Ben akletmeyi somut- elle tutulur verilerle meseleler arasında bağ kurup; tarafgirlik, arzu, beklenti gibi hislerden soyutlanmış kavram olarak algılıyorum. Hikmet'i,inayeti, lütfu akletmekten farklı ve üstün görüyorum.
Mesela, bazen size şer gelen bir şey hakkınızda hayır olabilir denmiş. Burda dahi hikmetle beraber daha çok akletmeye havale söz konusu. Yani, denmek isteniyor ki, sen arzuların ve içine düştüğün sıkıntıdan kurtulma arzusu ile hikmetini bilmediğin bir meselede sabırsızlık gösterme. Aklet ki, olaylar arasında bağ kurup, verileri bir araya getirsen belki hikmetini göremediğin bu şerde ne kadar hayır gizlenmiş görebilirsin.
Hem Risale-i Nur çok yerde akletmenin ince çizgisin vermiş. Mesela 16. Mektub 5. Mesele buna münasip bir örnektir. Çok dikkatli okunmasını tavsiye ederim. Mademler arasındaki bağlantıyı ve akıcılığı sizde görmeye çalışın.
Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahipsiz değil.
Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir müdebbiri var.
Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır. Hem madem "Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez." (Bakara Sûresi: 2:286) sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur.
Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır.
Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır.
Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
Dikkat edilirse yazıda kesinlikle ne hikmete yer verilimiş, ne arzulardan bahsedilmiş. Belki, kavramı söz konusu değil . Objektiflik mevcut. ınsanlara ,kesin bilgileri bir araya getirerek, aklın yolunu gösteriyor. Yine dikkat edilirse mademler kesinlikle dini, dili, ırkı fikri, fırkası ne olursa olsun itiraz gelmiyecek saptamalar. Sonra o mademler bağlanarak itiraz edilmez bir sonuca götürüyor. Haşir Risaleside aynı taktikle yazılmış,bu yüzden itiraz edilemiyor.
Mesela, aklımıza fazla güvenmememiz istenmiş. Akıl akıl olsa dahi aklına güvenmek yanlıştır. Çünkü, tüm somut verilere rağmen bazen hikmet aklı bastırıyor. Bazen arzular, tarafgirlik vs gibi insani duygular akla set çekiyor.
Bazen tüm somut veriler bir olayın hayırla sonuçlanmasını gerektirirken hikmet gereği şerre dönüşebiliyor. Yada bazen mutlak şer beklenen bir meselde iyi sonuç çıkıyor. ınayet, lütüf gibi meseleler akıl ile pek çözülemiyor.
Mesela sen damdan düştün. Düşünce bir zarar gelmesi gerekir. Ama bazen Allah lütfu ve inayeti ile bir şey olamasına engel olur. Akıl sükut eder.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...