Giriş yapmadınız.

Rft

Acemi

  • Konuyu başlatan "Rft"

Mesajlar: 19

Konum: virginia

Meslek: phys

Hobiler: ilim

  • Özel mesaj gönder

1

23.08.2005, 19:35

Kur'anin 40'a balig mucize olusu

Muterem arkadaslar,

Kur'an'in 40'a balig mucize olusunu biliyoruz..
Bu 40'in tamamini bilen var mi?

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

2

24.08.2005, 09:54

40 rakamı takribi bir rakamdır. Üstad, Kuranın kırk icaz vechini 25. sözde beyan ettiğini söyler. Demekki 25. Sözdeki herbir vech-i icaz sayılsa yaklaşık kırk olduğu görülecektir.
Bu kırk icaz yönünün alt mertebeleri vardır. Bunlarla birlikte hesaplanırsa daha fazla olur. Mesela üstad başka yerlerde " Kuranın 200 aksam-ı icaziyesi..." diyerek bunlara işaret eder.

Aslında bu kırk rakamı da , 7 rakamından çıkıyor. Kuranın icazı aslında Yedi temel unsur veya Yedi temel menbadan çıkar.

Alıntı

ı'caz-ı Kur'anî, Yedi menabi-i külliyeden tecelli, hem yedi anâsırdan terekküb eder. (lemeat)

Lemeat isimli eserde "Îcaz ıle Beyân ı'caz-ı Kur'an" serlevhalı kısımda bu yedi ana menba izah edilmiştir. 25. Sözde ise bu yedi menba, alt mertebelere ayrılarak kırka yaklaşmıştır. ve hepsi izah edilmiştir. Belki ayrıca birkaç vecih daha eklenmiş olabilir. tam bilmiyorum.

demekki 40 vech-i icaz, 25. sözde yazılan meselelerdir.

oNUR

Stajyer

Mesajlar: 142

Konum: Istanbul

Meslek: Öğrenci

  • Özel mesaj gönder

3

26.08.2005, 19:08

Bu konu yeni asya gazetesinde fıkıh günlüğü köşesinde sorulmuştu ama tarihini hatırlamıyorum.bir kaç ay oluyor sanırım.
ıhya-yı din, ihya-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.

4

29.08.2005, 19:11

Bahsettiğiniz yazı 27.01.2005'te Yeni Asya'da yayınlanmıştır. Aynen alıyorum:
"Bediüzzaman Hazretleri Risâle-i Nur’un muhtelif yerlerinde Kur’ân’ın kırk açıdan mucize olduğundan bahsediyor.1 Yirmi Beşinci Sözde ise Kur’ân’ın bu kırk mucizelik yönünü geniş bir perspektifte açıklıyor.

Yirmi Beşinci Sözün Mukaddemesinde Kur’ân’ı üç ayrı açıdan tanımlayan Bediüzzaman Hazretleri, Kur’ân’ın kırk yönlü mucizeliğini Üç şule içinde muhtelif bölümler halinde maddeleştiriyor. Bu maddelere kısaca temas edelim:

1- Kur’ân’ın söz söyleme sanatındaki mucizeler. Bu mucizeler, Kur’ân inmeye başladığı andan itibaren dost düşman, inanan-inanmayan herkesi hayran bırakmıştır.

2- Kur’ân’ın nazmında (söz dizilişinde) hemen göze çarpan mucizelik. Başka kitaplarda bulunmayan bir çekicilik ve cazibe ile her okuyan bunu görüyor ve tasdik ediyor.2

3- Kur’ân’ın ifade ettiği mânâlardaki mucizelik. Kur’ân, her kendisini okuyana başka kitaplarda bulunmayan yüksek ufuklar gösteriyor.3

4- Kur’ân’ın üslubundaki güzellik, tazelik ve gençlik mucizedir. Her asırda aynı tazeliği gösteriyor.4

5- Kur’ân’ın lafzında akıcılık ve kolay okuma özelliği vardır ve mucizedir.5

6- Kur’ân’ın; hakikatleri olduğundan abartmadan, olduğundan küçük göstermeden, her şeyi tam kıymetine göre, tam olması gereken kadar anlatış biçiminde mucizelik vardır. ınsanları Allah’ın adaletinden korkuturken de, insanları Allah’ın rahmetine teşvik ederken de; insanı överken de, döverken de; Cenneti anlatırken de, Cehennemi anlatırken de zerre kadar abartılara yer vermiyor, tam hakikati ifade ediyor.6

7- Kur’ân; gerek hitap ettiği kesim, gerekse aktardığı hakikatler coğrafyası açısından kapsadığı alandaki genişlik, evrensellik ve eşsizlik itibariyle mucizedir.7

8- Kur’ân; lafzındaki (ifade edişte ve söz söylemedeki) genişlik ve derinlik bakımından mucizedir.

9- Kur’ân; manasındaki genişlik ve derinlik bakımından mucizedir.

10- Kur’ân; bütün ilimleri kapsaması ve bütün ilimlere rehberlik yapmasındaki genişlik ve derinlik bakımından mucizedir.

11- Kur’ân; dünyadan ahirete; insandan, kâinâta ve Yaratıcıya kadar ele aldığı konularındaki genişlik ve derinlik bakımından mucizedir.8

12- Kur’ân; çok büyük hakikatleri çok küçük cümlelerle ve öz olarak anlatma sanatı bakımından mucizedir.

13- Kur’ân; üslubundaki kapsamlılık bakımından mucizedir. Öyle ki, bir tek sûre bütün kainatı kapsayabiliyor. Bir tek âyet bütün bir sûreyi özetleyebiliyor.9

14- Kur’ân; âyetlerindeki kapsamlılık bakımından mucizedir. Daima manevi basamaklarda yükselen tüm kemal sahibi insanlar, cinler ve melekler, her basamakta ve her mertebede Kur’ân’ı kendilerine tam rehber bulurlar.

15- Kur’ân; kâinâtın bütün katman ve mertebelerini, yaratıkların bütün bölüm ve cinslerini, neden yaratıldıklarını, varlıkların var oluş sırlarını ve sair uzun ve zincirleme hakikatleri birer işaretle, birer remizle, birer harfle, birer çekirdek halinde anlatma sanatı bakımından eşsizdir ve mucizedir.10

16- Kur’ân; çok yüksek hakikatleri, çok karmaşık yaratılışları, çok geniş kanunları çok geri ve çok basit akıl mertebelerine anlatma sanatı bakımından eşsizdir ve mucizedir.11

17- Kur’ân; bütün söz söyleme sanatlarını başarıyla kullanmada, bütün insanlara çok geniş ufuk-maksatlar çizmede, Allah’ın harika konuşmalarını ve yüksek kelamını yansıtmada eşsizdir ve mucizedir.12

18- Kur’ân; verdiği doğru gaybî haberler açısından eşsiz ve mucizedir.

19- Kur’ân; tarihin insanoğluna göre en karanlık dönemlerinin yaşanan olaylarını doğru olarak görecek bir gözle okuyup bu güne aktarması açısından eşsiz ve mucizedir.13 Kur’ân, insanlığın geçmişini aydınlatan eşsiz ve mucize bir bilgi kaynağıdır.

20- Kur’ân; insanlığın geleceği ilgili doğru, güvenilir ve tam gerçek haberler vermesi açısından eşsiz ve mucizedir. Kur’ân, insanlığın geleceğini aydınlatan eşsiz ve mucize bir bilgi kaynağıdır.14

21- Kur’ân; Allah’ın bizce bilinmeyen isimlerini bize doğru olarak bildirmesi, kâinâtın bizce keşfolunmayan kanunlarını bize doğru olarak haber vermesi ve âhiretin bizce görünmeyen coğrafyasını bize doğru olarak anlatması bakımından eşsiz ve mucizedir.15

22- Kur’ân; asırlar geçtikçe gençleşmesi ve bütün beşerî olayları genç ve taze bir bakış açısıyla çözümleyen hep taze değerlere sahip olması açısından eşsiz ve mucizedir.16

23- Kur’ân; her asırdaki her cins, her meslek ve meşrepteki insan topluluklarına, sanki diğer asırlara ve diğer mesleklere nazaran sadece o topluma veya o mesleğe yönelik bilgi ve haberlerle tam bir isabet ve istikametle hitap etmesi bakımından eşsiz ve mucizedir.17

24- Kur’ân; yirmi üç senede, değişik olaylar esnasında, muhtelif ihtiyaçlara cevap olarak, değişik nedenlerle âyet âyet indiği halde, âyetleri ve sureleri arasında öyle bir irtibat, bağlılık, devamlılık ve uygunluk var ki, sanki tek bir kitap olarak bir defada nazil olmuştur. Değişik nedenlerle inmiş olmasının, âyetleri arasındaki uyumluluğu bozmamış olması açısından Kur’ân eşsiz ve mucizedir.18

25- Kur’ân; Allah’ın isimlerini her bir âyetin sonunda özetle vermesi ve âyetin konusu ile Allah’ın ismini bütünleştirmesi açısından eşsiz ve mucizedir.19

26- Kur’ân; Allah’ın fiil ve eserlerini insanın nazarına aktarması, sonra bu fiilleri ve eserleri Allah’ın isimlerine bağlayıp, Allah’ın birliği hakikatini ispat etmesi ve bu eşsiz bilgileri mahşer günü ile birleştirerek insan zihnine perçinlemesi açısından eşsiz ve mucizedir.20

27- Kur’ân; insan nazarına Allah’ın sanatının nakışlarını ve dokumalarını sunması, sonra bu sanat nakışlarını kavramanın anahtarı olarak Allah’ın isimlerini gösterip insan aklını düşünmeye davet etmesi açısından eşsiz ve mucizedir.21

28- Kur’ân; Cenâb-ı Hakkın fiillerini ayrıntısıyla anlatması, ardından bu fiilleri bir kanunla ve prensiple özetlemesi bakımından eşsiz ve mucizedir.22

29- Kur’ân; yaratıkları bir tertiple zikretmesi, ardından yaratıkların her işinde bir düzen, bir denge, bir ölçü ve bir nizamın geçerli olduğunu anlatması, bu denge ve düzenin de çekirdeği olarak Allah’ın isimlerini nazara vermesi açısından eşsiz ve mucizedir. Kur’ân nazarında olaylar birer lafız, isimler ise bu lafızların ifade ettiği mânâlardır.23

30- Kur’ân; değişken ve fâni olayları, değişmeyen ve hükmü her şeye geçen isimler ile sabit hakikatler sûretine çevirerek insan aklını doğru belgelerle tefekküre sevk etmesi ve ibret almaya teşvik etmesi açısından eşsiz ve mucizedir.24

31- Kur’ân; Allah’ın hükümlerini, fiillerini ve isimlerinin tecellilerini geniş bir caddeye yayıp sermesi, ardından bir birlik bağı ile ve küllî bir kanun ile konuyu neticelendirerek insan aklına doğru düşünme kapısı açması açısından eşsizdir ve mucizedir.25

32- Kur’ân; eşyanın icadında, varlıkların var kılınmasında sebeplerin hiçbir kabiliyetinin bulunmadığını; herşeyin doğrudan Alîm ve Hakîm olan Cenâb-ı Hak tarafından yaratıldığını ispat eden doğru ve delil niteliğinde bilgiler ihtiva etmesi bakımından eşsiz ve mucizedir.26

33- Kur’ân; Allah’ın âhiretteki harika fiillerini kalbe kabul ettirmek için Allah’ın dünyadaki fiillerini gözler önüne sermesi, gelecekteki ahiretin acaip olaylarını, gördüğümüz bir çok yaratılış olayı ile izah ve ispat eden sağlam ve akla yol gösteren bilgiler içermesi bakımından eşsiz ve mucizedir.27

34- Kur’ân; bazı küçük maksatlardan yola çıkarak zihinleri daha geniş ve büyük hedeflere yönlendirmesi ve o geniş ve büyük hedefleri herşeyi kapsayan kurallar kaynağı hükmünde olan ılâhî ısimlerle tesbit eden aklî ve ikna edici bilgiler içermesi bakımından eşsiz ve mucizedir.28

35- Kur’ân; insanın isyankâr amellerini şiddetli bir tehdit ile hatırlatması, insanı uyarması, hemen ardından insanı ümitsizliğe atmamak için Allah’ın rahmet kapısının açık olduğunu gösteren isimlere işaret ederek insanı tövbeye sevk eden sıhhatli bilgiler ihtiva etmesi bakımından eşsiz ve mucizedir.29

36- Kur’ân; kelâmın dört tabakasında da gösterdiği ulviyet ve kuvvetle eşsiz ve mucizedir. Malûm, bir söz; “1- Kim söylemiş, 2- Kime söylemiş, 3- Ne için söylemiş, 4- Ne makamda söylemiş” gibi dört tabakada değerlendirilir. Kur’ân’ın her bir âyeti bu dört tabaka açısından da mucize değerler ifade ediyor. Bundandır ki, Kur’ân’ın sözü maddî elektrik gibi yöneldiği her maddeye tesir ediyor.30

37- Kur’ân; gaybî haberleri hazır ve herkesin yaşadığı taze olaylarla delillendirip akla sağlam malzemeler vermesi açısından eşsiz ve mucizedir.31 Meselâ, gökyüzünde, yıldızlarda ve yeryüzünde herkesin gözü önünde meydana gelen noksansız, eksisiz ve yeni yaratılışları nazara verir, buradan insanı Allah’ın kudretini kavramaya çağırır; sonra haşre geçer ve haşri ispat eder.32

38- Kur’ân; her bir âyeti ile küfür ve gaflet karanlığını yırtıp dağıtması ve taşıdığı hidayet nuru ile insanın içine nüfuz etmesi bakımından eşsiz ve mucizedir.33

39- Kur’ân; dünyanın ve insanlığın yaratılışı, insanlığın yaşayışı, varlıkların nasıl ve niçin var kılındığı gibi insan aklının ilgilendiği bütün meselelerde insanlığa kazandırdığı bilgi ve hikmet dağarcığı bakımından eşsiz ve mucizedir. Öyle ki, felsefe hangi noktalarda Kur’ân ile ters düşmüşse o noktalarda yanılmıştır. Kur’ân ile ters düşen hep yanılmaya mahkûm olmuştur. Bunu kocaman bir felsefe tarihi ve farklı medeniyet anlayışları gösteriyor. Kur’ân’ın, doğruyu bulmaya hayran olan insan aklının önüne, inkâr edemeyeceği, ispat olunabilen ve doğruluğunda şüphe olmayan hikmetler ve bilgiler koyması mucizedir.34

40- Kur’ân; Tevhidin yüksek mertebelerinden, Allah’ın yüce isimlerine, eşyayı ve varlıkları niçini ve nasılı ile tanımlayıp kavramasından, beşer aklının ulaşamadığı ve rehbersiz bilemediği, fakat bilmeye muhtaç olduğu bütün yüksek hakikatlere kadar, dengelerini bozmadan ve her birisini değeri ve kıymeti ölçüsünde söz konusu ederek bir arada toplaması ve insan aklına yüksek bir bilgi malzemesi ve hikmet hazinesi sunması bakımından eşsiz ve mucizedir.35


Dipnotlar:
1 Mektubat, s. 180; şuâlar, s. 119, 123; Sözler, s. 330; Asa-yı Musa, s. 107
2. Sözler, s. 333
3. Sözler, s. 336
4. Sözler, s. 338
5. Sözler, s. 342
6. Sözler, s. 343
7. Sözler, s. 355
8. Sözler, s. 360
9. Sözler, s. 362
10. Sözler, s. 363
11. Sözler, s. 365
12. Sözler, s. 367
13- Sözler, s. 368.
14- Sözler, s. 369.
15- Sözler, s. 370.
16- Sözler, s. 371.
17- Sözler, s. 375.
18- Sözler, s. 378.
19- Sözler, s. 379.
20- Sözler, s. 379.
21- Sözler, s. 380.
22- Sözler, s. 382.
23- Sözler, s. 383.
24- Sözler, s. 384
25- Sözler, s. 385.
26- Sözler, s. 387.
27- Sözler, s. 389.
28- Sözler, s. 391.
29- Sözler, s. 393.
30- Sözler, s. 395.
31- Sözler, s. 368.
32- Sözler, s. 396, 397.
33- Sözler, s. 399.
34- Sözler, s. 401.
35- Sözler, s. 403, 409."

5

29.08.2005, 19:23

Bununla birlikte alıntıdaki 40 mutlak değildir. Bir başka bakışa göre bazıları bir maddeye icra edilebilir, bazı maddeler ise daha fazla dallandırılabilir. Yahut bazıları çıkarılarak, burada olmayanlar da eklenebilir. Acizane kanaatimce de aslolan o yedi menbaıdır. Çünkü kaynak bunlardır. Güneşi bulan aylarla uğraşmış, menfaat mi?

6

29.08.2005, 20:41

Allah razı olsun, okuyucuna bir sıcaklık ve sükûnet hâli hissettim, Kur'an'dan tekrar tekrar razı oldum, iyi ki indirilmiş, ne mübarek kitab dedim.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

7

30.08.2005, 14:45

Teşekkürler @Chosen....

Alıntı

Birinci Menba': Lâfzın fesâhatından selâset-i lisanı;

Nazmın cezâletinden, mâna belâgatından, mefhumların bedâatından,

mazmunların beraatından, üslûbların garâbetinden birden tevellüd eden

bârika-i beyânı.

Onlarla oldu mümtezic, mizac-ı i'câzında acib bir nakş-ı Beyân, garib bir

san'at-ı lisani. Tekrarı hiç bir zaman usandırmaz insanı.


Lemeatta yedi külli menba'dan birincisi bu şekilde izah edilmiş. 25.sözde

ise:

Alıntı

Derece-i i'câzda belâgat-ı Kur'aniyedir. O belâgat ise,
(1) nazmın cezâletinden ve hüsn-ü metânetinden ve (2)üslûblarının bedâatinden, garib ve müstahsenliğinden ve (3)Beyânının beraatinden, fâik ve safvetinden ve (4)maânîsinin kuvvet ve hakkâniyyetinden ve (5)lâfzının fesahâtinden, selâsetinden tevellüd eden bir belâgat-ı hârikulâdedir ki, benî-Âdemin en dâhî ediblerini, en hârika hatiblerini, en mütebahhir ülemâsını muârazaya davet edip binüçyüz senedir meydan okuyor, onların damarlarına şiddetle dokunuyor. Muârazaya davet ettiği halde, kibir ve gururlarından başını semâvâtâ vuran o dâhîler, Ona muâraza için ağız açamayıp Kemâl-i zilletle boyun eğdiler.


diyerek belâgat-ı Kur'aniyeyi beş farklı nokta altında inceliyor. Bu beş nokta, Yeni asyanın tanzimindeki 40 maddeden ilk beş maddeye denk
geliyor. Ve lemeatte bahs edilen yedi külli menbaın birincisine denk geliyor. demekki 40 icaz vechinin 5 tanesi lemaatte bahsedilen yedi
menbaın birincisinden çıkıyor. Bu beş madde aslında hepsi birbirinden farklı icaz yönleridir. fakat hepsi "Belagat ve edebiyat sanatları" ile ilgili olduğundan tek bir grup altına alınmıştır. Bir külli icaz menbaını teşkil etmişlerdir.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

8

30.08.2005, 14:58

Ayrıca bu 40 vecih kendi içinde de gruplandırılabilir. ve icaz kısımları artırılabilir. Üstad bunlara işaretler bırakmış. Fakat fazla taksimat yapıp zihinleri karıştırmamış. bu kadar izahı yeterli görmüş herhalde..

Örneğin lemeatte bahsedilen yedi menbaın üçüncüsünü ele alalım.

Alıntı

Üçüncü Menba' ise: Beş cihetle hârika bir câmiiyet vardır. Lâfzında, mânasında, ahkâmda, hem ilminde, makasıdın mizânı.


Üstad, kısaca "kuranın camiiyyeti" diyebileceğimiz bu menbadaki 5 icaz vehcini 25.Sözde şu başlıklar altında incelemiş.

Birinci Lem'a: Lafzındaki câmiiyettir.
ıkinci Lem'a: Mânâsındaki câmiiyet-i hârikadır.
Üçüncü Lem'a: ılmindeki câmiiyet-i hârikadır.
Dördüncü Lem'a: Mebahisindeki câmiiyet-i hârikadır
Beşinci Lem'a: Kur'anın üslûb ve îcazındaki câmiiyet-i hârikadır.

Sadece Lafzındaki camiiyyeti 25.Sözden incelersek onun da alt kısımlara

ayrılabileceğini görürüz. Üstad konuya şöyle başlıyor.

Alıntı

elfâz-ı Kur'aniye, öyle bir tarzda vaz'edilmiş ki, herbir kelâmın, hattâ herbir kelimenin, hattâ herbir harfin, hattâ bâzan bir sükûnûn çok vücuhu bulunuyor. Herbir muhatâbına ayrı ayrı bir kapıdan hissesini verir.


Daha sonra وَ الْجِبَالَ اَوْتَادًا yâni: «Dağları zemininize kazık ve
direk yaptım» örneğiyle, kelamdaki camiiyyeti inceler.

Daha sonra اَنَّ السَّموَاتِ وَاْلاَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا daki رَتْقًا örneğiyle kelimedeki camiiyeti inceler.

Daha sonra وَ الشَّمْسُ َتجْرِى لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا daki «Lâm», örneğiyle
harfdeki camiiyeti inceler.

Daha sonra اُولَئِكَ هُمُ اْلمُفْلِحُونَ örneğiyle, Kur'anın sükutundaki camiiyeti inceler.

Daha sonra فَاعْلَمْ اَنَّهُ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ örneğiyle, Kur'anın ayetlerindeki camiiyeti inceler.

Daha sonra "kıssa-i musa" örneğiyle, Kur'anın kıssalarındaki camiiyeti inceler. (not: kıssa-i musaya burada kısaca değinmiş.fakat onu başka yerlerde genişçe izah ediyor.)

ışte bu şekilde 40 vecihten sadece bir vecih olan "lafızdaki camiiyyet" dahi kendi içinde "kelam,kelime,harf,sukut,ayet,kıssa" adları altında 6
kısıma ayrılabilir.

başka örneklerde verilebilir fakat uzun olmasın diye yazmıyorum.

Bütün vecihler böyle alt kısımlarına ayrılarak ve Külliyatta geçen fakat 40 veche dahil olmayan vecihler toplanarak , üstadın bahsettiği 200 aksam-ı icaziye elde edilebilir. Zannediyorum.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir