Bir kitap, benden bahsetmiyorsa, beni anlatmıyorsa bana ne kadar hitap edebilir? Kaygılarıma, arzularıma, kısacası dertlerime derman olmuyorsa beni ne kadar tatmin eder o kitap?
Bu düşünceler içindeyken “Risâleler benden bahsediyor mu ve beni tatmin ediyor mu?” anlamında bir suâl geldi aklıma. Bu yazıda bu soruların cevabını bulmaya çalıştım…
Bizim evin önündeki çiçeklerden bahsediyor Risâleler, Rabbimizin o güzel san’atlarını tefekkür edip ruh dünyamı karanlıklardan kurtarabileceğimi söylüyor. Bana yanı başımdaki bir nimeti hatırlatıyor. Nazarımı nimetten Mün’im’e çeviriyor. San’attan Sanatkâr’a çeviriyor nazarımı ve bana ‘huzur-u daîmi’yi yaşatıyor. Zamanımı nurlandırıyor.
Kaygılarımı, endişelerimi kabullenip kusurlu olabileceğimi biliyor Risâleler. ‘Acz ve fakr’dan yoğrulmuş bir fıtratta olduğumu biliyor. Aczime ve fakrıma Kadîr-i Rahîm’in dergâhından uzanan bir el oluyor risâleler…
Hayatın içindeki benden bahsediyor. Günahlarla karşı karşıya kalabileceğimi biliyor. Günahlara karşı ‘takva’ kalkanıyla korunabileceğimi hatırlatıyor. şeytanın hilelerine karşı en kuvvetli sığınağın ‘sünnet-i seniyyeye uymak’ olduğunu söylüyor.
Modern çağın içinde, kalbi kararmış, bakışına dünyevîliğin günah kokan hayalleri takılmış bir gençden, benden bahsediyor risâleler. Ve her şeye ‘mânâ-i harfî’ ile bakıp eşyada tecellî eden isimleri okuyarak beni bir kâinat okumasına davet ediyor. Bana ‘şeffaf, berrak ve nuranî îman gözlüğünü’ veriyor.
Kısacası, ben’den bahseder Risâleler… Kaygılarımdan, noksanlıklarımdan bahseder. Dertlerime derman sunar…
Sen, hayatın sorunlarını beline yüklenen, sana şifadır, derdine dermandır Risâleler…
Risâlelerden yaralarına merhemler bulabilmen duâsıyla…
Risâleyle kal… Çünkü senden bahseder Risâleler…
Cihan CAMBAZ