Giriş yapmadınız.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

22.05.2010, 09:19

Madenciler dualarla

Madenciler dualarla



TÜRKİYE Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden
ocağında meydana gelen grizu patlamasında vefat eden madenciler
defnedildi.

Alınan bilgiye göre, maden ocağında mahsur kalmalarının ardından
cesetlerine ulaşılan 28 madenciden kimliği belirlenerek ailelerine
teslim edilen 25’inin cenazeleri toprağa verildi. Devlet Bakana Hayati
Yazıcı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in de katıldığı bazı cenaze törenleri
ile 13 madenci önceki gün defnedildi. Madencilerden 12’si de dün
toprağa verildi. Patlamada vefat eden işçi İlker Bebek (32) için Kilimli
Beldesindeki Merkez Camiinde kılınan cenaze namazına ailesi ve
yakınları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Zonguldak
Valisi Erdal Ata ile vatandaşlar katıldı. Kılınan cenaze namazının
ardından Bebek'in Türk Bayrağına sarılı tabutu Yayla Mahallesindeki aile
mezarlığına defnedildi. Maden Mühendisi Kebapcı (30) ve işçi Sadık
Kocakaya (24) için Karadon Site Camiindeki cenaze namazını, aileleri ve
yakınlarının yanı sıra çok sayıda vatandaş kıldı. Cenazeler, namazın
ardından Karadon semtindeki aile mezarlığında defnedildi. Defin
törenlerine, Bakan Dinçer de katıldı. Maden ocağında çıkarılan
cenazelerden 3’ü teşhis edilememesi sebebiyle ailelerine verilemedi. Bu
arada, TTK Genel Müdürü Burhan İnan, madende mahsur kalan 2 işçiye
ulaşılamadığını, çalışmalarının sürdürüldüğü kaydetti. Bu arada BDP,
Zonguldak havzasındaki taş kömürü ocaklarındaki sorunların belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasını istedi .

İki madenciye hâlâ ulaşılamadı

Türkiye Taşkömürü Kurumu Karadon Müessese Müdürlüğü maden
ocağında meydana gelen grizu patlamasında vefat eden 30 madenciden
13’ünün cenazesinin önceki gün, 12’si de dün dualarla defnedildi. Bu
arada, ocaktan çıkarılan cenazelerden 3’ü teşhis edilememesi sebebiyle
ailelerine verilemezken, madende mahsur kalan 2 işçiye ulaşma
çalışmaları ise sürdürülüyor.




"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

2

22.05.2010, 09:22

Yeraltı mâdenlerinde çalışanlar...

Âyet-i Kerime Meâli

Mallarını Allah yolunda harcayanların hâli bir daneye benzer ki, ondan yedi başak sünbüllenir; herbir başakta da yüz dane bulunur. Allah, dilediği kimseye, yaptığı iyiliğin karşılığını böyle kat kat verir. Allah'ın lûtfu geniştir ve ilmi herşeyi kaplar.

Bakara Sûresi: 261


Bu devirde sû-i istimâlât o dereceye vardı ki, bir sermâyedar, kendi yerinde oturup, bankalar vâsıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde; bir bîçare amele, sabahtan akşama kadar, tahte’l-arz mâdenlerde çalışıp, kùt-u lâyemût derecesinde, on kuruşluk bir ücret kazanıyor.

Ehl-i dünyanın ve maddî tarihin nazarıyla, nev-î beşerin hayat-ı içtimâiyesi noktasında bakılsa, görülüyor ki hayat-ı içtimâiye-i siyâsiye îtibâriyle, beşer, birkaç devri geçirmiş. Birinci devri vahşet ve bedevîlik devri, ikinci devri memlûkiyet devri, üçüncü devri esir devri, dördüncüsü ecir devri, beşincisi mâlikiyet ve serbestiyet devridir.

Vahşet devri dinlerle, hükümetlerle tebdil edilmiş; nimmedeniyet devri açılmış. Fakat, nev-î beşerin zekîleri ve kavîleri, insanların bir kısmını abd ve memlûk ittihaz edip, hayvan derecesine indirmişler.

Sonra bu memlûkler dahi bir intibâha düşüp, gayrete gelerek, o devri esir devrine çevirmişler; yani, memlûkiyetten kurtulup, fakat “El-hükmü li’l-galib” (Galip olan hükmeder) olan zâlim düsturuyla yine insanların kavîleri zaiflerine esir muâmelesi yapmışlar.

Sonra, İhtilâl-i Kebîr gibi çok inkılâplarla, o devir de ecîr devrine inkılâp etmiş. Yani, zenginler olan havas tabakası, avâmı ve fukarâyı ücret mukâbilinde hizmetkâr ittihaz etmesi, yani sermaye sahipleri ehl-i sa’yi ve ameleyi küçük bir ücrete mukâbil istihdam etmeleridir. Bu devirde sû-i istimâlât o dereceye vardı ki, bir sermâyedar, kendi yerinde oturup, bankalar vâsıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde; bir bîçare amele, sabahtan akşama kadar, tahte’l-arz mâdenlerde çalışıp, kùt-u lâyemût derecesinde, on kuruşluk bir ücret kazanıyor. Şu hal, müthiş bir kin, bir iğbirar verdi ki, avâm tabakası havâssa îlân-ı isyan etti. Şu asrın tâbiriyle, sosyalistlik, bolşeviklik sûretinde, evvel Rusya’yı zîr ü zeber edip geçen Harb-i Umûmiden istifade ederek, her yerde kök saldılar.

Mektûbât, s. 618

***

Ribânın kap ve kapıları olan bankaların nef’i, beşerin fenası olan gâvurlara ve onların en zalimlerine ve bunların en sefihlerinedir. Âlem-i İslâma zarar-ı mutlaktır; mutlak beşerin refahı nazara alınmaz. Zira gâvur harbî ve mütecaviz ise, hürmetsiz ve ismetsizdir.

Mektûbât, s. 810

***

Âyet-i Kur’âniye, âlem kapısında durup, ribâya “Yasaktır!” der. “Kavga kapısını kapamak için, ribâ kapısını kapayınız!” diyerek, insanlara ferman eder. Şâkirdlerine, “Girmeyiniz!” emreder.

Sözler, s. 662
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir