Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

09.10.2010, 19:56

Mevlana ile Bediüzzaman Buluştu

Mevlana ile Bediüzzaman Buluştu


<img src="http://www.yeniasya.com.tr/2010/10/10/resim/a.jpg" align="left" />

BEDİÜZZAMAN Tanıtım ve Hizmet TIR'ı Aksaray ve Konya’yı kapsayan muhteşem iki program düzenledi.

Önceki gün Nevşehir ve Kayseri’deki güzel organizasyonlardan
aldığı şevk ve gayret ile geceyi Kozaklı’da geçiren Bediüzzaman Tanıtım
ve Hizmet TIR'ı güne Aksaray programıyla başladı. Adana’da turun en
sıcak ve güneşli gününü yaşayan TIR'ımız, daha iki gün geçmeden en soğuk
ve yağışlı gününü de yaşamış oldu. Böylece Bediüzzaman Tanıtım ve
Hizmet TIR'ının gittiği yerlerde hem manevî atmosferi, hem de maddî
iklimi değiştirdiği gerçeği tahakkuk etmiş oldu.

AKSARAY'DA yapılan tanıtım programının ardından TIR'ımızın yönü
Konya’ya doğru çevrildi. Konya’da büyük bir buluşma gerçekleşecekti.
Zira Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri bundan 51 yıl önce Ankara’dan
dönüşünde Mevlânâ Dergâhı’na gelmiş burada bir süre beklemişti. Rivayet
odur ki, Bediüzzaman Dergâhın kapısına gelirken durmuş ve sanki biriyle
konuşurmuş gibi bir hal peyda olmuştu. Bir resmî görevli Üstad’a
müdahale etmek isteyince arkada duran talebelerinden biri bağırarak,
“Üstad Mevlânâ ile görüşüyor, rahatsız etme” demişti. İhtimal odur ki,
Mevlânâ Hazretleri, Üstad Bediüzzaman gibi bir misafiri kapıda
karşılamış ve burada bir mükalemede bulunmuşlardı. Bir sonraki sene,
yani Üstad’ın vefat ettiği sene ise dergâhın önünden geçerken
Bediüzzaman, Mevlânâ Celâleddin-i Rumî’nin ruhuna Fatihalar
yolluyordu... Şimdi Bediüzzaman’ın şahs-ı manevisini temsilen hizmet
TIR'ımız Mevlânâ ile buluşuyordu. Bu zahiren sıradan, batinen ise büyük
bir buluşmaydı. Üstad’ın bir keresinde “Ben Mevlânâ’nın zamanında
gelseydim Mesnevî’yi, o benim zamanımda gelseydi Risâle-i Nur’u yazardı”
dediği söylenir. Doğrudur zira, Mevlânâ da, Bediüzzaman da asrın
idrakine “Kur’ân-ı Kerim’i söyletme” gayesi taşıyor, Kur’ân’ın elmas
hakikatlerini haykırıyordu. Tek farkları yöntem idi. Zira Mevlânâ’nın
dünyaya geldiği 12-13. yüzyılların idrak seviyesiyle, ahirzaman
müceddidi ve “müceddid-i elfi salis” yahut “elf-i ahir” olan

Bediüzzaman’ın dünyaya geldiği 20 ve 21. yüzyılların idrak
seviyesi birbirinden çok farklıydı. Mevlânâ tasavvuf ağırlıklı bir yol
izlerken, Üstad Bediüzzaman hem akılları hem kalpleri doyuran
zülcenaheyn bir tarz benimsemiş ve uzay ve teknoloji çağını nuruyla
aydınlatmıştır... Ama en nihayetinde ikisi de bulundukları asrı
aydınlatmaya hizmet etmişlerdi...





10.10.2010



http://www.yeniasya.com.tr/2010/10/10/guncel/h9.htm
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir