar unutulmadı. Bir Gavs-ı Geylani’ye, bir şah-ı Nakşibende, bir Hz. Ali’ye bak, hangisi unutulmuş.
Peygamber Efendimiz (asm) bir hadisinde şöyle buyurmuş; “Ya Rabbi! Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi, Seni sevmenin yollarını bana sevdir.”
ışte Allah’ı sevmenin dört yolu;
1) ıLHAM
2) TALıM
3) TASFıYE
4) NAZAR-I FıKRı
Birincisi ılham,
Üstad diyor “Risalelerin ilham-ı ilahi olduğuna bütün imanımla kaniyim.” Atom bombası gibi tesirlidir. Kıyamete kadar Risale-i Nur TALıMDıR.
ıkincisi Talim,
Ne demek?
- ılhamı talim demek, yani Risale-i Nur’u talim edeceksin. Velayet-i Kübra okuyarak olgunlaşmadır.
Adam günde sekiz saat çalışıyor, Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmak için. Bilardocu Semih Salih’e sormuşlar; Sen ne kadar antrenman yaparsın?
- Haftanın beş günü, her gün sekiz saat antrenman yaparım demiş. “Sen oyun kurar mısın?” diye sorduklarında da;
- Başta kurardım, şimdi meleke haline geldi. Ruhumu disipline etmişim, o disiplini parmaklarıma yönlendirmişim. Vuruyorum top istediğim yere gidiyor diye cevap vermiş.
ılim talimle alınır, talim olmadan ilim olmaz. Lütfen ve şeklen değil, her cümlede Üstad’ı göreceksin. “Güzel oku her zerrede coşkun birer mana var.”
Bu benim aşkım, ruhum, sürurum,canım, cananım, netice-i hayatım, vazife-i fıtriyemdir.
Üçüncüsü Tasfiye;
Kendini kollamak. Ne ile -Takva ile, ne ile -Günahlardan kaçınma ile Maddiyattan, afaktan, cüz’iyattan, günahlardan sıyrılmakla kendini kolla. Diyelim ki senin bir ses kayıt cihazın var, ve bir saatlik kayıt süresi var. Duydun ki Hz. Ali gelecek burada ders yapacak, sohbet edecek. Daha Hz. Ali gelmeden açtın makineyi fuzuli şeylerle makineyi doldururken o sırada Hz. Ali geldi “Selamunaleyküm” dedi, sen de “Aleykümselam” dedin ve makinen kapandı, şimdi kaç kuruş etti ki bu.
Hulusi Ağabey şöyle diyor “Bu zamanda takvanın ve kendini muhafaza etmenin yolu kesin tecrübemle söylüyorum ki; derse devam ve eserleri mütefekkirane okumakla olur. Can kurtaran Risale-i Nur dairesidir.”
Üstad diyor; Ben başka maksattayım, başka noktalar benim kalbimi doldurmuş, başka şeyleri düşünmeye kalbimde yer bırakmamış.
Hedefe kilitleneceksin, Tasfiye olduğun nispette de feyzin, şevkin, aşkın artacak.
Dördüncüsü Nazar-ı Fikri;
Talimde altını çiziyorsun, talimde Rusuhiyete çıkıyorsun, telimde tespit yapıyorsun, talimde ölçü yapıyorsun, talimde noktayı ortaya koyuyorsun. Nazar-ı Fikri de ise; Dünyanın en güzel köşkünün planını çizdin. şekil, ayrıntı, detay, mükemmellik, her yönden harika, ama o projeyi çizmenin bir altyapısı var . Otuz yıllık tecrübenle, deneyiminle çizdin. Nazar-ı Fikri ne? “Ben kendimi bundan sonra Risale-i Nur’un hakikatlerine adadım. Benim projem, düşüncem, hayalim, zevkim, rüyam, sevdam ve dersim Risale-i Nur’dur” diyebilmektir.
Dünyanın en iyi projesini çizdim kenara atmam. Sen kendini projeye adayacaksın.
Gelecek yakın bir zamanda bu vatan,bu millet ve bu memleketteki hükümet alem-i ıslam ve dünya ya karşı gayet şiddetle RıSALE-ı NUR gibi eserlere muhtaç olacak;...
BEDıÜZZAMAN SAıD NURSı
s
'' Rısale-i Nur 'u okumanın ve anlamanın önündeki en büyük engellerden biri dünyevileşmektir. Dünya rahatı, gelip geçici zevk ve keyifler, okuyup hizmet etmenin en büyük engelidir.''