Giriş yapmadınız.

21

05.11.2009, 23:13



Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı İmân ile hayatlandırınız

ve feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.

Hergün ve her yerde ve her vakit vefiyatların gösterdikleri dehşetli hakikat-i mevt ise;

size, başka gençlere söylediğim gibi, bir temsil ile beyan ediyorum.

Mesela, burada gözünüz önünde bir darağacı dikilmiş.

Onun yanında bir piyango-fakat pek büyük bir ikramiye biletleri veren-dairesi var.

Biz buradaki on kişi alaküllihal, ister istemez, hiç başka çare yok,

oraya davet edileceğiz; bizi çağıracaklar.

Ve çağırma zamanı gizli olmasından, her dakika ya,
  • "Gel, idam biletini al, darağacına çık," veyahut
  • "Gel, milyonlar altın kazandıran bir ikramiye bileti sana çıkmış, gel, al"
demelerini beklerken, birden kapıya iki adam geldi.

Biri, yarı çıplak güzel ve aldatıcı bir kadın;

elinde zahiren gayet tatlı, fakat zehirli bir helva getirip yedirmek istiyor.

Diğer biri de, aldatmaz ve aldanmaz ciddi bir adam, o kadının arkasından girdi.


Dedi ki:

"Size bir tılsım, bir ders getirdim.
  • Bunu okusanız,
  • o helvayı yemezseniz,
  • o darağacından kurtulursunuz.
  • Bu tılsım ile, o emsalsiz ikramiye biletinizi alırsınız.
İşte bakınız; bu darağacında zaten gözünüzle görüyorsunuz ki,

bal yiyenler oraya giriyor ve oraya girinceye kadar da o helvanın zehirinden dehşetli karın sancısı çekiyorlar.




Ve o büyük ikramiye biletini alanlar, çendan görünmüyorlar ve zahiren onlar da o darağacına çıkıyorlar;

fakat, onlar asılmadıklarını, belki oradan kolayca ikramiye dairesine girmek için basamak yaptıklarını

milyonlar, milyarlar şahitler var; haber veriyorlar.

İşte pencerelerden bakınız; en büyük memurlar ve bu işle alakadar büyük zatlar,

yüksek sesle ilan ediyorlar, haber veriyorlar ki,

o darağacına gidenleri aynelyakin gözünüzle gördüğünüz gibi,

bu ikramiye biletini tılsımcılar aldıklarını hiç şek ve şüphe getirmez;

görür gibi, gündüz gibi kati biliniz" dedi.

Kastamonu Lâhikası 118

22

15.12.2009, 13:14


Ey nefsim!
Deme, "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış; herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder, derd-i maîşetle sarhoştur."

Çünkü, ölüm değişmiyor; firâk bekâya kalbolup, başkalaşyor.

Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor; ziyâdeleşiyor.

Beşer yolculuğu kesil
miyor, sürat peydâ ediyor.


Hem deme, "Ben de herkes gibiyim."

Çünkü, herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder.

Herkesle musîbette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.

14. Söz

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir