Neden Risale-i Nur... çünkü.....
hani üniversitelerde anlatılan efsane bir fıkra / olay var. hoca gidin domates üzerine çalışın demiş. öğrencilerden biri gitmiş patlıcana çalışmış.. tavafuk bu ya, hoca o öğrenciyi kaldırmış, anlat bakalım domatesi demiş. öğrenci başlamış, domates toprakta yetişir, yetiştiği toprakta patlıcanda yetişir, şöyle şöyle vitamin proteinler vardır... derken hoca girmiş devreye oğlum domatesi anlat demiş... öğrenci yine aynı şeyi anlatmaya başlamış.. domates toprakta yetişir.. toprağın şu şu özellikleri vardır.. burada patlıcanda yetişir.. vs.. bu bir kaç defa böyle devam etmiş...
Üstad asrın en büyük derdi olarak imanı belirtmiş... risale-i nurlar iman dedikçe onlar öğrenci gibi patlıcana geliyorlar.. bizim davamız risale-i nurları anlamak, uygulamak, anlatmak... Kur'an Allahın kelamıdır.. Allahın kelamı her zamanı içine alır. her asırda bir muceddid çıkar Allahın kelamını izn-i ilahi ile tefsir edip vazifesini tamamlar. bir haftadır üzerinde çalışmaya çalıştığım 16.sözü inceliyorum. orada üstad kendisi sorup kendisi cevaplıyor.. 4 ayeti örnek veriyor,
Bir şeyin olmasını murad ettiği zaman, onun işi sadece "ol" demektir; o'da oluverir. (Yasin 82)
Tek bir sesledir ki, Hepsi birden toplanıp huzurumuza getirilirler. (yasin 53)
bu iki ayeti kerime ile
Allahın Sanatıdırki her şeyi hikmetle, yerli yerinde ve sapa sağlam yaratmıştır.(neml 88.ayet)
O her şeyi en güzel şekilde yarattı (secde 7)
bu iki ayeti kerime arasında bir sanki bir münafat(zıtlık) (haşa) varmış gibi.
gibi âyetler; vücûd-u eşya(eşyanın meydana gelmesini), ilim içinde azîm(yüce) bir kudretle, hikmet içinde dakik(ince, nazik) bir san'atla tedricî(aşama aşama) olduğunu gösteriyorlar. Vech-i tevfiki nedir? (bağdaşma yönü nedir)
risale-i nurlar buna cevabı net veriyor.
Elcevab: Kur'anın feyzine istinaden deriz:
Evvelâ, münâfat(zıtlık) yoktur. Bir kısım öyledir: ıbtidadaki îcad gibi(ilk icad gibi). Bir kısmı böyledir: Mislini(benzerini) iade gibi...
Evvela diye başlayan cümleyi iyi anlamak gerekiyor. Ayetler arasında zıtlık yoktur. Bir kısım ayetler öyledir dediği cümleyi orada bir temsil ile örneklendiriyor. ilk yapılan icadlar(ıbtidadaki îcad gibi) her zaman numunelik özelliği taşır. Bunu daha basit bir şekilde örneklendirirsek bir model arabanın ilk icadında plan projeler çıkartılır uygulamaya geçilir, bir tane prototip üretilir daha sonra testleri yapılır ve her şey düzgün problem yoksa seri üretime geçilir. Seri üretime geçmeyi üstad orada benzerini iade gibi(mislini iade gibi…) cümlesiyle anlatmış. ıade kelimesi türkçemizde geri vermek anlamını taşır. Ama lugatda mukabilini yapmak(benzerini yapmak) anlamınada gelir. Zaten arapçanın zengin bir dil olması, literatürünün geniş olması, bir kelimenin çok manalar taşıması tercümeleri zorlaştırır. Bu yüzden risale-i nurları okurken etüt edilmesi gerekir. Kuranı kerim mealinden ziyade tefsiri ile okunmalıdır ki konu iyice anlaşılabilsin. Tefsirini okurken hem tefekkür edip ilmimiz artar, Arapça orijinal halini okurken her bir harfine çok sayıda sevaplar yazılır
Sâniyen: Mevcûdatta meşhud olan(varlık aleminde görünen varlıklar) sühûlet(kolaylık) ve sür'at(hızlılık) ve kesret(çokluk) ve vüs'at(bolluk) içinde nihayet intizâm(son derece düzenli), gayet ittikan(gayet esaslı) ve hüsn-ü san'at(güzel sanatlı) ve kemâl-i hilkat(mükemmel yaradılış), şu iki kısım âyetlerin vücûd-u hakikatlarına(vüxud hakikatlerine) kat'iyyen şehadet(şahitlik) eder. Öyle ise, şunların hariçte tahakkukları(sonradan oluşmaları) medâr-ı bahs(bahse sebep) olması lüzumsuzdur. Belki yalnız “sırr-ı hikmeti nedir?” denilebilir. Öyle ise, biz dahi;: bir kıyas-ı temsilî ile şu hikmete işaret ederiz.
Saniyen(ikincisi) diye başlayan cümlede yukarıda yazdığımız yazının allahın ezeli ilmine ve kudretine ters düşeceği için bunu, bu ayetler arasındaki bağdaşma nedir diye sual etmek yerine bunun hikmet sırrı nedir diye sual edebiliriz diyor. Ve bunu bir temsil ile hikmetine işaret edeceğiz diyerek devam ediyor.
e şimdi zaman fen ile küfür devri. ehl-i dünya her kafasına takılan soruyu "sen namaz kılıyorsun, bunuda bilirsin" diye yaklaşıyor maalesef. hazırı varken araştırma yapmak işine gelmiyor. hem bu soru ilede onu sıkıştırır ilzam ederim diye düşünüyor. ama risale-i nurlar öyle değil. bu devirde sana yöneltilebilecek her soruya bir cevap vermiş. hangi tefsirde böyle bir izahat ve yaklaşım var. ilahiyatçıların imam hatiplerin eline güzel bir kaynak olması gerekirken risale-i nurlar, neden bu kadar tahşidat yapıyorsunuz diye soru yöneltiyorlar. işte bunun için bu kadar tahşidat yapılıyor. imani mevzuları ele alıp çözümünü sunduğu için işte bu kadar tahşidat yapılıyor. risale-i nular bu asrın cehennem ateşine gitmekten, izn-i ilahi ile engel oluyor. onların hoşuna gitsede gitmesede risale-i nurlar Allahın(cc) kelamı olan Kur-an ın tefsiridir. işte belgesi, işte örneği.