Giriş yapmadınız.

1

12.08.2004, 07:16

En kısa ve en selâmetli

şaban DÖğEN

En kısa ve en selâmetli




Bir yolculuk yaptığımızda hedefe en kısa ve en selâmetli yoldan ulaşmak isteriz.

Mânevî sahada da bu geçerli ve gerekli. Hız çağının, herşeye en kısa ve en hızlı şekilde ulaşan çağın insanının, iman ve Kur’ân hakikatlerine ulaşmak için en kısa, en hızlı ve en tehlikesiz bir yolu araştırması kadar tabiî birşey olamaz.

ışte çağın en güzide tefsirlerinden biri olan Risâle-i Nur bu yolu açıyor bize. Eskilerin 15-20 senede ulaştıkları hakikatlere 15-16 haftada ulaştırıyor. Risâlelerde bu eserleri bir sene anlayarak ve kabul ederek okuyan kişinin bu zamanın hakikî bir âlimi olabileceğinden söz ediliyor.

Bir çok filozofun içinden çıkamadığı, içinde boğulup kaldığı; bir çok ilim adamının çözemediği pekçok meseleyi en özlü ve doyurucu şekilde çözüme kavuşturmuş.

Meselâ ıbni Sina gibi bir dahinin “Akıl bu meseleye yol bulamaz, ispatından acizdir” dediği Haşir meselesini çocukların dahi anlayabileceği bir tarzda ispatlamıştır.

Sadeddin-i Taftazanî gibi Mukaddemât-ı ısnâ Aşer adıyla 40-50 sayfada ancak alimlere anlatabildiği kadar meselesini, iki sayfada herkese anlatmaya muvaffak olmuştur.

Yusuf bin Hüseyin gibi bir velinin öğrenmek için altı sene Zünnûn-i Mısrî’nin önünde diz çökmeyi göze aldığı ism-i a’zamı, hem de detaylı bir şekilde Lem’alar’da (30. Lem’a) anlatmış. Değil altı sene, altı günde, altı saatte insan bu bilgiyi edinebilir. Yusuf bin Hüseyin bu kadar ayrıntılı bir bilgiyi bu kadar kısa bir sürede edinebilseydi, kimbilir sevinçten nasıl uçardı? Herhalde Hz. Üstad, öğrenmede tembellik gösteren bir kısım talebelerine; “Keçeliler, siz eski devirlerde yaşasaydınız, bu hakikatleri öğrenmek için sürünerek gelirdiniz” diye bunun için demiş olmalı.

Yüz civarında meselenin açıklığa kavuşturulması, iman ve ıslâmla ilgili şüphe ve vesveselerin giderilmesi, aklî, mantıkî delillerle muknî bir tarzda çürütülmesi, Risâle-i Nurların değerini bir kere daha ortaya koyar.

ınsan ve kâinatın bir kitap gibi okunmaları; mânâ, incelik ve derinliklerine nüfuz edilmeleri insanı heyecanlandırır; herşeye merak, hayret ve zevkle baktırır.

Bunalımlı çağın insanı, altı bin sayfa civarındaki bu Külliyatın satırları arasında dolaşırken, emsalsiz bir huzur ve mutluluk teneffüs eder; insan olmanın, her şeye imanla bakmanın hadsiz hazzını tadar; on sekiz bin âlemin Rabbine kul olmanın huzurunu yaşar; ihsan edilen sayısız nimetin şükrüyle adeta kendinden geçer; şu kısa sürelik konakladığı dünya misafirhanesinde yapılan ikram ve iltifatlara doymanın saadetiyle dolar; ebedî bir âlemde bunların asıllarına kavuşma iştiyakıyla yaşar; dünyanın binbir türlü olaylarındaki sır ve hikmetleri ibretle seyreder; kulluk görevini hakkıyla yapabilmenin şevkiyle hayata bağlanır.

12.08.2004

E-Posta: sdogen99@ttnet.net.tr

2

12.08.2004, 09:51

keske sizler gibi anliya bilseydim risaleleri

ögrenmek bana öyle zor geliyorki :oops:

3

13.08.2004, 23:06

"Sabir Ilmin anahtaridir" Hadis-i serif :wink:
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir