arkadaşlarımız bana şu cevapları verebilirler mi...
1. peygamber efendimizi(sav) gören, gerçek anlamda görmüşmüdür
2. Hz.Ali (ra) ve Abdulkadir geylani (k.s.) gibi şahsiyetler halen dünyada tasarruflarını devam ettiriyorlar mı?
3. nuraniyet kesbeden abdal diye tarif edilen şahsiyetler bir anda bir çok yerde görülebilirlerm i?
4. 2.sorudaki şahsiyetlerden gavs-ı abdulkadr geylani hz.leri üstada yetişme dönemlerinde himmetleri olmuşmudur.
5. risale-i nur derslerinde Hz.Ali (ra) ve Abdulkadir geylani (k.s.) gibi şahsiyetler bulunabilirler mi?
6. günümüz şartlarında insanın imanını korumasının zor olduğu gerçeği varmıdır.
7. camaat gibi bir oluşum içinde, cemaat imamının sırtındaki yük manen ağır değilmidir. eğer ağırsa bu manevi ağırlıklar ve dışarıdan gelen tepkiler o insanı yıpratmaz mı.. yıpratırsa bu kadar dirayetin menbaı nedir.
8. eğer mezhepler rahmani ise, cemaatleri de aynı rahmaniyet içine almak mümkün değilmidir.
9. Hz.Ali (ra) ve Abdulkadir geylani (k.s.) gibi şahsiyetler tasarruflarında cemaat liderlerine himmet edemezler mi?
evet arkadaşlar bir cevap alayım lütfen.
not bunlara kendi kafamda bir cevap var. ve hemen hemen hepsinide risale-i nur ve yardımcı kaynaklardan istifade ederek bir nebze çözdüm.
kaynaklarım :
16.söz 1.şua
zamanın sesi - islam yaşar
tarihçei hayat (üstadın gördüğü rüya özellikle)
süleyman kösmene abimizden bir kaç yazı
benim cevaplarımı veriyorum :
1. peygamberimizi gören evet gerçek manada kendi kabiliyeti nisbetinde görmüştür.
bakınız 16.söz 1.şua üçüncüsü
nurânî ruhların aksidir. şu akis, hem hayydır, hem ayndır. Fakat aynaların kabiliyeti nisbetinde tezâhür ettiğinden, o ruhun mahiyet-i nefsü’l-emriyesini tamamen tutmuyor.
Meselâ, Hazret-i Cebrâil Aleyhisselâm, Dıhye sûretinde huzur-u Nebevîde bulunduğu bir anda, huzur-u ılâhîde, haşmetli kanatlarıyla Arş-ı Âzamın önünde secdeye gider. Hem, o anda hesabsız yerlerde bulunur, evâmir-i ılâhiyeyi tebliğ ederdi. Bir iş, bir işe mâni olmazdı.
ışte, şu sırdandır ki, mahiyeti nur ve hüviyeti nurâniye olan Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, dünyada bütün ümmetinin salâvâtlarını birden işitir ve Kıyâmette bütün asfiyâ ile bir anda görüşür; biri birisine mâni olmaz. Hattâ evliyâdan, ziyâde nurâniyet kesb eden ve abdâl denilen bir kısmı, bir anda birçok yerlerde müşâhede ediliyormuş. Aynı zât, ayrı ayrı çok işleri görüyormuş.
2.soruya cevap
Evliyâdan bazılarının, makamlarının kâbiliyetine göre kendileri ölmüş olsa bile, kıyâmete kadar Müslümanların muhtelif halleri ile, ıslâmiyet’in inkişâfı ile, Kur’ân ve Îmân hizmetiyle yer yer ilgilendikleri, bir kısmının bizzat tasarruflarını sürdürdükleri yolunda mûteber haberler var. Artık peygamberler devri kapandığına göre, son dînin selâmeti ve buna dayalı olarak beşerin huzuru ve saadeti söz konusu olunca, bir kısım mâneviyât büyüklerinin öldükten sonra da tasarruflarını sürdürmeleri, Allah’ın bu ümmete bir şefkatinden ve rahmetinden başka bir şey değildir.
3.soruya cevap
1.sorunun cevabı içerisinde mevcut
4.soruya cevap
evet olmuştur. bakınız islam yaşar abinin "zamanın sesi" adlı kitabına
5.soruya cevap
şimdi ihlâs zamanıdır. Biz, yapmamız gereken hizmeti ihlâs ile yapar, atmamız gereken adımı ihlâs ile atar, göstermemiz gereken çabayı ve gayreti ihlâs ile gösterir, bulunmamız gereken derslerde—Allah’ın izniyle—ihlâs ile bulunmaya muvaffak olursak; Allah dostlarının, evliyânın, mâneviyat büyüklerinin, her asrın mebuslarının ve selef-i sâlihîn âlimlerinin tasarruflarını da, duâlarını da, himmetlerini de, hoş nazarlarını da, teşvik sıvazlamalarını da, sevgilerini de, şefkatlerini de; inşallah üzerimize celb edebiliriz.
6. evet vardır. korumak ehl-i sünnet vel cemaat ile olur. o yüzden kim olursa olsun ehl-i sünnet vel cemaate tabi olmakta fayda vardır.
7.soruya benim kafamda bir cevap vardır ama gizli kalmasını istiyorum. daha sonra izah edebilirim sanırım.
8. ihlasın olduğu her işte allahın bir kolaylık gösterdiği görülür. cemaatler rıza-i ilahi içinse bu mümkündür.
9. 7.soruma cevap gibidir bu soru. ama yinede siz bir düşünün.
gaybı allahtan başka kimse bilemez.