Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

25.09.2008, 03:07

Ekmek derdi, dinî hislerin önüne geçiyor


Bu dehşetli ihtikârdan çıkan kaht ve galâ ve açlık ve zaruret, yaşamak damarını şiddetiyle yaralandırıyor. Bu yara, hissiyat-ı ulviye-i diniyeyi bir derece susturmaya vesile olup, ehl-i dalâlete yardım ediyor. Herkes midesini düşünmeye başlıyor. Kalb, hakikatten ziyade ekmeği düşünüp hayata, yaşamaya, yardıma koşup vazife-i hakikiyesini ikinci derecede bırakır. Buna karşı Risâle-i Nur’un şakirtleri bir uzun Ramazan nazarıyla bakıp, keffaretü’z-zünûb ve bir riyazet-i şer’iyeye çevirebilirler. Alenen nakz-ı sıyamla Ramazan’ın hürmetini kıran bedbahtlara gelen o musibet, masumları da incitir. Fakat Risâle-i Nur şakirtleri ve masumları, o musibeti lehlerine döndürüp, hayırlı bir riyazete kalb ederler, kanaat ve iktisatla karşılarlar.

Kastamonu Lâhikası, s. 149


***

Semavî musîbet ise: ıhtikâr neticesinde, hayat ve yaşama hissi, hissiyat-ı diniyeye galebe çalıp, ekser nâs midesini, maişetini daima düşünüyor. Hattâ ekser fukara kısmından olan Risâle-i Nur talebeleri, bu musibete karşı çabalamak mecburiyetiyle hakikî ve en mühim vazifesi olan neşir hizmetini bırakmaya mecbur oluyor.

Hem insanların zihinleri, fikirleri kasten ve bizzat hakaik-i imaniyeye karşı bu yüzden bir derece lâkaytlık bir vaziyeti almasından, bir tevakkuf devri gelmesine mukabil, Cenâb-ı Hakkın inayet ve rahmetiyle başka bir tarzda Risâle-i Nur’un intişar ve fütuhatına meydan açmış.

Kastamonu Lâhikası, s. 152


***

Hem Ramazan Risâlesinin ahirinde nefs-i emmâreyi, her nev’î azaptan ziyade, açlıkla temerrüdünü terk ettiği gibi; şimdiki ehl-i nifakın mütemerridane sefahetinin cezası olarak, umuma ve masumlara da gelen bu açlık ve derd-i maişet belâsından ehl-i dalâlet istifade edip, Risâle-i Nur’un fakir şakirtlerinin aleyhine istimal etmek ihtimali var. Madem şimdiye kadar ekseriyet-i mutlakayla Risâle-i Nur şakirtleri, Risâle-i Nur hizmetini her belâya, her derde bir çare, bir ilâç bulmuşlar; biz hergün hizmet derecesinde, maişette kolaylık, kalbte ferahlık, sıkıntılara genişlik hissediyoruz, görüyoruz. Elbette bu dehşetli yeni belâlara, musibetlere karşı da, yine Risâle-i Nur’un hizmetiyle mukabele etmemiz lâzımdır.


Kastamonu Lâhikası, s. 182
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

2

28.09.2008, 12:44

üstadımında dediği gibi dünyeviyet için kuran mektebinden alınıp sırf dünya için egitilen nesil hayat yardımlaşmadır kaidesini hayat savastıra cevirip hayatı zorlaştırmaktadır. zaten biz hakikikaten kulluğumuzu yapsak aç kalmayacagız lakin iktisatsızlık ve şükürsüzlük(bunlar dini duygularımızın körleştiğiğni gösterir) ehli islamın hem sefil hemde geri kalmasına sebep olmadı mı?

allah razı olsun

3

28.09.2008, 19:31

şükürsüzlüğün yanında herşeyin daha çoğunu istemek. azıyla yetinmemek, göze herşeyin az gelmesi... sürekli birşeylerin eksiklik hissi...
hayatın zorluğu maneviyatta insanı daha da çok çökertiyor...
Kâinatın Efendisi;

-SEN YARDIMSIN-

4

28.09.2008, 21:14


Allah ebediyen razı olsun, açmış olduğunuz konu büyük bir yara ve acil tedavi bekliyor.ıslamı ınşaallah hakiki manasında tekrar yaşamaya başladığımızda. dünyaya ait dertlerin hepsinden korunmuş ve emin olacağız. Dinimizin Ahiret odaklı bir din olduğunu hatırlayıp, bu dünyada yaşamayı bir zillet, ve Allahın bizi imtahana tabi tuttuğu; alacalı ,bulacalı süslü fitneler ve imtihanlarla dolu bir geçici konaklama yeri olarak görmedikçe, herşey nefsimiz adına sorun olacakdır.Bu bolluk ve bereket asrında, geçim derdinden şikayet eden müslümanlar, asrı saadete efendimizin karnına taş bağladığı, zamanlara bakarlarsa, risalei nur talebeleride nasıl bir üstada talebe olduğunu unutmazlarsa, bir yumurtayı bile kendine çok gören, yarım yumurta yiyen bir dev..Zaten sorun kökünden hallolur kanaatindeyim.Ama buna izin vermeyenler çok ciddi garet gösterek çalışanlar var.Bütün sorun ahiretle olan bağlarımızın kopmasında gizlidir. Üstadın bir çok yerde komiteciler diye adlandırarak bahsettiği şeytanın hadimleri ,ıslamı ve müslümanları yozlaştırmayı başarmış ama; yozlaşan benim saf müslümanım, başına daha ne geldiğinden ,ne çorap örüldüğünden dahi habersizdir.Bazıları başlarına çorap örenleri, mason klişe tabirlerle, ufacık hadiselerin, ulusal camiayla kısıtlı dar kalıp ve meselelerin ve kişilerin içinde arıyarak ,istenilen detaylarda boğularak, istemedende olsa o global keferinin ağına düşmektedir.şeytanın herzaman mümini avlarken kullandığı aynı tuzaklar şimdide ınsi hadimlerince tekrarlanmaktadır.Allaha nefsini tam teslim etmeyen mümin bu tuzaklardan Allah dilemeden asla kurtulamaz.Allah ümmeti Muhammede hidayet etsin Risale Nur talebelerinede Üstadına layık talebe olmayı ve Risalei Nuru sadece zahirinden deyilde batınından okuyabilen muhlas olabilmeyi bu ümmetin kurtuluşu ve çaresi olması adına ınşaallah nasip etsin.
Allahın selamı rahmeti ve bereketi müminlerin üzerine olsun.

5

28.09.2008, 21:22

Hem, yüz aç adamın huzurunda kemâl-i lezzetle fazla yenilmez.

Lemalar | On Dokuzuncu Lem�a | 146

Gayr-i zarûrî hâcâtı havâic-i zarûrî hükmüne geçirmiştir. ızâle etti rahat.

Bedâvette bir adam dört şeye muhtaç iken, medeniyet yüz şeye muhtac-ı fakir etmiştir. Sa'y-i helâl, masrafa etmemiştir kifâyet.

Onda hile, harama beşeri sevk etmiştir. Ahlâkın esasını şu noktadan bozmuştur. Cemaate, hem nev'e, vermiştir servet, haşmet.

Ferd-i şahsı ahlâksız, hem fakir eylemiştir.


Sözler | Lemeât | 653

89. Lezâiz çağırdıkça, "Sanki yedim" demeli. "Sanki yedim"i düstur yapan Sankiyedim namındaki bir mescidi yiyebilirdi, yemedi.

90. Eskiden ekser ıslâm aç değildi; tereffühe ihtiyar vardı. şimdi açtır; telezzüze ihtiyar yoktur.


Mektubat | Hakikat Çekirdekleri | 461

6

28.09.2008, 22:43

Rızık, hayat kadar kudret nazarında ehemmiyetlidir. Kudret çıkarıyor, kader giydiriyor, inâyet besliyor. Hayat, muhassal-ı mazbuttur, görünür. Rızık, gayr-ı muhassal, tedricî münteşirdir, düşündürür.Açlıktan ölmek yoktur. Zira bedende şahm ve saire suretinde iddihar olunan gıda bitmeden evvel ölüyor. Demek, terk-i âdetten neş'et eden maraz öldürür; rızıksızlık değil.
YENı ASYA NIN BAHTININ MıFTAHI MEşVERET VE şÛRADIR!

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

7

12.10.2008, 20:56

Alıntı sahibi ""asel""

Rızık, hayat kadar kudret nazarında ehemmiyetlidir. Kudret çıkarıyor, kader giydiriyor, inâyet besliyor. Hayat, muhassal-ı mazbuttur, görünür. Rızık, gayr-ı muhassal, tedricî münteşirdir, düşündürür.Açlıktan ölmek yoktur. Zira bedende şahm ve saire suretinde iddihar olunan gıda bitmeden evvel ölüyor. Demek, terk-i âdetten neş'et eden maraz öldürür; rızıksızlık değil.



kardesim asdlında mesele geçim değil lüks meselesi günümüz insanları açlık derken lüksten uzak kalmayı bahseder olmus. ve üstad diyor ki mü'minde hırs sebebi hasarettir. bakın mü'min de diyor..

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir