Giriş yapmadınız.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

15.11.2010, 09:04

Hacıların Arafat’ta Allahu ekber demeleri


Âyet-i Kerime Meâli

O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.

Mülk: 2





15.11.2010










Hacıların Arafat’ta Allahu ekber demeleri


Hacıların Arafat’ta ve iydde beraber birden Allahu ekber demeleri,
Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bin üç yüz sene evvel âl ve
sahabeleriyle söylediği ve emrettiği Allahu ekber kelâmının bir nevî
aks-i sadâsı...

Bu makam yazıldığı zaman, Kurban Bayramı geldi. Allahu ekber,
Allahu ekber, Allahu ekber’lerle nev-î beşerin beşten birisine, üç yüz
milyon insanlara birden Allahu ekber dedirmesi; koca küre-i arz,
büyüklüğü nisbetinde o Allahu ekber kelime-i kudsiyesini semâvâttaki
seyyârât arkadaşlarına işittiriyor gibi, yirmi binden ziyade hacıların
Arafat’ta ve iydde beraber birden Allahu ekber demeleri, Resûl-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâmın bin üç yüz sene evvel âl ve sahabeleriyle
söylediği ve emrettiği Allahu ekber kelâmının bir nevî aks-i sadâsı
olarak, rububiyet-i İlâhiyenin Rabbü’l-Arz ve Rabbü’l-âlemîn azamet-i
ünvanıyla küllî tecellisine karşı geniş ve küllî bir ubûdiyetle bir
mukabeledir diye tahayyül ve his ve kanaat ettim.

Sonra, “Acaba bu kelâm-ı kudsînin bizim meselemizle dahi münasebeti var mı?” diye tahattur ettim. Birden hatıra geldi ki:

Başta bu kelâm olarak sâir bâkiyat-ı salihât ünvanını taşıyan
Sübhanallah, ve’l-hamdü lillâh ve Lâ ilâhe illâllah gibi şeâirden çok
kelâmlar cüz’î ve küllî, meselemizi ihtar ve tahakkukuna işaret ederler.

Meselâ; Allahu ekber’in bir vech-i mânâsı Cenâb-ı Hakk’ın kudreti
ve ilmi herşeyin fevkinde büyüktür; hiçbir şey daire-i ilminden
çıkamaz, tasarruf-u kudretinden kaçamaz ve kurtulamaz. Ve korktuğumuz en
büyük şeylerden daha büyüktür. Demek haşri getirmekten ve bizi ademden
kurtarmaktan ve saadet-i ebediyeyi vermekten daha büyüktür. Her acip ve
tavr-ı aklın haricindeki herşeyden daha büyüktür ki, “Sizin yaratılmanız
da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir”
(Lokman Sûresi: 28.) âyetinin sarahat-i kat’iyesiyle, nev-î beşerin
haşri ve neşri, birtek nefsin icadı kadar o kudrete kolay gelir. Bu mânâ
itibarıyledir ki, darb-ı mesel hükmünde büyük musîbetlere ve büyük
maksatlara karşı, herkes “Allah büyüktür, Allah büyüktür” der, kendine
tesellî ve kuvvet ve nokta-i istinat yapar.

Evet, nasıl ki Dokuzuncu Söz’de, bu kelime iki arkadaşıyla bütün
ibâdâtın fihristesi olan namazın çekirdekleri ve hülâsaları ve içinde ve
tesbihatında tekrar ile namazın mânâsını takviye için Sübhânallah,
Elhamdülillâh, Allahu ekber üç muazzam hakikatlere ve insanın kâinatta
gördüğü medar-ı hayret, medar-ı şükran ve medar-ı azamet ve kibriyâ,
acip ve güzel ve büyük, pek çok fevkalâde şeylerden aldığı hayret ve
lezzet ve heybetten neş’et eden suallerine pek kuvvetli cevap verdiği
gibi, On Altıncı Söz’ün âhirinde izah edilen şu, nasıl bir nefer,
bayramda bir müşir ile beraber huzur-u padişaha girer; sâir vakitte,
zabitinin makamıyla onu tanır. Aynen öyle de, her adam hacda bir derece
velîler gibi Cenâb-ı Hakk’ı Rabbü’l-Arz ve Rabbü’l-Âlemîn ünvanı ile
tanımaya başlar. Ve o kibriya mertebeleri kalbine açıldıkça, ruhunu
istilâ eden mükerrer ve hararetli hayret suallerine yine Allahu ekber
tekrarıyla umumuna cevap verdiği misillü, On Üçüncü Lem’a’nın âhirinde
izahı bulunan ki, şeytanların en ehemmiyetli desiselerini köküyle kesip
cevab-ı kat’î veren yine Allahu ekber olduğu gibi, bizim âhiret
hakkındaki suâlimize de kısa fakat kuvvetli cevap verdiği misilli,
Elhamdülillâh cümlesi dahi haşri ihtar edip ister. Bize der: “Mânâm
âhiretsiz olmaz. Çünkü, ‘Ezelden ebede kadar her kimden ve her kime
karşı bütün hamd ve şükür ona mahsustur’ ifade ettiğimden, bütün
nimetlerin başı ve nimetleri hakikî nimet yapan ve bütün zîşuuru ademin
hadsiz musibetlerinden kurtaran, yalnız saadet-i ebediye olabilir ve
benim o küllî mânâma mukabele eder.”

Şuâlar, 11. Şuâ, 8. Meselenin Hülâsası, 2. Nükte, s. 366



http://www.yeniasya.com.tr/2010/11/15/lahika/default.htm
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir