Giriş yapmadınız.

1

28.11.2006, 18:26

Hizmette ileri Olmak ile Kardeşini Tercih Etmek

Hizmette ileri olmak’ ile ‘kardeşini tercih etmek’ arasında


Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin, Risâle-i Nur Külliyatının muhtelif yerlerinde, ‘hizmette ileri olma’yı tavsiye etmekle birlikte, ıhlâs Risâlesi’nde (21. Lem’a) ‘bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek’ hizmetiyle ilgili ‘mümkünse, nefsinize bir hodgâmlık gelmemek için, istemeyen bir arkadaşla yaptırması hoşunuza gitsin’ diyerek ‘geri durma’yı tavsiye etmesi, oldukça düşündürücüdür.

Bu iki hususu telif etmek gerekmektedir. Yani kişinin hem hizmette ileri olması, hem de ‘bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek’ hizmetinde ‘istemeyen bir arkadaşla’ yapılmasından hoşlanması gerektiği...

Bediüzzaman Hazretleri, ıhlâs Risâlesi’nde acaba niçin böyle bir vurguya ihtiyaç hissetmiştir? ‘Hizmette ileri olmak’ prensibiyle zahiren çelişir gibi gözüken bu meseleyi anlayabilmek için, öncelikle 21. Lem’a’daki ilgili paragrafı inceleyelim:

“..‘Onları kendi nefislerine tercih ederler.’ (Haşir Sûresi, 59:9.)

sırrıyla ihlâs-ı tâmmı kazanınız.
Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hattâ menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz.
Hattâ, en lâtif ve güzel bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek ki, en mâsumâne, zararsız bir menfaattir; mümkünse, nefsinize bir hodgâmlık gelmemek için, istemeyen bir arkadaşla yaptırması hoşunuza gitsin.
Eğer ‘Ben sevap kazanayım, bu güzel meseleyi ben söyleyeyim’ arzunuz varsa, çendan onda bir günah ve zarar yoktur; fakat mâbeyninizdeki sırr-ı ihlâsa zarar gelebilir.” (3. Düstur'dan)
ılk cümlede, âyet-i kerimenin sırrıyla ‘tam ihlâsı’ kazandıran ‘îsâr’ hasleti vurgulanmaktadır.

Peki îsâr ne demektir? O da hemen devamında açıklanır:
‘Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hattâ menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz.’
Dikkat edilirse burada, kardeşinin hem maddî, hem de manevî ücrette tercih edilmesi vurgulanmıştır ki, ‘îsâr’ hasletinin iki temel unsuru budur.
Bediüzzaman buna, bir diğer ıhlâs Risâlesi olan 20. Lem’a’da “..nâstan (insanlardan) gelen maddî ve mânevî ücretten istiğnâ etmek..” cümlesinin hemen akabinde düştüğü ‘îsâr dipnotu’yla da işaret eder.
Öyleyse bir iman hakikatini, muhtaç bir mü'mine bildirmek hizmetinde başka bir kardeşi tercih etmek, tam da bu ‘îsâr’, yani ‘manevî ücretten istiğna / geri durma’ ile ilgilidir. ışte ‘Hizmette ileri, ücrette geri olmalı’ prensibi gereği ‘ücrette geri durmak’tır bu!

Evet, Bediüzzaman ‘bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek’ gibi ‘nefsin hoşuna gidebilecek’, yani ‘mânevî ücreti’ içinde olan hizmetlerde ‘ileri olma’nın şeklini, kelimenin tam da aksiyle ‘geri durma’yla, yani istiğnayla açıklamıştır.

Aslında buradaki geri duruş, ‘hizmette ileri olma’nın ta kendisidir.

Nasıl mı?
Bediüzzaman buna aynı paragrafta şöyle işaret eder:
“Eğer ‘Ben sevap kazanayım, bu güzel meseleyi ben söyleyeyim’ arzunuz varsa, çendan onda bir günah ve zarar yoktur; fakat mâbeyninizdeki sırr-ı ihlâsa zarar gelebilir.”
Yani, kardeşler arasındaki ihlâs sırrını muhafazaya yönelik önemli bir tedbiri, ‘şahsî sevap’ kazanmaktan üstün bir ‘hizmet’ olarak görmüş ve asıl böyle bir hizmette ileri olmayı teşvik etmiştir Bediüzzaman. şahs-ı manevînin sıhhatli işleyişi buna bağlıdır zira. Onun “Bizim, sizin hizmetinize değil, tesanüdünüze ihtiyacımız vardır” sözü de bu anlamdadır. Yani ihlâs ve tesanüdü muhafaza etme gayreti içerisinde olmak, en büyük hizmettir aynı zamanda. ışte hizmette ileri olmak!
Gelelim diğer ayrıntılara...

Akla takılabilecek hususlar da, bu ayrıntılarda gizli. Bediüzzaman sözkonusu hizmetle ilgili olarak, mutlak sûrette ‘istemeyen bir arkadaşla yaptırması hoşunuza gitsin’ demiyor. ‘..mümkünse..’ diyor.
Buradaki nüanstan, ilk olarak, ‘eğer ortada tercih edilecek bir kardeş varsa...’ mesajının çıkarılması mümkün olmakla birlikte; bunun yanında ‘eğer ehilse, kabiliyetliyse, şartları uygunsa vs.’ gibi bir dizi ‘mümkün’ler de çıkarılabilir. Akla takılan muhtemel bir soruyu, sanırım bu nüans çözmektedir.
Bir diğer önemli nüans ise, ‘..nefsinize bir hodgâmlık gelmemek için..’ ifadesinde gizlidir.

Yani sergilenecek bu güzel haslet, bu sebeple yapılırsa anlamlıdır.
Aksi takdirde tembellik ve rahata meyil gibi sebeplerden kaynaklanan ‘işi birbirine havale etme, nemelâzım başkası düşünsün’ gibi bahanelerle bu hizmetten geri durmak, işin kimyasını bozacaktır.
Gelelim, dikkatimizi çeken bir diğer önemli ve son nüans olan ‘..hoşunuza gitsin’ tâbirine.

Bu vurgunun da rastgele konmadığı aşikâr. ‘ıstemeyen bir arkadaş’ın o hizmeti görmesine ‘imkân tanıma’nın ötesinde bir mânâ vardır burada.
Aynı zamanda ‘hoşa da gitmeli’dir bu. Yani en ufak bir nefsî, hissî pürüz kalmamalıdır. Hatta değil hoşlanmak, ıhlâs’ın dördüncü düsturunda ifade edildiği gibi, kardeşimizin bu hizmetten kazanacağı şerefi şahsımızda tasavvur edip, onunla şakirâne iftihar etmeliyizdir de.
ışte Bediüzzaman böylesine sağlam bir şahs-ı manevî olma dersini vermiştir. ınşallah dersi alanlardan olabiliriz...

tezer@yeniasya.com.tr
ısmail TEZER

'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

2

29.11.2006, 18:41

Aminnnn inşaallah Allah razı olsun kardeşim....

3

29.11.2006, 19:19

ecmain inşaallah kardeşim..

Katılımlarınzıı bekleriz

selametle
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

4

29.11.2006, 19:33

inş. gülüm Allah razı olsun
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

5

30.11.2006, 16:43

Ecmain cnm :wink:
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir