Giriş yapmadınız.

21

31.05.2006, 11:32

taksi ismi nerden aldı.vasıfalarından.
otobüs .ismini nerden aldı.vasıflarından.

otobüsü gördüğün zaman ben sana bu otobüs değil desem.
sen ne dersin.
dersinki kardeş bu taksi değildir.çünkü bunun vasıtfları taksinin değil.otobüsün.otobüs şöyle böyle diye anlatırsın.takside şöyle böyle dersin.değilmi.
peki anlattıkların ne oluyor.sıfat.bu sıfatlara vasıflara bakarak diyorsunki bu otobüs,bu taksi,şu lale,bu menekşe,bu uçak.

artık bunu anlaman lazım.çünkü çok kolay anlattım.selam.

22

31.05.2006, 21:06

Çok güzel anlatmışsın yunusum. Allah razı olsun, gerekli dersimi de aldım. Benimde takıldıklarım vardı.

Tekara sağol...

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

23

03.06.2006, 11:24

Akıbeti görmeyen ,bir dirhem hazır lezzeti,ileri de bir batman lezzetlere tercih eden hissiyat-i insaniyye,akıl ve fikre galebe ettiğinden ehl-i sefahatı sefahetten kurtarmanın care-i yeganesi,aynı lezzetinden elemi gösterip hissini mağlup etmektir...şualar


25

03.06.2006, 11:44

Değerli Abiler
çalışmalarınız güzel gidiyor.Allah Razı olsun

Yanlız yanlız Canab-ı hakkın isim ve fiil ve sıfat ve şuunatı hakkındaki yorumlar güzel .
Böyle risale-i nurun anlaşılması için yapılan çalışmaların devam etmesini istiyoruz.

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

26

03.06.2006, 11:48

Alıntı sahibi ""BULUT KARAKOÇ""


Yanlız yanlız Canab-ı hakkın isim ve fiil ve sıfat ve şuunatı hakkındaki yorumlar güzel .
.



:wink:

27

03.06.2006, 11:52

değerli abi
orda bir imla hatası olabilir yazarken
özür dilerim.bu demek değeldir ki diğer yazılar güzel değil
yanlış anlaşılmasın
Risale-i nurla ilgili geçen bütün yazılar yorumlar çok güzel bunun devam etmenisin istiyorum.
saygılarımla

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

28

03.06.2006, 11:56

anladım kardeş sizi.elbetteki güzel ama bu tür konuları açmak daha hayırlı daha iyi..bizi bu tür konular kurtaracak..kabirde en cok bunlardan sual sorulacak..
bu tür konularda uhuvvet muhabbet daha çok artıyor.bu tür konular sağam olursa diğer konular da sağlam sıhhatli olur

29

03.06.2006, 12:06

inşirah abi
senden çok istifade ediyoruz.Allah razı olsun
Abi
Kainatta,mevcutta,dünyada marifetullah tan daha üstün bir ilim olamaz,ilimlerin şahı padişahı iman ilmidir ve marifetullahdır.
Ömür dakikaları insana avdet edecek bu ömür dakikalarını elbette aklı olan marifetullah ile iman ilmi ile geçirecek.
bunlardan gafil olmamamız lazım ve elzemdir

30

03.06.2006, 15:32

Değerli abiler,
Bir sarayın süslü ve nakışlı bir şekilde mükemmel olması o sarayın mühendisinin süs ve nakışla ilgili olarak fiillerinin yani yaptığı işlerin,fiillerin mükemmel olduğunu gösterir

o sarayla alakalı filllerinin ve işlerinin mükemmel olması isimlerinin ve alakaplarının mükemmel olmasının isltilzam eder,ispat eder, Münakkaş ve müsavvir isimleri gibi yani fiillerin arkasında isimler vardır.

