Giriş yapmadınız.

401

01.03.2006, 15:32

MEHDI BEDIÜZZAMAN MUHAMMED SAID OKUR DUR.[/SIZEBu zaman, cemaat zamanidir. Ferdî sahislarin dehasi, ne kadar hârika da olsalar, cemaatin sahs-i manevîsinden gelen dehasina karsi maglub düsebilir. Onun için, o mübarek kardesimin yazdigi gibi, âlem-i Islâmi bir cihette tenvir edecek ve kudsî bir dehanin nurlari olan bir vazife-i imaniye; bîçare, zaîf, maglub, hadsiz düsmanlari ve onu ihanetle, hakaretle çürütmeye çalisan muannid hasimlari bulunan bir sahsa yüklenmez. Yüklense, o kusurlu sahis ihanet darbeleriyle düsmanlari tarafindan sarsilsa; o yük düser, dagilir.
Râbian: Eski zamandan beri çok zâtlar, üstadini veya mürsidini veya muallimini veya reisini kiymet-i sahsiyelerinden çok ziyade hüsn-ü zan etmeleri, dersinden ve irsadindan istifadeye vesile olmasi noktasinda o pek fazla hüsn-ü zanlar bir derece kabul edilmis, hilaf-i vakiadir diye tenkid edilmezdi. Fakat simdi, Risale-i Nur sakirdlerine lâyik bir üstada muvafik bir ulvî mertebe ve fazileti; bîçare, kusurlu bu sahsimda kabul ettikleri sebebiyle gayret ve sevkleriyle çalismalari, bu noktada haddimden ziyade hüsn-ü zanlari kabul edilebilir. Fakat Risale-i Nur'un sahs-i manevîsinin mali olarak elimde bulunuyor diye bilmek gerektir. Fakat basta zindiklar ve ehl-i dalalet ve ehl-i siyaset ve ehl-i gaflet, hattâ safi-kalb ehl-i diyanet sahsa fazla ehemmiyet verdikleri cihetinde, haksizlar o sahsi çürütmekle hakikatlara darbe vurmak ve o Nurlara, benim gibi bir bîçareyi maden zannederek bütün kuvvetleriyle beni çürütüp, o nurlari söndürmeye ve safi-kalblileri de inandirmaya çalisiyorlar ] bu mektubda dikkatle okuyun emirdağ lahikasında alınmış üstad ne diyor risalei nurun şahsi manevisinin malı olarak elimde bulunuyor.diyor bu ne demektir.mehdiliğini kabul ediyor.
üstad emirdağ lahikasında mehdinin üç vazifesi ile ilgili mektubun başında ne diyor mehdii ala resulun temsil ettiği kudsi cemaatinin şahsi manevisinin üç vazifesi var.
şimdi bu cümlede mehdinin üç vazifesi var demiyor.diyorki temsil ettiği kudsi cemaatinin şahsi manevisinin üç vazifesi var.diyor sonra kıyamet kopmazsa onun cemaati ve seyyidler cemaatinin o vazifeyi yapacağını söylüyor.sonra üç vazifeyi anlatıyor.ama dikkat üç vazifeyi başta mehdinin cemaatinin şahsi maevisi yapacak dediği için zat geçen yere şahsi maeviyi koyarak okursak herşey anlaşılır.
harunyahyanın izahlarına bakmayın.yanlış izah ediyor.alıntı alıntı izah olurmu.hem risalei nuru anlamış değildir.bunu onun yazdıklarını da okuyan biri olarak söylüyorum.ki o risaleyi izah edemez.çünkü risalei nurun hocası risalei nurdur.diyor üstad selam.

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

402

01.03.2006, 18:35

Emirdağ Lâhikası (1) - Mektup No: 207 - s.1794

Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herşeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile meşguliyeti iktiza ettiğinden, Hazret-i Mehdînin, o vazifesini bizzat kendisi görmeye vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilâfet-i Muhammediye (a.s.m.) cihetindeki saltanatı, onunla iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zat, o taifenin uzun tetkikatıyla yazdıkları eseri kendine hazır bir program yapacak, onunla o birinci vazifeyi tam yapmış olacak.

403

02.03.2006, 10:25

Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herşeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile meşguliyeti iktiza ettiğinden, Hazret-i Mehdînin(şahsi manevinin), o vazifesini(iman vazifesini) bizzat kendisi görmeye vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilâfet-i Muhammediye (a.s.m.) cihetindeki saltanatı(şahsi manevinin siyasetteki vazifesi), onunla(iman kurtarmak vazifesiyle) iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan(şahsi maneviden) evvel bir taife(hz.mehdi ve has talebeleri) bir cihette(mehdi iman vazifesini risalei nur basılana kadar) görecek. O zat(şahsi manevi), o taifenin(mehdi ve has talebelerinin) uzun tetkikatıyla yazdıkları eseri kendine hazır bir program yapacak, onunla (risalei nurla)o birinci vazifeyi(iman kurtarmak vazifesini) tam yapmış olacak.
sikkei tasdiki gaybide üstad sonra gelecek o zat risalei nuru bir program yapacak bununla birincisi vazifesi yapmış olacak diyor.orda onunla iştigale vakit bırakmıyor demiyor.demekki iştigale vakti olmayan şahsi manevi.
duymuşsunuz anayasada hilafet meclisin şahsi manevisinde mündemiçtir.deniliyor.o zaman ikinci vazifeyi yapacak nur talebeleri siyasetle iştigal ettiklerinden iman kurtarmak için eser yazmaya vakitleri yoktur.sanırım anlaşıldı.
üstad hz.mehdi ile şahsi maneviyi aynı kişi olarak kullanıyor.selam.

404

13.03.2006, 04:05

kaç saat oldu bilmiyorum ve daha anca 16. sayfaya kadar okudum ..
allah hepinizden razı olsun bu meselede eksik bilgilerim vardı ve artık tam kanaatim geldi ki ...
risale-i nur u elimden bırakmamalıyım ona sımsıkı sarılıp daha da çok okuyup anlamaya ve anladığım kadarı ile amel etmeye gayret göstermeliyim ....
ve bir tespitte bulunmak istiyorum ..
beni risale-i nura bağlayan ve okumama vesile olan üstadın kendi şahsını risalelerin dışında tutması ve tüm dikkatleri risalelere vermesi...
zamanın şahıs zamanı olmadığını ifade etmesi...
hepimiz şakkı kamer mucizesini biliriz ..bu mucizeyi görüpde inanmayanlar olmuş bırakın peygamber efendimiz ile aynı zamanda yaşayıp aynı yerlerde ikamet edip onun nurundan feyz almayanlar olmuş....
ben nefsimi ıslah etmedikten sonra hz. mehdi ile aynı binada komşu olsam neyim artar neyim azalır....(yanlış anlaşılmasın)
SULAR YÜZÜNÜ TOPRAğA SÜRMEZSE DERYAYA KAVUşMAZ KUPKURU AKIL ıNSANA YAR OLMAZ...
BEN YÜZÜMÜ KUR-AN A VE SÜNNETE (RıSALE-ı NURA) ÇEVıRMEDıKÇE kendimden bile haberim olmaz kendinden haberi olmayanın bir eline güneşi bir eline ay-ı bıraksalar ne olur....

405

13.03.2006, 04:10

hakkınızı helal edin bir noktayı daha ifade etmek istitiyorum...
üstadın kendi yazdırdığı eserleri binlerce defa okuması ne ifade ediyor sizce ...

406

13.03.2006, 11:34

Bu hakikatlerin, tefekkürleri sırasında, mana alemine bir ilham olarak düştüğünü gösteriyor. Üstad bahsediyor risalelerde, çok balıklar geldi ama kaçırdık, çünkü yazacak kâtip yoktu. Çoğu risalenin yazılışı böyle, ihtiyaç üzerine, aniden ilhamla olmuş. 19.Mektubun nasıl yazıldığı başında izah edilmiştir mesela, insanı hayrete düşürüyor.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

407

14.03.2006, 02:40

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Bu hakikatlerin, tefekkürleri sırasında, mana alemine bir ilham olarak düştüğünü gösteriyor. Üstad bahsediyor risalelerde, çok balıklar geldi ama kaçırdık, çünkü yazacak kâtip yoktu. Çoğu risalenin yazılışı böyle, ihtiyaç üzerine, aniden ilhamla olmuş. 19.Mektubun nasıl yazıldığı başında izah edilmiştir mesela, insanı hayrete düşürüyor.

bir ekleme yapmak istiyorum ...
dikkat edilirse risalelerde soru cevap şeklinde bir çok ilmi meselenin açıklandığı çok açıktır.ve gene dikkat edilirse sorulan sorular bu asrımıza bakan ve bu zamanda ki imani meseleleri izah eden soru ve sorunlar ...
bir çok konunun yani risalelerde geçen konuların şu an ve bir kaç yıl zarfında medyada bir çok kez tartışılan konular olduğunu bir çoğumuz biliriz görürüz ve dinleriz ve hatta risalelerde o kadar açık izahları olduğu için bıyık altından güler yani kale bile almayız..
sonuçda...
tabiki benim şahsi kanaatim mehdi meselesini tartışmaya bile gerek yoktur.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

408

27.03.2006, 15:18

Müjde!

Bediüzzaman 33 yasinda iken (Hz. Isa´in göge ciktigi yas) Sam´da ki hutbesi 28 Nisanda tekrar irad edilecek. Haberi olmayanlara duyrulur. ImkanIm olsa gitmek isterdim. Rezervasyonlar basladi.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

409

27.03.2006, 16:27

Nerede, kim yapacak, hutbeyi onun dilinden kim irad edecek?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

410

27.03.2006, 17:28

Sam Emevi Camisinde görev yapan Imam yapacak. Hutbeyi Türkce okumak zaten hic uygun degil arapca olacak. Ayni asrin müceddidi yaptigi gibi.

"Hen son müceddid Bagdadi bundan sonra gelecek Hz. Mehdi" Bagdadi Hz.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

411

28.03.2006, 13:12

hasan_sinan mevlana halid(k.s) nerede demiş bunu,kaynak nedir?...

ayrıca-allahu alem- yüzyıllar öncesinden üstada mektup gönderen kendiside tıpkı üstad gibi yaşadığı dönemde mehdi zannedilen,bin yılın müceddidi kabul edilen imam rabbaninin mektubat isimli eserinde mehdi ile alakalı bahsi okudunuz mu? okumadıysanız okumanızı öneririm...tabii üstada gönedrdiği mektubuda okuyun ve mukayese edin...

Mesajlar: 30

Konum: Hollanda

Meslek: Öğretmen

  • Özel mesaj gönder

412

31.03.2006, 01:15

Eğer siz bir alıntı suretinde okumamızı sağlarsanız istifade ederiz.

Alıntı sahibi ""faraklit_""

kendiside tıpkı üstad gibi yaşadığı dönemde mehdi zannedilen,bin yılın müceddidi kabul edilen imam rabbaninin


üstadın mehdi zannedildiği şeklinde ki beyanınızla üstadın mehdi olmadığını iddia ediyorsunuz ve sayfalar süren mehdiyet tartışmasına da bir nokta koymuş oluyorsunuz. şahsi kanaatinizi bizimle paylaşarak istifademize sunduğunuz için Allah razı olsun.

413

02.04.2006, 18:46

şu an imam rabbaninin mektubatı yanımda olmadığından numaralarını yazamayacağım...

daha sonra bulduğumda numaralarını yazarım...

ama şunu söylüyeyim....

mektubatta geçen mirza bediüzzamandan mehdi diye bahsedilmediği gibi...

mektubatta tarif edilen mehdinin....

hanefi mezhebinden olacağının ima edilmesi....

nakşi yolunu ıslah edeceği....

mehdinin islamın doğduğu topraklarda zuhur edecek resulullahın sünnetini kaldırmak isteyen saptırıcı imam ve bidat fırkası ile mücadele edip yok edeceği....

gibi maddeler hz.üstadın gerçekleriyle ne kadar uyuşmaktadır....

bilmiyorum...

............................................
bakınız imam rabbani kimdir....

babür devleti hükümdarı ekber şah islam ve hinduizmi sentezleyen sihizm gibi yeni bir din kurar....

ekber şahın zulumlerine rağmen,ekber şah hayatta iken ekber şahın dinini başına yıkar.....

ve ekber şahın oğlunu(cihangir) talebesi yapar...

ve bunu öyle dolaylı biçimde değil direk alakalı,gözle görülür elle tutulur bir biçimde yapar...

sadece talebeleri değil,dönemin uleması tarafından hep danışılan birisi olmuşdur...

öyleki başlı başına şeyhler,alimler,seyyidler,mürşidler vs. hep ona danışırlarmış...

bunun bir başka örneği mevcutmudur bilmiyorum....

ve döneminde mehdi olarak bakılmışdır....

ancak zaman geçince mehdi olmadığı anlaşılmış bunun yerine bin yılın müceddidi denilmiş...

........................................................................

bir nurcu ağabeyin sohbetinde şunu dediğini dinlemişdim...

üstad mehdi olduğunu daha nasıl söylesin...

mehdinin elmas kılıncının olacağı hadislerde yazılı...

üstadda risalenin sayfaları için elmas kılınç demiş....

ne yapacakdı açıkça ben mehdiyim mi diyecekti diyor...

oysa...

bir rivayette deniliyor ki...

Mehdi bir yere kuru bir dalı diker ve dal yapraklanıp yeşillenir

imam rabbanide demiş ki...

Allah-ü Teala, hidayet işinde; bana büyük bir güç verdi. O kadar ki: Kuru bir ağaca teveccüh etsem; o kuru ağaç hemen filizlenir.

ne diyelim buradan imam rabbani mehdimidir diyelim....
........................................................................... ....
fetret dönemlerinde büyük zatlar mehdi zannedilmişler...

üstadda bunlardan biri olabilir...

414

02.04.2006, 20:43

Alıntı

bakınız imam rabbani kimdir....

babür devleti hükümdarı ekber şah islam ve hinduizmi sentezleyen sihizm gibi yeni bir din kurar....

ekber şahın zulumlerine rağmen,ekber şah hayatta iken ekber şahın dinini başına yıkar.....

faraklit kardeşim;
bu birkaç hususa açıklık getirmek lazım.
şayet siz Üstad'ın hizmetine bir delil istiyorsanız:
Üstad da,
100 ehber şah kuvvetinde olan Kemalizmi yerle bir etmiş,
1000 ekber şah kuvvetinde olan sosyalizmin ve komünizmin tememllerini yerle bir etmiş.
Tabiatçılığı, maddecliği, darvinciliği...
siz hala bir ekber şah miaslini getiriyorsunuz.



Alıntı

ve ekber şahın oğlunu(cihangir) talebesi yapar...

ve bunu öyle dolaylı biçimde değil direk alakalı,gözle görülür elle tutulur bir biçimde yapar...

sadece talebeleri değil,dönemin uleması tarafından hep danışılan birisi olmuşdur...

öyleki başlı başına şeyhler,alimler,seyyidler,mürşidler vs. hep ona danışırlarmış...

biz de Risale-i Nurları gösteriyoruz.
Risale-i Nur gibi bir eser var mı?



Alıntı

bunun bir başka örneği mevcutmudur bilmiyorum....

ve döneminde mehdi olarak bakılmışdır....

ancak zaman geçince mehdi olmadığı anlaşılmış bunun yerine bin yılın müceddidi denilmiş...

kardeşim biz Üstadı mehdi olarak biliyoruz.
inancımız bu.
isteyen istediğine inanır.

saygılar

Mesajlar: 30

Konum: Hollanda

Meslek: Öğretmen

  • Özel mesaj gönder

415

02.04.2006, 23:58

>mektubatta tarif edilen mehdinin....

bu forumu takip ediyorsaniz okumus olmalisiniz:

Alıntı sahibi """"


Ayet-ül Kübra 2. Bab 5. hakikat

Sonra, o seyyah-ı âlem asırlarda gezerken, Müceddid-i Elf-i Sâni ımam-ı Rabbânî Ahmed-i Farûkî'nin medresesine rast geldi, girdi, onu dinledi. O imam, ders verirken diyordu:

"Bütün tarikatlerin en mühim neticesi hakaik-ı imaniyenin inkişafıdır" ve "Birtek mesele-i imaniyenin vuzuhla inkişafı, bin kerâmâta ve ezvâka müreccahtır."

Hem diyordu: "Eski zamanda, büyük zâtlar demişler ki: 'Mütekellimînden ve ilm-i kelâm ulemasından birisi gelecek, bütün hakaik-i imaniye ve ıslâmiyeyi delâil-i akliye ile kemâl-i vuzuhla ispat edecek.' Ben istiyorum ki, ben o olsam, belki (haşiye) o adamım" diye iman ve tevhid bütün kemâlât-ı insaniyenin esası, mayası, nuru, hayatı olduğunu ve
düsturu, tefekkürat-ı imaniyeye ait bulunması ve Nakşî tarikatında hafî zikrin ehemmiyeti ise, bu çok kıymettar tefekkürün bir nev'i olmasıdır diye tâlim ederdi.
HAşıYE Zaman ispat etti ki, o adam, adam değil, Risale-i Nur'dur. Belki ehl-i keşif Risale-i Nuru ehemmiyetsiz olan tercümanı ve nâşiri sûretinde keşiflerinde müşahede etmişler, "bir adam" demişler.


http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?p=20833&highlight=#20833

416

09.05.2006, 22:01

Said Nursi Hazretlerinin Mehdi olduğuna aynelyakın bir iman ile iman etmişim.
Bu konuda kendime ait araştırmalarım dahi mevcut.Forum'da böyle bir konunu varlığını görmemişim..Yani foruma yeni dahil oluyorum.Geçmiş yazıları okumadım.Zaten çok fazla ve zaman yok.Hem gerekte yok,zira bu konuda söz bitmez.
Ben farklı bir boyutu ortaya koymak istiyorum:Dilerim sert tepki çekmez.Aslında doğrumu ediyorum onuda bilmiyorum.Çünkü ben bile okuduğumda hayrette kaldım:
Sadece Kur'an-ı Kerim, Hadis-i şerifler, Hazreti Ali,Abdülkadir Geylani (ra), ımam-ı Rabbani(ra) Üstada işaret etmemiş.ıncilde de bir takım işaretler var.
Mesela; Hz. ısa (asm) ilişik olarak sadece Yuhanna'da 22 kez Nur'dan bahsedilmiş ve onun Peygamberliğinin Nur Peygamberliği olduğu söylenmiş.
Eski Ahit yani Tavrat'ta da bir kaç yerde aynı şekilde bahsedilmiş.Renan adlı fransız tarihçinin ısa'nı Hayatı adlı kitabını okursanız,Hz. ısa(asm)'nın Metod olarak Bediüzzamanla benzerlikleri hayret ettirir.
Benim bu işaret ve benzerliklerden çıkardığım sonuç su; Madem Üstadı Mehdi-i Azam kabul etmişim.Madem Deccal,Mehdi ve Mesih bir yarış atı gibi
aynı anda çıkar, denmiş.O zaman diyebilirim ki;Mehdi-i Azam Said Nursi Mesih'le bir bağlantısı var ve belki ondan ders almış en azından görüşmüş.Yada Mesih'in Risalelerle bir alakası var.Geniş ve karmaşık bir konu.Bu kadar yeter.Gerisi dalalet tehlikesi...
ınşaallah Mehdi hakında daha uzun yazmak niyetiyle...
Selametle...

417

10.05.2006, 09:15

Hatta risaleleri dinleyen hiristiyanlar bu isa nın sözleri.diyorlar zaman gazetesinde okumuştum Abdullah Aymaz abinin yazısında

418

10.05.2006, 17:36

Faraklit Kardeşim; Mirza Bediüzzaman'a Mektub iki adettir.Bu sayfada bahsettiğin Mehdinin Hanifi olacağına Nakşiyi ıslahına dair imayı göremedim. Tekrar iki üç kez okumama rağmen göremedim.Hatta tüm Mektubat'ta Hanifi olacağına ve Nakşi'yi ıslahına dair bir ima göremedim.Bırakın imayı en hafif bir hissettirme göremedim.Bana alakalı metni gönderirsen memnun olurum.
Üstad'ın Üstadı ımam-ı Rabbani 193.Mektub'ta şöyle demiş."ışte bu vakit,Resullullah(sav) efendimizin anlattığı vakittir;bu müjdelenen kavim ise,simdi bu zamanda yaşayan müslüman topluluğudur.".Yani açıklama yaptığı "Sizden sonra bir zaman gelecek, o zaman bunların onda biri ile amel eden kurtuluş bulacak." ;Hadis-i şerifin manasının asırlarında çıktığını söylüyor.
Hatta 281. Mektubunda "Bu zaman fitnelerin geldiği zamandır.O haldeki,fitneler nerde ise,nisan yağmurugibi yağıp bütün alemi kaplayacaktır.".Aynı mektubun biraz gerisinde de şöyle demiş."Zira onun(Mehdinini) doğuşu, yüz başlarında olacaktır.şu anda dahi yüz başını 18 sene geçmiş", hemen altında da;
"şark tarafından bir kuyruklu yıldız doğup aydınlık verecektir.", hadisini vererek tam emin olmadan şöyle demiş. "bir yıldız doğmuştur.Amma o mudur., yoksa ona benzer midir?"
Görüldüğü gibi Üstad ımam-ı Rabbani Kıyamet fitnesinin hata alametlerinin kendi zamanında çıktığını görmüş,kendiside zamanın hadisi ve sahibi olması yönünden ele alırsak "Kendinde bir nevi Mehdiyet tahayyül etmiş".
ıltibasta kusur yok;Zira ıbn-i Zamandır.Zaman'ın bilgisinde bir eksiklik vardır.şu anki asrı görmesi mümkün olmadığından, kendi asrı ona en büyük fitne gibi gelmiş.(Tabi ki daha sonra kendisi de böyle olmadığını, henüz zaman gelmediğini kabul etmiş.)
ışte bu esastan yola çıkarsak ımam-ı Rabbani Hazretlerinin Fırka-i Naciyenin
Nakşiye olduğunu söylemesi doğaldır.ıltibas ve kusur yok.Zira Nakşiyi Fırka-i Naciye olarak gösterirken;o zamanda Ehl-i Sünnet ve'lcemaat fırkasının Nakşiler olduğunu görmesinden demiştir.Hem de doğrudur.Öyledir.
Amma 266. mektubta demiş;"Meselelerden bir meselede ;ulema ile sofiye (yani tasavvuf) ihtilaf halinde olduğu zaman, tem şekilde mülahaza edilince görülecektir ki:Hak, ulema tarafındandır.
Hem yine devamında demiş;"Ulemenın nazarı,nebilere bağlılık ve uygunluk..
Sofiye nazarı ise...velayet kemalatına ve maarifine inhisar etmiştir"

Bilinir ki; bir evi aydınlatmanın en iyi yolu güneşi eve davet etmektir.Yoksa evi dev ayna ile dahi gereği gibi aydınlatamayız.Hatta evinde çiçek beslesen o ayna ona güneş ışığı gibi olmaz.
Malumdur ki ;Risaleler feyzini Sems-i şumus olan Kur'an'dan almıştır. Mesleği de sahabe mesleğidir.Hz. Ali'nin bir manevi veledi hükmündedir. Yani bahsedilen Fırka-ı Naciye resmine en uygunu, Risalelerin gösterdiği yoldur.Risalelerin metodu delil ile iknadır.Yani Üstad istikbalin çocuklarına uygun olarak delillerle meseleyi izah ve ispat tarzına gitmiştir.ımam-ı Rabbani Hazretleri henüz iman cenahına saldırılmadığı ve mazinin çocuklarının mürşidinin sözünü delilsiz kabul edildiği bir dönemde ispat metodunu çok fazla kullanmamış olması doğaldır.Amma istikbalin çocukları delil ister ve istemeli.
Ulemanın özelliği meseleyi deli ile ispat ve iknadır.Sofiyenin mesleği zevke bakar.ıkna revaç değildir.Bazen keramet ,deliden önce geldiği olur. Mürşidinin sözü delilsiz kabul gördüğü için, istikbalin çocukları; saf ve samimi olsalarda Ehl-i Tarike istikbalin çocuklarının rağbet etmemesi, Risalelerin daha sampatik gelmesi bu sırdandır.
...
Gerçi Nurcuların bazı sünete uyumadığı konusunda itirazlar var.Mesela; Sakal bırakmaması gibi.Onuda ımam-ı Rabbani Hazretlerinden yardım alarak çözebiliriz:
313.mektub:"Az zarar ihtimali olsa dahi, çokça menfaat terkedilir.Ulemanın dahi kail(inanmış) olduğu mana bu anlatılana yakındır. ...Bu sözün hakikati şudur:Bu sünnet, o asra bağlı bir şey gibidir. ınceliği ve gizli manası icabı bir cemaat,onu,o asra göre bilmediklerinden,uyma yolu ile onu yapma yoluna gittiler.Bir başka cemaat ise ...onu o vakte bağlı bulduklarından,ona uymayı bıraktılar.".Görüldüğü gibi Sünnet zamanın fayda ve zararına göre terkedilebilen bir unsurdur.Yani inkar yok ama; zarar tehlikesi var.Hatta demiş;"sünnete zarar gelmesi olmayacak bir şey değildir."
Bu izahtan yola çıkarak şöyle diyebiliriz;Sakal bırakmak sünnettir.Uzattıktan sonra kesmemek farzdır.Yani Üstad Sakal bıraksa Hapiste kesilmesi ve harama girme tehlikesi var.ımam-ı Rabbani'nin içtihadını kriter alırsak; Sakalı terketmek bu zamanda caiz olabilir.
Hal böyle olunca bazı konularda hikmet bilinmeden Üstadımızın ve Nurcuların Sünnete muhalefet ithamı çok yapıla gelmiştir.(diğer itirazları şimdilik yazmıyorum)
Sözün özü:ımam-ı Rabbani Hazretlerinin döneminde tam olarak Tasavvuf ve ilim ayrı değildi.Ama;günümüz tarikatlerinin durumuna baktığımızda Tasavvuf ön plana çıkmış fürüatlara takılıp kalmışlardır.Mazinin çocukları daha çok evliyasının sözlerini delil istemeden kabul etmektedirler.Buda delil istiyen günümüz insanını irşat etmekten uzak bir yoldur. Zira,günümüz çocukları,Allah'ı tanımıyor ki Evliyayı delilsiz kabul etsin.Bu da fırka-i naciye
resmine zıttır.
...
Bir mesele çıktığı asra göre önem kazanır:
Mesela;ımam-ı Rabbani Hazretleri namazın harekatını en ince detayı ile anlatmış.Bu meseleye çok önemli ilim olarak görmüş.Namazın kılınmasının
ehemmiyeti, sebeblerinin hikmeti konularına fazla değinmemiş.Zira o zaman namaz kılmayan yok gibi bir şey.Onlara namazın önemi yerine namazı güzelleştirmenin yollarını göstermiş.Doğrusuda budur.Amma; O Zat bu asırda yaşasa namazın ehemmiyeti ve sebeblerinin hikmetleri konusuna değinecek, insanları namaza teşvik etmeye çalışacaktır.O zamanda mühim bir ilim kabul ettiği bir meseleyi bu zamanda füruat kabul edecekti. Belki Risaleleri o yazacaktı.Yani Üstadın dediği;"Ben mevlana zamanında yaşasam Mesnevi'yi yazardım.Mevlana bu zamanda yaşasa Risale-i Nur'u yazardı" ,bu sözün bir hikmetide budur.Yani:Bu asrın ilacı Risalelerdir.Eğer bu zamana Ahir Zaman deniyorsa Fırka-ı Naciye Risalelerle irşat olan bir cemaat olsa gerek.Mehdide oralarda bir yerdedir.
Daha sonra devam etmek isterim.
vesselam

419

16.05.2006, 14:53

Üstad'ı Mehdi kabul edenlere bir takviyedir.

Barla Lahikası-Yedinci Risale Olan Yedinci Mesele
Beşinci Sebep: Çok zaman evvel bir ehl-i velâyetten işittim ki: O zat, eski velîlerin gaybî işaretlerinden istihraç etmiş ve kanaati gelmiş ki, "şark tarafından bir nur zuhur edecek, bid’alar zulümâtını dağıtacak." Ben böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsî çiçeklere zemin hazır etmek lâzım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nuranî zatlara zemin ihzar ediyoruz.
Madem kendimize ait değil; elbette, Sözler namındaki nurlara ait olan inâyât-ı ılâhiyeyi beyan etmekte medar-i fahir ve gurur olamaz; belki medar-ı hamd ve şükür ve tahdis-i nimet olur.
Barla Lahikası-Yirmiyedinci Mektubun Üçüncü Zeyli-Mustafa Hulusi’nin Mektubunun Haşiyesi. S.101-102
…Elhasıl:Asırlardan beridir beklenilen ve muntazır kalınılan zat,Risale-i Nur imiş.Hatta Üstadın kendisi de bir zaman böyle bir zatın geleceğne muntazırmış(bekleyen).
Emirdağ Lahikası-Hüve Nüktesi s.232
şimdi hakikat-i hal böyle olduğu halde, en birinci vazifesi ve en yüksek mesleği olan imanı kurtarmak ve imanı, tahkiki bir surette umuma ders vermek, hatta avamın da imanını tahkiki yapmak vazifesi ise, manen ve hakikaten hidayet edici, irşad edici manasının tam sarahatini ifade ettiği için, Nur şakirtleri bu vazifeyi tamamıyla Risale-i Nur da gördüklerinden, ikinci ve üçüncü vazifeler buna nisbeten ikinci ve üçüncü derecedir diye, Risale-i Nur’un şahs-ı manevisini haklı olarak bir nevi Mehdi telakki ediyorlar. O şahs-ı manevinin de bir mümessili, Nur şakirtlerinin tesanüdünden gelen bir şahs-ı manevisi ve o şahs-ı manevide bir nevi mümessili olan biçare tercümanını zannettiklerinden, bazan o ismi ona da veriyorlar. Gerçi bu, bir iltibas ve bir sehivdir, fakat onlar onda mes ul değiller. Çünkü ziyade hüsn-ü zan, eskiden beri cereyan ediyor ve itiraz edilmez.
şualar –Yadinci şua s.152
…Hem diyordu: "Eski zamanda, büyük zâtlar demişler ki: ’Mütekellimînden ve ilm-i kelâm ulemasından birisi gelecek, bütün hakaik-i imaniye ve ıslâmiyeyi delâil-i akliye ile kemâl-i vuzuhla ispat edecek.’ Ben istiyorum ki, ben o olsam, belki HAşıYE o adamım" diye,…
HAşıYE
Zaman ispat etti ki, o adam, adam değil, Risale-i Nur’dur. Belki ehl-i keşif Risale-i Nuru ehemmiyetsiz olan tercümanı ve nâşiri sûretinde keşiflerinde müşahede etmişler, "bir adam" demişler.

Belli ki;Mehdinin en büyük vazifsesi, asırlardır teslimi bir ıman ile iman edilmiş ımani Meseleleri açıkça izah ve ispat etmektir.Mü’minlerî tahkiki bir imana kavuşturmaktır. Madem Mehdi-i Azam’ın üç vazifesi var.Madem birinci ve en önemli görevi; ımani Meseleleri vazıh bir şekilde izah ve ikna ve ispat etmektir. Madem Risale-i Nur eski zaman ulemasının işaret ettiği bu iş görmüş.Madem birinci ve en önemli görevi;en büyük birine ve en büyük bir alim zata vermek adettendir.Hiç mümkün mü ki,birinci vazifeyi Said Nursi gibi bir zata yükleyip, ikinci ve üçüncü dereceden önemli,imani meselelere kıyasla önemsiz meseleleri Mehdi-i Azam’a versin.Mümkün mü ki;küçük bir zat ,dar dairedeki büyük işi görsünde, En büyük zat geniş dairede ki,diğerine göre önemsiz iş görsün.Akıl bunu rededecektir.
Hem Mehdilik peygamberlik gibi değildir.Yani bir vahiy gelip “Sen Mehdisin”, denilmez.Belki bir ilhamla hissedebilir.O zatında belki ilhama nefsinden dolayı güvenmeyip;Haddimin fevkinde böyle bir makamı kendime mal edemem”,diyerek hodfürüşluk ve hub-u cah korkusundan ,ihlasına zarar verir endişesiyle, red edebilir.Red başkadır inkar başkadır.
Biri ;Albay’a seni General yapıyorum dese.O zat; hayır ben hasta ve zayıfım.Hem layık değilim,hakkı ile bu görevi ifa edemem, dese,nasıl o zatın Generelliğe liyakatı inkar edilemez …
Belki de Üstad’ın Mehdiliği reddinin bir hikmetide budur.
vesselam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

420

16.05.2006, 21:36

bu başlığa yazı yazmayacağımı ifade etmişdim...

tartışmalar silindiğinden görmemişsiniz....

medem yazmışsınız cevabınıza cevap vermemek kaydıyla şöyle diyelim...

1.üstad kendisinden bahsedildiğini kabul ettiği mektupta imam rabbani hz.hızır ve hz.ilyasın niçin imam şafiiye uyduklarını sorar onlarda kutbu medar böyle kılar bizde ona uyarız der mehdi diye değil yani...ayrıca çoğunluğunu hadisler ışığında yaptığı tevillerle üstadın uzaktan yakından bir ilgisi bulunmamaktadır....mehdinin medinedeki sünneti kaldıran bidatçı alimi ortadan kaldıracağını söyler(vahhabilerin kulakları çınlasın)üstad medineyi dahi görmemişdir....

2.benim zannım bediüzzamanın büyük mehdi değil bir haberci,gelecek zata bağlı bir daidir....üstad çok büyüktür ama vaadedilen mehdinin etkileri tecelli etmemişdir....o mehdi gibi azameti değil mücadeleyi temsil ediyor bana göre...(allahu alem)

3.risaledeki tevillere yaptığınız tevillerle üstadı mehdi ilan etmenizin bir zorlama olduğunu düşünmekteyim....(allahu alem)

4.belkide ben yanılıyorumdur....

bunlar benim şahsi düşüncelerim....üstada mehdi demenizin her nekadar siz şakirdleri heyecanlandırsada davaya hiç bir katkısı olmadığını düşünmekteyim...

bu sadece diğer müslümanların nurcuların aşırıya kaçmış bir fırka olduğunu düşünrmesinden başka bir işe yaramamaktadır....

üstada mehdi desenizde imani noktayı zorlayacak bir aşırılığın sizde olmadığını ben bilmekteyim ama diğer insanlar bilmemekteler....

çekeceği zikrin sayısını bile şeyhin belirlediği ehli-tasavvufdan kimileri dahi sizi aşırılıkla itham etmektedir.....

ancak bana göre bu söylemleriniz ifrat değilse bile faydasız işdir........


1960 dan bu yana 46 yıl geçti
allahın izniyle ideolojilerinin bir ütopya olup pratikte uzun vaadede çökmeye mahkum olmasından ve soğuk savaştaki taktik hatalarından sovyetler yıkıldı ama müslümanların tepesinden abd-israil-rus-çin yapımı bombalar eksik olmadı komunizm bitti zulm son bulmadı adeta reenkarne oldu,müslümanların başından usame bin ladinler,vahhabi krallar,şii mollalar,baasçı diktatörler,taklitçi yöneticiler eksik olmadı...bunlar eski dönemlerin kötü adamlarını hiçde aratmadılar...

niye azamet sahibi evladı resulden son imam mehdi(r.a) allahu alem gelmedi...

Bu konuyu değerlendir