Muhabbet Fedâileri

YÖK Başkanı'nın Risale-i Nur itirafı

Filipin üniversitelerinin YÖK Başkanı mesabesindeki Prof. Dr. Nora Şerif, niçin on binlerce dolar harcıyarak Türkiye'ye geldiğini itiraf ediyor. Risale'i Nur külliyatı hakkında bakın ne diyor?

Uluslar arası şölene davet…

Yıllar geçmesine rağmen unutamadığım bir haykırışı, öncelikle paylaşmak istiyorum.
Tarih; 18.11.2007. Yer; Atatürk hava limanı karşısındaki 10 000 kişi kapasiteli İstanbul Kongre ve Gösteri merkezi. Ev sahibi; İstanbul İlim ve Kültür Vakfı. Konu; ADALET.
30 ayrı ülkeden katılan 150 ünlü bilim adamlarının katıldığı bu toplantı, hıncahınç bir katılımla çok MUHTEŞEM olmuştu. Dünya üzerindeki yankıları hâlâ devam ediyor…
ABD, İngiltere, Avusturalya, Kanada, Rusya, Almanya, Hollanda, Fas, Mısır ve diğer 30 ülkelerden gelen bilim adamlarının, her birinin mesajları ve haykırışları çok anlamlıydı.
Her biri hakkında ayrı-ayrı makaleler, hattâ kitaplar yazılabilir.
Ben sadece tek bir haykırışı, “tadımlık” olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

Aradan bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen, Filipin üniversitelerinin YÖK Başkanı mesabesindeki Prof. Dr. Nora Şerif’in haykırışını, gerçekten unutamadım.

Prof. Şerif konuşmasına tane-tane sözlerle ve yavaş başlamıştı, fakat sözlerinin sonlarına doğru hem kendisi coştu, hem de 10 000 civarında konuğu coşturdu. Şöyle ki:

“-Bana ayrılan şu kısacık sürede, sizlere öncelikle, ATEŞ BÖCEĞİ ve KARINCA hikâyesini anlatmak istiyorum.
Ateş böceği, kendisindeki o ışık enerjisinin farkında olmadan yaşarken, çevresindeki diğer canlıların, kendisine GIPTA ile bakmasına da çok hayret ediyormuş.
Bu hayret, tâa karınca ile bir gece göz göze gelinceye kadar sürmüş.

Ateş böceği, kendisinde yanıp sönen o hârika ışığın farkına, karıncanın parlayan gözlerindeki yansımayı görünce varmış. Ve yüce yaratıcının kendisine bahşettiği o imtiyazı, işte o zaman anlamış.

Eyy güzel Türkiye’nin saygıdeğer insanları!...

Bizler; on binlerce kilometre uzaklardan, on binlerce dolar harcayarak, buralara niçin geldik zannediyorsunuz?...

Hemen itiraf edelim ki! İnsanlığa huzur ve mutluluk kaynağı olan Kur’ân’ı, asrımızın insanlığına, en mantıklı, en bilimsel, belgesel ve çağdaş bir biçimde anlatan RİSALE-İ NUR KÜLLİYATINI, çok daha yakından tanıyabilmek için geldik.

Birkaç yıllık araştırmalarımız neticesinde, bana bağlı tüm üniversitelerde ders kitabı olarak okutabilmek için akademik çalışmalarımız, bütün hızıyla devam ediyor.

• Şimdi sizlere haykırıyorum!...
Sizlere bakan şu gözlerimizdeki, şu parıltılara lütfen dikkatle bakınız.
O ateş böceğindeki ışık imtiyazı gibi, sizlere lütfedilen bu Risale-i NÛR’UN, yani bu ilâhî ışığın farkında olunuz. Ve lütfen bu NÛR’UN ve bu ışığınızın kıymetini biliniz.
Ve o NÛRUNUZDAN, lütfen bizlere de veriniz…
• Bizler, işte bunun için buradayız…
Bizlere gösterdiğiniz, böylesine güzel misafirperverliklerinizden dolayı, hepinize minnettarız…
Tüm üniversitelerim, ekip arkadaşlarım ve ülkem adına, hepinize teşekkürler ediyoruz…” (Güzel Türkiye’mizde, bu nûrun üstünü örtmek isteyenlerin kulakları çınlasın.)

***

Saygıdeğer dostlarım.
Bu haykırışlara İstanbul İlim ve Kültür Vakfı kayıtsız kalamazdı.
Ayrıca; bu yılın, insanlığa böylesine ufuk açan Risale-i Nur eserlerinin, müellifi olan Said Nursi Hz.’nin 50. vefat yıldönümü olması nedeniyle, çok daha geniş katılımlı bir “uluslar arası sempozyum” düzenlenmiştir.

Sizler de göreceksiniz ki, 03 Ekim 2010 Pazar günü saat 10:30’dan sonra, İstanbul/Ataköy Sinan Erdem Spor kompleksinde, 20 000 küsur kişinin iştirakiyle, bu haykırışların yanına, nice yenileri eklenecektir.

• Hasbel beşer çeşitli vesilelerle, içimizdeki bu nûrun farkına varamamış olanlar ise 3 Ekimden sonra silkinerek, bu bahtiyarlar kervanına mutlaka katılacaklardır...
Ülkemizde; uzun yıllardan beri cirit atan derin ve şer güçlerin, zengin maden yataklarımızın (Petrol, Altın, Uranyum v.s.’in) üstünü örtmeye çalıştıkları gibi, aynı şer ve derin güçlerin, sinsi gayret ve entrikalarıyla, bu NÛR’UN üstünü örtme gayretleri akîm kalacak. Buna; sanal güçleri de, sığındıkları iftira ve entrikaları da, ömürleri de asla yetmeyecektir.
Çünkü; Yüce Rabbimizin bu konuda vâadi vardır. “Allah Nûrunu tamamlayacaktır, kâfirler istemeseler de…” İşte ilgili âyetler:
Tevbe Suresi 32. Âyet ve ayrıca Saff S. 8. Âyetler: “Allah'ın [yol gösterici] ışığını, laf kalabalığıyla söndürmek istiyorlar: Fakat Allah [bunun gerçekleşmesine] izin vermeyecektir, çünkü O, Nûrunun olanca aydınlığıyla yayılmasını irade etmiştir, hakkı inkar edenler bundan hoşlanmasa da!...” (Muhammed Esad meali.)
• Bizlere düşen, tamamlanacağı vaat edilen bu NÛR ekolünün bahtiyârı olmaktır…

Herhangi ırktan, hangi milletten ve hangi görüşte olursanız olunuz.

Sizleri, bu mutlular ve bahtiyarlar kervanına
ve de bu hârika ŞÖLENE DAVET EDİYORUM…
Karanlığa ve haksızlıklara kızmak, hayıflanmak ve KAYGILANMAK yerine,
Risale-i NUR’UN ŞÖLENİNE ve İNTİŞARINA,
SİZ DE KATILINIZ. Bu fırsat asla kaçırılmamalıdır.
TÂ Kİ; DÜNYANIZ ve ÂHİRETİNİZ MÂMUR ve AYDINLIK OLSUN…

***

NOT: Daha geniş bilgiler için, lütfen www.sempozyum2010.com sitesini ziyaret ediniz.
Kaynak : www.moralhaber.net

Aminnnn amin amin.
Üstadın " Ben acele ettim kışta geldim, siz cennetasa bir baharda geleceksiniz." sözü bu tür hadiselere mi işaret ediyor. Benim hatrıma bu söz geldi.