Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

11.11.2007, 13:57

15.Mektup 6. Sualin Meali

Altıncı Sualinizin Meâli:
Bu âyetin âhirete, Cennete, Cehenneme ve ehillerine şümulü var mı, yok mu?

Elcevap: şu mesele, pek çok ehl-i tahkik ve ehl-i keşif ve ehl-i velâyetin medar-ı bahsi olmuş. şu meselede söz onlarındır. Hem de şu âyetin çok genişliği ve çok merâtibi var.

Ehl-i tahkikin bir kısm-ı ekseri demişler ki: "Âlem-i bekaya şümulü yok." Diğer kısmı ise: "Âni olarak onlar da az bir zamanda bir nevi helâkete mazhar olurlar. O kadar az bir zamanda oluyor ki, fenâya gidip gelmiş hissetmeyecekler."

Amma, bazı müfrit fikirli ehl-i keşfin hükmettikleri fenâ-yı mutlak ise, hakikat değildir. Çünkü, Zât-ı Akdes-i ılâhî madem sermedî ve daimîdir; elbette sıfâtı ve esmâsı dahi sermedî ve daimîdirler. Madem sıfâtı ve esmâsı daimî ve sermedîdirler; elbette onların aynaları ve cilveleri ve nakışları ve mazharları olan âlem-i bekadaki bâkiyat ve ehl-i beka, fenâ-yı mutlaka, bizzarure, gidemez.

Kur'ân-ı Hakîmin feyzinden şimdilik iki nokta hatıra gelmiş; icmâlen yazacağız.

Birincisi: Cenâb-ı Hak öyle bir Kadîr-i Mutlaktır ki, adem ve vücut, kudretine ve iradesine nisbeten iki menzil gibi, gayet kolay bir surette oraya gönderir ve getirir. ısterse bir günde, isterse bir anda oradan çevirir.

Hem adem-i mutlak zaten yoktur. Çünkü bir ilm-i muhît var. Hem daire-i ilm-i ılâhînin harici yok ki, bir şey ona atılsın. Daire-i ilim içinde bulunan adem ise, adem-i haricîdir ve vücud-u ilmîye perde olmuş bir ünvandır. Hattâ, bu mevcudat-ı ilmiyeye, bazı ehl-i tahkik "a'yân-ı sâbite" tabir etmişler. Öyleyse, fenâya gitmek, muvakkaten haricî libasını çıkarıp, vücud-u mânevîye ve ilmîye girmektir. Yani, hâlik ve fâni olanlar, vücud-u haricîyi bırakıp, mahiyetleri bir vücud-u mânevî giyer, daire-i kudretten çıkıp daire-i ilme girer.

ıkincisi: Çok Sözlerde izah ettiğimiz gibi, herşey, mânâ-yı ismiyle ve kendine bakan vecihte hiçtir; kendi zâtında müstakil ve bizatihî sabit bir vücudu yok. Ve yalnız kendi başıyla kaim bir hakikati yok. Fakat Cenâb-ı Hakka bakan vecihte ise, yani mânâ-yı harfiyle olsa, hiç değil. Çünkü onda cilvesi görünen esmâ-i bâkiye var. Mâdum değil; çünkü sermedî bir vücudun gölgesini taşıyor. Hakikati vardır, sabittir, hem yüksektir. Çünkü mazhar olduğu bâki bir ismin sabit bir nevi gölgesidirHem insanın elini mâsivâdan kesmek için bir kılıçtır ki, o da, Cenâb-ı Hakkın hesabına olmayan fâni dünyada, fâni şeylere karşı alâkalarını kesmek için, hükmü, dünyadaki fâniyâta bakar. Demek, Allah hesabına olsa, mânâ-yı harfiyle olsa, liveçhillâh olsa, mâsivâya girmez ki,
kılıcıyla başı kesilsin.

Elhasıl: Eğer Allah için olsa, Allah'ı bulsa, gayr kalmaz ki başı kesilsin. Eğer Allah'ı bulmazsa ve hesabıyla bakmazsa, herşey gayrdır.
kılıcını istimal etmeli, perdeyi yırtmalı, tâ Onu bulmalı.


www.risaleara.com

----------------------------------------------


yukarıda alıntı yaptığım yer bana çok ağır geldi bu yükü hafifletmeniz için

yardımınıza müracat edecektim


ince okuyup geçeyim siz birikimlerinizi paylaşın inşallah başlıyorum


Herşey helâk olup gidicidir-Ona bakan yüzü müstesnâ." Kasas Sûresi: 28:88

Ayet-i kerimesinin

Ehl-i tahkikin bir kısm-ı ekseri demişler ki: "Âlem-i bekaya şümulü yok." Diğer kısmı ise: "Âni olarak onlar da az bir zamanda bir nevi helâkete mazhar olurlar. O kadar az bir zamanda oluyor ki, fenâya gidip gelmiş hissetmeyecekler."

sizlerden öncelikle bu paragrafın ne manaya geldiğini öğrenmek istiyorum

bir iki gün bu paragraf hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum acizane talep ediyor

rica ediyorum sonra başka paragrafa geçeceğim inşallah şimdilik hepinizden

Allah razı olsun
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

2

11.11.2007, 13:57

Altıncı Sualinizin Meâli:
Bu âyetin âhirete, Cennete, Cehenneme ve ehillerine şümulü var mı, yok mu?

Elcevap: şu mesele, pek çok ehl-i tahkik ve ehl-i keşif ve ehl-i velâyetin medar-ı bahsi olmuş.(YANı TAHKıK EHLı HERşEYı ıNCESıNE KADAR AARAşTIRAN ALıMLER VE KEşFEDEREK HAKıKATI ANLAMAYA ÇALIşANLAR VE TASAVVUFÇULAR ARASINDA ÇOK BAHıS EDıLMış.

şu meselede söz onlarındır. Hem de şu âyetin çok genişliği ve çok merâtibi var.

Ehl-i tahkikin (BıR KISIM HERşEYı ıNCESıNE ARAşTIRAN ALıMLERıN )bir kısm-ı ekseri (ÇOğUNLUğU DEMışLER Kı) demişler ki:

"Âlem-i bekaya şümulü yok.(BAKı ALEME YANı AHıRETE BAKMIYOR SADECE DÜNYAYA BAKAR)

" Diğer kısmı ise: "Âni olarak onlar da (BEKA ALE<MıNDEDE OLUR YANı AHıRETTEDE BU AYET BAKAR AMA) az bir zamanda bir nevi helâkete mazhar olurlar. O kadar az bir zamanda oluyor ki, fenâya gidip gelmiş hissetmeyecekler."

Amma, bazı müfrit(AşIRI) fikirli ehl-i keşfin (KEEşF EHLıNıN)hükmettikleri fenâ-yı mutlak ise(MUTLAK MANADA YOKLUK ), hakikat değildir.

Çünkü, Zât-ı Akdes-i ılâhî (ALLAHIN KUDSı ZATI) madem sermedî ve daimîdir; elbette sıfâtı ve esmâsı(ıSıMLERı) dahi sermedî ve daimîdirler.

Madem sıfâtı ve esmâsı daimî ve sermedîdirler; elbette onların aynaları ve cilveleri ve nakışları ve mazharları olan âlem-i bekadaki bâkiyat ve ehl-i beka, fenâ-yı mutlaka,(MUTLAK MANADA YOKLUğA) bizzarure(ZARURı OLARAK), gidemez.

şıMDı ÜSTADIN KENDı ıZAHINA BAKIYORUZ.ÜSTAD NE ANLAMIş.ONU ANLAMAYA ÇALIşALIM.

Kur'ân-ı Hakîmin feyzinden şimdilik iki nokta hatıra gelmiş; icmâlen (ÖZETEN)yazacağız.

Birincisi: Cenâb-ı Hak öyle bir Kadîr-i Mutlaktır ki(SONSUZ SINIRSIZ GÜÇ SAHıBıDıR Kı), adem(YOKLUK) ve vücut(VARLIK), kudretine ve iradesine nisbeten iki menzil gibi, gayet kolay bir surette oraya gönderir ve getirir. ısterse bir günde, isterse bir anda oradan çevirir.

Hem adem-i mutlak/MUTLAK MANADA YANı SONSUZ SINIRSIZ YOKLUK) zaten yoktur.

Çünkü bir ilm-i muhît(HERşEYı KUşATMIş SONSUZ SINIRSIZ ıLıM VAR.HERşEY BU ıLıMıN ıÇıNDE) var.

Hem daire-i ilm-i ılâhînin (ALLAHIN ıLMıNıN DAıRESıNıN SINIRI OLMADIğINDAN SONSUZ SINIRSIZ OLDUğUNDAN)harici yok ki, bir şey ona atılsın.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

3

11.11.2007, 13:58

Daire-i ilim(ıLıM DAıRESı ) içinde bulunan adem (YOKLUK)ise, adem-i haricîdir(ALLAHIN ıLMıNDE OLUP,MADDı VARLIğI OLMAYANDIR) ve vücud-u ilmîye(ıLMı VARLIğA ) perde olmuş bir ünvandır.

Hattâ, bu mevcudat-ı ilmiyeye(VARLIğI ıLMı OLARAK OLAN VARLIKLARA), bazı ehl-i tahkik "a'yân-ı sâbite"(VARLIğI SABıTTıR DıYE) tabir etmişler.

Öyleyse, fenâya gitmek(YOKLUğA GıTMEK), muvakkaten(GEÇıCı) haricî libasını (MADDı ELBıSESıNı)çıkarıp, vücud-u mânevîye ve ilmîye (ıLMı VE MANEVı VARLIğA) girmektir.

Yani, hâlik ve fâni olanlar, vücud-u haricîyi(MADDı CESEDLERıNı ) bırakıp, mahiyetleri(ESASLARI ,ÖZLERı) bir vücud-u mânevî giyer, daire-i kudretten(MADDı CESED GıYEREK KUDRET DAıRESıNE GıRMışLERDı .SONRA BU CESEDı ÇIKARDIKLARI ıÇıN )çıkıp daire-i ilme(ıLıM DAıRESıNE GıRMış OLUYORLAR) girer.

ıkincisi: Çok Sözlerde izah ettiğimiz gibi, herşey, mânâ-yı ismiyle ve kendine bakan vecihte hiçtir; kendi zâtında müstakil ve bizatihî sabit bir vücudu yok. Ve yalnız kendi başıyla kaim bir hakikati yok.

Fakat Cenâb-ı Hakka bakan vecihte ise, yani mânâ-yı harfiyle olsa, hiç değil. Çünkü onda cilvesi görünen esmâ-i bâkiye(BAKı ıSıMLER) var. Mâdum (YOK)değil; çünkü sermedî(BAKı DAıMı) bir vücudun(VARLIğIN) gölgesini taşıyor.

Hakikati vardır, sabittir, hem yüksektir.

Çünkü mazhar olduğu bâki bir ismin sabit bir nevi gölgesidir

Hem insanın elini mâsivâdan kesmek için bir kılıçtır ki, o da(YANı MASıVA), Cenâb-ı Hakkın hesabına olmayan fâni dünyada, fâni şeylere karşı alâkalarını kesmek için, hükmü, dünyadaki fâniyâta bakar.

Demek, Allah hesabına olsa, mânâ-yı harfiyle olsa, liveçhillâh olsa, mâsivâya girmez ki,
kılıcıyla başı kesilsin.

Elhasıl: Eğer Allah için olsa, Allah'ı bulsa, gayr kalmaz ki başı kesilsin. Eğer Allah'ı bulmazsa ve hesabıyla bakmazsa, herşey gayrdır.
kılıcını istimal etmeli, perdeyi yırtmalı, tâ Onu bulmalı.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

4

12.11.2007, 09:08

Ehl-i tahkikin bir kısm-ı ekseri demişler ki: "Âlem-i bekaya şümulü yok." Diğer kısmı ise: "Âni olarak onlar da az bir zamanda bir nevi helâkete mazhar olurlar. O kadar az bir zamanda oluyor ki, fenâya gidip gelmiş hissetmeyecekler."

Bu KONUDA FıKRı OLAN VAR MI?

NASIL ÖRNEK VERıLEBıLıR?
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

5

15.11.2007, 10:41

fikrin olan kardeşimiz yok mu?

ceka kardeş bu konuda ne düşünüyorsun?

talha kardeş ya sen?

ruhefza kardeş sen ne düşünüyorsun?

istifadelerinizi bekliyoruz..

hadi kardeşler..tefekkür yapalım..

değil mi?nurciv kardeşim..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

6

15.11.2007, 10:49

Benim diyeceğim o ki, HEPSı BÜYÜK HARFLER kullanmaktansa, BBcode ları kullanalım,
renkli olur, italik olur, kalın olur, altı çizili olur, büyük harf olur, bir sürü çeşit var, bunların karışımı da olur...

Tek yapmanız gereken, sol tıka basılı tutup, yazdığınız kısmı seçip sonra da bbcode butonlarından birine basmanız, otomatik olarak o kısmı bbcode alanı içine alacaktır.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

7

15.11.2007, 10:56

tamam inşaallah..

bu konuda fikriniz nelerdir..neler paylaşabilirsiniz?
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

8

15.11.2007, 13:07

ılgili ayet; "Herşey helâk olup gidicidir-Ona bakan yüzü müstesnâ." Kasas Sûresi: 28:88.

Sorulan soru; Ahiret, cennet, cehennem ve orda bulunanlar da bu ayetten nasiplenecekler mi? Yani Ahiret de ehliyle beraber helak olacak mı?

Bir kısım alimler demiş ; "Âlem-i bekaya şümulü yok." yani bu ayet dünya ve içindekiler içindir.

Bir kısım da demiş ki; "Âni olarak onlar da az bir zamanda bir nevi helâkete mazhar olurlar. O kadar az bir zamanda oluyor ki, fenâya gidip gelmiş hissetmeyecekler." Yani ahirette de helaket var ama dünyadakinden farklı bir şekilde olacak. Bu şuna benziyor;

Mesela TV de bir film izlerken kare kare kayan görüntülerin hepsini bir bütün olarak görüyoruz. ışte ahirette de buna benzer bir helaket olduğunu söylemiş bir kısım alimler. Yani ahirette ki yokluk o kadar anlık olacak ki ahiret ehli bunu hissetmeyecekler.

Bu iki görüşün dışında bir de aşırıcılar vardır ki mutlak manada yokluk olacağını iddia ederler. Risale-i Nur bunu kesinlikle kabul etmiyor ve diyor ki;

Amma, bazı müfrit(AşIRI) fikirli ehl-i keşfin (KEEşF EHLıNıN)hükmettikleri fenâ-yı mutlak ise(MUTLAK MANADA YOKLUK ), hakikat değildir.

Çünkü, Zât-ı Akdes-i ılâhî (ALLAHIN KUDSı ZATI) madem sermedî ve daimîdir; elbette sıfâtı ve esmâsı(ıSıMLERı) dahi sermedî ve daimîdirler.


Benim bu kısımdan anladığımsa şudur;

Evet bu Ayet-i Kerime ahirete de bakar yönü vardır ancak bu ayette geçen helaket bizim dünyada anladığımız manada bir helaket değildir. Mevcut durumları her daim değişen, mevcut durumunun bekası olmayacağını bildiren bir ayettir. şöyle ki;

Dünyada bunun cüz'i bir örneğini yaşamaktayız. Çocuk çocuk olarak kalmadığı gibi sürekli bir değişim var. Bütün bu değişimleri yöneten Allah'ı unutturmayan bu değişimler ahirette de olacak. Bununla birlikte dünyadaki ölüm benzeri bir değişim ahiret için söz konusu değil. Zaten alimlerin büyük çoğunluğu bu ayetin ahirete bakmadığını söylemişler. Bir kısmı da ahiret ehlinin fark etmeyeceği şekilde olacağını söylemişler. Üstad Hazretleri de bu varlığın Allah'a bakacak, yani Allah'ın kudretine muhtaç olacak şekilde devam edeceğini , şu anda da böyle olduğunu ve Allah'a bakmayacak şekilde mümkün olamıyacağını izah etmektedir.

Anladığım ve çıkardığım manalar bunlar. Hatamız varsa Allah affetsin...

9

15.11.2007, 14:15

Alıntı sahibi ""Hulusi5""

ruhefza kardeş sen ne düşünüyorsun?

:gözlük5:

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir