Giriş yapmadınız.

1

10.03.2005, 12:09

bir mektuptan...

Selam ile;

Bir mektup var. Asa-yı Musa'nın sonlarına derc edilmiş mektuplardan. Ankara Üniversitesi Nur Talebelerinin yazmış olduğu bir mektup bu..

Dikkat buyuracağınız bölümü şöyle alayım:

"Risale-i Nur bize öğretiyor ve ispat ediyor ki, bu dünya bir misafirhanedir. Ebedî hayatı isteyenler, misafirhanedeki vazifelerine dikkat gösterdikleri nisbette memnun edilirler. Demek ki, şimdi en esaslı vazifemiz bataklıktan kurtulmak isteyen ehl-i dinin, karanlıktan usanmış, gıdasız kalmış kalplerin yardımına koşmak, kendimizden başlayarak Nurun dellallığını yapmaktır."


bataklıkta olan ve kurtulmak isteyen ehl-i din...

bu ifadeyi ya da durumu nasıl açıklarsak uygun olur acaba, müzakerelerinize sunmak isterim...
I belive in you belive in we believe in LA ıLAHE ıLLALLAH, LA ıLAHE ıLLALLAH!

(Cahit Zarifoğlu)

2

10.03.2005, 13:45

Ehl-i Din kurtulmak için fırsatlar arıyor ama mütehayyir durumda. Bataklıktan çıkmak için neye tutunacağını bilemez hale gelmiş, bu durumdan istifade edenler dolmuş seferleri düzenleyip dolmuşa bindiriyorlar muhakeme ve muvazenesi zayıf olanları. Vehhabilik, selefilik akımları ve daha nice muhtelif akımlar, fikirler... ışte bu sırada, fikrini yaşamış, yaşadığını yazmış, takvasıyla ve ilmiyle umumun makbûlû, her asırda geleceği Muhbir-i Sadık tarafından bildirilen, (Ebu Davud; Melâhim) ve bizce son müceddid, asrın imamı, Bediüzzaman Said Nursî ortaya çıkıyor. Barla'da üç beş kişiyle yazılan bu Nurlar, şimdi dünyanın 54 dilinde. Hem sadece üç beş kişi olmak değildi dertler. Öğrenmek isteyenler Tarihçe-i Hayat kitabına başvursun. Ben Üstadımın muhakeme ve ictihadlarına güveniyorum, ona tabiiyim, elin vehhabisi beni sarsmaz. Dolmuşa binenlerin kulakları çınlasın....
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

3

10.03.2005, 21:42

değerli kardeşlerim;

bahse konu olan husus 13.Mektub'da geçmektedir.

Alıntı

Hayat-ı beşeriye bir yolculuktur. şu zamanda, Kur’ân’ın nuruyla gördüm ki, o yol bir bataklığa girdi. Mülevves ve ufûnetli bir çamur içinde, kafile-i beşer düşe kalka gidiyor. Bir kısmı selâmetli bir yolda gider. Bir kısmı mümkün olduğu kadar çamurdan, bataklıktan kurtulmak için bazı vasıtaları bulmuş. Bir kısm-ı ekseri, o ufûnetli, pis, çamurlu bataklık içinde, karanlıkta gidiyor. Yüzde yirmisi, sarhoşluk sebebiyle, o pis çamuru misk ü amber zannederek yüzüne gözüne bulaştırıyor; düşerek, kalkarak gider, tâ boğulur. Yüzde sekseni ise, bataklığı anlar, ufûnetli, pis olduğunu hisseder; fakat mütehayyirdirler, selâmetli yolu göremiyorlar.


saygılar

4

10.03.2005, 21:47

Allah razı olsun,
peki bu mütehayyirlik ve sebepleri bahsi Risale-i Nur'da başka nerede geçiyor bilen var mı?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

5

11.03.2005, 10:31

"Hayat-ı beşeriye bir yolculuktur. şu zamanda, Kur’ân’ın nuruyla gördüm ki, o yol bir bataklığa girdi. Mülevves ve ufûnetli bir çamur içinde, kafile-i beşer düşe kalka gidiyor. Bir kısmı selâmetli bir yolda gider. Bir kısmı mümkün olduğu kadar çamurdan, bataklıktan kurtulmak için bazı vasıtaları bulmuş. Bir kısm-ı ekseri, o ufûnetli, pis, çamurlu bataklık içinde, karanlıkta gidiyor. Yüzde yirmisi, sarhoşluk sebebiyle, o pis çamuru misk ü amber zannederek yüzüne gözüne bulaştırıyor; düşerek, kalkarak gider, tâ boğulur. Yüzde sekseni ise, bataklığı anlar, ufûnetli, pis olduğunu hisseder; fakat mütehayyirdirler, selâmetli yolu göremiyorlar. "

...
evet,
mütehhayyirlik ve sebepleri. sanırım aradığım cevap burada...
I belive in you belive in we believe in LA ıLAHE ıLLALLAH, LA ıLAHE ıLLALLAH!

(Cahit Zarifoğlu)

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir