Muhterem kardeşlerim,
daha önce nakıs fikrim ve cuzi aklımla üzerinde çalıştığım bir makleyi sizlere arz ediyorum..eksikleri muhakka olacaktır..sizlerin değerli muzakerelerinizi bekliyorum..selamlar..ali
Kuran ,Hadis ve Risale-i Nur ışığında ,ahirzamana yönelik işaretler ve ikazlar
"Yoksa bir tuzak kurmak mı istiyorlar?Asıl o inkar edenler ,gerçekten (kendileri ) tuzağa düşecek olanlardır... O gün tuzakları kendilerine hiç bir fayda vermez ,onlara yardım da edilmez. Ve şüphesiz ki o zulmedenlere ,bundan başka (dünyada da) bir azap vardır ;fakat onların çoğu bilmezler."
(Tur Suresi 42. 46. ve 47. ayetler)
Yukarıdaki ayetlerde Kuran ,elinde tuttuğu ileri teknoloji ürünü silahlarla,masum ve himayesiz insanları kan ve ateşlere boğarak katleden barbarların damarına basa basa ,masum ve günahsız insanların bir sahibi ve rabbi olduğunu,onların kurdukları tuzaklara, bizzat kendilerinin düşeceklerini apaçık biçimde tüm aleme ilan ediyor..Ahirzamanın Vazife-i Risalet noktasındaki son Vekili ve en büyük Müceddidi olan Bediüzzaman Hazretleri Mucizat-ı Kuraniye Risalesinde, "Fıtratları Bozulmuş,vicdanları çürümüş şarlatan münafıklar ,dessas zındıklar " diye bahsettiği bölümde , hidayetsizlerin ,cebi dolarlı ,boynu yularlı satılmışların halklara saldığı korku,dehşet ve halkları aldatma ve kamuoyunu yönlendirme hilelerine karşı ,bizlere teselli,ümit ve şevk veriyor.Manevi yaralarımzı sarıyor,geleceğe ümitle bakmamızı tavsiye ediyor.Son demlerini yaşadığı için iyice şirretleşen, barbarlaşan ,tüm insanlığa korku ve dehşet salan,yahudi güdümlü Barbar imparatorluğu ile yanındaki koalisyon güçlerine , piyonlara ,perde arkasında gizlenen derin güç odaklarına aldanmamak gerektiğini ikaz ediyor.Tam küresel , bölgesel veya yerel bazda hakimiyetlerinin en tepe noktasına eriştiği bir anda tepetaklak olacaklarını bizlere müjde veriyor.Barbarların ve koalisyondaki diğer devletlerin veya güç merkezlerinin ilahi bir tuzağa düştüğünü,Cenab-ı Allahın hileyi hile bozanların en hayırlısı olduğunu özellikle tüm insanlığa haber veriyor.
"Böyle hilebaz şarlatanları insan sayıp desiselerinden ,inkarlarından mütessir olarak fütur getirme.Belki daha ziyade gayret et. Çünki: Onlar kendi nefislerine hile ederler, kendilerine zarar ederler. Ve onların fenalıkta muvaffakiyetleri muvakkattır.Ve istidraçtır, bir mekri-ilahidir."(Sözler 361) (mekr-i ilahi=ilahi aldatmaca,ilahi tuzak)
Bu gün içinde bulunduğumuz hüsranlara ve felaketlere, karanlıklara bu sözler bir güneş gibi ışık tutuyor ve günümüz insanının yaralı ruhuna teselli ve ümit veriyor….Kokuşmuş sistemlerinin ömrünü bir kaç yıl daha uzatabilmek için cephe veya koalisyon kuranların ,o çürük koalisyona dahil olanların sonları tam bir hüsran ve mağlubiyet olacaktır...Başarıları şimdilik geçicidir..
Evet Kuran meydana gelen ve gelecek olan gaybi ve gizli hadiselerin altındaki gerçekleri ortaya çıkartıyor ve tüm müslümanlar ile birlikte tüm insanlığı, hangi din veya görüşte olursa olsun gelecek hüsranlara ve felaketlere karşı uyarıyor....
Bediüzzaman Hazretleri Sunuhat adlı eserinin "Rüyada bir hitabe" başlıklı makalesinde "Pek cüzi ve mütehavvil ve mahdut olan hali, geniş istikbal ile mubadele eden kazanır." (mütehavvil=değişken, mubadele etmek= değiştirmek, yerine koymak) diyerek ,uğradığımız belalar ve musibetlere karşı tevkkül içerisinde makul ve geniş bir bakış açısından bakmak gerektiğini vurguluyor...içinde bulunduğumuz, geçici olan kısa zaman diliminde uğradığımız felaketler bizleri yanıltabilir..geleceği görerek hareket etmemiz bizlere öneriliyor...geleceği anlamak içinde, gayb aleminden bizlere haber veren, gizli hadiseleri gün ışığına çıkartan Kuran, Hadis Kaynaklarını ve Risale-i Nur’u çok iyi incelememiz ve hadiseleri makul olarak sabır ve tevekkülle karşılamamız gerekmektedir...
Bu işaretleri bu güne kadar en iyi biçimde Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ,Risale-i Nur külliyatında önemli hadiseleri haber vermiş ve şer dolu insanlığın yaptıklarında israr etmesi durumunda başına çok büyük felaketlerin gelebileceğini işaret etmiştir...merak edenler Sikke-i Tasdik-i Gaybi eserindeki “ Fil suresi ile Vel-Asr suresinin” tefsir edildiği, 51 den 57 ye kadar olan sayfalara bakabilirler...Çağımızın en büyük Kuran Müfessiri olan Bediüzzaman Hazretleri sözkonusu eserinde her iki surenin tevafuken(ortak olarak),".... bu asrımıza da bakıyor ,ders veriyor ,fenaları tokatlıyor.Manay-ı işari tabakasında bu asrın en büyük hadisesini haber vermekle beraber ....." diyerek söz konusu surelerde geçen ayetlerin işari anlamlarını, ikinci dünya savaşında gerçekleşen harp ve katliam felaketleri ile ilişkilerini bizlere gayet mükemmel ve anlaşılır tarzda sunuyor....ve 57. sayfadaki haşiyede tüm insanlığı uyaran,önemli bir semavi tokadı , uyarıyı,dehşetli bir hadiseyi bizlere haber veriyor..."Evet, bu tokattan, pürşer beşer, şirkten şükre girmezse ve Kurana tarziye vermezse, melaike elleriyle de ahcarı-semaviyye başlarına yağacağını ,bu sure bir mana-yı işariyle tehdit ediyor.."(ahcar-semaviyye=semavi taşlar,gökten yağan taşlar,tarziye vermek=özür dilemek)..
Günlerdir bu cümleyi düşünmekte idim.....Teselli olarak Kuran’a, Hadislere ve Kuranın günümüzde manevi bir mucizesi olan ve günümüz insanlığına safi rahmet, safi hidayet ve safi nur olarak gönderilen Risale-i Nur’a sarıldım...Kuranın sure ve ayetlerinin gizli ve işari olarak bu günlere baktığı ,Rumuzat-ı Semaniyye Risalesinde bahsedilmekte idi....
“Her bir ayetin müteaddit manaları vardır.Hem her bir mana küllidir; her asırda efradı bulunur.Bu asrımıza bakan,yalnız mana-yı işari tabakasıdır.Hem o külli manada, asrımız bir ferttir.Fakat hususiyet kesbetmiş ki, ona tarihi ile bakıyor”
“Herbir harf çok işarat meyvelerini veriyor, çok meanileri de ifade ediyor. Adeta Kuran hurufatı muazzam ve mütenevvi ilahi şifrelerdir.” (Rumuzat-ı Semaniyye)
Cümleleri bana cesaret verdi ve rehber oldu.Bir dürbün gibi Kuran’ın sure, sayfa, ayet, kelime ve harflerinde gizlenen sırların keşfedilmesinde yardımcı oldu. Aslında konu ile ilgili olarak bir ilmi heyet oluşturulup, ,konunun daha derin ve geniş olarak ele alınıp ,bir kitapçık veya broşür haline getirilmesini acizane arzu ediyorum...şu an mütehassıs insanları veya cemaat mensuplarını biraraya getirmek zor görünüyor...Mümkün olan en kısa sürede bu halisane ve acizane niyet ve teşebbüsün gerçekleşmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum…
şimdi Kuran surelerinin geçmiş ve gelecek hadisata nasıl baktığına ve işaret ettiğine değinelim. ışaret sisteminde 7 sayısal model kullandık..
A) Rumi tarihleri gösteren sitemde iki metod kullandık.Birinci sistemde sure sıra numaralarına ahirzamanın başlangıcı olan 1900 rakamını ekledik. 19 sayısı ile asırlar öncesinden fitnelerin zirveye ulaştığı ahirzamana işaret edildiği bilinmekte idi.
Rumi Yıllar Sure ısmi Sure sıra no Ayet Sayısı
1999/2006 Zilzal 99 8
2002/2009 Tekasür 102 8
2003/2005 Asr 103 3
2005/2009 Fil 105 5
2006/2009 Kureyş 106 4
2007/2013 Maun 107 7
2008/2010 Kevser 108 3
2009/2014 Kafirun 109 6
2010/2012 Nasr 110 3
2011/2015 Tebbet 111 5
2012/2015 ıhlas 112 4
2013/2017 Felak 113 5
2014/2019 Nas 114 6
B) Rumi yılları işaret eden ikinci sistemde sure nuzül numaralarına ahirzamanın başlangıcı olan 1900 rakamını ekledik.
Rumi Yıllar Sure ısmi Sure nuzül no Ayet Sayısı
2000-2007 Beyyine 100 8
2001/2024 Haşr 101 24
2002/2065 Nur 102 64
2003/2080 Hacc 103 78
2004/2014 Münafikun 104 11
2005/2026 Mücadele 105 22
2006/2023 Hucurat 106 18
2007/2018 Tahrim 107 12
2008/2029 Tegabun 108 18
2009/2023 Saff 109 14
2010/2030 Cuma 110 11
2011/2039 Fetih 111 29
2012/2121 Maide 112 120
2013/2131 Tevbe 113 129
C) Kullandığımız ikinci sayısal sistemde , Hicri tarihleri işaret eden sistemde Surenin sıra numarası, surenin nuzül sırası ile ayet sayısının ikinci rakamlarını kullandık .Son rakamlarının başına bin rakamı (besmelenin ebced hesabındaki rakamı da bindir) eklendiğinde ise 1400 lü hicri yıllarda gerçekleşen ve gerçekleşecek önemli olaylara bazı surelerin işari manada baktığını hayretle keşfettik..Yalnız sure ile ilgili olarak istihraç edilen (bulunan, çıkartılan) hicri tarihler, en ahirdeki sonuncu ayette bahsedilen önemli hadiselere tevafuken işaret etmekde idiler..bu da içinde bulunduğumuz ahirzamanın bir garip cilvesi idi..
Hicri Yıllar Sure ismi Sure Sıra No Sure ıniş sırası Ayet sy
1411/1416 Nas 114 21 6
1371/1422 ıbrahim 14 22 52
1361/1424 Nur 24 102 64
1251/1426 Nisa 4 92 176
1421/1428 ınşirah 94 12 8
1421/1429 Hümeze 104 32 9
1411/1435 ınşikak 84 83 25
1422/1446 Müdessir 74 4 56
1386/1449 Duhan 44 64 59
1449/1475 Kamer 54 37 55
D) Bediüzzaman Hazretleri’nin Rumuzat-ı Semaniye adlı eserde kullandığı sistemi aynen kullandık.Surelerin sayfa numarası, ayet, kelime veya harf sayıları da hicri ve miladi olarak ahirzamanla ilgili tarihleri işaret ediyordu.Bazı üç rakamlı sayılara besmelenin ebced değeri olan 1000 rakamını ekleyerek güncel tarihlere eriştik.
Ayet Kelime Harf
Sure ismi sayısı sayısı Sayısı Yıllar
Duha 59 846 1431 1431
Gaşiye 26 92 381 1381
Mücadele 22 473 1992 1473 /1992
Necm 62 1405 3000 1405
Kasas 88 1441 5880 1441
Hucurat 18 348 1476 1476
Haşr 24 473 1712 1473
Fussilat 54 92 381 1381
Buruc 22 109 438 1438
Araf 206 3625 14310 1431
Ali ımran 200 3460 14525 1452
E) Kuran sayfa numaraları ve sayfalarda yeralan ayetler de ahirzamana bakan hicri tarihleri işaret ediyordu…Sayfa numaralarına bin rakamı olan besmelenin ebced değeri eklendiğinde hicri yıllara erişiliyordu.
Sayfa no Sure ısmi H. Yıllar Ayet numaraları
417 Ahzab 1417 1,2,3
418 Ahzab 1418 9,11
419 Ahzab 1419 16,20,22
420 Ahzab 1420 23,24,25
421 Ahzab 1421 31
422 Ahzab 1422 43
423 Ahzab 1423 44,45,46,48
424 Ahzab 1424 54
425 Ahzab 1425 56,57,60,61
426 Ahzab 1426 64,66,68
427 Sebe 1427 3,7
428 Sebe 1428 8,9
429 Sebe 1429 15,16,17,18,19,22
430 Sebe 1430 28,30,31
431 Sebe 1431 33,38
432 Sebe 1432 42,46
433 Fatır 1433 51,52,54,1,2
434 Fatır 1434 5,6,7,10
435 Fatır 1435 12
F) Üstad Hazretlerinin, Risale-i Nur’un bir çok yerinde kullandığı ebced hesabı da altıncı olarak kullandığımız sayısal sistemdi. Bu sistemde ise iki değişik metod kullandık.Birincisinde Kuran sure adlarının ebced değeri ile ,hangi yıllara işaret ettiğini ve diğer işaret ve rumuzlarla tevafuk ettiğini tesbit ettik.
şeddesiz veya
Sure ısmi Ebced Değ. Harf-i tarifsiz Yıllar
Fatiha 920 494 1920/1494
(1920 de son ıslam Devleti olan Osmanlı Devletinin sona erdiği ima edilirken,1494 de ise istikbalde kurulacak olan ıslam devletinin fatihasının okunacağı hususu sarahaten ima ediliyor ..Allahua’lem)
Al-i ımran 391 360 1391
Maide 478 447 1447/1478
Tevbe 839 413 1413
Furkan 472 441 1472/1441
Ankebut 479 153 1479
Rum 477 446 1446/1477
Secde 498 467 1467/1498
Zuhruf 918 925 1918/1925
Casiye 945 1945
Fetih 519 488 1488/1519
Zariyat 2043 2012 2012/2043
Mücadele 509 478 1478/1509
Mümtehine 969 938 1938/1969
Saffa 371 340 1340/1371
Münafikun 358 327 1327/1358
Tegabun 1484 1453 1453/1484
Mearic 355 324 1324/1355
ınfitar 372 341 1341/1372
Mütaffifin 380 349 1349/1380
Gaşiye 1347 1316 1316/1347
Kadir 335 304 1304/1335
Beyyine 503 472 1503/1472
Adiyat 517 486 1486/1517
Karia 407 376 1376/1407
Asr 391 360 1360/1391
Kafirun 388 357 1357/1388
Nasr 421 390 1390/1421
(1390 Üstadımızın Hutbe-i şamiye’de haber verdiği fecri-kazib 1421 ise fecr-i sadıkdır Allahua’lem)
G) ıkinci sistemde ise değişik konularda ve değişik surelerde yer alan Kuran ayetlerinin ebced değeri ile ,hangi yıllara işaret ettiğini ve diğer işaret ve rumuzlarla tevafuk ettiğini tesbit ettik.Konu indexlerinden yararlanarak öncelikle “hile, tuzak, hüsran, hesap, galebe,galip, fetih, savaş, zulmet-nur, tağut, ceza, sabır, hakkı tavsiye, musibet, musibete sabır, sabrı tavsiye, ihsan, nur ,hased, zelzele, helak olma,imtihan” konularındaki ayetleri tesbit ettik.Ve bu ayetlerin ebced hesabı ile günümüzdeki hadisata işaretlerini bulmaya çalıştık. Aynı sistemi Risale-I Nur’un el yazması osmanlıca nüshalarına da uyguladık…özellikle Arabi ışarat-ul ıcaz’da tevafuk hazineleri olduğuna bizzat şahit olduk.
Evet günümüzde meydana gelen insanlık felaketine ve şeytanın hizmetkarı olan barbarların yaptığı zülümlere , kötülük ve şerlere, diğer yandan iman ehlini bekleyen bir saadet asrına , adalet,barış ve huzur dönemine 102. sıradaki Tekasür suresi ,103. sıradaki Asr suresi , 104. sıradaki Hümeze suresi ile 105. sıradaki Fil suresi açık biçimde işaret ediyorlar....
Tekasür süresi;
2002 Rumi yıla bakan bu surenin her bir ayeti, 2002 ‘den sonraki yıllara da işari olarak bakıyorlar..
(2002 -2003) 1.2- Sizi tekasürle (mal çokluğu ile) övünmek (okadar) oyaladı ki, nihayet kabirleri ziyaret ettiniz ..
(2004) 3-Hayır! ıleride bileceksiniz!
(2005) 4-Sonra (yine) hayır! ıleride bileceksiniz!
(2006) 5-Hayır! Eğer (gerçeği) kati bir ilimle bilseydiniz(böyle yapmazdınız)
(2007) 6-And olsun(siz) Cehennemi mutlaka göreceksiniz!
(200
7-Sonra (yine ) andolsun,siz onu gözün(üzün) kati bilişiyle göreceksiniz!
(2009) 8-Sonra o gün ,(size dünyada verilmiş olan) nimetlerden (teker teker ) mutlaka sorulacaksınız!
1. ve 2. sıradaki ayetler ,insanlığa karşı mal çokluğu, ekonomik ve teknolojik üstünlüğü, stratejik yerlere ve hayati önemdeki madenlere ve yer altı kaynaklarına sahip oluşu ile övünen, perde arkasında yahudi bir grup ve çete tarafından yönlendirilen barbar imparatorluğunu ima ediyor...Ve bu imparatorluğun 2002 ve 2003 yıllarındaki en büyük zaafının,büyük bir ekonomik krizin içinde olmasına rağmen, tekasür etmek, çoğalmak, genişlemek, büyümek azim ve hırsı olduğunu mucizevi bir biçimde bizlere duyuruyor...
5. ayet 2006 yılında ilk mağlubiyetini alacak Barbarların, böyle bir akibete uğrayacaklarını bilselerdi, ıslam dünyasına saldırmak istemezlerdi diyerek son pişmanlıklarının gereksiz ve faydasız olduğunu ima ediyor,zımnen onları feci bir akibetin ve azabın beklediğini ima ediyor.
6. ayet 2007 yılında ,masumlara ve günahsızlara yaptıklarının karşılığında cehennemi bizzat dünyada gözleri ile göreceklerini ve başlarında cehennem gibi bir felaketin kopacağını ,tüm insanlığı uyararak haber veriyor...
7. ayet küçük ebced değeri olarak 1559 hicri yılını işaret ederek,cehennemi andıran kıyametin kopacağı yılı insanlığa ihtar ediliyor..Aynı zamanda 2008 de de cehennemi bir musibeti ,insan kılığındaki şeytanların ve barbarların bizzat yaşayacakları hatırlatılıyor.
8. ayet ise 2009 yılında yaptıklarının hesabının sorulacağı ,yani önemli bir yenilgiye uğrayacaklarını haber veriyor....yani yaptıkları zulümler ,katiamlar yanlarına kalmayacak...zülme uğrayan masumları teselli ediyor...barbarlığa karşı mücadele edenleri ise teşvik ediyor...
Bu kısımda Asr ,Hümeze ve Fil surelerinin, günümüz insanlığına karşı evrensel bir suç işleyen,insanlığı katleden barbarlara Kuran lisanı ile yapılan ilahi ikaz,tehdit ve uyarıları ve onların karşısında mücadele eden,bir avuç yürekli,cesur mert insana da müjde ve teşvikleri kısır aklımız ve nakıs hislerimizle ,yaralı ruhumuzla anlayabildiğimiz ve hissedebildiğimiz kadarı ile sizlere aktarmaya çalışacağız...
ASR SURESı
Asr süresi 103 . sırada bulunmakta olup işari olarak 2003 yılını göstermektedir.Anafikir olarak ahir zamanda yaşanacak hüsranları ve 3. dünya savaşının başlaması ile insanlığın ve ıslam dünyasının uğrayacağı felaketleri haber vermektedir.Asr süresine c şıkkındaki 3.sayısal sistem uygulandığında , hicri olarak 1333 yılını remzen işaret etmekte olduğu ortaya çıkıyor.Yani birinci dünya savaşının başlangıcı olan 1914 yılında insanlığı ve ıslam dünyasını büyük bir hasaretin beklediği ima ediliyor.
(2003) 1- Asr'a yemin olsun!
(2004) 2- şüphesi ki insan,gerçekten hüsrandadır!
(2005) 3-Ancak iman edip salih amel işleyenler,birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesnadır.
1. ayet açık biçimde 2003 yılında 3. dünya savaşının başladığını haber vererek, insanlığı ve ıslam dünyasını büyük katliamların, felaketlerin ve hasaretlerin beklediğini remzen anlatıyor.
2. ayet ise 2004 ü yaşanacak hüsran ve felaketlerin zirveye ulaştığı ve savaşın çok geniş bir coğraya yayılarak tüm insanların korku ve dehşete düştüğü bir yıl olarak işaret ediyor.Özellikle ıslam dünyasının koalisyon güçleri tarafından çok önemli saldırılara ,birbileri peşisıra maruz kalacağını ihbar ediyor.
3. ayet ise bir müjde olarak 2005 yılında inananlara ,barbarlara karşı direnmelerin ve toparlanmaların başladığı yeni bir dönemi, şerlerden ve katliamlardan kurtuluşu haber veriliyor.Yeni bir saadet ve mutluluk devrinin başlayacağı ,ahir zamanda beklenilen ,müjdelenen büyük Mehdinin icraatçısı olan, Muhammed Mehdi (hadis dilindeki diğer adı ise “Ceh Cah” veya “Kahtani” )namındaki nurani ve cihangir zatın zuhur etmesiyle ,o zatın has cemaati ve kurmayları liderliğindeki büyük ordusu ile ıslam ve Türk dünyası adına galibiyetlere ve fetihlere başlayacağını ima ediyor.
1. ve 2. ayetin “innel insane” kısmı hariç tutulduğunda ebced değeri 1427 hicri yılını işaret ederek, tüm insan olmayan şeytanların, şer güçlerin ve barbarların hicri 1427 Rumi 2006-2007’de büyük bir hüsrana ve yenilgiye uğrayacakları ima edilmektedir…
HUMEZE SURESı
Humeze Suresi 104. sırada olup işari olarak hicri 1429 yılını ima etmekte ve ana fikir olarak ,insanlıkla alay eden ,gururlanan ve böbürlenen ,şeytanın hizmetkarı barbarların en sonunda hüsrana uğrayacağını anlatmaktadır..
(1421-2000/2001) 1.Hümeze olan (insanları arkadan çekiştiren ),yüzlerine karşı (da onlarla ) alay etmeyi adet edinen her kişinin vay haline!
(1422-2001/2002) 2. (Ki o) bir mal toplayan ve onu sayıp durandır!
(1423-2002/2003) 3.(O,) malının gerçekten kendisini ebedi kılacağını sanır!
(1424-2003/2004) 4.Hayır! And olsun ki (o),Hutameye atılacaktır!
(1425-2004-2005) 5.(Ey Resulüm) Hutame'nin ne olduğunu sana ne bildirdi?
(1426-2005/2006) 6.(O,) Allahın tutuşturulmuş ateşidir.
(1427-2006/2007) 7-Öyle (ateş) ki, kalpleri kaplar(ta içine işler!)
(1428 1429- 2007 2008 2009)8- şüphesiz ki o (ateşin kapıları) ,onların üzerine ,uzatılmış direklerle kaplanmıştır!
1. ayette 2000 yılında ABD nin başına hile ile seçilen alaycı bir tavırla islam dünyasını ve tüm insanlığı tehdit eden fravun ruhlu bir şeytandan (G.W.B) ve perde arkasında tüm insanlığa hile hazırlayıp tuzak kuran ekibinden ve yönettikleri barbar bir devletin varlığından bahsediliyor.Bu ayetin küçük ebced ile sayısal değeri 425 olup,besmelenin sayısal değeri olan 1000 eklendiğinde 1425 ederek, hümeze ve lümeze bir devletin bu tarihte dünya hakimiyetinin zirvesine erişeceğini mucizevi bir biçimde haber veriyor ve islam dünyasını barbarların yapacakları tecavüz,işgal ve saldırılara karşı uyarıyor ve ikaz ediyor.…
2. ayette 2001/2002 yıllarında teknolojik ilerlemede, ekonomide ,siyasette önemli bir güce sahip olan barbar imparatorluğunun,Tekasür suresinde de işaret edildiği gibi aynı tarihe bir daha parmak basarak, dünyanın sayısız ekonomik kaynaklarına,stratejik madenlerine ,teknolojik donanımlı hava ve deniz filolorına sahip olduğunu ve bunları artırmak üzere silah fabrikalarını çalıştırdığına işaret edilmektedir.
3. ayette 2002/2003 yıllarında öylesine kendine güçlenen ve rakip tanımayan imparatorluğun böbürlendiğini ve insanlığı gizli olarak tehdit ettiğini ima ediyor.
4. ayet 2003/2004 yıllarında barbar imparatorluğunun dünyanın başını ateşlere ,savaşlara,katliamlara sokarak gizli olarak kendi başını da ateşe attığını ima eder.
5. ayette ise 2004/2005 yıllarında Asr suresinde de işaret edildiği üzere , manevi vazifesi bildirilen o gelecek nurani zata ,nurani has cemaatine ve geniş dairedeki kahraman ve cengaver ordusuna gizli bir imada bulunur.Harbe hazırlanmasını ve tüm ıslam dünyasını toparlaması ve birleştirmesi ima edilir.
6. ayette ise 2005/2006 yıllarında barbar imparatorluğu ile koalisyon güçlerinin hiç beklemediği bir tarzda ateşe ve mağlubiyete maruz kalacağı bildirilir...Ve onlara yaptıkları zulüm ve katliamalar karşılığında cehennem ateşi gibi güçlü silahların başlarında patlayacağı ima edilir. Ummadığı ve beklemediği biçimde, saldırdığı kuvvetler, ülkeler ve halklar karşısında ,karşı karşıya kalacağı direnç ve mücahitlerin azim ,inanç, cesaret ve kararlılığı karşısında hüsrana uğrayacak,askerleri füze ve bomba ateşine ,halkları ise bulunduğu kıta , şehir ve adalarda büyük bir hücuma ve saldırıya maruz kalacaklardır inşallah..
7. ayette ise 2006/2007 yıllarında Tekasür suresinde işaret edildiği üzere, şer güçlerin büyük bir cehennem ile cezalandırılacakları ve ateşler içinde yanma sırasının kendilerine geldiği hatırlatılır.
8. ve 9. ayette ise 2007, 2008 ve 2009 yıllarında mağlubiyetin ,yıkılışın ve hüsranın şer güçler için kaçınılmaz olduğu,ilahi tuzağa düşen barbarlardan tün insanlığın ve ıslam dünyasının mutlaka hesap soracağı ima edilir.
FıL SURESı
105. sırada bulunan ve miladi 2005 yılını işaret eden Fil suresinde , ana fikir olarak Kabeyi yıkmak üzere saldıran fil sahiplerinin,tuzaklarının boşa çıkartılıp, başlarına semavi taşlar atılarak nasıl mağlup edildiği anlatılır.
(2005) 1. (Habibim,Ya Muhammed!) Rabbinin ,fil sahiplerine nasıl yaptığını görmedinmi?
(2006) 2.Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
(2007) 3. Hem üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi.
(200
4. (Bu kuşlar) onlara pişmiş çamurdan taşlar atıyorlardı.
(2009) 5- Nihayet onları yenmiş ekin yaprağı gibi yapıverdi.
1. ayette 2005 yılında ilahi vazifeye başlayan o nurani zata kurulan tuzaklar hatırlatılarak ,her zaman maddi manevi düşmanlarına karşı uyanık olması ve cihat etmesi hatırlatılır.
2. ayette ise 2006 yılında şer koalisyonun kurduğu tuzağın bozulacağı ve mağlup edilecekleri ima edilir.
3. ayette 2007 yılında şer güçlerin orduları ve halkları üzerine ,Muhammed Mehdi komutasındaki ıslam orduları ve müttefikleri tarafından kıtalararası ve denizaşırı filolar ,füzeler, uçaklar gönderilerek, barbar imparatorluğu ve müttefiklerinin yoğun bir ateş altına alınacağı ima edilir.
4. ayette ise 2008 yılında şer güçler, şer ordular ve bunları destekleyen müttefikleri ve kendi halkları üzerine ,nükleer bombaların gücüne eşdeğer olan semavi taşların atılacağı ve kesin olarak şer güçlerin mağlup edileceği ima edilir.
5. ayette ise 2009 yılında kesin galip gelen ıslami ordunun şer güçlerinden hesap soracağı ima edilir...
Biraz uzun oldu ama ,nakıs fikrim ve ruhumla hissettiğim işari manaları sizlere aktardım...yanlışlık varsa benim nakıs anlayışımdan,hislerimden ve yarım yamalak aklımdan kaynaklanmaktadır... Günlerdir mevcut katliamlardan duyduğum üzüntülerime ve elemlerime Kuran’ın müjde ve ikazları bir teselli ve ümit oldu....ve Cenab-ı Hakka hadsiz şükürler olsun...salat ve selam Alemlere rahmet ve nur olarak gönderilen o büyük Nebiye ve Aline ve Ashabına olsun..
ıslam ve Türk dünyası için ,Yeni bir kuruluş ve kurtuluş dönemi
Öncelikle Anadolu Selçuklu dönemini incelediğimizde ,Anadolu Selçuklularının kendi iç sorunları ve çevrelerindeki diğer müslüman devletlerle çatışmalarından ötürü, Büyük Selçuklu veya Osmanlı gibi bir dünya devleti olmak yerine sınırlı sorumlu bir coğrafyada mevcudiyetini devam ettirmek istediklerini anlıyoruz...halbuki Anadolu coğrafyasında hiçbir zaman küçük devletler uzun ömürlü olmamış, Anadoluyu ;Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar ve Akdenizve Karadeniz havzası ile birlikte entegre eden, hinterlandına alan devletler uzun ömürlü olmuşlardır...Osmanlı Devleti ve Bizans ımparatorluğu gibi...
Diğer yanda küresel coğrafyada Cengiz liderliğinde gelişen bir barbar imparatorluğu,tüm Orta Asya ,Hazar ve Ortadoğu ile Doğu Avrupayı istila ederek Irak ,Suriye ve Anadolu’ya kadar gelmişti..o dönemde Büyük Selçuklunun yerine kurulan Harzemşahlı Türk Devleti gelen tehlikeyi geç farketmiş, gerekli tedbirleri almadığı için Moğollar tarafından ilk istila edilen Müslüman Türk Devleti olmuştu...
Bağdatta ve Irak havalisinde Abbasi hilafeti devam ediyor,devrin büyük ıslam Devleti Harzemşahlıların himayesi altında hayatını devam ettiriyordu...ne gariptirki Bağdattaki Halife biraz daha bağımsız hareket etmek ve Harzemşahlıların himayesinden kurtulmak ve kendince bir bağımsızlığa kavuşmak amacıyla ,Türkistan sınırlarına dayanan Moğollar’a mektup göndererek Harzemşahlılar’ı şikayet ediyordu..aynen bu günkü Barbar Amerikan ımparatorluğuna yağcılık ve yalaklık yapıp medhiye düzen,yalvaran,dildöken bir takım gafiller gibi...
Sonuçta 500 yıllık Abbasi Hilafetine son verecek te Cengizin Barbar imparatorluğu olacaktı.. evet o günün barbarları da ,bu günün barbarları gibi kan dökmekten ,fitne çıkarmaktan,yakıp yıkmaktan,masumları katletmekten, insanlara korku ve dehşet salmaktan muthiş zevk duyuyorlardı...kendilerine çaresiz olarak teslim olanları esir olanları dahi ,herkesi öldürüyor ve kesiyorlardı.
Moğol sürüleri Buharayı yakmış,yıka yıka Basra ve Bağdat’a dayanmıştı.Cengizin ölümü ile bir süre duraklayan moğol akınları imparatorluğun dört büyük devlete pay edilmesi ile birlikte hem doğuya hem batıya akınlarını sistemli, olarak yoğunlaştırdılar... kuzeyden Karadeniz üzerinden Doğu ve Orta Avrupaya, güneyde ise ıslam diyarı olan ıran üzerinden Irak ,Suriye ve Anadoluya doğru yeni bir akın başlattılar...
Cengizin torunu Hülagu komutasındaki barbar ordusu Basra ve Bağdat’ı 1258 tarihinde yerle bir etti. ıslam uygarlığı’na ait eserler yakıldı dicle nehrine atıldı..yüzbinlerce masum insan katledildi...dicle nehri kıpkızıl aktı günlerce...insan kafataslarından tepeler oluştu...o günkü barbarlar kanla yok edemediği müslümanları ise aralarına nifak tohumları atarak,müslümanları birbirine düşürerek,kardeşi kardeşe kırdırarak elde ediyorlar ve imha ediyorlardı...önce imha ,fitne ve arkasından içlerine sızarak adam kullanma, kamuoyunu yönlendirme ,aldatma,pasifize etme yöntemlerini kullanıyorlardı... bunlar müslümanlara öldürmekten ve imha etmekten daha büyük zarar veriyordu...Bir çok yerde saf alimler ,devlet adamları veya hocalar, şeyhler bu sinsi oyuna ve aldatmaya bilerek veya bilmeyerek alet oluyorlardı...
Bu dessas plana alet olanlardan meşhur Cafer Hoca ağlıyordu...sızım sızım ağlayan sızlayan yüreği ,ırmak gibi taşmış,sel sel olmuş gözlerinden akıyordu...
Öyle bir duruma düşmüştü ki “Bizi kurtar” diyenlere:
“heyhat” diye cevap veriyordu. ”ben kendimi kurtarabiliyormuyum? Boyumca batağa saplandım. Çırpındıkça gömülüyorum. Sözde ,onları Müslüman edecektim. Onlarla kuvvetlenecektim. Hepimiz kardeş olacak,
ıslama hizmet edecektik.”
Cafer hoca son nefesinde “hata ettik “ diyecekti ve en son hizmeti de bu olacaktı..
Barbarların abus çehreli adamlarında merhametin zerresi yoktu.Onların önceleri yüze gülmeleri,veya ilşkileri düzeltiyoruz demeleri bu günkü Powell barbarının yaptığı gibi tuzaktan başka bir şey değildi,aslında onlar gülmüyor ,pis pis sırtlanlar gibi sırıtıyorlardı..
“yalnız hizmetiniz değil, hepiniz ve herşeyiniz, ülkeniz mülkünüz, üsleriniz, stratejik noktalarınız, limanlarınız, ordularınız silahlarınız her şeyiniz bizimdir” aynen bu günkü barbarların düşündüğü gibi plan ve tuzak kuruyorlardı dost ve müttefik göründükleri saf ve zayıf devletlere...
Barbarların ardından bıraktıkları ise tam bir harabe idi.Hülagu halifeyi de öldürerek Abbasilere son noktayı koymuş, Selçuklular üzerine yürüyordu..bu sırada ne mi oluyordu...Harzemşahlılardan arta kalan kuvvetleri toplayan Celaledin Harzemşah,Ahlat kenti civarında Anadolu Selçukluları ile savaşıyordu...Müslümanların aralarıdaki bu çatışmadan yararlanan barbar ordusu her iki devleti de işgal ederek ortadan kaldırmıştı...ve Selçukluların moğol sürüleri ile yeterli mücadele edememesi saltanatlarının sonunu hazırlayacak ve kısa sürede yıkılacaklardı...
bu yıkıntıların arasından ise Oğuzlardan Kayı aşiretinin reisi Ertuğrul bey çıkıp gelecek ve dört yüz çadırlık bir aşiretten ,büyük bir cihan devleti doğacaktı...tıpkı bünkü durum gibi …..yeni bir Ertuğrul Gazi, Osman Gazi gelirmi bilemem ,ancak bu kadar yıkımın arasından Peygamberimiz (ASM) tarafından müjdelenen, ahirzamanda gelmesi beklenen, Büyük Mehdinin icraatçısı, halefi ve programının uygulayıcısı “Muhammed Mehdi” namında,Sultan fatihin benzeri bir cihan devleti mefkuresine sahip, ıslam ordularının büyük başkomutanı olacak, bir büyük cihangirin gelişini büyük bir ümitle bekliyoruz..Bu günleri nurani bir gözle seyreden Peygamberimiz(ASM) aşağıdaki ihbarları ile bu günün şaşkın ve felaketlere maruz kalan insanına yol gösteriyor..
“Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir...“
(Kaynak: El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
“Büyük şehirler dün sanki yokmuş gibi helak olur.”
(Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 3
“Dünyada alçak oğlu alçak kimseler insanların en mutlusu oluncaya kadar kıyamet kopmayacaktır.”
(Tirmizi, Fiten, 37)
Halihazır zamanı geniş istikbal ile mubadele edenler kazanır
Bu konularda aceleci olmamak gerektiğini, Bediüzzaman Hazretleri Sunuhat adlı eserinin "Rüyada bir hitabe" başlıklı makalesinde "Pek cüzi ve mütehavvil ve mahdut olan hali, geniş istikbal ile mubadele eden kazanır." (mütehavvil=değişken, mubadele etmek= değiştirmek, yerine koymak) diyerek vurguluyor...içinde bulunduğumuz, geçici olan kısa zaman diliminde uğradığımız felaketler bizleri yanıltabilir..geleceği görerek hareket etmemiz bizlere öneriliyor...geleceği anlamak içinde,gayb aleminden bizlere haber veren,gizli hadiseleri gün ışığına çıkartan Kuran,hadis ve Tefsir kaynaklarını çok iyi incelememiz ve hadiseleri makul olarak sabır ve tevekkülle değerlendirmemiz gerekmektedir...
Evet ayet ve hadisler 2003 ve 2004 yıllarında cephenin oldukça genişleyeceğinden bahsediyor ve bizleri bir olmamız ,barbarlara karşı direnmemiz konusunda uyarıyorlar..Aşağıdaki hadisler bunu açık bir şekilde vurguluyor...
“Beni Abbas’ın değirmeni döndüğü zaman,bayrak sahipleri atlarını şam’da zeytin ağaçlarına bağladığı zaman ve bu ordu ile Allah’ın “Esheb ve ailesini” yok ettiği zaman, onlardan kaçacak ve saklanacak kimsenin kalmadığı zaman, Caferiler ve Abbasiler düştüğünde ,”Ciğer yiyen oğulları(Süfyani) şam minberine oturduğunda , Berberi kavmi de şam’a geldiği zaman , işte bu Mehdi’nin çıkış alametidir.”
(Naim Bin Hammad)
"Zevra'da bir savaş olur.Zevra doğuda nehirler arasında bulunan ve ümmetimin en şerlilerinin yaşadığı bir şehirdir.zalimler hep orada otururlar....
Süfyani üçyüz altmış süvarisi ile şam'a varır ve bir ay içinde otuzbin kişi onlara iltihak eder.Süfyani daha sonra ordusunu Irak'a gönderir ve Zevrada yüz bin kişiyi öldürür.Nihayet Kufe'ye varırve onları esir ederek bir ordu daha hazırlarve onu Medine'ye gönderir.Ancak bu arada doğuda başlarında şuayb bin Salih Temimi'nin bulunduğu bir ordu toplanır ve düşmanlarını yok ederek Kufe'li esirleri kurtarır."
" Süfyani Kufeye girer ve üç günlük bir işgalden sonra altmış bin kişiyi öldürür.Burada on sekiz gece kalır.Kufenin mallarının hepsini paylaştırır.....Sonra Kufe havalisinden kendilerine "Usub" adı verilen bir cemaat çıkarki silahları azdır.Onların arasında Süfyani'nin arkadaşlarını farketmiş olan bir kısım Basralılar da bulunur.Böylece onlar Kufe halkından esir bulunanları Süfyani'nin elinden kurtarırlar ve ardından siyah bayraklı ordu beyat için Mehdi'ye gelir."
"Süfyani ,Kufe ve Basra'ya girdikten sonra ordularını etrafa gönderir....Haşimi bir gencin komuta ettiği ,siyah bayraklı bir ordu çıkar.Ve Allah bu ordunun işlerini kolaylaştırır.Sonra Horasan sınırında onların lehinde bir olay olur.Bu haşimi karayolu ile ilerler ve şuayp Bin Salih Temimi'nin komutasındaki bir başka ordu ile birleşerek,Estahir kapısındaki savaştan sonra Mehdi ile buluşurlar...Bu savaşlar atlarının ayaklarını kanlar içinde bırakacak kadar şiddetli olur.Yine Allahü Teala ,başında Ben-i Adiyyden bir adamın olduğu ve Sicistan'dan gelen bir orduya da yardım edecektir..ve Ahvaz'da kendilerine "Usub" denilen hepsi de Kufe ve Basralı bir topluluk çıkıp Kufe'li esirleri kurtaracaklardır."
"Bu ordu(şuayb ve Haşimi) Estahir kapısında Süfyani ile karşılaşır.Büyük bir savaş olur.Neticede siyah bayraklılar galip gelir ve Süfyaninin ordusu hezimete uğrar.Süfyani kuvvetleri kaçar."
"şuayb Bin Salih Temimi ,Süfyaninin ordusunu yenerek Beyt'ül Makdis'e iner.Mehdi'nin saltanatını hazırlar."
(Naim Bin Hammad)
Değişik zamanlarda Nurani bir gözle geleceği gören Peygamber Efendimiz (SAV) tarafından rivayet edilen Hadisler de değişik önemli olaylara dikkat çekilmektedir...
Ben-i Abbasın değirmenin dönmesi Irakta savaşların başladığını göstermektedir.Burada ilginç olanı bayrak sahiplerinin şam’da zeytin ağaçlarına atlarını bağlamasıdırki..şam bu gün sadece Suriyeyi değil özellikle Anadoluyu ve Anadolunun ekonomik,ticari kalbi ve manevi kıblesi olan ıstanbulu işaret etmektedir..yani önce Anadolu'da enerjisini ve desteğini Barbar imparatorluğundan alan birileri darbe veya hileli bir seçim yaptırılarak iktidara getirtilir...bu iktidar Anadolu da barbar imparatorluğunu temsil etmekte ve emirlerini harfiyen gizli veya açık olarak yerine getirmekte ve 360 kişilik kurmay heyeti bulunmaktadır...bir ay içerisinde otuz bin kişilik bürokrasi ordusu,medya ordusu,ilim adamları,bazı hocalar,sermaye kesimi ve özellikle hortumcular taifesi bu iktidara tabi olur...
Caferiler -ıran ve Abbasiler -Irak düşüyor...Barbar imparatorluğu Suriyeyi ve Anadoluyu işgal ediyor..ıktidara kendi uşaklarını getiriyorlar...Bağdatta yüzbin ,Kufede altmış bin kişi asker sivil katlediliyorki bu gün tahmini açıklanan rakamlar da bu civardadır..daha sonra Barbar imparatorluğu Mekke ve Medine üzerine ,yani Suudi Arabistan'a bir ordu gönderiyor ve Hicaz’ı işgal ediyor...
Mısır,Libya cezayir gibi ülkelerdeki Müslüman gönüllüler barbarlarla Savaşmak üzere Suriye 'ye gelmeye başlarlar..ki bu gün Kahirede cihat etmek üzere binlerce gönüllü sıraya girmiştir..
Ve barbar imparatorluğunun zulmüne karşı direnen ve savaşan ordu ,şuayp Bin Salih Temimi ve Haşimi gencin komutasında barbar imparatorluğunu büyük bir hezimet uğratıyorlar...ısraili yıkarak Kudüs'ü alıp Mehdinin hükümetini hazırlıyorlar..
Burada bizlerin hangi safta olduğumuz çok önem kazanıyor..insanlığı yok etmeye çalışan ve korku dehşet salan barbarların mı yanındayız..Yoksa ıslam dünyasına ve tüm insanlığa huzur,barış ve adalet getirecek Mehdiyyet hareketinin mi yanındayız..
Evet önümüzdeki günler, kimin hangi safta olduğunu belirleyen günler olacaktır...
Bu gün bu manzaradan ibret ve ders alamayanlar, almak istemeyenler, Devlet mülkü üzerinde sorumsuzca barbar imparatorluğunun desteği ile oturanlar....o koltuklar bir süre sonra size diken, ateşten gömlek olur ,maşalık göreviniz bittiğinde bir kenara paçavra gibi atılıverilirsiniz...
Size sundukları bir kaç milyar dolar sadece bir havuçtur ve kurulan tuzağın habercisidir...hala anlamadınız ve anlamak istemiyorsunuz...ben tekrar etmekten usandım, siz anlamamaktan usanmadınız...efendiler.. mülk tehlikede devlet, ülke mülkü....Türkiye gizli,sinsi ve hain bir işgal planı ile karşı karşıya...Ankaradaki büyükelçileri kanalı ile duyurmaya çalıştılar..”Türkiye içine kapanmış, her an ıslam dünyasına yönelebilirmiş..bunun çok tehlikeli sonuçları olurmuş”...iste size ABD müdahalesi ve işgali için hain ve sinsi bir neden..ister darbe yaptırtarak ,isterse IMF veya Dünya Bankası ile kıskaca alarak yakın bir zamanda Türkiye ile ilgili planlarını uygulamaya sokacaklarından hiç şüpheniz olmasın...Powell ‘ın gelişi ile Kerkük ve Musula Peşmergelerin ve ABD lilerin girmesi karşılığında bir milyar dolarlık hibeyi vereceklerini duyurdular ve sizi kalın bir zincirle bağlayıp gittiler… sonuçta birileri de Kerkük ve Musula girdiler.. çok merak ediyorum nutuk atanları...yarın hangi oldu bittilere göz yumacaklar, ülkenin hangi köşesini, limanını, üssünü barbarlara kiralayacaklar..tıpkı Moğol barbarlarıda böyle idi..önce srtatejik ortaklık kurarlar ,dostluğunuzu kazanırlar,sonra ağır silahları ve orduları geldiğinde sizin tüm topraklarınızı, imkanlarınızı üslerinizi isterler, karşı çıkarsanız işgal ederek imha ederlerdi...tıpkı Cafer Hoca ile Danişmend Hacip gibi işbirlikçilerinin uyanıp halkı cihada davet ettiklerinde ,barbarların onları sinsi bir okla vurarak yok ettikleri gibi..Anadolu Selçukluları tarihte, Moğollarla malesef yeterli mücadele edemediği için yıkılıp tarihe karışmıştır..
Anadolu’nun ve ıstanbul’un ahirzamanda işgal edileceğinden ve Mehdinin komutasında ıstanbulun yeniden fethedileceğinden bahseden bir sürü hadisler mevcut..merak edenler açıp okuyabilir....yani Türkiyenin mülkiyeti işgalcilerin eline bir türlü geçecek...ve milli bir direnişle geri alınacak...
Buradan Türk milletini uyarıyorum..düşmanımız hemen yanıbaşımızda katliam yaparken aklından aynısını bizlere uygulamayı geçirmektedir..içeride ve dışarıdaki hainlere, satılmışlara, iki yüzlülere karşı bir olalım, direnelim..mülk gittikten sonra geri almak çok zordur..işte Irak, işte Filistin, işte Azerbaycan-Karabağ örnekleri gözümüzün önünde duruyor..
Ümitvar olunuz! ıstikbalde en yüksek gür seda ıslam’ın sedası olacaktır!!!
Bu arada Amerikan uşağı bazı medya kesimi ile sermaye ,piyasa kesimi ve yarım akıllı siyasetçiler tarafından Bağdat hüsranı sürekli olarak ıslam Dünyasının aleyhine işlenerek, insanlarımız büyük bir yeis ve ümitsizliğe düşürülmektedir...elbette ıslamın hüsranına duygusal tepki göstermekte haklıyız..ancak gelecek zamanı, geçmiş ve hazır zamanla birlikte geniş olarak düşünmediğimiz ve doğru olarak yorumlamadığımız sürece, ümitsizlik bizleri sürekli moral bozukluğuna ve manen yıkıma sürükleyecektir.. ki bu durum emperyalistlerin en çok arzuladığı ,onların lehine bizleri esir edecek dehşetli bir zaaf durumudur...
Tam yüz yıl önce şam’da bütün ıslam dünyasının hazır ve gelecek kuşaklarına hutbe okuyan aziz ve mualla bir ruha ,nurani bir gaybi göze sahip olan,Mehdi-i Azam Bediüzzaman Hazretleri sanki bu günki içine düştüğümüz,hasaret ,üzüntü ve yeisleri görerek şam hutbesinde bu konuyu vurgulamış;
"Yeis en dehşetli bir hastalıktır ki: Alem-i ıslam'ın kalbine girmiş....o yeistirki, yüksek ahlakımızı öldürmüş, menfaat-ı umumiyeyi bırakıp, menfaati şahsiyeye nazarımızı hasrettirmiş. Hem o yeistir ki kuvve-i maneviyemizi kırmış.....Yeis milletlerin seretan denilen en dehşetli hastalığıdır...korkak, aşağı ve acizlerin şenidir, bahaneleridir."
Ümitsizliğe düşerek ,her şeyi kaybettik havasına girmek insanların zalimlere olan direncini kırmakta zayıf insanları ise mücadeleden vazgeçirmektedir...halbuki bu ortamda geleceği hissederek, sezerek, görerek, gerçek galibiyet ve sonucun ileride alınacağını bilerek hareket edilmesi durumunda ,hiç bir hadise bizim maneviyatımızı bozamaz, tam aksine bizi mücadeleye,hizmete ve direnmeye sevk eder....
Yine aynı şam Hutbesinde Bediüzzaman Hazretleri bizlere yakın bir zamanda gerçekleşecek önemli küresel değişim ve yenilenmelerden bahsederek moral ve ümit veriyor...
"ıstikbalin kıtalarında hakiki ve manevi hakim olacak ve beşeri dünyevi ve uhrevi saadete sevk edecek yalnız ıslamiyettir ve ıslamiyete inkilab etmiş, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak ısevilerin hakiki dinidir ki Kuran'a tabi olur ittifak eder...
ınşallah istikbaldeki ıslamiyetin kuvvetiyle medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulhu umumiyi de temin edecek."
Sunuhat adlı eserinde ise gelecekle ilgili bizlere çok önemli müjdeleri habr veriyor ;
"şark husumeti ıslam inkişafını boğuyordu, zail oldu ve olmalı. Garb husumeti ,ıslamın ittihadına ,uhuvvetin inkişafına en müessir sebeptir, baki kalmalı....
Ümitvar olunuz ,şu istikbal inkilabı içinde ,en yüksek gür seda ıslamın sadası olacaktır!."
Evet günümüz insanı basit bir mağlubiyet veya başarısızlıkta dahi hemen silahını teslim ediyor, mücadeleden hemen vazgeçiyor...Bizlere yakışanı ise akıllıca davranmak, olayları doğru okumak, dünyaya korku ve dehşet salan Barbar imparatorluğunun muazzam askeri gücüne ve istila hareketine bakarak ,aldanarak onun tuzağına düşmemek dir..
Tarih, gücünün zirvesinde iken ummadığı bir an ve şekilde tepetaklak olan imparatorluklar ve devletler ile doludur..bu konuda Kuran,Hadis ve tefsir kaynaklarında bizlere yeterli müjdeler ve ikazlar yapılmış..araştırıp incelediğimizde ,moralimizi bozacak yerde sabır ve tevekkülle davranmamız mümkündür...
Kıştan sonra baharın gelmesi gibi," Böyle bir cemaat-i azime içindeki mukaddes kuvveti tehyic edecek ve uyandıracak hadisat-ı azime vücuda geliyor...elbette o kuvvet-i azimedeki bir hamiyet-i aliye feveran edecek .." diyor ahirzamanın en büyük Müfessiri , Müceddi ve Mehdisi....
"Tehyic" ve " Feveran" kelimelerinin taşıdığı ; heyecanlandırma , coşturma, ayağa kaldırma, maddi ve manevi fışkırma anlamlarının gerçekleşeceği bir inkılabın henüz başlangıcındayız...Tüm insanlık ve ıslam dünyası uyanmış ve barbarlığa ,zorbalığa ve zulme karşı gizlice direnmeye başlamış...
"Mehdinin askerleri tekbir getirdiği zaman Rumiye'nin duvarları yerle bir olacaktır" diyen Hazreti Peygamber(ASM) bizlere Roma'nın yani Avrupa ve Amerikanın da yakın bir zaman süresinde fethedileceğini, dünya hakimiyetinin sağlanacağını haber veriyor.
" Fethi ikmal edecektir " müjdesinde ise bütün insani sistemlerin teker teker yıkılacağı,tüm insanlığın huzur ,barış ve adaletinin sağlanacağı,ve Mehdinin fethettiği tüm ülke halklarının sevgisini kazanacağı ima ediliyor..
Daha önce de kısmen belirttiğimiz üzere, saflardaki ayrılık giderek daha da belirginleşiyor....ilerde karşılaşacağımız süprizler asla bizlerin moralini bozmasın...verilen müjdeler yavaş yavaş gerçekleşiyor...
Bizlere akıl ve sabır ver Rabbim..bizi alçaklara muhtaç eyleme..izzetimizle şerefimizle Barbarların karşısında savaşarak ölmek ve şehit olmak nasip eyle Allahım...Tüm müslümanları ve insanlığı barbarların ,alçak oğlu alçakların şerrinden koru..bize Alperenlerin , Mücahit Gazilerin, Hizmet Erlerinin, Kudsilerin fetihten fethe koşacağı, dünyaya ve insanlığa adalet ve huzur ve barış sunacağı, masum ve garibanların korunacağı ve zalimlere, katillere yaptıklarının hesaplarının sorulacağı aydınlık günler ve nurlu sabahlar ihsan eyle...Amin...
selamlar
ali said