Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

07.12.2004, 07:37

Risalelerin isimlerinin manası?

Hizmet ve aşk-ı Nuriye'de kardeşlerim.Acaba risalelerin isimlerinin manaları nedir hiç düşündük mü? Ya da Üstad neden böyle isimler verdi? Bu isimler tek başına o risalenin bir fihristi olabilecek manada olabilir diye geldi bana.
Mesela;

Niye ismi Sözler,Mektubat,Lem'alar,şualar,Muhakemat,Münazarat,Asay-ı Musa?
Küçük risalelerden örnek verirsek, niye El-hüccetü'z-Zehra ve hakeza...

Bu isimlerin bir manası ve hikmeti var, değil mi?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

2

09.12.2004, 16:22

S.A.
@Abdulkadir Said kardeşim.. Allah razı olsun güzel bir konuya değindin. Risale-i Nurların isimlendirilmesinde ve risalelerin yerlerinin belirlenmesinde bazı hikmetlerin olması gerekiyor.Yoksa rastgele konulmuş isimler değillerdir.

Sizin dediğiniz gibi,Bu isimler tek başına o risalenin bir fihristi olabilecek manada olabilir veyahut başka hikmetler de gözetilmiş olabilir.
Üstadın bu konuda varsa beyanlarını külliyattan bulup , bu başlık altına yazabilirsek güzel bir çalışma olur.

Örneğin Asa-yı Musa kitabının Hz. Musanın asasına teşbihi mühim bir hikmet içindir. Hz.Musanın asasını taşa vurup 12 pınarı fışkırtması mucizesi gibi Asa-yı Musa kitabının içindeki "Hüccetullah-ı baliğa risalesi" de 11 hüccetiyle tabiat ve kainattan iman suyunu fışkırtmıştır.Üstad bu noktaya dikkat çekiyor.

Ayrıca Asa-yı Musanın suyu vurduğu yerden çıkarması da manidardır.Yani Başka yerden getirilen taşıma su değil. Bu risale-i nurun genel mantığı ile de uyumludur. Çünkü risale-i nur, Kelam ilmi gibi teselsül tarzında bir metodla tevhidi ispatlamaz. hazır her bir şeyde imanı ispatlar. veyahut "evliya ol gör" mantığı ile iman hakikatlarını uzakta göstermez. Asay-ı musa gibi nereden isterse orada suyu yani iman hakikatlarını çıkarır. ışte risale-i nur içindeki asa-yı musanın kitabının bu özelliğine dikkat çekilmiş olabilir.

Sözler, lemalar gibi isimlerin de bazı hikmetleri olması gerekiyor. fakat şahsen ben bilmiyorum.
selametle...

3

09.12.2004, 16:29

Allah razı olsun, ben de Asay-ı Musa'yı bilhassa ondan yazdım, buraya devamını yazmadım,siz yazmışsınız daha derli toplu olmuş.Ben yazsam nakıs olacaktı.

Diğerlerinin manaları üzerine bir çalışma yapıldı mı acaba?

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

4

10.12.2004, 11:54

Daha önce böyle bir çalışmaya hiç rastlamadım. Birlikte yaparız inşallah. Elimizden geldiğince :D

Münazarat:
Üstadımız, II.Meşrutiyetin ilanından sonra gerek Doğu Aşiretlerinin reislerine telgraflar çekerek gerekse bizzat doğu vilayetlerine giderek hemşehrilerine meşrutiyeti ders verdi. Gezmiş olduğu aşiretlerde kabilelerde vilayetlerde kendisine bu konuda sorulan sualleri cevapladığı gibi halk üzerindeki meşrutiyet hakkındaki yanlış kanaatleri de tashih etti.
Yani münazara usülü meşrutiyeti ders verdi. Daha sonra bu münazaralarını Soru-Cevap şeklinde "münazarat" ismi altında kitaplaştırdı. Kitabın diğer isimleri "Reçetet-ül Ekrad" ve "Reçetet-ül Avam"

5

10.12.2004, 12:54

Beyanat ve Tenvirler,Muhakemat,Sünuhat ? :)

6

10.12.2004, 15:13

A.said kardeşim;
ilmi ve fikri merakınızdan dolayı sizi tebrik ederim.
inşallah bu merakınız sırat-ı müstakim üzerine hayatınız boyunca devam eder.

beyan ettiğiniz konu hususunda bir kaç fikir söylemek gerekirse:

Risale-i Nur külliyatı gerek isimlendirme, gerekse konu indeksi açısından oldukça değişik bir yapı arz eder. bizzat Risale-i Nur ismi dahi ilham edilmiş olması nedeniyle bir çok kitabın ismi ve kapsamındaki yapı da bir ölçüde ilhamdır. öyle ki bazı bölümler telif edilememiş, bazı bölümler boş kalmıştır.
Risale-i Nurdaki kitapların isimleri de büyük ölçüde ilhamdır.
bazı kitaplar yer açısından(Hutbe-i şamiye, Divan-ı harbi örfi) gibi isimlendirilmişken, bazı kitaplar da muhteva ve konu ve kapsam açsından isimlendirilmiş.(Münazarat,muhakemat, sünuhat gibi)
bazı eserlerin ismi de açık bir şekilde şah-ı velayet olan Hz.Ali efendimiz tarafından verilmiş. Ayet-el Kübra, Asay-ı Musa gibi...

bu eserlerde kullanılan isimlerin manalarına gelince:
Risale-i Nurdaki kullanılan kitap isimleri, bizzat Nurun işareti gibi, Kurani, imani ve islami bir hakikati ya tanımlar, ya işaret eder, ya da tarif ve tavsif eder.
mesela Sözler deyince;
Kuranın bu asra bakan sözlerini,
veya Kuranın Said Nursi lafzi ile son asırdaki insanlara anlattığı sözlerini,
veya Hak Peygamber Muhammed-i Arabi(asm)'nin bir evladı olan Said Nursi yoluyla söylettiği Kurani sözleri,
veya ıslam dininin son asırda hakim olacağının sözleri akla gelebilir.

netice olarak diğer isimlerden de bir çok manalar çıkartılabilir.
saygılar

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

7

10.12.2004, 15:20

Muhakemat:
Bu Kitabın diğer isimleri: Reçetet-ül Ulema (ulema Reçetesi), Saykal-ül ıslamiyet (islamiyetin Cilası)

Üstadımız bu eserinde adeta Kuranı hakkıyle tefsir edebilmek için bir mukaddime yazıyor. Zaten Muhakemat için kendisi "Tefsir Mukaddimesi" tabirini kullanıyor. Bazı alimlerin Bazı kuran ve islam hakikatlarını yanlış anlamaları ve tefsir etmelerinden dolayı islama gelmiş olan bazı lekeleri temizlemek ve pasları cilalamak için bu eseri yazmış . Onun için "Saykal-ül ıslamiyet" ismi bu kitap için pek münasib. Ayrıca kuran ve islam hakikatlarını doğru muhakeme etme yöntemlerini ve derslerini verdiği için de "Muhakemat" ismi münasib düşüyor.


Beyanat ve Tenvirler:
Bu kitap üstadımızın tanzimi değil diye biliyorum. Talebeleri hazırlamış olmalı..

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

8

10.12.2004, 15:28

Değerli @ahmetsaid abi.. Ben yazımı hazırlarken siz yazmışsınız. Allah Razı olsun Güzel izah etmişsiniz. Selametle.

9

10.12.2004, 15:36

Bu sefer Lem'alar,şualar aklıma geldi.
Abdullah Yeğin abinin Yeni Lügat'ta şöyle geçiyor

Lem'alar لمعات Parlayışlar, parıltılar

şualar شعا عا ت Işıklar, parıltılar, nurlar.


Lem'alar 'ın ıngilizce tercümesi : The Flashes

şuaların ise ıngilizce tercümesi : The Rays

Arada ince bir mana farkı var.Bu mana farkı kitaplar arasındaki fark konusunda fikir verebilir.


Risalelerin ismi hususunda Risale-i Nur Enstitüsün'e e-mail attım.ınşa'Allah cevaptan sizi de haberdar edeceğim.

10

10.12.2004, 15:47

mihmandar kardeşim;

yazılarınzı ve izahlarınızı zevkle okuyorum.
ben genel bir değerlendirme yaptım.

sizin yaptığınız tafsilatlı açıklama çok güzel.
devam ederseniz forum üyeleri hem istifade etmiş olur, hem de kardeşlerimiz katkılarda bulunabilirler.

saygılar

11

10.12.2004, 15:51

Alıntı sahibi ""mihmandar""

Beyanat ve Tenvirler:
Bu kitap üstadımızın tanzimi değil diye biliyorum. Talebeleri hazırlamış olmalı..

evet, haklısınız mihmandar kardeşim.

bu eser başta Zübeyr Abi olmak üzere nur talebeleri tarfından hazırlanmış.

eser esas itibari ile Risale-i Nurda geçen içtimai prensipleri BEYAN ettiği ve içtimai ve siyasi ve idari hahayımız aydınlattığı ve nurlandırdığı ve TENVıR ettiği için, bu kıymetli esere "beyanat ve tenvirler" ismi verilmiş.

saygılar

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

12

13.12.2004, 12:03

Alıntı

bu eser başta Zübeyr Abi olmak üzere nur talebeleri tarfından hazırlanmış.eser esas itibari ile Risale-i Nurda geçen içtimai prensipleri BEYAN ettiği ve içtimai ve siyasi ve idari hahayımız aydınlattığı ve nurlandırdığı ve TENVıR ettiği için, bu kıymetli esere "beyanat ve tenvirler" ismi verilmiş.


Allah Razı olsun @ahmetsaid abi .. bunu bilmiyordum..


Divan-ı Harbi Örfi:
Bu kitabın Diğer ismi: ıki Mekteb-i Musibetin şehadetnamesi (ıki musibet okulunun Diploması)

Ittihad ve Terakki hükümeti döneminde Üstaddan rahatsız olan Hükümetin ihbarıyla, 31 Mart Vakasından sonra kurulan Divan-ı Harbi Örfi mahkemelerine üstad da çıkarılmış. Bu Kitap Hem üstadın mahkemeye karşı verdiği ve beraatiyle sonuçlanan müdafaası hem de diğer 50-60 mahkumun tahliyesi ile sonuçlanan 11 buçuk suallerinden müteşekkil olduğundan bu isimle tesmiye edilmiş.

Birde Üstadımızın II.Abdulhamid dönemindeki şöhretinden ve bazı hallerinden evhamlanan Yönetim, Üstadı "Delilik" iftirasıyla tımarhaneye göndermek istemiş. Üstad da Doktora verdiği bir nevi müdafaası ile oradan
çıkmış. Daha Sonra Yönetim Zaptiye Nazırı şefik Paşa eliyle Üstada "Sus
Payı" hükmünde bazı Rüşvetler vermek istemiş. Üstad da onlara gereken
cevapları vererek "ırade" yi reddetmiş. ışte Bazı nüshalar da Divan-ı harp müdafaasından sonra, üstadımızın II.Abdulhamid dönemindeki bu müdafaaları da Kitaba eklenmiş. ışte "ıki Mekteb-i Musibetin şehadetnamesi" ismi buradan gelmiş.

Yani, Bu kitap Üstadın, Birinci Musibet Okulu olan II.Abdulhamid döneminin istibdadı, ve ıkinci Musibet Okulu olan Ittihad ve Terakki hükümeti döneminin istibdadı altında yaptığı mücadelelerini anlatan ve ıki Okuldan da Başarı ile mezun olduğunu gelecek nesle gösteren bir Diplomadır.

Kitabın tam ismi şu şekilde: "ıki Mekteb-i Musibetin şehadetnamesi veyahut Divan-ı Harbi Örfi ve Said-i Nursi"

Sadece "Divan-ı Harbi Örfi" denmesi Divan-ı Harbdeki müdafaasının kitabın büyük yekününü tutmasından olsa gerek..

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

13

24.12.2004, 13:54

Buraya kadar yazdığımız eserlerde eserin ismi genelde içerisindeki mevzu ile alakadardı.
Bazı eserler de yazılış tarzına göre isimlendirilmiş. Mesela:Sünuhat ve Tuluat.....

Sünuhat:

Alıntı

Bazı âyâtı düşünürken, bazı nükteler kalbime hutur ederek nota suretinde kaydettim. (sünuhat)


Kitabın ifade-i meramında yazan bu ibareden şöyle mana çıkarabiliriz. Üstad bazı ayetleri tefekkür ediyor ve bu tefekkür esnasında kalbine bazı nükteler hutur ediyor. yani sünuhat tarzı ile kalbine geliyor. Daha sonra bu nükteleri birleştiriyor. ve yazılış tarzı olan "Sünuhat" ismini veriyor.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

14

24.12.2004, 14:10

Tuluat:

Alıntı

Telepati nevinden, ruhumla şiddet-i alakası olan bir şahs-ı meçhul, muhtelif ve birbirinden uzak mevzulara dair, birden bire kibrit yakmak gibi seri sualler soruyor. Ratb ve Yabis karışıyor. ıntihab kariin arzusuna tabidir. (Tuluat)


Görüldüğü gibi burada da eser telif tarzına göre isimlendirilmiş. Aynen karanlıkta bir kipritin yanması parlaması gibi Kalbine bir şahs-ı meçhul tarafından sual soruluyor. Yani sualler bir anda kalbine tulu' ediyor. Üstadda cevap veriyor. Bu sual ve cevapları birleştirip eserin telif şekline en münasip "Tuluat" ismi veriliyor.

15

24.12.2004, 17:29

Allah razı olsun, güzel gidiyor,
Mütercim Asım'ın Kamus-u Okyanusu, Ömer Nasuhi Bilmen'in Hukuk-i ıslamiye ve Istılahat-ı Fıkhiye Kamus'u elimizde olsa, kelime manalarına bakarak belki bir şeyler çıkarabiliriz, Lem'alar ve şualar'dan bir şey çıkmasını umuyorum
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

16

25.12.2004, 13:06

Kamus-u Okyanus, bende mevcut . bakayım bir şeyler çıkarabilirmiyim.

17

25.12.2004, 13:59

Lem'a ve şua, ikisi de ışık,
ben şöyle düşündüm,
birizi sızan ışık,diğeri aniden parlayan,gelen,
belki ilham şeklinden böyle isimlenmiştir?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

18

26.12.2004, 15:06

Kamus dan pek bir şey çıkmadı.
şua’: Güneşe nazar edildiğinde nazar edene doğru iplik gibi tel tel görünen ziyalarına denir ki “pertev” tabir olunur. Bir kavle göre, münteşir olan ziyasına denir. Alâ reyin, tulu’ eyledikten hemen sonra mızrak şeklinde tûlanî, muhayyel olan ziyasına denir.(Kamus)
Bir ışık kaynağından uzanan ışık telleri (A.Yeğin)
Lema kelimesi için çok kısa bir mana vermiş , onu da tercüme edemedim. Eski anadolu türkçesine ait gibi görünüyor
Bu arada şua' kelimesinin böyle bir manaya geldiğini hiç düşünmemiştim.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

19

26.12.2004, 15:15

Zülfikar:
Kitabın diğer isimleri: Mucizat Risalesi, Zülfikar-ı Mucizat, Zülfikar Mucizat-ı Ahmediye ve Kuraniye Mecmuası..

Alıntı

Bu mecmua üç makam ve bir hatimedir.
Birinci makamı: Yirmibeşinci Söz Mucizat-ı Kur'âniye Risalesi ve Zeyilleri.
ıkinci makamı: Ondokuzuncu Mektub Mucizat-ı Ahmediye Risalesi ve Zeyilleri.
Üçüncü makamı: Onuncu Söz Haşir Risalesi ve Zeyilleri.
Hatimesinde: Hizb-i Nuri ile Risale-i Nur hakkında bir mektub vardır.(Zülfikar Mecmuası)


Zülfikarın aslı 25.Söz ve 19.mektuptan Oluşmuştur. 25.Söz Kuranın mucizelik yönünü izah eder ve ispatlar. 19.Mektup ise Peygamber Efendimizin(A.S.M) üçyüze yakın mucizelerini izah eder. ve onların doğru rivayetler olduğunu izah eder.

Hz.Ali Efendimizin iki uclu olan Zülfikarı nasıl ki küfrün başını dağıtıyor Öylede Hz.Ali efendimizin bir talebesi hükmünde olan Bediüzzaman hazretlerinin Zülfikarı yani bir ucu 25.Söz diğer ucu 19.Mektup olan Zülfikar kitabı dahi Küfrün Kurana ve Hz.Peygamberin Mucizatına karşı evham ve şüphe veren cephesini darmadağın edecektir ve ediyor.
ışte bu iki mecmuanın bu mühim vazifesinden dolayı Hz.Alinin Zülfikarına Teşbih edilmiş ve "Zülfikar" ismiyle tesmiye edilmiştir zannediyorum. Kitabın diğer isimlerine de dikkat edilirse hep bu, "iki mucizat risaleleri" üzerine yoğunlaşmış olduğu görülüyor.

Zülfikarın üçüncü külli parçası olan Haşir Risalesi ve Hatimesinde ki "Hizb-i Nuri" ile "Risale-i Nur hakkındaki Hasan Feyzi Abinin uzun mektubu" daha sonradan Üstadın tensipleriyle bu mecmuaya eklenmiştir. Bununla ilgili izahlar Emirdağ Lahikası- 1.Kısım mektuplarında mevcuttur.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

20

26.12.2004, 15:20

Hutuvat-ı Sitte: ( Altı Hatve, Altı adım)

Alıntı

“şeytanın adımları arkasına düşüp gitmeyin” (Bakara 168 ve 208, Enam-142)
Her bir zamanın insî bir şeytanı vardır. şimdi beşerde insan suretinde, şeytanın vekili olan "ruh-u gaddar", fitnekârâne siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannâs, altı hutuvâtıyla âlem-i ıslâm'ı ifsad için insanlarda ve insan cemaatlerindeki habis menbaları ve tabiatlarındaki muzır ma'denleri fiilî propaganda ile işlettiriyor. Zaîf damarları buluyor. (Hutuvat-ı Sitte)


Bu esere Kuranî bir kelime olan “hutuvat” ismi verilmesi manidardır. “Hutuvat” kelimesi, “Adım” anlamına gelen “Hatv” kelimesinin çoğuludur. Bir tek adım için ise “hatve” kelimesi kullanılır. şeytan, ınsanlarda ki şerre müsait istidadları çeşitli şekillerde işlettirmek için insanlara “adım adım” yaklaşır. Vesvese verir , ifsad eder. Ayrıca her verdiği vesvese bir adım hükmündedir.
Üstad da şeytanın bu metoduna verilen bu kelimeyi , şeytanın vekili olan "ruh-u gaddar" a ( ıngiliz siyasetini kastediyor herhalde) karşılık kullanmış. Çünkü bu "ruh-u gaddar" da , Alem-i islamın içine fesad verecek , altı adım hükmünde sinsi altı fikir ile müslümanlara yaklaşmış. Üstad da bu altı sinsi fikri teşhis edip çürütmüş.
Bu altı sinsi fikir ve yaklaşım metodu , şeytanın adımlarına ve metoduna benzediğindendir ki, Üstad bunlara “Hutuvat-ı Sitte” demiş ve esere de bu ismi vermiş. Ve ilgili ayeti eserin başına koymuş.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir