Giriş yapmadınız.

1

26.10.2003, 09:05

Bedîüzzaman hazretlerinin iktisatçılığı

“Üstad, bu yüksek iktisatçılık kudretini sırf yemek, içmek, giymek gibi basit şeylerle değil, bilâkis fikir, zihin, istidat, kâbiliyet, vakit, zaman, nefis ve nefes gibi manevî ve mücerret kıymetlerin israf ve heder edilmemesi ile ölçen bir dahîdir. Ve bütün ömrü boyunca, bir karakter halinde takip ettiği bu titiz muhasebe ve murakabe usûlünü, bütün talebelerine de telkin etmiştir.” (Tarihçe-i Hayat, s. 16)

ıktisadın basit bir tanımını yapacak olursak; mevcut olan kıt kaynakların, insanların sınırsız ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kullanılmasıdır. ışte Bediüzzaman Hazretleri de hayatında bunu tam anlamıyla uygulamıştır. Hakikaten o dönemlere baktığımızda insanlık büyük yokluklar çekmiştir. Art arda gelen dünya savaşları, art arda gelen ekonomik bunalımlar yokluğu iyice artırmıştır. Bu dönemlerde iktisat edenler rahatlık yaşamışlar, ellerindekileri değerlendiremeyenler/yetinmeyenlerse büyük sıkıntılarla karşılaşmışlardır. Bediüzzaman Hazretleri de hayatı boyunca bu prensibi kendine meslek edindiği için ömrü boyunca bu konuda sıkıntı çekmemiştir. Zaten bu konuda zamanımızın mühim alimlerinden Ali Ulvi Kurucu, Üstadın istiğnası ve iktisatlı olması konusunda Tarihçe-i Hayatın önsözünde şöyle demiştir:

“Masivadan tam mânâsıyla istiğna ederek, uzvî ve rûhî bütün varlığı ile Rabbü’l-Alemînin bitmez ve tükenmez hazînesine dayanmayı müddet-i hayatında bir itiyat (alışkanlık) değil, adeta bir mezhep, meşrep ve meslek olarak kabul etmiştir. Ve bunda da, ne pahasına olursa olsun, sebat eylemekte hâlâ devam etmektedir.

“ışin orijinal tarafı, bu meslek, kendi şahsına münhasır kalmamış, talebelerine de kudsi bir mefkûre halinde intikal etmiştir. Nur deryasında yıkanmak şerefine mazhar olan bir Nur Talebesinin istiğnasına hayran olmamak kàbil değildir.

“Üstad gibi, istiğna husûsunda peygamberleri kendine örnek kabul eden bir mücahidin iktisatçılığı, kendiliğinden husûle gelecek kadar tabiî bir haslet halini alır. Ve artık ona, günde bir tas çorba, bir bardak su ve bir parça ekmek kâfi gelebilir. Zîra bu büyük insan, büyük ve munsif Fransız şairi La Martin’in dediği gibi, ‘Yemek için yaşamıyor, belki yaşamak için yiyor’

“Üstadın meşrep ve mesleğini tamamen anladıktan sonra, artık onun yüksek iktisatçılığını böyle yemek içmek gibi basit şeylerle mukayese etmeyi çok görüyorum. Zîra, bu büyük insanın yüksek iktisatçılığını mânevî sahalarda tatbik etmek ve maddî olmayan ölçülerle ölçmek lâzım gelir.

“Meselâ, Üstad, bu yüksek iktisatçılık kudretini sırf yemek, içmek, giymek gibi basit şeylerle değil, bilâkis fikir, zihin, istidat, kàbiliyet, vakit, zaman, nefis ve nefes gibi mânevî ve mücerret kıymetlerin israf ve heder edilmemesi ile ölçen bir dahîdir. Ve bütün ömrü boyunca, bir karakter halinde takip ettiği bu titiz muhasebe ve murakabe usûlünü, bütün talebelerine de telkin etmiştir. Binaenaleyh, bir Nur Talebesine olur olmaz eseri okutturmak ve her sözü dinlettirmek kolay bir şey değildir. Zîra, onun gönlünün mihrak noktasında yazılı olan şu ‘Dikkat!’ kelimesi, en hassas bir kontrol vazifesi görmektedir.

“ışte, Bediüzzaman, kudretli bir ıslahatçı ve harikalar harikası bir pedagog olduğunu, yetiştirdiği ter temiz nesille fiilen ispat etmiş ve iktisat tarihine nurdan pırıltılarla yazılan bir atlas sayfa daha ilave eden bir nadire-i fıtrattır.” (Tarihçe-i Hayat, s. 16)

ısmail YILDIRIM

2

19.11.2007, 03:34

Alıntı

“Üstad, bu yüksek iktisatçılık kudretini sırf yemek, içmek, giymek gibi basit şeylerle değil, bilâkis fikir, zihin, istidat, kâbiliyet, vakit, zaman, nefis ve nefes gibi manevî ve mücerret kıymetlerin israf ve heder edilmemesi ile ölçen bir dahîdir. Ve bütün ömrü boyunca, bir karakter halinde takip ettiği bu titiz muhasebe ve murakabe usûlünü, bütün talebelerine de telkin etmiştir.” (Tarihçe-i Hayat, s. 16)

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir