Bediüzzaman Hazretleri , vefatına kadar ki dönemde , Türkiye Siyasetine yön verebilecek 2 parti vardı . Ve O bu partilerden Demokrat Partiyi , ıslama faydası olacağını bildiği için , ehven-i şer noktasında destekledi. bakın , Parti programını değil , ıslama faydalı olacağını ve en azından müslümanlar ile uğraşılamıyacağı mülahazası ile destekled. her nekadar , kendisi DP dönemindede bir takım sıkıntılar yaşamış olsada , Hizmet-i ımaniye ve Kur'aniyyenin inkişafı bu dönemde artmıştır ! Bediüzzaman CHP'lilere değil , CHP'nin temsil ettiği Fikre karşı mücadele etti ! Efendimiz (SAV) gibi , Bediüzzaman Hazretleride şahıslardan çok fikirler ile mücadele etmiştir.
Bediüzzaman Hazretleri , dindar bir cumhuriyetçi olduğunu dile getirmiş ve yazısının hiçbir yerinde bir Hilafetten veya şeri bir devlet anlayışından bahsetmemiştir. Hatta , Hilafet-i ıslamiyyenin , ıttihad-ı ıslamiyyeye inkılab edileceği işaretini vermiştir.
Demokrasiyi , nedense bazı din kardeşlerimiz bir Küfür düzeni addedip , aleyhte beyanatlar veriyorlar. Zaman zaman Risale-i Nurlarıda alet ederek. Demokrasi ile Laikliği karıştıran bu kardeşlerimiz , aslında ferdin laik olamıyacağını ve laikliğin bir ısalm düşmanlığı değil , her dine eşit bir sistem olarak kabul görmesi için mücadele etseler , yani Müsbet hareket etseler ve yıkıcı olmak yerine Islah edici olabilseler , "Nur"ların hakikatine kavuşmuş olurlardı. Çünkü, içe karşı ilim ve ikna yöntemi esastır , Yoksa silah ve mukatele değil !
Son olarak , ilginç bir anekdotu aktarmak isterim :
isviçrede aşırı ırkçı ve yabancı düşmanı Halkçı Partı bir bröşür hazırlamıştı 2004 yılında. bakın ne yazmışlar : "Her on senede ısviçre'de müslümanların sayısı 2 kat artmaktadır. 2020 yılında ise , Müslümanların sayısı hristiyanların sayısından fazla olacağından , demokrasiyi kullanarak , müslümanlar Kur'anı hükümlerini , isviçre Anayasasına koyabileceklerdir."
Bu da demokrasiye farklı bir bakış açısı getirmektedir...