Birkaç yere katılmakla beraber, kardeşane olarak Üstad'ın bu sözünü yazma ihtiyacını hissediyorum..dikkat buyurun..
Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir; göz ise maneviyatta kördür.
Hutbe-i şamiye
Müslüman, elinden dilinden herkesin emin olduğu kimsedir. Herkesin örnek aldığı kimsedir.
Üstad bu sözü söylemiştir ve sonuna kadar doğrudur. Akıldan bahsedilmektedir ve aklın göze inmesi maddeye bağlıdır. Ancak Allah akıldan uzak değildir. Bizzat yaratılışında, aklın varlığındadır.
Tamamen doğru olan bir sözü tevillerle tamamen yanlış bir sonuca bağlamak mümkündür. Avukatlar bu işi en iyi bilenlerdir. Ancak bir de vicdan ölçüsü vardır ve vicdan hiç bir zaman yanılgıya götürmez. Vicdanen müsterih olarak "abinin mutlaka bir bildiği vardır" anlayışının bu söze bağlanışını hayretle karşıladım.
"Abi bilir" anlayışı hüsn-ü zannın gereği olmakla birlikte bir çok unsur vardır.
-Görevli abi meşveretle mi, yoksa bir şahıs tarafından mı seçilmiştir?
-Görevli abi ilmi yeterlilikten mi, yoksa kişiliksel yeterlilikten mi getirilmiştir?
-Vazife yapması mı istenmiş, yoksa kuklalık etmesi mi istenmiştir?
-Sorumluluğu altında bulunanlarla istişareli mi hareket etmektedir yoksa, onlar bişiy bilmez, onlara sorabileceğim mesele yok anlayışı mı taşımaktadır?
-....
-....
Her şeyi herkes bilmek zorunda değildir. Ama fetva veriyorsanız, birlite işler yapıyorsanız akıllarda soru bırakmamanız gerekmektedir. Büyük bir kesimin vebalini alıyorsanız hareketlerinizin sebebini açıklamak zorundasınızdır. Cemaat şirket değildir, hiç kimse de sizin şahsi isteklerinizi sebebini bilmedikçe yapmak zorunda değildir.
NURCUYUZ DıYORSANIZ VEYA BU ÜLKENıN ÇOğUNLUğU TARAFINDAN NURCU OLARAK BıLıNıYORSANIZ, YA NURCULUğA UYGUN HAREKET ETTığıNıZı GÖSTERMEK VEYAHUT DA NURCU OLMADIğINIZI ıTıRAF ETMENıZ GEREKMEKTEDıR.
Bediüzzaman hiç bir talebesine kendisine veya Risale-i Nur'a teslim olun dememiş, her yazılan mutlak doğrudur soru sormayın tavrı koymamıştır. Küçüğünden büyüğüne mihenke vurup ondan sonra alın demiş, herkesin her sualine mukni cevap vermiştir. Kendisini beğenenleri dahi beğenmeyen Üstad'ımızın, cahilliği kabul etmediği, teslimiyetçilikten ziyade tahkiki (sorgulanmış, irdelenmiş, analiz edilip doğruluğu konusunda şüphe kalmamış ve sonrasın teslimiyet ve ihlasla rayına oturtulmuş) imanı inşa etme çabasına girmiştir.
Daha kendisi yaşarken kendisine muhalefette bulunan ağabeyler olmuş, onların yanlışlıklarını bilip anlattığı ve onlar bu tavırlarından vazgeçmediği halde onlar hakkındaki hüsn-ü zannını bozmayıp her fırsatta onlara izahlarda bulunmuştur.
BU SÖZLERıM TAHLıLDıR, ıTHAM DEğıLDıR!!! DOğRULUğUNU ıDDıA ETMıYORUM, YANLIşLIğINI ıSPAT EDEBıLıRSıNıZ. ıSPAT OLARAK NURCULUK HAKKINDA SADECE ÜSTAD'IN HAYATINI VE RıSALE-ı NUR'U KABUL EDERıM, DığERLERı BU KONUDA HAMASı, şAHSı VE NAKIS KALACAğINDAN MEVZ-U BAHıS BıLE ETMEYE DEğER GÖRMEM...
2 sene Zaman grubunda kaldım ve sıkça ağabey bilir, Hocaefendi'nin bir bildiği vardır gibi ifadeler duydum. Öğrenciler hakkında kararlara varılırdı ve öğrencilerin fikri alınmazdı. Askeri liseye girmem istendi ve annemin başı açık resmini veremeyeceğimi söyledikten sonra "edeceğin büyük hizmetin yanında annenin başı açık resmini 5-6 erkeğin görmesinin ne ehemmiyeti var" anlayışını tamamen kendime zıt bulduğumdan helalleşerek yollarımı ayırdım.
Daha sonra Yeni Asya cemaatine dahil oldum. 8 senedir, ev abisi, bölge abisi, umumi meşveret veyahut da Mehmet Kutlular olsun hepsiyle tartıştım, hepsi tarafından muhatab alındım. Ya ikna edildim veyahut da isteğim kaale alındı. Ne sordumsa izahı yapıldı. A deyip B yapıldığına şahit olmadım. Neysek oyuz. Nasıl görünüyorsak öyleyiz. A abisi B abisi bilir demeyiz. Mihenkimiz bellidir. Uymayan abi de olsa, kardeş de olsa tepki verir, müsbet müzakere zemininde doğruyu ararız. Doğru KıMDEN GELıRSE GELSıN kendi değerimiz gibi kabul ederiz.
Hepimiz Allah'ın kullarıyız ve hepimiz kardeşiz. Herşeyimiz açık ve nettir ve biz bir cemaatiz. En ciddi konumdaki abisinden en basit(!) konumdaki kardeşine kadar herkes birbirine karşı sorumludur. Ve hiç bir zaman şüpheye ve evhama yol açmamaya gayret ederiz.
Ve ASLA MUSTAFA KEMAL'ıN RESMıNı VEYA HEYKELLERıNı, HıZMETLERıMıZıN HıÇ BıR KISMINDA, BıNASINDA VEYA HERHANGı BıR YERıNDE KULLANMAYIZ!! BU DA ÜSTAD'IMIZDAN ALDIğIMIZ EN BÜYÜK DERSLERDEN BıRıDıR.
Saygılarımla...