Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

121

15.05.2005, 23:34

deccal ile ilgililer

Enam suresinin (Rabbinin bazı âyetleri [alametleri] geldiği gün, önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye, o günkü imanı fayda vermez) mealindeki 158. âyetini açıklayan Peygamber efendimiz buyurdu ki:



(şu üç şey ortaya çıkınca, iman etmemiş veya imanından hayır görmemiş olana, imanı fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, Deccal ve Dabbet-ül-arz.)
[Müslim, Tirmizi, Beyheki]



(Deccal doğu taraftan çıkar.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, ı.Mace, ı.Ahmed, ı.Ebi şeybe, Hakim]

(Deccal’ın bir gözü kördür.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Ebu Nuaym]



(Deccal’ın boyu kısa, saçları kıvırcıktır.) [Ebu Davud]

(Deccal Mekke ve Medine’ye giremez.) [Buhari, Müslim, Muvatta, Tirmizi, ı.Ahmed]



(Deccal’ın çocuğu olmaz.) [ı.Ahmed]

(Deccal çıkar, tanrı olduğunu söyler. Onun tanrılığına inanan kâfir olur.) [ı.E.şeybe]



(Âdemden, Kıyamete kadar Deccal’dan büyük fitne yoktur.) [Müslim]

(Deccal, bir kimseyi öldürüp diriltecektir.)
[Buhari, Müslim]



(Miracta Deccalı da gördüm.)
[Buhari, Müslim, ı.Ahmed]

(ısa inip Deccalı öldürecektir.) [Müslim, Ebu Davud]

(ısa, Deccalı öldürdükten sonra iki kişi arasında düşmanlık kalmaz.)
[Müslim]



(Taybe, körüğün demirin pasını çıkardığı gibi Deccalı çıkarır.)
[Buhari, Müslim, Tirmizi]

(Her peygamber, ümmetini Deccal ile korkuttu.) [Buhari, Müslim]



(ımanın aslından olan üç şey: La ilahe illallah diyene, günah işlediği için kâfir denmez. Cihad, Deccalla savaşan bu ümmetin son ferdine kadar devam eder. Kadere iman.) [Ebu Davud]



(Ümmetimden hak üzere devam edenler, Deccalla da savaşırlar.) [Ebu Davud]

(ısa, Deccalla savaşırken, Mehdi, onunla beraber olacaktır.) [ı.Süyuti]



(Yalancı Deccallar, sizin ve ceddinizin işitmediği şeyleri anlatırlar, onlardan sakının.) [Müslim]



(Yedi şeyden önce amelde acele edin. Amel için neyi bekliyorsunuz, azdırıcı fakirliği ve zenginliği mi, ifsat edici hastalığı mı, aklınızı alacak ihtiyarlığı mı, ani ölümü mü, Deccalı mı, yoksa kıyameti mi bekliyorsunuz? Kıyamet ise hepsinden kötüdür.) [Tirmizi, Nesai]



(Deccal’ın fitnesinden Allah'a sığının!) [Müslim, Ebu Davud]



(Kehf suresinin baş veya sonundan on âyet ezberleyen Deccal’ın şerrinden emin olur.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, ı.Ahmed]



(On alamet çıkmadan Kıyamet kopmaz. Biri Deccal’dır.) [Müslim, E.Davud, Tirmizi, ı.Mace]



(Deccal’ın veya Mehdi’nin geleceğine inanmayan kâfir olur.) [Favaid-il Ehbar - şerh’is-Siyer]



Peygamber efendimiz, (Deccal’ın son günleri o kadar kısa olur ki, sizden biriniz Medine kapısından çıkıp, tepesine varıncaya kadar, akşam olacaktır) buyurunca, (Ya Resulullah, o kısa günlerde nasıl namaz kılacağız) dediler. Cevaben buyurdu ki: (O uzun günlerde takdir ettiğiniz gibi takdir edeceksiniz.) [ıbni Mace]
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

122

15.05.2005, 23:44

Mehdi ve isa

ımamınız (devlet reisiniz) kendinizden olduğu halde Meryem oğlu (ısa aleyhisselam) içinize indiği (imamınıza iktida ettiği) zaman acaba nasıl olursunuz?"buyurdu. (Sahih-i Müslim, 2/56 Sahih-i Buhari, 9/182)

ıbn-i Hacer Askalani de Fethü'l-Bari'de Mehdi'nin bu ümmetten olacağı ise (a.s.) onun arkasında namaz kılacağına dair hadisler tevatür etmiştir, der. (Sünen-i ıbn Mace, 10/338)


Mal da o kadar çoğalacaktır ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecektir. (Sünen-i ıbn-i Mace, 10/340)

Meryem oğlu (ısa) iner ve Deccal'i öldürür. Ondan sonra kırk yıl bol nimet içinde yaşarsınız.

(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 90)

Her tarafta yemek kazanları kaynayacak, misli görülmemiş bir bolluk yaşanacak, mala rağbet olmayacak.

(El-Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 66)

ısa (Aleyhisselam)'ın zekatı terk etmesi de malın bolluğu ve zekata muhtaç fakirin kalmaması sebebiyledir. (Sünen-i ıbn-i Mace, 10/339)


Hz. ısa yeryüzüne indikten ve 40 yıl kalıp yaşadıktan sonra ölür. Müslümanlar, O'nun cenaze namazını kılarak O'nu toprağa verirler. (Bu hadis, Ebu Davud et Tayalisi'nin Müsned'inden rivayet edilmiştir.)
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

123

15.05.2005, 23:47

islam alimleri

Muhakkak ki, yeryüzü zulüm ve haksızlık ile dolduğu sırada Allah'ın halifesi kıyam edecek, yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak... Genel kazancı halka arasında eşit olarak paylaştıracak, halka adaletle hükmedecek ve anlaşmazlıklarda hakemlik edecek... Allah onun işini bir gecede düzene koyacak, zafer hep onun önünde yürüyecek... Ayağını Peygamberin ayağının yerine koyacak (onun izinde yürüyecek) ve hiçbir zaman sapmayacak... Dağınık dinleri (batıl inançları) ortadan kaldırıp, sadece hak dini hakim kılacak..."

(Muhyiddin Arabi, el-Futuhat El Mekkiye, 366. bab, C.3, s.327-328)
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

124

16.05.2005, 01:50

S.A

Elimden geldigi kadar yazdiklarinizi okumaya calistim. Üstad Hazretleri Risalelerde Mehdi ile alakali mevzuyu acik acik yazmis. Üstad bukadar acik yamis, sizler yinede yaniliyorsunuz. Mehdi ciksa bile onu herkesin tanimasi gerekmez, Mehdi ciktigi Zaman ben Mehdiyim demek zorunda degil. Üstad Samda verdigi Vaazdada Mehdinin cikis Tarihini veriyor. Mehdiyi herkes, Mehdi At üzerinde, Elinde Kilic, arkasinda binlerce Kilicli asker olarak bekliyor heralde. Mehdi gelir isini bitirir cogu ancak ozaman anlayabilir.

Saygilarimla.

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

125

16.05.2005, 02:34

Hadisi Nebevi’de şöyle geldi: “Mehdi çıkacak ve başının üzerinde bir parça bulut olacak, içinde bir melek şöyle nida edecek “şu şahıs Mehdi’dir, ona tabi olun.”

Yine Efendimiz buyurdu ki “Yeryüzünün tamamının maliki dört tanedir. Zülkarneyn ve Süleyman mü’minlerdendir. Nemrud ve Buhtunnasır kafirlerdendir. Yeryüzüne ehli beytim den olan beşinci bir şahıs malik olacaktır.” (Bu Mehdidir.)

Efendimiz buyurdu: “Benim ehli beytimden bir adamı Allah göndermedikçe dünya yok olmaz, onun ismi ismime uyar, babasının ismi babamın ismine uyar, zulum ve haksızlıkla dolduğu gibi yeryüzünü doğruluk ve adaletle doldurur.”

Hadisi şerifte “Eshabı Kehf Mehdinin yardımcılarıdır” şeklinde buyuruldu.

ısa (Aleyhisselam) Mehdinin zamanında ine cek, Mehdiye, Deccalı öldürmekte yardım edecek, saltanatının zahir ve (galib) olduğu zamanda ramazanın ondördünde güneş tutulacak ve ayın evvelinde ay tutulacak, bunlar normal adetin ve münec cimlerin hesabının hılafına olacak.

ınsaf nazarıyla bakmak lazım, şu alametler o bahsedilen şu ölü şahısda var mı yok mu (yok.) Mehdi’nin, Efendimiz tarafından haber verilen diğer pek çok alametleri vardır. şeyh ıbni Hacer, Mehdinin alametleri beyanında bir risale yazdı ki o alametler ikiyüze ulaşıyor.

**********************

Ebu Hureyre (Radıyellahu anhu) şöyle dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Davaları bir olan iki gurup savaşmadıkça kıyamet kopmaz.” (Buhari)

******************

Ebu Hureyre (Radıyellahu anhu) şöyle dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “ıki gurup savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Aralarında büyük ölümler olur. Davaları birdir. Otuz taneye yakın yalancı Deccallar gönderilmedikçe kıyamet kopmaz. Bunlardan herbiri, kendini Allah’ın Resulu zanneder.” (Buhari)

*******************
Not:yokaridaki yazilanlar alinti idi ben yorum yapmiyorum !selam ve dua ile

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

126

16.05.2005, 02:47

ıSA (A.S.)’yı NASIL TANIRIZ?

Ebu Hureyre’den (Radıyellahu anhu) Resulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Peygamberler baba bir kar-deştirler. Anneleri değişiktir. Dinleri birdir. Ben Meryemoğlu ısa’ya insanların en evlasıyım. Zira onunla benim aramda peygamber yoktur. Ve O, mutlaka inecektir.

Onu gördüğünüz vakitte onu kırmızı ve beyaza mail orta boylu bir adam olarak tanıyın. Üzerinde iki kırmızımsı elbise vardır. Sanki başından su damlıyor, her ne kadar ona ıslaklık değmese de.

Haçı kırar, hınzırları öldürür, cizyeyi kaldırır, insanları islama davet eder. Zamanında Allah, islamdan başka bütün milletleri helak eder. Zamanında Allah, Mesih Deccali helak eder.

Yeryüzüne emniyet gelir, hatta aslanlar develerle otlar, kaplanlar ineklerle otlar, kurtlar ko yunlarla otlar, çocuklar yılanlarla oynar da onlara zarar vermezler.

Yeryüzünde kırk sene bekler, sonra vefat eder, müslümanlar üzerine cenaze namazı kılarlar.

(Ahmed)

*******************

Rivayet edildiki Osman ibni Ebil As’ın etrafında oturduk, O dediki ‘Resulullah’tan (Sallal lahu aleyhi ve sellem) işittimki şöyle buyurmuştu: “Müslümanlar üç şehirde bulunacaklardır. Bir şehir iki denizin birleştiği yerdir. (ıstanbul) Hıre’ de bir şehir. şam’da bir şehir. ınsanlar üç korku ile şiddetle korkarlar.

Deccal, insanların ortasında çıkar. Doğuda olanları hezimete uğratır.

Evvelki şehir, iki denizin birleştiği yerdeki şehir halkı da ona gelir. Ahalisi üç fırka olur. Bir fırka silahlanıp bekleyelim der. Bir fırka araplara katılır. Bir fırka yakınlarındaki şehre katılır.

Deccal ile birlikte yetmişbin kişi olup üzerle rinde zırhları vardır. Ona tabi olanların ekserisi yahudiler ve kadınlardır.

Müslümanlar, Efık önlerine çekilirler. Onlara asker gönderirler.Askerleri mağlup olur. Bu durum onlara ağır gelir. Onlara şiddetli açlık, şiddetli sıkıntı isabet eder. Öyleki onlardan biri yayın kirişini (ipini) parçalayıp onu yer.

Onlar bu halde iken birden seher vakti bir münadi nida eder. ‘Ey insanlar! Size yardımcı geldi.’ Üç kere bunu tekrar eder.

Meryemoğlu ısa (Aleyhisselam) sabah vakti iner. Müslümanların emiri ona ‘Ruhullah! Öne geç, namazı kıldır.’ der. ısa derki ‘şu ümmetin bazısı, bazısı üzerine emirlerdir.’

Emirleri (Mehdi) öne geçerek namazı kıldı rır. Namazı tamamlayınca ısa (Aleyhisselam) süngüsünü alır, Deccale doğru gider. Deccal onu görünce kalayın erimesi gibi erir.

Süngüsü ile onu (Deccali) öldürür. Adamlarını hezimete uğratır. Onlardan kimse o gün gizlenemez, hatta ağaç derki ‘Ey Mü’ min şu kafirdir. ‘ Taş derki ‘Ey Mü’min şu kafirdir.’ (Gel onu öldür der.) (Ahmed)

Not:yokaridaki yazilanlar alinti idi ben yorum yapmiyorum !selam ve dua ile

127

16.05.2005, 08:23

arkadaşlar bu nakillerle ne demek istediniz doğrusu anlayamadım.
Ben bu hadislerin hemen hemen hepsini okudum.
şimdi bu noktada şunu söyleleyim.

eğer siz bu hadislerin zahiri manalrına bakarak hüküm çıkarmaya kalkışırsanız cidden büyük hata edersiniz.

Zira bu hadisler müteşabihat nevinden hadislerdir.
Ancak görevli zatlar bunları yorumlayabilir.
bunlar da müceddit veya kutbuazam veya halifei zişan, veya müctehit gibi manen görevli zatlar olabilir.

ışte Üstad da böyle görevli bir zat olduğu için bu hadsileri yorumlamış.
Müstakil olarak 5. şua bu konular ile ilgili.

şayet siz bu devirde Risale-i Nura müracaat etmeden bu haidsleri yorumlamaya kalkışırsanız inanın kendiniz bir ahirzaman alemeti olur çıkarsınız.

Zaten bu konu açıldığı zaman biz bu konuda Risale-i Nur ne diyor, onu anlamaya ve anlatmaya çalıştık.

tekrar söylüyorum, Bu hadisleri zahiri manasına bakarak kafanızdan yorumlamaya kalkışmayın. Bu hadsilerin hememn hemen hepsi Risale-i Nurda yorumlanmıştır. ya açık olarak, ya da işaret nevinden
saygılar

128

16.05.2005, 08:31

ikinci bir ikaz.

şimdi bu hadisi şeriflerin eskiden yapılmış yorumlarına bakarak bir hüküm çıkarmak yine tehlikelidir.
Çünkü eski büyük alimler bulundukları zamana göre yorum yapmaya çalışmışlar.
Ama Üstad bu günkü duruma göre izah yapmıştır.
mesela hadislerde var ki ahirzamadnaki şahsın anlında kafir yazıldır.
bakın bunu Üstad nasıl yorumluyor;

Alıntı

Rivayette var ki, "âhirzamanın dehşetli bir şahsı sabah kalkar,alnında ’Hâzâ kâfir’ yazılmış bulunur." 1
Allahu a’lem bissavab, bunun tevili şudur ki: O Süfyan, kendi başına frenklerin serpuşunu koyup herkese de giydirir. Fakat cebir ve kanunla tâmim ettiğinden, o serpuş dahi secdeye gittiği için, inşaallah ihtida eder; daha herkes -yalnız istemeyerek -onu giymekle kâfir olmaz.

şimdi böyle bir yorumu eski kitaplarda bulmak mümkün değil.

Burada yorum yapan kardeşlerime şunu öneriyorum.
Gelin, Beşinci şuayı baştan aşağıya bir okuyalım. ondan sonra yoruma devam edlim.
Zira Üstad 5.şuada Ahirzaman ile ilgili hadisleri yorumlamıştır.
saygılar
http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=Sualar&P age=497

129

16.05.2005, 08:34

Abi hem ravilerin de içtihadları karışmış, hem de ahir zaman mehdisi ile diğer mehdilerin özellikleri de iltibas etmiş diye okuduğumu hatırlıyorum Risale-i Nur'da. Yukarıda alıntı yapılanlardan, Hafız ıbn-i Hacer el-Askalani de mehdilerin özelliklerin itlbasına ve öncekilerin ahir zamanınkiyle karışmasına da değinmiş. Risalede bu da geçiyor, ama yerini hatırlayamadım.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

130

16.05.2005, 08:44

abdülkadir kardeşim;

Bahsettiğiniz konu 24. söz üçüncü dal içinde geçer.
zaten bu bölüm de tamamen kıyamet alametlerine ayrılmış.

Alıntı

şimdi, Mehdî gibi eşhâsın hakkındaki rivâyâtın ihtilâfâtı ve sırrı şudur ki: Ehâdisi tefsir edenler, metn-i ehâdisi tefsirlerine ve istinbâtlarına tatbik etmişler. Meselâ, merkez-i saltanat o vakit şam’da veya Medîne’de olduğundan, vukuât-ı Mehdiye ve Süfyâniyeyi merkez-i saltanat civârında olan Basra, Kûfe, şam gibi yerlerde tasavvur ederek öyle tefsir etmişler. Hem de, o eşhâsın şahs-ı mânevîsine veya temsil ettikleri cemaate âit âsâr-ı azîmeyi o eşhâsın zâtlarında tasavvur ederek öyle tefsir etmişler ki, o eşhâs-ı hârika çıktıkları vakit bütün halk onları tanıyacak gibi bir şekil vermişler. Halbuki, demiştik, bu dünya tecrübe meydanıdır. Akla kapı açılır, fakat ihtiyârı elinden alınmaz. Öyle ise, o eşhas, hattâ o müthiş Deccâl dahi çıktığı zaman çokları, hattâ kendisi de bidâyeten deccâl olduğunu bilmez. Belki nur-u imânın dikkatiyle o eşhâs-ı âhir zaman tanınabilir.

sözler,310

Bakın bu bölüm de okurnursa iyi olur
http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=Sozler&P age=310

Webmaster: Uzun linkler neden hatalı ekleniyor? >tıklayın<

131

16.05.2005, 08:45

Burada olayın büyük bir kısmı anlatılmış, ama büyük mehdi ile diğerlerinin özelliklerinin karışması yerini bulamadım ben.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

132

16.05.2005, 13:37

iyi ozaman riselei nura dönelim :Besinci suayi okudum :

şualar, Sayfa 510

Dünyada mütesanit hiçbir hanedan ve mütevafık hiçbir kabile ve münevver hiçbir cemiyet ve cemaat yoktur ki, âl-i Beytin hanedanına ve kabilesine ve cemiyetine ve cemaatine yetişebilsin.
Evet, yüzer kudsî kahramanları yetiştiren ve binler mânevî kumandanları ümmetin başına geçiren ve hakikat-i Kur’âniyenin mayasıyla ve imanın nuruyla ve ıslâmiyetin şerefiyle beslenen, tekemmül eden âl-i Beyt, elbette âhir zamanda, şeriat-ı Muhammediyeyi ve hakikat-ı Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) ihya ile, ilân ile, icra ile, başkumandanları olan Büyük Mehdînin kemâl-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet mâkul olmakla beraber, gayet lâzım ve zarurî ve hayat-ı içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır.

ihyâ: canlandırma.
icrâ: uygulama, yapma.

şeriat-ı Muhammediyeyi ve hakikat-ı Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) ihya ile, ilân ile, icra ile, başkumandanları olan Büyük Mehdînin..

burda sadece sunu belirtmek istiyorum uygulayacak olan Büyük Mehdîdir

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

133

16.05.2005, 13:45

selamın aleykum

EyvAllah abi güzel bir alıntı olmuş..

Yani bu işi yapacak olanların al-i beyt diyor......Yani bir ali beyt cemaatinden bahsediyor..
&quot;ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

134

16.05.2005, 13:54

Alıntı sahibi ""Fahri Avcu""

başkumandanları olan Büyük Mehdînin..

burda sadece sunu belirtmek istiyorum uygulayacak olan Büyük Mehdîdir
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

135

16.05.2005, 14:23

Ta 1371 senesinden sonraki alem-i ıslam'ın mukadderatına nazar eden Hutbe-i şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşallah yarım asır sonra onları darmadağın edecek.' (Hutbe-i şamiye, 25)

şam'da yaptığı bu konuşmada, hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak gelişmelere dikkat çekerek, Bediüzzaman Mehdi'nin göreve başlamasının bu tarihten 30-40 yıl sonra olacağını bildirmiştir. Bu tarih ise hicri 1401-1411, miladi olarak da 1980-1990 yılları arasıdır.

Yine aynı konuşmanın devamında Üstad, Mehdi'nin inkarcı fikir sistemini fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir. Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir. Bu da hicri 1421, yani miladi 2001 senesi demektir.

'Evet şimdi (1371) olmasa da otuz-kırk (30-40) sene sonra...

Fen: Müspet ilimler, biyoloji, fizik, kimya vs.

Hakiki marifet: Hüner, sanat, ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi.

Medeniyetin mehasini: Medeniyetin iyiliklerini

O üç kuvvetle donatıp gerekli ihtiyacını karşılayıp o dokuz engelleri yenip dağıtmak için,

Taharri-i hakikat meyelanı: Hakikati araştırma meyli

Muhabbet-i insaniyeyi: ınsan sevgisini.

O dokuz düşman sınıfının cephesine göndermiş, inşallah yarım asır sonra (50 sene) onları darmadağın eder.'

1371 + 50 = 1421 (Miladi 2001)

Bediüzzaman hicri 1400 yılı başlarında Mehdi'nin inkarcı felsefe ile mücadeleye başlaması zamanına, 1401-1411 = 1981-1991 yılları arası fen, hüner, sanat ve medeniyetin iyiliklerini birleştirip bunlarla mücadelesine ve fikren darmadağın edeceği tarih olarak da 1421 = 2001'e dikkat çekiyor.

'Yetmiş birde fecr-i sadık başladı veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib de olsa, otuz-kırk sene sonra fecr-i sadık çıkacak.' (Hutbe-i şamiye, 23)

Fecir: Tan yerinin ağarması, güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti

Fecr-i Kazib: Sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık.

Fecr-i Sadık: Fecr-i Kazib'den sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma

1371 + 30 = 1401 = 1981

1371 + 40 = 1411 = 1991

Bediüzzaman ıslam'ın dünyaya tekrar hakim olmasını güneşin doğuşuna benzetiyor. Güneşin battıktan sonra ertesi gün yeniden doğması gibi, ıslam'ın da dünya üzerinde tekrar doğup parlayacağına bu benzetmeyle işaret ediyor. Fecr-i Kazib ve Fecr-i Sadık ifadeleriyle bu doğuşun başlangıç yıllarına dikkat çekilmiştir.

Buna göre Hakkın karşısındaki batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlaması 1981-1991 yılları, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir.

Risale-i Nur Külliyat'ında, Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili verilen ebcedler:

'Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.' 9/32 ayetindeki '...Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.' cümlesi hakkında Bediüzzaman şöyle demektedir:

'şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli 'lamlar' ve 'mimler' ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin şakirtleri olabilir.' (şualar / 605)

Bu ayetin ebced değeri ise '1424-Miladi: 2004' tür. Mehdi önderliğinde ıslam'ın hakimiyeti devrelerine işaret etmektedir.


'...inkar edenlerin velileri ise tağut'tur...' 2/257 ayetindeki 'tağut' (batıl fikir sistemi) kelimesinin kendi içinde çöküş tarihini de Bediüzzaman (ebced değerini) 1417 (miladi 1997) olarak vermektedir.

Bediüzzaman da bu sonuca varmıştır. Bilindiği gibi, son hilafet merkezi 'ıstanbul'dur. Halifelik bu yüzyılın başlarında resmi olarak kaldırılmıştır ve o günden bu yana dünya üzerinde başka hiçbir yere de taşınmamıştır. Peygamberimizin iki sancağı, kılıcı ve gömleği ile diğer mukaddes emanetler ıstanbul'dadır. Sonuç olarak, halen bu manevi ünvanı koruyan tek şehir ıstanbul'dur.
&quot;ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

136

16.05.2005, 14:37

alkan unal kardeşim;

bu yorum size mi ait, yoksa bir yerden mi aldınız?

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

137

16.05.2005, 14:56

selamın aleykum

Abi bu konu hakkında bana bir mail geldi oradan aldım...Zannıma gore harun yahya nın eserlerinden.....Daha uzundu ben bazı yerlerini koydum...
&quot;ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

138

16.05.2005, 14:58

Re: selamın aleykum

Harun Yahya; Üstad, Deccal'in kim olduğunu Emirdağ lahikasında açık açık anlattığı halde websitesinde onu övüyor. Hakikati örtüyor!!! Mehdi konusunda saptırmayacağına nerden güveneyim?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

139

16.05.2005, 15:01

selamın aleykum

Benim aldığım alıntılar zaten mevcud olan şeyler...Yani üstadın verdiği tarihler...Harun yahya yla işimiz old. düşünmüyorum...yani üstadın soyledikleri aktarılmış...
&quot;ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

140

16.05.2005, 15:26

Ben zaten onları işlerine geleni alıntı yapmakla itham ediyorum.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Bu konuyu değerlendir