Giriş yapmadınız.

1

24.06.2006, 12:41

Risale'i Nur'un Manevi Çemberi

ınsan hayatında unutulmaz anlar vardır.Bunlardan bir taneside Risale’i Nur’la ilk tanışmadır.Evet hepimizin ayrı bir hikayesi olmuş veya olacaktır.Ve o hikaye her dile getirildiğinde insanı ayrı bir heyecan kaplar.Siz değerli ağabeylerime,kardeşlerime ve değerli Euro Nur ailesine 2 hikaye anlatacağım.Birincisi benim hikayem,diğeride bundan 3 hafta önce otobüste tanıştığım yaşlı bir amcanın hikayesi.Bu yazıyı 2 hafta önce ekleyecektim fakat bir türlü nasip olmadı…
ılkokula başlamadan önce Rahmetli dedemin sıklıkla ismini zikrettiği Said Nursi’yi duymuştum.Risale’i Nurla pek haşir-neşir olmadığım o yıllarda dedem beni sürekli namaz kılmaya teşfik ederdi.Ortaokul yıllarımda birçok arkadaşımın gittiği ve manevi havanın alınıp verildiği ağabeylerle tanıştım.Daha önce sıklıkla duyduğum fakat anlamadığım Said Nursi’yi ve yazdığı eserleri orda da duymaya başladım.Gittiğim evde o manevi hava ve arkadaşlık ortamı beni Risale’i Nur’a daha da yakınlaştırdı…ıçinde gizemli bişeylerin olduğunu hissettiğim o kırmızı kaplı kitapları ilk elime aldığım saati ve yaşadıklarımı bugün bile sanki yaşıyormuşum gibi hatırlarım.Unutulmaz yıllar oldu.Lise yıllarında gevşek bıraktığım ama üniversite yaşamımda tekrar sarıldığım o kitaplar tek başvuru kaynağım oldu ve oluyorda.O içindeki gizem beni büyülüyor,kendimi,doğayı,Efendimizi,Rabb’imizi,ölümü,ahireti ve kısacası hayatı o kitaplarda buldum ve bulmayada devam etmekteyim.Her elime aldığımda o güne göre değişen manevi bir değişim hissetmekteyim…(Duygularımı fazla uzatmayayım.Yazı uzadıkça uzayacak yoksa  )şimdi bana bunları hatırlatan amcaya gelmek istiyorum.
Vatani görevimi yaptığım Süloğlu/Edirne de hafta sonları çarşıya iniyoruz.Saat 17 de tekrar Süloğluna dönüyoruz.Süloğlu Edirne arası 30 dakika sürüyor.O gün otobüse bindiğimde kimseler yoktu.En arkaya geçip oturdum.Arkada otururken arka kapının açıldığını duydum ve kafamı o yöne doğru çevirdiğimde aksakallı,tonton bir amcanın otobüse binmek hüzere hazırlandığını gördüm.Yerimden kalkıp yardım etmek istedim ama amca ‘’Oğlum ben kendim çıkarım,senin gördüğün kadar yaşlı değilim’’ deyip gülümsedi…Amca 2 hamlede otobüse binip yanıma oturdu.Yüzündeki o gülümseme ve nur hemen sohbet etme ortamını oluşturdu.Asker olduğumu hemen fark etti.Askerlikten söz açıldı.Başladı anlatmaya.Kendisi Kora gazisi.Kore ye nasıl gittiklerini,nasıl savaştıkların teker teker anlatmaya başladı.Sıra bana geldiğinde bende yaşadıklarımı,gördüklerimi ve şikayetlerimi dile getirdim.Tebessümle bakıp güldü ‘’ Artık orası Peygamber Ocağı değil’’ deyip kesti ve bir daha askerlikten bahsetmedi.Yetiştiği yılları,ılkokulu dışardan bitirip devlet hastahanesine memur olarak nasıl girdiğini,torunlarını yaşamını kısaca A dan Z ye her şeyi anlatıverdi.şairane bir söylem tarzı vardı.Yani anlayacağınız muhabbeti pek sıkmadı ve zevkle dinliyordum.Bana bir ara Namaz kılıp kılmadığımı sordu.Cuma Namazı hariç hepsini kıldığımı söyledim.Namaza nasıl başladığımı sordu ve anlattım.Sonra en müthiş ana geldi.Çantasından Hastalar Risalesini çıkarıp uzattı.şaşırdım ve o şaşkınlığın verdiği heyecanla ardı ardına sorular sormaya başladım.Tahmin bile etmediğim bu yerlerde bile Risale’i Nur’un okunduğunu ve yaygınlaşması için çalışıldığını hayretler içinde dinledim.Amca Risale’i Nuru askere gitmeden önce tanımış ve severek okumaya başlamış.Askerden döndükten sonra sohbetlere devam ettiğini ve o yıllarda sıkı bir takip olduğunu anlattı.Hastahaneye başladığı yıllarda,bir gün bir kamyon dolusu askerin hastahaneyi bastığını ve Risale’i Nur aradığını anlattı.Üzerinde küçük kağılara
Yazılı Risalelerin özeti olduğunu ve üzerinin arandığını söyledi.Kontrol eden memur veya asker bunları fark etmemiş daha sonra şikayet üzerine mahkemeye çıkartılmış.Amcayla beraber onlarca kişi yargılanmaya başlanmış.Amcaya sıra geldiğinde Hakim ‘’Said Nursi ve yazdıklarıyla bir ilgin var mı?’’ diye sormuş ve amcanın müthiş cevabı gelmiş’’Benim nursuzlukla bir ilgim yoktur hakim bey’’ demiş.Bunu diyen amca beraat olmuş.Sonra bana dönüp dedi ki ‘’Sizler çok güzel bir çağda yaşıyorsunuz.ıstediğiniz zaman istediğiniz bilgiye ulaşabiliyorsunuz.Bu çağın ve gençliğinizin değerini bilin.’’ Tabi ben hemen kızarmaya başladım.Amca çok haklıydı.Bu zamanı ve gençliği iyi değerlendirmediğimizi apaçık ortadaydı(kendim için)…Zaman o kadar çabuk geçti ki anlatamam.Amcanın yanıma oturup belki saatlere sığmayan ve bana gençliğimi,daha önce yaşadığım güzel günleri,çıkarmam gereken dersi yarım saate sığdırı verdi.Otobüsten inerkende de bindiğinde ki tebessümü kat kat artmıştı.Yüzündeki her çizgi insanalara moral depolayan birer tebessüme dönüşüyordu.Allah razı olsun amcadan…
ışte güzel bir anım daha oldu.Risale’i Nur manevi dairesinin ne kadar çok büyüyüp genişlediğini artık anlıyorum.Bu daire 100 milyonu aştı mı acaba?Bence çoktan aşmıştır…
(birde kötü anlılar olur.Konuyla alakası yok ama,paylaşmak istedim) Askere gelmeden önce yaşadığım ve hala unutmadığım çok acı dolu günler geçirdim.Değer verdiğim ve değer gördüğüm çok sevdiğim insanı kendimden uzaklaştırdım.Dönmesi için çaba harcadım ama nafile.Umudumu kaybetmedim.Onun verdiği hüzünle ve acıyla askerliğimi geçiriyorum.Rabbime sığınmaktan başka bir çağremin olmadığını düşünüyorum.Çünkü her derde derman veren O’dur.Dualarınızı bekliyorum.Saygı ve Selamlarımla

Yılmaz Kıpçak
22.06.2006
10:25

2

24.06.2006, 15:34

Yazıyı su gibi okudum,çok güzeldi,çok etkilendim.

Allah razı olsun.

Kırmızı kaplı Nur............... :)



Selametle
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir