ıman yolu ise, suda, havada, ziyada yürümek ve yüzmek gibi pek kolay ve zahmetsizdir.
Diğer adam ise
mü'mindir.
Cenâb-ı Hâlıkı tanır, tasdik eder.
Onun nazarında şu dünya bir zikirhâne-i Rahmân,
bir tâlimgâh-ı beşer ve hayvan ve bir meydan-ı imtihan-ı ins ü cândır.
Bütün vefiyât-ı hayvaniye ve insaniye ise terhisâttır.
Vazife-i hayatını bitirenler bu dâr-ı fânîden,
mânen mesrurâne, dağdağasız diğer bir âleme giderler.
Tâ yeni vazifedarlara yer açılsın, gelip çalışsınlar.
Bütün tevellüdât-ı hayvaniye ve insaniye ise,
ahz-ı askere, silâh altına, vazife başına gelmektir.
Bütün zîhayat birer muvazzaf mesrur asker, birer müstakîm memnun memurlardır.
Bütün sadâlar ise, ya vazife başlamasındaki zikir ve tesbih ve paydostan gelen
şükür ve tefrih veya işlemek neş'esinden neş'et eden nağamâttır.
Bütün mevcudât, o mü'minin nazarında, Seyyid-i Kerîminin ve Mâlik-i Rahîminin
birer mûnis hizmetkârı, birer dost memuru, birer şirin kitâbıdır.
Daha bunun gibi
pekçok latîf, ulvî ve leziz, tatlı hakikatler imânından tecellî eder, tezâhür eder.
2. Söz