Giriş yapmadınız.

61

03.05.2005, 23:32

Başka bir nicki de mi var?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

62

04.05.2005, 00:00

Alıntı sahibi ""dagdeviren""

yazılanları ilgi ve dikkat ile takip ediyorum , sadece alperdini kardeşin neden her zamanki niki ile girmeyip bu yöntemi seçtiğini çözemedim.

Umarım bir bildiği vardır.

hangi nik, hangi yöntem... kaçırdığım bir şeyler mi var. öküz altında buzağı mı arıyoruz artık.

düşüncelerimde hiç bir değişme yok. dün ne isem bugünde aynıyım.

açıklama bekliyorum dagdeviren. aklından geçen ne ise veya benim bilgimin dışında bir şeyler varsa onuda yaz bi zahmet.

siteyi takip ediyorum. içinin rahat etmesi için ip noları kontrol ettir istersen.

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

63

04.05.2005, 07:14

Alperdini kardes:

Ayrilik ve ayrimcilik tabirini kullanmissin. Aslen Hocaefendi de, Risale-i Nurun diger cemaatleri de burada bir tabir kullanacaklarsa kullandiklari tabir "ayni irmagin kollari" oluyor. Hem ustad "Cadde-i Kubra-i Imaniye" ve "Minhac-ussunneh" gibi tabirleri kullanirken dikkat ettigi sey sudur. Yol tektir ama genistir. Patika degildir. Belki kafalar adedince farkli yol vardir.

Bakiniz yanlis oldugunu anlatmaya calistigim sey su:

Aslinda bende sizin kadar -belki daha fazla- Hocaefendinin hakkinda bazi ozel ve onun kiymetini gozumde artiracak seyler biliyorum. Lakin bunlarin cogunu anlatmamin burada ortaligi karistirmaktan baska bir faydasi olmayabilir. Hem zaten onun kendi sozu icinde "herkesin onu sevmesi gerekmedigi gibi, su dunyadan giderken bir fatiha okuyani olmasini bile dusunmuyor.".

Baska bir nokta da su: Daha once belirttigim gibi, Yeni Asya cemaatindeki kardeslerimizin bu yondeki gorusleri daha onceden beri belli. Hocaefendi ise zaman zaman genel manada samimi muslumanlara sitem etmekle birlikte, hicbirzaman ne Kutlular abiyi ne de baska bir abiyi hedef almis. Aksine bu konularda yorum bile yapmamis. Madem Hocaefendi boyle bir yolu tercih ediyor. Lutfen bunda bir hikmet oldugunu dusunelim ve de sessiz kalalim. Yoksa ona Allahin lutfu olan hitap kabiliyeti ile size ihtiyac duymadan kendi derdini izah ederdi.

Ahmed Said abim: Siz de inanin bahsettigim meseleye deginiyorsunuz. uzulmeyin burda butun herkes birlesse ve dese ki "sahsi manavi bir zatta toplanmis" yine de bir sey ifade etmez. Cunku o zatin kendisi bunu en basta reddediyor. Kendisini kah bu hizmette kaderin bir cilvesi ile onde gozuken olarak goruyor, kah o olmasa idi belki de hizmetler daha muvaffak olurdu diye dusunuyor. O yuzden kalbinizi ferah tutunuz. Evet Hocaefendi hakikat noktasinda bu asra Ustadin arkasindan damgasini vurmus sahistir(bunu lutfen mehdiyet vesaire manasinda degil, realiteler planinda algilayiniz). Lakin bu ne onu Nurlarin temsil ettigi sahsi manevinin onunde tutar(cunku sahsi manevinin bir parcasi butunden buyuk olamaz), ne de Nurlar onun arkasinda sonuk kalir. Aksine Hocaefendiler ve onun gibiler sayesinde Nurlar daha anlasilir olur.*** ... Bu yuzden aslen gerek oldugunu dusundugunuz savunma mekanizmasina gerek yok. Yani hemen "hocaefendiye soyle diyoruz, Yeni asyaya boyle" diye bir cikis yapmaya hakikaten luzum yok. Bu konuda size direk hitab ediyorum. Cunku cok kardesler burda Yeni Asyayi temsil eder konumda olmasa da sizin bu konuma bayagi yakin oldugunuzu hissediyorum. (Benim de Hocaefendiyi temsil eder konumda olmadigimin bilincindeyim. Bu yuzden referans alinacak sahis ben degilim.)

Aslinda diyecek cok sey vardi. Ama bana ve benim kisa aklima takildi. hakkinizi helal ediniz. Kirmak gayesi ile degil, onarmak gayesi ile yazmaya calistim. Allah cumlemize hayir nasip etsin...

hurmetler
barish

***: Aslen Nurlari bugun biraz daha iyi anliyorsam bunda Hocaefendinin payi inkar edilmez derecede coktur. Cok uzun sure Nurlari anlamadigimi dusundum. Hocaefendi ile Nurlar arasinda baglar olmadigini, olsa da cok guclu olmadigini dusundum. Ama bugun az ilmimle geldigim nokta bana Hocaefendinin Ustada serh yazan ve onun soylediklerini halkin anlayacagi sekilde kursulerden tekrar etmeye calisan bir bala kamet oldugunu haykiriyor. Tabi bu tamami ile goreceli ve sahsi bir seydir....
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

64

04.05.2005, 08:18

Hoca efendi, bir entellektüel yazar, fikir adamı, köşe yazarı, ya da herhangi bir alim olsa dediklerine bu kadar dikkat etmezdim. Ama hoca efendi, bir cemaatin lideri. Diğer abilerin cemaatleriyle olan durumları ile hoca efendinin cemaatiyle olan durumu farklı. Organizasyon farkı diyeyim, ucu ufuksuz yerlere gitmesin bu sözün. Abilerin, bilhassa hoca efendinin - bu farkı nedeniyle - dini veya meşrebi konularda yapacakları inhirafların nüfuzu çoktur. Benim itirazım bundan sudur eder.

Sözler'in sonunda neşredilen Zübeyr abinin verdiği 'Konferanstan' bir bölüm alıntı yapacağım.

şimdi Risâle-i Nur külliyâtından, imân, Kur’ân ve Hazret-i Peygamber (a.s.m.) Efendimiz hakkında olan eserlerden bâzı kısımları aynen okuyacağım. Siz bu eserleri elde edip tamamını okursunuz. Okurken, belki izah edilmesini isteyen kardeşlerimiz olacaktır. Fakat, bu hususta arz edeyim ki, Üstâdımız Bediüzzaman, bir Nur Talebesine Risâle-i Nur’dan bâzan okuyuvermek lütfunu bahşederken, izah etmiyor, diyor ki: "Risâle-i Nur, imânî meseleleri lüzûmu derecesinde izah etmiş. Risâle-i Nur’un hocası Risâle-i Nur’dur. Risâle-i Nur, başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmıyor. Herkes istidâdı nisbetinde kendi kendine istifâde eder. Aklınız herbir meseleyi tam anlamasa da, ruh, kalb ve vicdânınız hissesini alır. Ne kadar istifâde etseniz, büyük bir kazançtır."
Okunan Türkçe veya Arapça bir risâlenin izahı, başka bir risâlede varsa, onu getirip okuyor. Risâle-i Nur’daki gayet ince nükteleri derk eden basîretli âlimler de der ki: Bir âlimin yüksek bir ilmi olabilir, fakat Risâle-i Nur’u cemaate okurken*** tafsilâta girişip eski malûmâtlarıyla açıklarsa, bu izahâtı, Risâle-i Nur’un beyân ettiği asrımızın fehmine uygun ve ihtiyacına tam cevap veren hakikatlerin anlaşılmasında ve tesirâtında ve Risâle-i Nur’un mahiyetinin derkinde bir perde olabilir. Bunun için, bâzı lûgatların mânâlarını söyleyerek aynen okumak daha müessir ve daha efdaldir.
ıstanbul Üniversitesindeki kardeşlerimiz de böyle okuyorlar. Biz de hulâsaten deriz ki: Risâle-i Nur, gayet fasîh ve vecîzdir. Sözün kıymeti îcâzındadır, kısalığındadır. Bir mesele-i imâniye ve Kur’âniye umuma ders verilirken, mücmel olarak tedrisinde daha fazla istifâza ve istifâde vardır.


***: Burası dikkat çekici işte, üzerinde düşünelim.Niye cemaate okurken? Cemaatte kimler var, nasıl insanlar bunlar? Ne diyince ne anlarlar, ne kadar ölçer-tartarlar?


Yani, hoca efendi hem cemaat lideri, bakın, sadece bir alim değil, o yüzden yaptığı ve katılmadığımız te'viller daha nüfuzlu. Niye, çünkü okuyanların ekseri tarafından tahkik değil taklid makamında. Bir şarih olarak yaptığı şerhlere katılmadığımız noktalar da çoktur. Hoca efendi zaten bir beyanında "Başka eserlerden de faydalandım." demiştir, daha başka beyanat da var ama onlara değinmeye gerek görmüyorum. Risalelerin bir önemli hususiyeti ise "Ne şarkın ulumundan, ne garbın fünunundan, Kur'an'ın i'caz-ı manevisinin tereşşuhatından" olmasıdır. Yani, risalelerin içine başka bir şey karıştı mı, tabiri caizse büyü bozulur. Başka şerh yazanlar var, hatta bariz yanlış yazanlar da var, ama onlara başımı çevirip bakmıyorum. Çünkü onlar "okunuyor" , "taklid" edilmiyor. Hoca efendi muhabbeti, onun cemaate olan konumu gibi bir çok sebep var bu farkı doğuran. Bunlara katılmayabilirsiniz, "Bunlar tekellüftür." de diyebilirsiniz, zaten beklentisi içinde olduğum teba ve taklid değil. Muhakeme edip yazdıklarınız beni daha memnun eder. Muhakemem gelişmiş olur, dersimi alırım, ilim öğrenmiş olurum.


Bir not: Burada taklidden kastım, muhakemeden uzaklaştırarak, muhakemesiz kabule sebebiyet verenlerdir. Hoca efendi cemaati içindeki ehl-i tahkik ve müdakkik ekalli kalil kısmı tenzih ederim. Cemaatte kanaat lideri olarak Mehmet Kutlular olsun, bilhassa Ankaralı cemaatin iyi bildiği Ali Vapurlu abi olsun, dediklerinin hepsine katılmak zorunda değilim. Bunu terbiyesizlik, had bilmezlik, hodfuruşluk olarak algılamayın, ben onu kendim tartarım, mihenge vururum, güzelse kabul ederim, ama "bu tartı bu kadar sıkleti çekmez" cinsinden bir mesele ve vicdanımın kabul etmediği bir durumsa sadece onu bekleme salonunda tutarım, oralara elimin yetmesi için boyumun uzamasını beklerim. Dediklerini mefhum-u muhalifiyle de düşünürüm, ta ki elime sağlam ve hiç korkmadan sarılacağım ehakk çıksın. Ehakkı aramayı tıkayan yola da karşıyım. Ama dediğim gibi bunun sebebi terbiyesizliğim değil, risalelerin Kur'an'ın i'caz-ı manevisinin tereşşuhatından olması, çok mana tabakaları olması ve diğer hususiyetleri. Bir okuduğum şerhi veya dini kitabı bir daha okumaya çok müştak değilim, Kur'an, hadis ve bunların mezcini barındıran risale külliyatı hariç. Çünkü şahidiz ki, 25-30 yıl risaleleri okumuş adam, tekrar okuduğunda duygu ve mana alemlerinde yeni şeyler bulabiliyor. Üstad - sanırım - Sıddık Süleyman'a üst üste 5-10 defa 5.Mektubu okutturuyor. Sıddık Süleyman abi soruyor, sürekli bunu okuyoruz, niye. El-cevap: "Kardeşim Süleyman, bunlar yazdırıldı." Tekrar hatırlatayım, hoca efendinin şerhi hoşunuza gidebilir, basamak olabilir, ama hoca efendinin şahsiyetinde cem' olmuş hususiyetler nedeniyle olabileceklerden ötürü bu yol benim fikrimce efdal olan değil... ımam Rabbani'nin fikirlerine dahi itirazda mahzur görmüyorum, sebebi haklar içinde "ehakkı" bulmak. Kaldı ki, bazen yazdıklarımı sonradan beğenmiyorum, sürekli kemal arayışı içindeyim. Risale-i Nur'da beni cezbeden en büyük şey bu belki de. Kur'an'ın manevi feyzinden olması ve ne kadar kemal aramak için perde yırtsam, arkasından bir başka perde çıkması.

Metin Karabaşoğlunun bir yazısı var, htm olarak kaydedip, dosya olarak e-mail adresinize yollayın, ben hoşuma giden yazıları böyle arşivliyorum.
Ehakkı ararken


Nefsime tavsiye: "Hep de kolay lokma" deme, zahmetsiz rahmet olmaz. Alperdini kardeşin imzasında dediği gibi "Risale-i Nurlar çok kıskançtır.." . Bu aşk cefalı da olsa efdaldir.

Bir ek: barish abi de bilir ki, matematikte, "Tamam abi, sen öyle diyorsan öyle olsun." diyip sadece formül ezberleyenler başarılı olmaz. Girişken olmak lazım, değil mi? Bu hocayı saymamak anlamına gelmez, hocanın aklı dağınık olur, 2+2 ye gider 5 yazar tahtaya. Hem hoca her zaman, her yere erişemez. Matematik hakkında konuştuğumdan, her ne kadar ihlaslı olmasa da, barish abinin bunu teyid edeceğini zannediyorum.
Bizim aradığımız zaten tahkiki iman, 'tahkik'in lügat manası ne demek?

65

04.05.2005, 08:37

Alıntı

M.Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bazı talebelere Risale-i Nur'u anlamak üzere ve sadeleştirme hakkında sohbetinde, talebelerin kaydettiği bazı beyan ve ifadeleri:
Arapça'da 62.000 kelimenin Türkçe karşılığı yoktur. Siz isteseniz de tam tercüme yapamazsınız. Mesela Rububiyet, Uluhiyet..., gibi. Bu kelimelerin karşılğı yoktur. Arapça'dan tercüme kesinlikle orjinal olmaz ve mana bozulur. En az verim de maalesef Türkçe tercümede olmaktadır. Risaleleri anlamak için sadece dilde ısrar etmemelidir. Biraz sabır, azıcık gayret ve dikkat inşallah hedefe ulaştırır.
Kitap sadeleştirme speküle bir meseledir, mevzudur. Tercüme edilen eserler bir bakıma incil akibeti gibidir. Her sadeleştirmede bir çok tavizler verilir. Ve açılan kapı kapanamaz. Risalelerin en ağır yerleri ya Medrese-i Yusufiye'de ya da 10-12 hastalığın insanın üzerinde abandığı dönemlerde katip usulü yazılmıştır. (Katip usulü demekle; Hocaefendi Nurların tamamen ihtiyarı haricinde mahza ılham-ı ılahî olduğunu beyan etmektedir.) Yazılışında dahi bir hikmet vardır. ıslam'a doymuş ve dolmuş insanlar olmak için bu kitapları mukayeseli olarak en az 5 (beş) defa okumak gereklidir. Bir ara 3 (üç) defa okunsa da olur demiştim ki Üstadım beni rüyada iken ikaz etti tekrar bu sayıyı beşe çıkardım. Kitapları iyi bilen ağabeyleri ve kardeşleri bulmaya çalışın ve mütalaa edin. Risale-i Nurlar çok kıskançtır ve kendine aşık olmayana yüzündeki peçeyi sıyırmaz. Müellifi Muhteremin neşredilmemiş kitaplarından tutun da; Lenin'e, Freud'a, Marks'a kadar hepsini okudum. Dedim ki; onların yollarını taktiklerini de öğreneyim. Ama şimdi diyorum ki; bu kitapları (Risale-i Nurları ) en az beş defa okuyun, başka bir şey istemez!... Risaleleri şu zamanda iyice anlamadan başka şeylere tevessül ederseniz; bir yerde mutlaka mantık hatası yaparsınız. Eğer siz ıstanbul'da üçlerin, Urfa'da ikilerin elle sayıldığı bir dönemi idrak etseydiniz, şimdiki şu halde şükreder ve vefa ne demek o zaman anlardınız. Risaleler okyanus gibidir... Bazı yerleri sahil kıyısı gibidir. Bazı yerleri 25-30 metre gibidir, -ihtisas ister. Bazı yerler vardır ki bir kaç yüz metredir ve kalp ve ruhun derece-i hayatına çıkmayan orada yüzemez. Bazı yerler bir kaç bin metre derinlikteki yerlere benzerler. Kalbi nefsine, cesedi midesine galebe edemeyenler oralarda yüzemezler. En büyük transatlantikler dahi Guamm çukurundaki merkezkaç kuvveti riskini göze almazlar. Bazı yerler Allah'ın kainata va'zettiği mizana ayna olarak Everest tepesinin zıddı. Guamm çukuru gibi derindir ki (11.000m.) orada yüzmek için Vekil-i Müceddit-i Elf-i Salis-i Aşr olmak; öyle bir dalgıç olmak lazımdır.


önce şu yazıyı bir okuyun

66

04.05.2005, 08:40

Okudum.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

67

04.05.2005, 08:43

Kardeşim, ben pederime de muhalif fikir söylerim, Kutlular abiye de, ımam Rabbaniye de. Ama ihtilafta husumet yoksa ve terbiyesiz, edepsiz olmamak şartıyla. O zaman bunda mahzur görmem. Zübeyr abi "Kardeşlerimizin tenkidleri tebrik, tükürükleri misk-ü amberdir" demiştir. Haşa tükürecek değiliz tabi ama... Eğer mefhum-u muhalif, farklı fikirler, ehakk ve kemal arayışı gibi şeyler olmasaydı, meşveret diye bir şey de olmazdı zaten. Hz.Peygamber (a.s.m.) ile Uhud harbi için istişare eden sahabileri hatırlatırım. Biz mü'minlerin, müslimlerin nazarında tenkid edilmemesi gereken "Allah ve Resulü" dür. Zira Cenab-ı Hak mutlak kemaldedir, bütün eksiklerden münezzehtir, bize "fesaddakna" diyip iman etmek düşer. Yukarıdaki örnekte Hz.Peygamberin (a.s.m.) istişaresi ile tenkidi aynı kefeye koymak gibi bir niyetim yok, haşa, sahabiler Hz.Peygamberi a.s.m. asla tenkid etmezler. Ama burada ortak olan şey, "Farklı düşünceler." . Hz.Peygamberin a.s.m. istişaresinde başka unsurlar da olabilir, ashabın muhakemesini geliştirmek, onları yetiştirmek gibi, Allahu a'lem bissavab... Metin Karabaşoğlunun yazısını okuyun... Beni tenkid edene daha kızmamam lazım gelir, çünkü kemalata sebebiyet verir. Risale-i Nur külliyatı da, yüzlerce yıldır tenkidleri biriken ehl-i ilhad ve tuğyana en güzel cevaptır zaten. ışte, yaranın büyüklüğü nisbetinde, Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden bir ihsan: Risale-i Nur. Niye daha önceki çağlarda büyük velilere nasip olmadı hakikatlerin böyle beyanı? El-cevap: Bu ahirzamanda, bin seneden beri biriken ve sonunda taşıp seller gibi gelen fitnelere, tenkidlere, böylesi bir tefsir lazım gelir ve yakışırdı. Allahu a'lem bissavab.

Kastamonu Lahikası, 28, 29
Risale-i Nur, yalnız bir cüz’î tahribatı, bir küçük haneyi tamir etmiyor; belki küllî bir tahribatı ve ıslamiyeti içine alan dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kaleyi tamir ediyor. Ve yalnız hususi bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor; belki bin seneden beri tedarik ve teraküm edilen müfsit âletlerle dehşetli rahnelenen kalb-i umumî ve efkâr-ı âmmeyi ve umumun, bâhusus avâm-ı müminînin istinadgâhları olan ıslamî esaslar ve cereyanlar ve şeâirler kırılmasıyla, bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumîyi Kur’an’ın i’câzıyla o geniş yaralarını, Kur’an’ın ve imanın ilaçlarıyla tedavi etmeye çalışıyor.
Elbette böyle küllî ve dehşetli rahnelere ve yaralara hakkalyakin derecesinde ve dağlar kuvvetinde hüccetler, cihazlar ve bin tiryak hâsiyetinde mücerrep ilaçlar, hadsiz edviyeler bulunmak gerektir ki, bu zamanda, Kur’an-ı Mucizü’l-Beyânın i’câz-ı manevisinden çıkan Risale-i Nur, o vazifeyi görmekle beraber, imanın hadsiz mertebelerinde terakkiyat ve inkişafata medardır, diyerek uzun bir mükâleme cereyan etti. Ben de tamamen işittim, hadsiz şükrettim. Kısa kesiyorum.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

68

04.05.2005, 09:14

alperdini kardeşim;

lütfen aynı yazıları tekrarlayıp durmayın.
o yazıyı herkes okudu.
zaten müzakere de o yazı üzerine devam ediyor.

69

04.05.2005, 09:18

önce oNUR yazmış..

Alıntı

Hoca Efendi Risale-i Nur yeter diyor madem Hoca Efendi'nin sair kitaplarını nasıl fehm etmemiz lazım. Neden o kitaplar okunuyor madem Risale-i Nur yetiyor. O kitaplarda Risale-i Nur'dan bahsetmiyor mesela. Sonsuz Nur. Kırık Testi vs..


sonra btokgoz düşünceleri ifade etmiş.

Alıntı

Selamün Aleyküm

ben acizane Fethullah Gülen Hocaefendinin Risale-i Nur hakkındaki görüşlerini aktarmak istedim.Kendisi zaten belirtmiş fakat söylemekte fayda var kendisinin kitapları,vaazları ve sohbetlerini birkaçkez dinlemek nasip oldu..Risaleler-i elime almış okuyormuşum gibi hissediyordum,Hocaefendi çok iyi bir Risale-i Nur Talebesi ,Risale-i Nur okyanusundan istifade ettiği hayat tarzından,konuşmalarından,sohbetlerinden her şeyden önce iman kurtarmak için vesile olduğu hizmetlerden bellidir.Allah Razı olsun demek düşer bizlere.ınşallah Fethullah Gülen Hocaefendi gibi Risale-i Nur Talebeleri yetişir..Bu bir zincir Hocaefendide Kuran-ı Kerim ----> Risalei Nur ----> ve Ordan kollara ayrılan bir hizmet , bir çoşkunun vesile taşlarından birisi(Sungur Abi ,Sait Özdemir Abi, Mehmet Kırkıncı Abi,Kutlular Abi ve diğer ağabeylerimiz gibi ) örnekler çoğalabilir …Allah öyle takdir etmiş…Elhamdulillah deyip böyle insanların sayılarının artması için dua etmek düşer bizelere..

Allah Kuran-ı Kerim deryasından istifade eden herkese,her cemaate birlik ve beraberlik nasip etsin.Birbirimize husumet edip kendimizi harap etmek yerine birbirimizin hayrını isteyen küfür ve cehalete karşı olan savaşta vesile taşları olmamızı nasip etsin.Biz veya bir başkası yapan mutlaka çıkacağı için bu omuz omuza yürüyüşte geri kalıp harap olmayız ınşaAllah….


oNUR yine cevaben yazmış

Alıntı

Hüsnü zanınız çok güzel ama keşke dediğiniz gibi olsa...


ve işte patlak veren bir yazı ve ifade... hani iki gündür Alperdini'ye ithafen iyi ve tepki yazılarını yazıyordunuz ya; bir allahın kulu şu yazıyı dikkate alıp sen ne diyorsun demedi. hani bu forum yeni asyacıların forumu olarak dağdan gelip bağdakini kovmak gibi bir gaflete düşmüşüm. ahmedsadi abimiz çok güzel!! ifadelerle müslüman mahallesinde salyangoz satan adama hitap etmiş gibi kullandığı ifadelere kimse sesini çıkarmadı. tek sesimi ben çıkardım; hata etmişim.. üstadın ifadesi ile cinayet işlemişim.

Alıntı

niçin hadisleri farklı yöne çekerek mantıksız görüşler ortaya koyuyorsunuz.
bir defa yukarıya naklettiğiniz ifadelerin doğruluğu şüpheli.
zira ben bizzat Hocefendinin yazısından okudum.
ilk sadeleştiremeye teşebbüs eden Hocaefendi.
bun bizzat kendisi söylüyor.
diğer yandan Hocaefendi ısrarla "ben nurcu değilim" diyor.
siz ısrarla Hocaefendi yi de diğer nur talebeleri sınıfına sokmaya çalışıyorsunuz.
lütfen biraz dikkatli olun.
ve lütfen biraz Hocaefendiyi tanıyın.
Hocefendi hedef ve maksadı nurların dışında olan bir insandır.
Bir nurcu veya nur talebesi değilidir.
O bir Hoca dır.
Bir hoca nasıl talebe olur?
saygılar


ve buda rejume hanım; (hepsini değil,sadece bir kısmını aktarıyorum hepsini okumak isteyen en başlara baksın)

Alıntı

Risale-i nur 'un hiçbir yerinde böyle bir şey yazmazken bu şahıs hangi hakla böyle bir şey söyleyebiliyor?
eğer böyle bir şey olsaydı üstad bunu risale-i nurlarda yazardı. Kardeş bu çok tehlikeli bir açıklama. Sanki üstad bu dünyadan ayrıldıktan sonra o şahsın üzerinden talebeleriyle irtibata geçiyor gibi.
Bediüzzaman hayatını bu tarz bid'alarla savaşa adamışken hocaefendi nasıl böyle birşey söyleyebiliyor
zübeyir abi bile, üstadın en yakın talebesiyken, böyle birşey söylememiştir. Bu tarz şeylere asla ve kat'a izin vermemiştir. Üstadın bu dünyada vazifesi bitmiştir ve ebedi aleme intikal etmiştir. Kendisi bunu tüm risalelerde söylerken, ben bu saçma rüyaya nasıl inanacağım??? Gerçek nur talebesi zaten böyle bir rüya görse bunu kimseyle paylaşmaz, bunu sanki bir kerametmiş gibi etrafta söylemez. Ben bu rüyaya kesinlikle inanmıyorum.!!!

rejume hanıma ithafen bir iki şey belirtmek istiyorum. bu yazınıza binaen verdiğim cevabı tekrar okudum. her hangi bir yanlış yaptığıma inanmıyorum. peygamberlerden sonra vahy yolu kapanmıştır. evliya insanların keramet göstermeleri, ilhamen yada rüyada iken gördüklerinden istifadedir. ben de size risale-i nurların şularında bunu ispat ettim. bazı ispatlar kalbe bakar. her şeye delil gösteremem. gelelim bir diğer noktaya. herkes elini vicdanına koyup şunu kendine sorsun. (bir fiil herkes lütfen).. risale-i nur külliyatını kaç kere okudunuz. bir... iki... üç...


peki üstad ne diyor, bu zamanda risale-i nurları iyice anlarsanız zamanın alimi olursunuz diyor. risale-i nurları günde 40-50 sayfa okumak değildir okumak. 5 kere okuyun hakkını vererek okuyun demiş hocaefendi. üstad ile hocaefendi arasındaki kurbiyetin varlığına yokluğuna sizin müdahil olma gibi bir durumunuz varmı.... yok!... e o zaman ben nerde yanlış yaptım.


sonra dagdeviren yazmış (zeten evhamlı birisi ki, beni nik değiştirmek gibi hareket ile suçladı. normal görüyorum, sanal alemde fazla zaman geçirmiş olduğu zannına kapıldım.) dagdeviren!, izn-i ilahi ile insan bu dünyada imanı nisbetinde dağlarıda devirir, mikro alemdeki canlıyada ezilir.

Alıntı

Bana göre Hocaefendi kendi yolunu çizmiş ve kendine göre ilerlemektedir , yaptığı bazı hareketler nur talebeleri tarafından desteklenmemesine karşın , onun beyanatına nazaran sessiz kalınmaktadır. Onu ısrarla nurcu olarak göstermenin de hiç bir anlam ve gereğide yoktur..

Dip not: hocaefendi cı - cu ekli taraf belli eden sondan eklemeli kelimelerden hoşlanmıyor. mesela, nurcu, mesela fetullahçı gibi.
bu konularda eksik bilgileriniz var sanırım. bizler üstadı, üstad; risale-i nurları kaynak edindik. bu foruma gelme maksadım!da oydu. ama görüyorumki sizler falanca bir insan bizden değildir demek için topyekün maksadı değiştirdiniz. bak yukarıdaki yazıya. dikkatli okumadığın belli oluyor.

risale-i nuru okumak bakmak ve görmek gibi bir durumu gizler içinde. kimisi 10 defa hatim etmiştirde sadece okumak la yetinmiştir. kimisi bir sefer okumuşturda alacağını almıştır. hocaefendi 5 defa okuyun derken 5 kere okuyun ondan sonra okumanız gerekmez demiyor. hocaefendinin önceki ifadelerinden şöyle dedi böyle diyen arkadaşlar!!! bu yazıyı okuduğunuzda neden böyle demiş şöyle demiş demiyorsunuz. topyekün bizden değildir demek zorunluluğu hissediyorsunuz.


bu durumu farklı bir şekilde ifade etmiştim.. dava adamı... halen davayı benimsememişsiniz diyorum kimse dava mevzuu olunca oralara değinmiyor.. risale-i nuru okumak anlamak anlatmak için nurcu mu olmak gerekiyor. üstada talebe mi olmak gerkeiyor. dava zamanın iman meseleleri değilmi. hocaefendi farklı kulvardamı hizmet ediyor.


ahmed said abi; sen o yazıyı 2 kere oku...

70

04.05.2005, 09:22

ahmetsaid abi:
ınnAllahe mea's-sabirin.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

71

04.05.2005, 09:46

değerli Barish kardeşim;
Yazılarınızdaki bir kaç hususa temas etmek gerekiyor.

Alıntı

Ahmed Said abim: Siz de inanin bahsettigim meseleye deginiyorsunuz. uzulmeyin burda butun herkes birlesse ve dese ki "sahsi manavi bir zatta toplanmis" yine de bir sey ifade etmez. Cunku o zatin kendisi bunu en basta reddediyor. Kendisini kah bu hizmette kaderin bir cilvesi ile onde gozuken olarak goruyor, kah o olmasa idi belki de hizmetler daha muvaffak olurdu diye dusunuyor. O yuzden kalbinizi ferah tutunuz.

Risale-i Nurun şahsı manevisinin temslicisi Üstad Bediüzzaman Said Nursi dir. Bu hal kıyamete kadar devam edecektir. Üstad ve Nurlar son hizmet kervanıdır. Artık Risale-i Nurdan sonra ne yeni bir hizmet gelecek, ne de yeni bir şahıs zuhur edecektir. Üstad Mücedditlik silsilesinin son halkasıdır. Yani Ahirzaman Mehdisidir. Bu nedenle Risale-i Nur bir şahıs hareketi değildir. Fikir hareketidir. Onun içindir ki, nurcuların Hocası yine Risale-i Nurdur, Risale-i Nurdaki Kurani prensiplerdir. Başka da hoca aramaya gerek yoktur. Bir nurcu her an ve zamanda açar kitabını okur ve kainat sayfasına yazılan ayat-ı ilahiyeyi ders alır.

Alıntı

Evet Hocaefendi hakikat noktasinda bu asra Ustadin arkasindan damgasini vurmus sahistir(bunu lutfen mehdiyet vesaire manasinda degil, realiteler planinda algilayiniz). Lakin bu ne onu Nurlarin temsil ettigi sahsi manevinin onunde tutar(cunku sahsi manevinin bir parcasi butunden buyuk olamaz), ne de Nurlar onun arkasinda sonuk kalir. Aksine Hocaefendiler ve onun gibiler sayesinde Nurlar daha anlasilir olur.*** ...

Din hizmetleri maddi ölçülerle tartılamaz. Dini cemaatler de siyasi partiler gibi davranamaz, ki sayı çokluğu ile maddi imkanlar ile övünülmeye kalkışılsın. Bu noktada Saygıdeğer Hocafenedinin Üstad'ın arkasından damga vuracak ne ehliyeti, ne de yetkisi olmadığını düşünüyorum.


Alıntı

Bu yuzden aslen gerek oldugunu dusundugunuz savunma mekanizmasina gerek yok. Yani hemen "hocaefendiye soyle diyoruz, Yeni asyaya boyle" diye bir cikis yapmaya hakikaten luzum yok. Bu konuda size direk hitab ediyorum. Cunku cok kardesler burda Yeni Asyayi temsil eder konumda olmasa da sizin bu konuma bayagi yakin oldugunuzu hissediyorum. (Benim de Hocaefendiyi temsil eder konumda olmadigimin bilincindeyim. Bu yuzden referans alinacak sahis ben degilim.)


Değerli barish kardeşim;
Bizim Hocaefendi hakkındaki görüşümüz net ve açıktır.
Biz onun ilim ve faziletine ve hizmetine(Bazı bölümlerini kabul etmesek de) saygı duymakla birlikte Risale-i Nur talebesi olmadığı kanaatini taşıyoruz.
zaten bir hocanın da talebe olamayacağı açıktır.
insan hem hoca hem talebe olamaz...
bundan öte bir düşüncemiz yok.
saygılar

72

04.05.2005, 10:01

Alıntı

bu konularda eksik bilgileriniz var sanırım. bizler üstadı, üstad; risale-i nurları kaynak edindik. bu foruma gelme maksadım!da oydu. ama görüyorumki sizler falanca bir insan bizden değildir demek için topyekün maksadı değiştirdiniz. bak yukarıdaki yazıya. dikkatli okumadığın belli oluyor.

Alperdini kardeşim;
saygı ölçülerinin dışına doğru hareket ederek topyekün forumu suçlamaya hakkınız yok.
biraz ölçülü olun.
Bak, barish kardeş de sizinle aynı düşünceyi paylaşıyor.
siz neden bu kadar agresif davranıyorsunuz?
devamı halinde tedbir alacağımı bildiririm.

saygılar

73

04.05.2005, 11:35

tehdit gibi tedbir alacağım demek.





e buyrun alınız.

74

04.05.2005, 13:34

fethullah gülen hocaefendiye,yabancı araştırmacı fred a.reed soruyor...

said nursinin takipçimisiniz diye

hocaefendi;ben yazılarımda küçük risalelerinden istifade etmeye çalıştım,o muhterem zatın takipçisi olmayı kaldırabilmekden acizim.bunu iddia edecek son kişiyim

ne anlıyoruz bu cevapdan?

ne diyecekdi hocaefendi?

said nursinin yerinde ben varım...

ben çok uluyum pek yüceyim...

bana bait etmeyen onun yolunu takip etmiş olmaz mı?diyecekdi...

75

04.05.2005, 13:40

Buna cevap veririm ama tartışma alevlenir.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

76

04.05.2005, 13:43

selamın aleykum

bence vermesen daha ii olur...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

77

04.05.2005, 13:46

Diyecek 100 sayfa sözüm de olsa demiyorum, çünkü ortam kaldırmayacak. Hoca efendi hakkındaki fikirlerimin bir kısmını şu ana kadarki en mutedil şekilde dile getirdim. Bu tenkidlerin sonu husumettir... Sevdiğiniz insanın tenkidi %99.9 eminim ki hoşunuza gitmeyecek. Velev ki en hafif tarzda anlatayım.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

78

04.05.2005, 13:54

Bu başlığın kilitlenmesi sanırım iyi olacak...
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

79

04.05.2005, 13:57

selamın aleykum

bence gerek yok Ahmetsaid abimin dediği gibi kapansada yine çıkıyor karşıya...ama ben sadece hoşgürü diyorum...bazen yapılan eleştiriler oteki cemaatte olanları anlamadan kırıyor...Yani ben ihlas diyorum...mesleğim en güzel diyelim ama otekileri batıl göstermeyelim...sözüm genel kimseye özel söylemiyorum kimseye de nasihat veremem bilgim de yaşım da müsait deil...selametle
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

80

04.05.2005, 14:20

değerli kardeşler;
bu konu kilitlenmese daha iyi olur.
zira burada her kes fikrini açıkça söylesin.

ama bir noktaya dikkat lazım.
lütfen hakarete varan şeyler söylenmesin.
her türlü fikri müzakereye evet, ama hakerete hayır.

Bizler medeni olarak birbrirmize fiklerimizi söyleyemeyecek isek, kim söyleyecek?

saygılar

Bu konuyu değerlendir