Giriş yapmadınız.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

17.04.2010, 08:30

Hz. Muhammed (asm), bütün beşerin üstadı


Hadis-i Şerif Meâli

Benden sonra halifelik otuz senedir. Ondan sonrası saltanattır.

Câmiü's-Sağîr, No: 2150





17.04.2010










Hz. Muhammed (asm), bütün beşerin üstadı


Bütün nevî beşere bütün hakâikte üstadlık edip, on dört asırda, parlak
bir sûrette ispat eden ve nevî beşerin medârı iftiharı bir zâtın
terbiye-i esâsiyelerini ve usûlü dinini terk eden, elbette hiçbir
cihette bir nur, bir kemâl bulamaz; sukûtu mutlaka mahkûmdur.

Peygamberlerin en âhiri ve en büyükleri ve dini ve dâveti umum
nevi beşere baktığı için ve mu’cizâtça ve dince umuma fâik ve bütün nevî
beşere bütün hakâikte üstadlık edip, on dört asırda, parlak bir sûrette
ispat eden ve nevî beşerin medârı iftiharı bir zâtın terbiye-i
esâsiyelerini ve usûlü dinini terk eden, elbette hiçbir cihette bir nur,
bir kemâl bulamaz; sukûtu mutlaka mahkûmdur.

Sözler, s. 132, (yeni tanzim, s. 235)

***

..Hâtemü’l Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmı tanımalıyız,
dinlemeliyiz. Evet, o bürhanın şahsı mânevîsine bak:

Sathı arz bir mescid, Mekke bir mihrab, Medîne bir minber; o
bürhanı bâhir olan Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bütün ehli imâna
imam, bütün insanlara hatip, bütün enbiyâya reis, bütün evliyâya
seyyid, bütün enbiyâ ve evliyâdan mürekkeb bir halka-i zikrin serzakiri;
bütün enbiyâ hayattar kökleri, bütün evliyâ tarâvettar semereleri bir
şecere-i nurâniyedir ki, herbir dâvâsını, mu’cizâtlarına istinad eden
bütün enbiyâ ve kerâmetlerine itimad eden bütün evliyâ tasdik edip imza
ediyorlar. Zîrâ, o ‘Lâ ilâhe illallah’ der, dâvâ eder. Bütün sağ ve sol,
yani mâzi ve müstakbel taraflarında saf tutan o nurânî zâkirler, aynı
kelimeyi tekrar ederek, icmâ ile mânen “Doğru dedin ve söylediğin
haktır” derler.

Hangi vehmin haddi var ki, böyle hesapsız imzalarla teyid edilen
bir müddeâya parmak karıştırsın.

Sözler, s. 214, (yeni tanzim, s. 370)

***

Anglikan Kilisesine cevapHAŞİYE

Bir zaman bîaman İslâmın düşmanı, siyasî bir dessas, yüksekte
kendini göstermek isteyen vesvas bir papaz, desîse niyetiyle, hem inkâr
sûretinde,

Hem de boğazımızı pençesiyle sıktığı bir zamanı elîmde, pek
şemâtetkârâne bir istifhâmıyla dört şey sordu bizden.

Altı yüz kelime istedi. Şemâtetine karşı yüzüne “Tuh!” demek,
desîsesine karşı küsmekle sükût etmek, inkârına karşı da

Tokmak gibi bir cevabı müskit vermek lâzımdı. Onu muhatap etmem.
Bir hakperest adama böyle cevabımız var. O dedi birincide:

“Muhammed (Aleyhissalâtü Vesselâm) dini nedir?” Dedim: İşte
Kur’ân. Erkânı sitte-i imân, erkânı hamse-i İslâm esas maksadı Kur’ân.
Der ikincisinde:

“Fikir ve hayata ne vermiş?” Dedim: Fikre tevhid, hayata
istikamet. Buna dâir şâhidim: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” (Hud
Sûresi :112.) “De ki: O Allah birdir” (İhlâs Sûresi :1.) Der
üçüncüsünde:

“Mezâhimi hâzıra nasıl tedâvi eder?” Derim: Hurmeti ribâ, hem
vücûbu zekâtla. Buna dâir şâhidim “Allah fâizin bereketini giderip onu
mahveder.” (Bakara Sûresi : 276.) “Allah, alış verişi helâl, fâizi haram
kılmıştır.” (Bakara Sûresi: 275.) “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı
verin.” (Bakara Sûresi: 43). Der dördüncüsünde:

“İhtilâli beşere ne nazarla bakıyor?” Derim: Sa’y asıl, esastır.
Serveti insaniye zâlimlerde toplanmaz; saklanmaz ellerinde. Buna dâir
şâhidim: “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” (Necm Sûresi:
39.) “Altını ve gümüşü biriktirip de onu Allah yolunda harcamayanları
ise, acı bir azabı müjdele.” (Tevbe Sûresi: 34.)

Haşiye: Yüz maşallah bu cevaba!

Sözler, s. 684, (yeni tanzim, s. 1214)
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

2

17.04.2010, 08:36

‘Mevlid’ veya ‘Kutlu Doğum Haftası’

‘Mevlid’ veya ‘Kutlu Doğum Haftası’


<img src="http://www.yeniasya.com.tr/2010/04/17/resim/asm.jpg" align="left" />


İslâm dünyasında önemli gün ve geceler “kandil” olarak ifade
edilmektedir. Aslında mübarek gecelerde minareler ve camiler kandillerle
donatıldığından bu adla anılmıştır.

Peygamber Efendimizin doğum gününe “Mevlid” veya “Mevlidi
Nebevi” adı verilmektedir. İlk zamanlarda mevlid (doğum günü)
faaliyetleri yapılmamıştır. Daha sonra bu gün ve gecelerde Resûl-i
Ekrem’i (asm) anma toplantıları yapılmaya başlanmıştır. Bazen bu günün
içinde yer aldığı hafta da “Kutlu Doğum Haftası” olarak kutlanmıştır.
Zamanla her İslâm ülkesinin kendisine göre geliştirdiği bir “Mevlid”
geleneği oluşmuştur.

Mekkeliler her yıl, Rebiülevvel ayının 12’sinde akşam
namazını Mescid-i Haram’da kıldıktan sonra, cemaatle birlikte Peygamber
Efendimizin (asm) doğum yeri olan mescide gelip yatsı namazını da burada
kılarlardı. Bunu her yıl tekrarlamayı âdet edinmişlerdi.

Medine halkı da, mevlid gecelerini Mescid-i Nebevî’de
geçirirlerdi. Sabaha karşı Bâbü’n-Nisa önündeki kumlukta beş mevlidhanı
dinleyip ikram edilen şerbeti içtikten sonra dağılırlardı. O gün,
dükkânlar süslenir, alış verişler yapılmazdı. Büyük-küçük, zengin-fakir
herkes temiz elbiselerini giyerler, atılan top ve fişeklerle bir bayram
havası yaşarlardı.

Resûl-i Ekrem Efendimizin (asm) doğduğu mübarek evin
etrafında oturanlar da, mevlid gecelerinde evlerini ışıklar, bayraklar
ve değişik kumaşlarla süsleyip birbirleriyle tebrikleşirlerdi.
Birbirlerine şeker ve helva ikram ederlerdi.

İslâm tarihinde Peygamber Efendimizin (asm) doğum günü
dolayısıyla tören yapılmasına ilk defa Fâtımîler zamanında
rastlanmaktadır. O zaman, altı doğum günü yapılırdı. Bunların başında
Peygamber Efendimizle (asm) Hz. Ali’nin (ra) doğum günü gelirdi. Bu
günlerde halk, toplantılar yaparlardı. Birbirlerine altınlar,
mücevherler, elbiseler vb. hediye ederlerdi. Yemekler ve tatlılar
dağıtılırdı.

Erbil Atabeylerinden Muzafferiddin Gökböri (Ö. 1232),
dindarlığı ve hayırseverliğiyle tanınmıştır. O, âlimlerin sohbetine
katılır, halka iyilik yapar, fakirlerin günlük ihtiyaçlarına kadar her
türlü yardımı yapardı. Gökböri, her yıl mevlid dolayısıyla akla hayale
gelmedik büyük şenlikler de yaptırırdı.

Her yıl Muharrem ayından başlamak üzere İran, Anadolu,
Suriye ve diğer İslâm ülkelerinden âlimler, fakihler, sofiler, şairler
Erbil şehrinde toplanırdı. Atabey Gökböri şehrin dışına otağlar (büyük
çadır) kurdururdu.

Peygamber Efendimizin (asm) doğum gününden iki gün önce
kaleden develer, koyunlar ve inekler indirilirdi. Bunlar şehrin büyük
meydanında özel bir törenle kurban edilirdi. Büyük kazanlar kurulup
çeşitli yemekler pişirilerek halka dağıtılırdı. Doğum gecesi akşam
namazından sonra sema yapılır, fener alayı düzenlenirdi.

Mevlid günü, askerler resmigeçit yaparlar, meydanlarda
vaazlar verilir, nutuklar atılır ve sofilerin elleriyle halka giyecekler
dağıtılırdı. Atabey de vaiz ve şairlere elbiseler hediye ederdi. O gün
ikindiye kadar bu durum böyle devam ederken gece ise sabaha kadar semâ
meclisleri yapılırdı. Bundan sonra, dışarıdan gelenler memleketlerine
dönerlerdi. Gökböri, onların her birine yol harçlıklarını vermeyi de
ihmal etmezdi.

Ülkemizde mevlid denince aklımıza hemen Süleyman
Çelebi’nin Hicrî 812 (M. 1409) yılında yazmış olduğu “Mevlid”
(Vesiletü’n-Necât) gelmektedir. Süleyman Çelebi “Mevlid” manzumesini
yazdıktan sonra, onun bu manzumesi bir gelenek olarak önceleri Peygamber
Efendimizin (asm) doğum gecelerinde okunmaya başlandı. Bu gelenek
yangınlaşarak günümüzde ölüm, doğum, sünnet vs.’lerde hatimler,
ilâhiler, mevlidler okutturulup yemekler ve şerbetler ikram edilmek
tarzında devam etmektedir.

Osmanlı padişahı Sultan II. Mustafa, 1701 senesinden
itibaren her yıl, Ramazan ayının 17’inci gecesinde Peygamber Efendimizin
(asm) peygamberlik hatırasını anmak maksadıyla Mekke’de ve Rebiülevvel
ayının 12’nci gecesinde de Medine’de birer cemiyet kurulmasını ve her
iki cemiyet için Mısır gelirlerinden önemli bir para ayrılmasını emr ve
ferman etmişti.

Bediüzzaman “Mevlid” konusunda özetle şöyle demektedir:

Mevlid-i Nebevî’nin okunması, çok faydalı ve güzel bir
İslâmî adettir. Belki İslâm’ın sosyal hayatına gayet lâtîf, parlak ve
tatlı bir sohbet vesilesidir. Aynı zamanda, iman hakikatlerinin ihtarı
için en hoş ve şirin bir derstir. Belki, imanın nurlarını, muhabbetullah
ve Nebevî aşkı göstermeye, harekete getirmeye en heyecanlı ve etkili
bir vasıtadır.

Çünkü kâinat nevîlerinin en mükemmeli, hayat sahipleridir.
İşte böyle bir Peygamberin mevlidini dinlemek, yani hayatını
başlangıcından sonuna kadar işitmek, yani manevî tarihçe-i hayatını
bilmek, o zâtı kendine reis, seyyid, imam ve şefaatçi kabul eden
mü’minlere ne kadar zevkli, fahirli, nurlu, neşeli, hayırlı dinî yüce
bir müsameredir.1

Cenâb-ı Hakk’tan bu güzel âdeti ebede kadar devam
ettirmesini niyaz ediyoruz. Süleyman Çelebi gibi Mevlid yazanlara da
Cenâb-ı Hak rahmet etsin. Yerlerini Cennetü’l-Firdevs yapsın. (Âmin.)

Uzun yıllar ülkemizde Peygamberimizin (asm) doğumu, Hicrî
Takvime göre Rebiülevvel ayının 12. gecesinde “Mevlid Kandili” adı
altında kutlanmıştır. İlk defa Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet
Vakfı tarafından ortaklaşa 1989 yılında Hicrî Takvim; 1994 yılından
itibaren de Peygamberimizin Milâdî doğum günü olan 20 Nisan tarihi esas
alınarak “Kutlu Doğum Haftası” faaliyetleri yapılmaya başlanmıştır. Bu
haftanın önceki yıllarda 20-26, 16-22 Nisan gibi tarihlerde yapılması 23
Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na alternatif kutlama olarak
gösterilmesi üzerine, 14-20 Nisan tarihleri arasında yapılması ve bu
tarihlerin dışına taşmaması ve taşınmaması kararı alınmıştır.

Kutlu Doğum Haftasında Resûl-i Ekrem (asm) Efendimizi
anmak yanında aslında anlamak ve onun (asm) getirdiklerini yaşamak
gelmelidir. Resulullah’ı (asm) anmak ve anlamak bir haftaya sığmaz.
Çünkü o, bizim en büyük rehberimizdir. Âlemlere rahmet olarak
gönderilmiştir. O’nun ahlâkı Kur’ân ahlâkıdır. Yaşayan Kur’ân’dır. Onun
şahs-ı mânevîsine baktığımızda, yeryüzünü bir mescid, Mekke’yi bir
mihrab, Medîne’yi bir minber görürüz. “Peygamberimiz (a.s.m.) bütün
ehl-i imâna imam, bütün insanlara hatip, bütün enbiyâya reis, bütün
evliyâya seyyid, bütün enbiyâ ve evliyâdan mürekkeb bir halka-i zikrin
serzâkiri; bütün enbiyâ hayattar kökleri, bütün evliyâ tarâvettar
semereleri bir şecere-i nurâniyedir ki, herbir dâvâsını, mu’cizâtlarına
istinad eden bütün enbiyâ ve kerâmetlerine itimad eden bütün evliyâ
tasdik edip imza ediyorlar. Zîrâ, o ‘Lâ ilahe illallah’ der, dâvâ eder.
Bütün sağ ve sol, yani mâzi ve müstakbel taraflarında saf tutan o nurânî
zâkirler, aynı kelimeyi tekrar ederek, icmâ ile mânen ‘sadakte ve
bilhakkı natakte’ (Doğru dedin ve söylediğin haktır) derler.”2

Resulullah’ın (asm) sözlerine, fiillerine ve
davranışlarına kısaca Sünnet-i Seniyye diyoruz. Sünnet yolumuz olursa,
hiç yanlış yapmayız ve istikametten ayrılmayız. Bediüzzaman
Hazretlerinin ifadesiyle, “Sünnet-i Seniyyeye ittibâı kendine âdet eden,
âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir.”
3

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Mektûbât, s. 296-297 2-
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, s. 370-371 3- Bediüzzaman Said Nursî,
Lem’alar, s. 174.

AHMET ÖZDEMİR

ahmetozdemir@nurasya.com
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

4

18.04.2010, 12:20

yani hz. hasan'ın yarım kalan halifeliğiyle hilafet bitmiş saltanata dönmüş..Allah razı olsun
hy120 nickim değişti

Benzer konular

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir