Giriş yapmadınız.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

22.09.2010, 08:39

Din umumun mukaddes malıdır, hiçbir siyasete âlet ve tâbî olmaz

Hadis-i Şerif Meâli

Allah konuşmanızda san'at yapacağım diye
yapmacıklığa kaçmanızı çirkin görür.

Câmiü's-Sağîr, No: 1014

22.09.2010


Din
umumun mukaddes malıdır, hiçbir siyasete âlet ve tâbî olmaz

Hakikat-i
İslâmiye bütün siyâsâtın fevkindedir. Bütün siyasetler ona hizmetkâr
olabilir. Hiçbir siyasetin haddi değil ki, İslâmiyeti kendine âlet
etsin.

Dediler: “Dinsizliği görmüyor musun, meydan alıyor. Din
namına meydana çıkmak lâzım.”

Dedim: “Evet, lâzımdır. Fakat kat’î
bir şartla ki, muharrik, aşk-ı İslâmiyet ve hâmiyet-i diniye olmalı.
Eğer muharrik veya müreccih, siyasetçilik veya tarafgirlik ise,
tehlikedir. Birincisi hatâ da etse, belki ma’fuvdur. İkincisi isabet de
etse, mes’uldür.”

Denildi: “Nasıl anlarız?”

Dedim: “Kim
fasık siyasetdaşını, mütedeyyin muhalifine, su-i zan bahaneleriyle
tercih etse, muharriki siyasetçiliktir. Hem umumun mâl-ı mukaddesi olan
dini, inhisar zihniyetiyle kendi meslektaşlarına daha ziyade has
göstermekle, kavî bir ekseriyette dine aleyhdarlık meyli uyandırmakla
nazardan düşürmek ise, muharriki tarafgirliktir.

“Meselâ, iki
adam dövüşürler. Biri, zayıf düşeceğini hissederken, elindeki Kur’ân’ı
kavîye uzatmakla himayesini dâvet edip, kavî bir ele vermek lâzımdır. Tâ
beraber çamura düşmesin, Kur’ân’a muhabbetini, hürmetini göstersin,
Kur’ân’ı, Kur’ân olduğu için sevsin. Eğer kavînin karşısına siper etse,
himayet damarını tahrik etmeye bedel, hiddetini celb eder. Kur’ân’ı kavî
bir hâdimden mahrum bırakmakla, zayıf bir elde beraber yere düşerse, o
Kur’ân’ı kendi nefsi için sever demektir.

“Evet, dine imale etmek
ve iltizama teşvik etmek ve vazife-i diniyelerini ihtar etmekle dine
hizmet olur. Yoksa “Dinsizsiniz” dese, onları tecavüze sevk etmektir.
Din dahilde menfi tarzda istimal edilmez. Otuz sene halife olan bir zat,
menfi siyaset namına istifade edildi zannıyla şeriata gelen tecavüzü
gördünüz. Acaba şimdiki menfi siyasetçilerin fetvalarından istifade
edecek kimdir, bilir misin? Bence İslâmın en şedit hasmıdır ki,
hançerini İslâmın ciğerine saplamıştır.”

Sünûhat, s. 65-68

***

..gizli
münafık zındıkların Garplılaşmak bahanesiyle siyaseti dinsizliğe alet
yapmalarına mukabil, bir kısım dindar ehl-i siyaset dîni siyaseti
İslâmiyeye âlet etmeye çalışmışlardı. İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara
âlet ve tabî olamaz; ve âlet yapmak, İslâmiyetin kıymetini tenzîl
etmektir, büyük bir cinayettir. Hatta, Eski Said o çeşit siyaset
tarafgirliğinden gördü ki; bir salih âlim, kendi fikri siyasîsine
muvafık bir münafığı hararetle sena etti ve siyasetine muhalif bir salih
hocayı tenkid ve tefsık etti.

Eski Said ona dedi: “Bir şeytan
senin fikrine yardım etse, rahmet okutacaksın; senin fikr-i siyasiyene
muhalif bir melek olsa, lanet edeceksin.”

Bunun için Eski Said:
“Euzü billahi mine’ş-şeytani ve’s-siyaseti” (Şeytandan ve siyasetten
Allah’a sığınırım) dedi.

Tarihçe-i Hayat, s. 85

***

Hakikat-i
İslâmiye bütün siyâsâtın fevkindedir. Bütün siyasetler ona hizmetkâr
olabilir. Hiçbir siyasetin haddi değil ki, İslâmiyeti kendine âlet
etsin.

Hutbe-i Şamiye, s. 62

***

Nur şakirtleri,
hiç siyasete karışmadılar, hiçbir partiye girmediler. Çünkü iman, mal-ı
umumidir. Her taifede muhtaçları ve sahipleri vardır. Tarafgirlik
giremez. Yalnız küfre, zındıkaya, dalalete karşı cephe alır. Nur
mesleğinde, mü’minlerin uhuvveti esastır.

Emirdağ Lâhikası, s.
157

***

İttihad-ı İslâm Partisi, yüzde altmış, yetmişi tam
mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini
siyasete âlet etmemeye, belki siyaseti dine âlet etmeye çalışabilir.
Fakat çok zamandan beri terbiye-i İslâmiye zedelenmesiyle ve şimdiki
siyasetin cinayetine karşı dini siyasete âlet etmeye mecbur olacağından,
şimdilik o parti başa geçmemek lâzımdır.

Emirdağ Lâhikası, s.
386

***

Hırs cihetiyle, siyaset efkârını İslâmiyet
akaidinin yerlerine kadar isal eden herifler, şan ve şeref değil, belki
şeyn ve şenaate mazhar oldular. Nefsânî aşklardaki felâketler, haybetler
bu sırdandır. O çeşit âşıkların bütün divanları birer feryad-ı
matemdir.

Hutbe-i Şâmiye, s. 14
http://www.yeniasya.com.tr/2010/09/22/lahika/default.htm
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

2

22.09.2010, 09:00

Allah razı olsun.Rabbim Hz.Üstad'ın ( R.A) bu ölçülerinden bizi şaşırtmasın.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

3

22.09.2010, 11:36

S.A. Amiiin, Ecmain İnş. :yeniasya:
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir