Giriş yapmadınız.

1

13.04.2005, 17:52

ictima-i hayat

Slm

"Mesleğimiz sırr-ı ihlasa dayanıp, hakaik-ı imaniye olduğu için, hayat-ı dünyaya, hayat-ı içtimaiyeye mecbur olmadan karışmamak ve rekabet ve tarafgirliğe ve mübarezeye sevk eden hâlâttan tecerrüd etmeye mesleğimiz itibariyle mecburuz. Binler teessüf ki, şimdi müthiş yılanlann hücumuna maruz bîçare ehl-i ilim ve ehl-i diyanet, sineklerin ısırması gibi cüzi kusurâtı bahane ederek, birbirini ten-kitle, yılanların ve zındık münafıkların tahribatlarına ve kendilerini onların eliyle öldürmesine yardım ediyorlar."

Kastamonu Lahikası, s.186.

Buradaki "hayat-ı dünyaya, hayat-ı içtimaiyeye mecbur olmadan karışmamak" nasil anlasilmasi gerekiyor? Bildigim kadariyla bir nur talebesinin "dünyadan, sosyal hayatdan elini etegini cekip" oturmasi dogru degildir, yoksa yanlisimi var? :oops:
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

2

14.04.2005, 14:38

bunun dengesi yine risale- nurda ozellikle lahikalarda geçiyor nasıl davranılması gerektiğini...gerek yaşayan talebleri gerek lahikalrda mektuplarda bunun çizgisi çizilmiş..
inşAllah eğer raslarsam o bolumlere burdada yazarım

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

3

14.04.2005, 17:02

Alıntı

"Mesleğimiz sırr-ı ihlasa dayanıp, hakaik-ı imaniye olduğu için, hayat-ı dünyaya, hayat-ı içtimaiyeye mecbur olmadan karışmamak ve rekabet ve tarafgirliğe ve mübarezeye sevk eden hâlâttan tecerrüd etmeye mesleğimiz itibariyle mecburuz. Binler teessüf ki, şimdi müthiş yılanlann hücumuna maruz bîçare ehl-i ilim ve ehl-i diyanet, sineklerin ısırması gibi cüzi kusurâtı bahane ederek, birbirini tenkitle, yılanların ve zındık münafıkların tahribatlarına ve kendilerini onların eliyle öldürmesine yardım ediyorlar."


Bu ibareye göre düşünürsek, "rekabet ve tarafgirlik uyandıran dünyevi işlere girmeyiniz" diye anlaşılıyor. Çünki rekabet ve tarafgirlik gibi hasletler artık hakikatin görünmesine mani olur. en ufak hatalar büyütülür, tartışma kavga başlar. elinizdeki hakikat daha dinlenmemeğe başlar. münafıklar da böyle bir zeminden çok istifade eder. Örneğin, risale-i nur veya nurculuk adı altında bir parti kurulsa ve bu şekilde siyasete girilse, bitmeyen parti çekişmelerinden dolayı nurların neşrine zarar verir. muhalif taraf değil risale-i nuru, elinizdeki Kuran ayetini bile dinlemez veya tevil eder.
hulasa; risale-i nurun asıl davası hakaik-i imaniyedir. bu davaya zarar verecek tarzda hareketlerden kaçınmak gerekiyor. tarafgirlik ve rekabet ise anlattığınız hakikatlerin dinlenilmesine en büyük engellerden birisidir. öyleyse tarafgirlik ve rekabet oluşturacak dünyevi hallerdende kaçınılmalıdır. Fakat mecburiyet hali başka...

Yoksa bu ibareden dünya hayatından elini ayağını çekmek manası çıkmıyor diye düşünüyorum...
saygılarla....

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir