Muhabbet Fedâileri

selamunaleykum;

ben bu meseleyle ilgili olarak söyleyeceklerimi daha önceki mesajlarımda izah etmekliğimle birlikte bana verilen cevap yada hafif sert yollu tepkilerden anlıyorumki hiç mi hiç anlaşılmamışım.
Ancak böyle meşrepsel bir meselenin böyle bir ortamda konulmasının bir kısmı yıkılan ve tamire çalışılan bir kalenin başka zayıf noktalarının bizim tarafımızdan başka noktalarının yıkılıp tamir edilmesi ile bağdaştırıyorum.
Ancak bu kadar derim ki;
bahsedilen meselenin risale-i nurların baskı ve çoğaltılması meselesi ile hiçbir ilgisi olmamakla birlikte meselenin bu eksende odaklanması tamamen yanlış oldu.
Ben Üstadın TELıFıNDEN GEÇMış Risale-i nur eserlerinin diğer kavram ve düzenlerine müdahale edilmesi meselesinde sırf hizmet noktasında ve hizmetin üstadın gösterdiği tarzı yönünde uyarılar yaptım.
Ancak sönük aklım ve dar fikrimle sual ve izahlarımı tam yapamadığımı biliyorum.
Bu meselenin daha geniş bir boyut fakat dar bir alemde her türlü konuşulmasına varım.Eminim ki böyle hizmetsel bir konu münazara makamında çok da güzel bir şekilde konuşulup halledilir.
bu meselede söyleyeceklerim şimdilik bu kadar ile sınırlı kaldı.
Bana cevap veren ve tepki gösteren herkesten Allah razı olsun.

Unutmayalım;
"mesleğim haktır veya daha güzeldir diyebilirsin fakat hak benim mesleğimdir diyemezsin...."
düsturumuzdur...



NOT;
"Mesveret karariyla yapilan bütün baskilara taraftar olup sahip cikmak lazim ( sadelestirme gibi niyetlere saptirmamak sartiyla ) . Yeter ki gaye rizay-i ilahi ve hizmet olsun. "

konulu yazıya ise katılmıyorum.Bu durumda benim gayem rıza-yı ilahi diye yola çıkan herkes bu safi niyetinin halisliğini muhafaza edemez ise kaldıki bu zamanda ve bu zor şartlar altında şeytanın verdiği vesveseler ile masonların ve ehl-i dalaletin bir oyuncağı haline gelebilir.
Sadeleştirme dışındaki niyetler nelerdir?
ve neye göre belirlenir ve kim belirler?
Risale-i Nur'un üstadın telifinden geçmiş baskı şekli ve usulünün dışına çıkarak yada baskısını uygun görmediği risaleleri bastırarak bir şeyler yapmaya çalışmak velev halis niyetle bile olsa sadeleştirme teşebbüslerinden ne farkı vardır?
zaten baştan beri izahına çalıştığımız meselemizde bu değilmi?

Değerli kardeşlerim;

lütfen konu harici tartışamaya girmeyelim.

bakın burada bir sual soruldu.
ve fikri olan kardeşler ve biz bir kaç kelam ettik.

hal böyle iken yine konuyu tarikat noktasına getirip çıkmaza sürüklemek doğru değil.
fakat bu noktada Bazul_Eşhep kardeşin gündeme getirdiği tefsir konusuna bir kaç cümle ile temas edersek.

Risale-i Nur sıralı bir tefsir değildir.
yani fatiha suresinden başlanarak Nas suresine kadar sureler tek tek tefsir edilmemiştir.

Rislae-i Nur bir dirayet tefsiridir.
asrın ihtiyacı olan, ya da bu asırda tartışma konusu olan ayetlerdeki meseleler tefsir edilmiştir.
bunlar da çoğunlukla imani ayetlerden müteşekkildir.
diğer meseleler de var.
Emirdağı Laihikası gibi eserler ise daha çok Nur hizmeti ile alakalı bazı mektuplardan ibaretttir. fakat burada da yine tefsir babında bazı bölümler vardır.

bizce herkes kendi mesleğinin muhabbeti ile yaşamalı.
diğer mesleklerin adaveti kimseye bir şey kazandırmaz.

saygılar...