isimlerin mükemmel olması o sarayla ilgili olarak sıfatlarının mükmmel olmasını gösterir çünkü sıfatlar isimlerden yapılır,yani herbir ismin arkasında cemali,celali,kemali olan cemi safatların olduğunu gösterir ispat eder

bütün bu isimler ve sıfatlar birlikte düşünüldügünde o sarayla ilgili olarak o sarayın mühendisinin daha başka özelliklerini,niteliklerini, hal ve durumlarını ispat eder ve o mühendis aynı zamanda çok mükemmel bir makematikçi, aynı zamanda bir kimyacı aynı zamanda bir fizikçi aynı zamanda bir mimar ve daha başka saymadığımız tüm şuunatını gösterir

Yine aynı şekilde bütün bu eserler, fiiller ve isimler Vahid ,Ehad,Hakim,Alim,Kadir bir Zatta (celle celaluhu) bir arada düşünüldüğünde O'nun Zatının(Celle Celaluhu) mükemmelliyetini,Zat-ı Zülcelalin kemaline delalet eder,

Kanatime göre sadece marangozculuk ismi üzerinde durulması hak olmakla beraber dar bir kapsamda değerlendirilmiştir.
Marangozculuk sadece bir isimdir ve ondan sıfatlar türetilebilir.ancak şuunat bakımından dar kapsam içinde kalmaktadır.Kaldıki Kainatta sadece bir isim değil Yüce Allaha ait sonsuz isimler ve bunlar içinde fiiller ve eserler vardır.
Alemde herbir şey kendini Allaha verir.Dünyada her bir eser bütün asarı kendi müessirinin eserleri olduğunu gösterir.Ve kainatta her bir fiili icadi bütün efali icadiyeyi kendi failinin fiilleri olduğunu ispat eder,Ve mevcudatta tecelli eden her bir isim bütün esmayı kendi müsemmasının isimleri ve ünvanlarını olduğunu ispat eder.Demek herbir şey doğrudan doğruya bir bürhanı Vahdaniyettir ve marifeti ilahiyenin bir penceresidir.

Öyle ise eserden fiile,fiilden isme,isimden ,sıfata,sıfattan şuunata bakarken
ufkumuzu bir daha açıp konuya Yüce ALLAH (Celle Celaluhu) penceresinden baktığımızda Kainatta cereyan eden bütün isimler,bütün fiiller,bütün eserler gözlügü ile bakarsak O'nun,Zat-ı Zülcelalin Mükemmelliğini bir derece idrak ederiz

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

31

03.06.2006, 19:58

Alıntı sahibi ""BULUT KARAKOÇ""

inşirah abi
senden çok istifade ediyoruz.Allah razı olsun
Abi
Kainatta,mevcutta,dünyada marifetullah tan daha üstün bir ilim olamaz,ilimlerin şahı padişahı iman ilmidir ve marifetullahdır.
Ömür dakikaları insana avdet edecek bu ömür dakikalarını elbette aklı olan marifetullah ile iman ilmi ile geçirecek.
bunlardan gafil olmamamız lazım ve elzemdir


ecmain olsun kardeş
Ben sadece hazır olan bilgileri aktarıyorum
Rabbim Ustaddan razı olsun

32

05.06.2006, 08:33

ıhlas Risalesi hakkında:

Bu lem'a laakal her onbeş günde bir defa okunmalı

Arkadaşlar bu risaleye dikkat çekmek istiyorum.Bu risale unutulmamalı,ehemmiyet verilmeli,ben şahsen bundan gafilim.Risale Cümle cümle ele alınmalı.
saygılarımla

33

05.06.2006, 09:06

Marangozculuk sadece bir isimdir ve ondan sıfatlar türetilebilir.ancak şuunat bakımından dar kapsam içinde kalmaktadır.Kaldıki Kainatta sadece bir isim değil Yüce Allaha ait sonsuz isimler ve bunlar içinde fiiller ve eserler vardır.
bu söz bulut kardeşin.

marangozculuk kelimesini şundan kullandım.birşeyler anlaşılsın diye.onun haricindede kullandığım kelimeler var.
herşeyin zattan geldiğini o zatta şuunat,sıfatlar,isimler ve fiillerin olduğunu ve bunların hepsininde o zatta olması gerektiğini aksi halde yaratıcı olamıyacağını anlatmaya çalıştık.

isimler sıfatları oluşturmaz.sıfatlar isimleri oluşturur.dedik.ve bunuda izah ettik.dedikki doktor bu ismi nerden almış.kazandığını vasıflardan yani sıfatlarından.bunuda nerden almış kabiliyet olarak tabir ettiğimiz şuunattan.bunuda kendi zatından fıtrı olarak dercedilmiş olduğundan almış.

peki bunları derceden veren kim.Allah diye cevaplanır başka cevabı yoktur.
ne tabiat,ne tesadüf ve nede madde ve nede evrim bunu hiç açıklayamaz.
selam.

34

05.06.2006, 10:27

Yunus Abi
Allah Razı olsun senden istifade ettik.
Risale-i nurla meşguliyet herşeye tercih edilir.
değerli bilgilerini bekliyoruz abi
saygılarımla

35

05.06.2006, 14:36

Ahlâk-i ılâhiye
Ahlâk-i ilâhiye denilince, ılahi Ferman olan Kur’an’ın tarif ettiği ve insanlara öğüt verdiği ahlâkı anlamak gerekiyor.

Ahlâk, “hulk” kelimesinin çoğuludur; huy, tabiat, mizaç, seciye gibi mânâlara gelir. ınsanın fıtratıyla, yaratılışıyla yakın alâkası vardır.

şems Suresinde bazı mahlûkata kasem edilir, bunlardan birisi de nefistir. Yedinci ve sekizince âyetlerde, “nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene” kasem edilmektedir. Bu âyet-i kerime, “her çocuğun ıslâm fıtratı üzere doğduğunu” haber veren peygamber kelâmıyla birlikte düşünüldüğünde şöyle bir hakikat ortaya çıkar: Demek ki, insanın fıtratı iyice dikkate alınabilse güzel ahlâkın kaynağına da inilmiş olacaktır.

ınsanın bedeni ılâhî bir sanat olduğu gibi, istidadı ve tabiatı da Hakk’ın tanzim ve takdiriyledir; o da ılâhîdir.

Buna göre, lügat mânâsından hareketle, ılâhî ahlâk denilince insanın yaratılışında mevcut olan bu kabiliyetlerin yerli yerince kullanılması akla gelir. Ahlâksızlıkların tümünde fıtratın bozulması ve yanlış kullanılması söz konusudur.

Meselenin mühim bir yönü ise Allah'ın isimleriyle alakalıdır. Allah'ın isimleri, Üstadın nazara verdiği gibi, “kemalat-ı ılahiyenin ünvanlarıdır.” ınsan, şuuri bir şekilde bu isimlerin mazharı olmaya çalışmalıdır. Sözgelimi, Allah Hakîm'dir, insan da hikmetli hareket etmeli, abes şeylerden uzak kalmalıdır. Allah her işini sağlam, mükemmel yapar, insan da öyle olmaya gayret göstermelidir.

36

05.06.2006, 15:40

Değerli Yunus Abi
Ahlak-ı ılahiye kelimesini çok güzel anlamışsın.Allah Razı olsun.

ılahi Ahlak denince bizim anladığımız anlamda ahlak,huy,mizaç,karekteri Yüce Allaha atfedemeyiz.
ılahi ahlaktan maksat insaniyeti kübra olan islamiyete ve onun tercümanı olan Resullullah aleyhisselatu vesselamın getirdiği ahkamı kabul etme ,yaşama anlamında kabul etmeye zorunluluk var gibidir.

ınsanın yaratılışındaki istidatlar,kabiliyetler islama ve sünnete göre yönlendirilmelidir.
Hatta diyebiliriz ki insan fıtratında olan kuvve-i akliye,kuvve-i gadabiye,kuvve-i şehevi gibi duyguların iftar ve tefrit mertebelerinden kurtulup onları sıratı müstakim mertebelerine sevk etmek için dahi bu böyledir.

ışARATÜL ı'ıCAZ DAN TAKıP EDELıM.

اَلصِّرَاط&#161 4; الْمُسْتَق&#161 6;يمَ : Sırat-ı müstakim; şecaat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülâsasından hasıl olan adl ve adalete işarettir. şöyle ki:

Tagayyür, inkılab ve felâketlere maruz ve muhtaç şu insan bedeninde iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvet ihdas edilmiştir. Bu kuvvetlerin birincisi: Menfaatleri celb ve cezb için kuvve-i şeheviyye-i behimiyye. ıkincisi: Zararlı şeyleri def' için kuvve-i sebuiyye-i gadabiyye. Üçüncüsü: Nef' ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyiz için kuvve-i akliyye-i melekiyyedir.

Lâkin insandaki bu kuvvetlere şeriatça bir had ve bir nihayet tayin edilmiş ise de, fıtraten tayin edilmemiş olduğundan bu kuvvetlerin herbirisi tefrit, vasat, ifrat namıyla üç mertebeye ayrılırlar. Meselâ: Kuvve-i şeheviyyenin tefrit mertebesi humuddur ki; ne helâle ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur. ıfrat mertebesi fücurdur ki; namusları ve ırzları pâyimal etmek iştihasında olur. Vasat mertebesi ise iffettir ki; helâline şehveti var, harama yoktur.

ıhtar: Kuvve-i şeheviyyenin; yemek, içmek, uyumak ve konuşmak gibi füruatında da bu üç mertebe mevcuttur.

Ve keza kuvve-i gadabiyyenin tefrit mertebesi cebanettir ki, korkulmayan şeylerden bile korkar. ıfrat mertebesi tehevvürdür ki, ne maddî ve ne manevî hiç bir şeyden korkmaz. Bütün istibdadlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise şecaattır ki; hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşru olmayan şeylere karışmaz.

ıhtar: Bu kuvve-i gadabiyyenin füruatında da şu üç mertebenin yeri vardır.

Ve keza kuvve-i akliyyenin tefrit mertebesi gabavettir ki, hiç bir şeyden haberi olmaz. ıfrat mertebesi cerbezedir ki; hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya mâlik olur. Vasat mertebesi ise hikmettir ki; hakkı hak bilir imtisal eder, bâtılı bâtıl bilir içtinab eder.

وَ مَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا كَثِيرً

37

06.06.2006, 13:47

Sözgelimi, Allah Hakîm'dir, insan da hikmetli hareket etmeli, abes şeylerden uzak kalmalıdır. Allah her işini sağlam, mükemmel yapar, insan da öyle olmaya gayret göstermelidir.

38

06.06.2006, 14:05

Değerli abiler

ihlas risalesini ele alalım

Değerli yazılarınızı bekliyoruz

39

06.06.2006, 14:43

ihlas risalesi burda olmaz.herkesin kendi cemaatinde olur.
burda kaç çeşir cemaat var.10 çeşid.
hepsinle nasıl anlaşırsın.

ondan daha öncelikli iman hakikatları var.
çünkü burda hasta olan vesveseli olan ve aklı şüphelerde olanlar vardır.

bunu hem burda isteyemezsin.

online risalei nur dersleri adlı forum var.orda iste.
hemde burda yazmakla hakikatlara perde olma.
biz ne yazıyoruz.sen forum konusu olmayan yerde ne istiyorsun.kardeşim.

onun için online risalei nur dersleri foruma başvur.
sana cevap verirler.
bir insanın imanını güçlendirmek ve kurtarmak ihlas risalesinden önce gelir.
imanı zayıf olana ihlas anlatılırmı.?

40

06.06.2006, 16:14

Hakkını helal et abi

Yanlış Düşünmüşüm

Özür dilerim.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir