Giriş yapmadınız.

1

13.06.2007, 10:43

Risale-i Nur'a kanaat etmeniz lazımdır

Risale-i Nur, hakaik-ı ıslamiyeye dair ihtiyaçlara kafi geliyor; başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Katî ve Çok tecrübelerle anlaşılmış ki, îmanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolayı, Risale-i Nur'dadır.

Evet, on beş sene yerine on beş haftada, Risale-i Nur, o yolu kestirir, îman-ı tahkîkîye îsal eder. Bu fakir kardeşiniz, yirmi sene evvel kesret-i mütalaa ile bazan bir günde bir cild kitabı anlayarak mütalaa ederken, yirmi seneye yakındır ki, Kur'an ve Kur'an'dan gelen Risale-i Nur bana kafi geliyordu; bir tek kitaba muhtaç olmadım, başka kitapları da yanımda bulundurmadım.

Risale-i Nur, çok mütenevvi hakaika dair olduğu halde, telifi zamanında yirmi seneden beri ben muhtaç olmadım; elbette siz, yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lazım gelir. Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum ve meşgul olmuyorum. Siz dahi, Risale-i Nur'a kanaat etmeniz lazımdır; belki bu zamanda elzemdir!

Selamunaleyküm

Önce ılme, ıhtiyaca ,iştiyaka sevk ve şevk'e olan meyiller..Ebedi arzular..müthiş ve muazzam sorular..Ebede kadar kanatlarını açmış sonsuz açlık ve sonsuzluk muhabbeti...

Ben kimim ?Nereden geliyorum? Burada işim ne?Nereye gidiyorum?gibi Hilkat-i ınsan ve Hilkat-i ınsanın en müşkül ve muammalı sualerini mukni ve tam kanaat veren eserler olduğundan..ıstifadenin gereği olan kaynağı muhafaza ve ihtiram sadakati elzem olarak istiyor..

Bu kanaat mesleğe olan bir Taassubun gerekliliği değildir...Zaten mesele müdellel ve mukni olduğundan ve bütün latifelerin ihtiyaçlarına cevap verdiğinden,bu kanaat bir taassubun eseri olmaktan ilmi olarak uzaklaşmaktadır...Körü körüne bağlılık burada barınmaz...Çünki hüccet kabiliyetin iştirakini ilmi olarak sağlamaktadır...

ılmin makuliyeti ve ikna özelliği, muhatabını istidat ve gayretiyle marifet üzere idrakini ve dahilliğini iktiza eden keyfiyeti ile Tasavvurdan ziyade tasdikle idhalini ister...

Üç muaazam mesail üzere hareket eden ve ınsanın yaradılış penceresi olan;ıMANIBıLLAH-MARıFETULLAH-MUHABBETULLAH vesileleri ve neticeleri, verimsiz ve kişiyi felsefi bataklığa ve düşünce helezonunun nefsi varlık merkezine seyrinin önünü bu hadise kapamakta ve en eslem yolu en muhkem şekliyle tesis etmektedir.

Bu nedenle ınsan ömrünün kısalığı ve lüzumlu işlerin çokluğu ve ecelin gizliliği ve hizmetin kıymeti ve zenginliği seri ve verimli hareketi gerektirmektedir...şahsi gelilşimler bir şahs-ı maneviye aza olabilmenin gayreti mesabesindedir...

Risale-i Nur talebelerine;şu baş döndürücü deveranda bir emniyet..Kendisine ikram edilmiş marifet iklimini insanlarla paylaşmaya bir gayret..okumak ve okutmakta bir himmet..Ve Dünyasında Rıza-i ılahiden başka bir niyet bıraktırmadığından...KANAAT etmek elzemiyeti ortaya çıkmaktadır...

Kalp hem içeride hem dışarıda olmaz buyurulmakla..yolların en kısası en selametlisi denilmekle ve istifade ve hizmete en münbit zemin bu olduğuna kanaatimizin sevki ve dersimizin şevkiyle ve Bizi bu Dairede ıstihdam eden Rabbimizin ızni ile; Risale-i Nur'a KANAAT ediyoruz...

ınsanın en müntaha ilmi. kendi mahiyetindeki özellikleri keşf etmektir.Adem A.S zamanından bu zamana bu zamandan kıyamete kadar bu dünyadaki davası iki cenahlı olarak yine kendisi olacaktır...

Otuzuncu Söz Ene bahsinde üstadımız bu iki cereyenı azimeyi "Feleğin aşirelerini avucumuza koyarak tarih-i beşeriyenin asli mahiyetini ve sülukte isal edilen yolların ıki azim meselelerini gösteriyor"

Biri Ehli Hidayet ve diyanetin Nübüvvet yolu...

Diğeri Ehli felsefenin takip ettiği..Nemrutların şeddatların zalimane hükümlerle dolu zulmani yolları...

Hatta bu yolda sülük eden ve o Benliğe vücut rengi veren felsefeye meftun olan çok ıslam zatlardan en mühimlerinin karanlık ve gark ile yollarını tamamlayamadıkları görünür...

Üstadımızın ifadesiyle "şaşa-i suriyesine meftun olup".....ilaahir;

bu meseleyi Risale-i Nura Kanaat noktasında değerlendirmek için Bismillah Diyoruz...

Bizim varlığımız Rabbimizin Esma-i ılahiyesine ayine olmakla ve o Esmaya Hizmet etmekle vazifeli bir mahiyettir...

ınsan Benliği ile gösterdiği tezahür-ü Rubibiyetin tecelli ayinesini..Gölgeden hakikat telakki ederek kendi hesabına kullanmasıyla büyük hezimetin önü açılır...

Bilmeye olan iştiyak şahsi aynasından külli ayineye ve o ayinede cilveleri müşahade edilen
tezahürü Uluhiyet iken...Benliğinde ölçücüğe nazarını çevirmesi..Müstebit ve zalim hükümlerle ve uğursuz bir lezzetle,nihayetsiz bir çöküntüyü nihayetsiz şahsi özellik gibi görmesiyle o iştiyak hissi fıtratını ebedi zararlarla sui istimal eder...Ve Manasız tekellüfün altında ezilir...

Günahlar ve hatalar işlendikten sonra daha net görünen çirkinlik ve noksanlıkları olmasına rağmen..Mahiyetlerindeki sinsi ve uğursuz pis lezzetide muhakkak..şeytan-ı lain ;Aklın muhakemsini öldüren hislerle bu melanetli işlere beşeri teşvik eder...

Allah'ı bilmeğe "genel anlamıyla"derc edilen kendini bilmek..kendini bilmekle kalıp..emaneti teslim edecek marifete ulaşamadığında sahibini yutacak ve firavunane şişirecek ve ebedi helaketine sebeb olacaktır...

Yani bilmeler O'nu bildirmeli...Kendini bilmeler onu göstermeli..Çünki Hakikat öyledir...ınsanın elinde bir güç varda o ondan istenilmiyor ki.Ondan istenen hayal olan kudretini terk edip ayinesinde görünen Cemal Celal vs.Tezahür-ü Esmayı şuurla müşahade edip Ubudiyetle tebrik tazim ve şükürle ve edeple aks ettirmekten ibarettir...

Bu meyanda;Bizim okuyacağımız her ne ise bizi bizde kuvvetlendirir özelliğinde ise ondan kurtulmak kaçınılmazdır...Amma okuduğumuz hem bize kim olduğumuzu ve kimin olduğumuzu bildiri keyfiyette ise ona karşı uçmamız lazım...

Alemde çok silik sözler var...Çok farklı meşrepler var da var...Nasıl Denilmiş;

"Mir'at-ı Muhammedden A.S.M Allah görünür daim"

Aynen öyle de;

Mir'at-ı Nur'dan "Tevhid Nubüvvet Haşir ve Adalet...Ve marifet ve muhabbet gibi,Ne kadar mesele-i ilim ve rıza-i ılahiyeye taalluk eden mesele varsa görünür gösterilir daim...

Allah'ı bulmakla var olmanın ve onun mülkünün senin Mülkün olmasına vesile olan marifet..Bir tutarsız iddianın mahsulu bir tasavvurun hayale bulaşmış efkarı değildir.

Evet,
Aklın ve fıtratın gereği en selametli ve mukni yolu seçmektir...Asar meydandadır Kim isterse bakabilir kim susamışsa kana kana içebilir...Risale-i Nur Miri malıdır...Alemlere Rahmet gönderilmiş zatın A.S.M bu asra ehemmiyetli dersidir.Risale-i Nur Mir'at-ı Mücelladır...

Risale-i Nur esasat-ı ilmiyeye ve marifeti Rabbaniyeye ve mahiyeti Nübüvvete ...Ders-i Tefekkür ve Fazilete ve mecami-i Ahlakı hasene ve hamideye haizdir...

Kıyamete kadar sual edilebilecek Hikmete ait mesaile cevap verilmiştir...

Hulaseten;Böyle sonsuz mutluluğu verebilen...Ve Hayatın dünyanın ve Hilkatin en muamma görünen mesailini halleden...Mazhariyet-i Esma-i ılahiyeye Azami derecede ayine olan ve o mazhariyetten kuvveti ile Kainata meydan okuyan bir esere Kanaat etmeyip..Neye Kanaat edeceğiz...


"BıZE DÖRT BAşI MAğMUR MARıFETULLAHLA MÜCEHHEZ ENDAM AYıNESı LAZIM.
BAşKASI NEREYE BAKARSA BAKSIN"

VESSELAM


m_safiturk

2

13.06.2007, 12:48

Lütfen "Online Risale-i Nur Dersleri" bölümüne sadece alıntı mesajlar, makaleler, yazılar eklemeyelim. Bu bölüm Risale-i Nur´larda anlamadığınız yerlerin mütalaa edilmesi için açılmıştır. Her açılan yeni konuda anlamadığınız kısım ile sualinizi yazmanız gerekir.

Alıntılar için "Nurculuk ve Risale-i Nur" ile "Dini içerikli yazılar" bölümünü kullanabilirsiniz. Bu bölümlere eklediğiniz alıntılar üyelerin sual-cevaplarıyla online derse dönüşürse o zaman moderatörler tarafından "Online Risale-i Nur Dersleri" bölümüne taşınır.

Eklediğiniz makeleyi yukarıda izah ettiğimiz şartlara uymadığı için taşıyoruz...
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir