Giriş yapmadınız.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

03.03.2010, 08:55

Nefsini itham eden, kusurunu görür


Âyet-i Kerime Meâli

Allah'tan korkun ve bilin ki hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız.

Bakara Sûresi: 203





03.03.2010










Nefsini itham eden, kusurunu görür


Nefsini itham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar
eder. İstiğfar eden, istiâze eder. İstiâze eden, şeytanın şerrinden
kurtulur. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur.

İkinci Nokta: Şeytanın mühim bir desisesi, insana kusurunu
itiraf ettirmemektir, tâ ki istiğfar ve istiâze yolunu kapasın. Hem
nefs-i insaniyenin enâniyetini tahrik edip, tâ ki nefis kendini avukat
gibi müdafaa etsin, adeta taksirattan takdis etsin.

Evet, şeytanı dinleyen bir nefis, kusurunu görmek istemez.
Görse de, yüz tevil ile tevil ettirir. “Tarafgirlikle bakan hiçbir
kusuru göremez” sırrıyla, nefsine nazar-ı rıza ile baktığı için,
ayıbını görmez. Ayıbını görmediği için itiraf etmez, istiğfar etmez,
istiâze etmez, şeytana maskara olur. Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm gibi
bir Peygamber-i Âlîşan “Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis daima
kötülüğe sevk eder” (Yusuf Sûresi, 12:53) dediği halde, nasıl nefse
itimad edilebilir?

Nefsini itham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden,
istiğfar eder. İstiğfar eden, istiâze eder. İstiâze eden, şeytanın
şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir
kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve
kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. İtiraf etse, affa müstehak
olur.

Üçüncü Nokta: İnsanın hayat-ı içtimaiyesini ifsad eden bir
desise-i şeytaniye şudur ki: Bir mü’minin birtek seyyiesiyle bütün
hasenâtını örter. Şeytanın bu desisesini dinleyen insafsızlar, o
mü’mine adâvet ederler.

Halbuki, Cenâb-ı Hak, haşirde adalet-i mutlaka ile mizan-ı
ekberinde a’mâl-i mükellefîni tarttığı zaman, hasenâtı seyyiâta
galibiyeti-mağlûbiyeti noktasında hükmeyler. Hem seyyiâtın esbabı çok
ve vücutları kolay olduğundan, bazan birtek hasene ile çok seyyiâtını
örter. Demek, bu dünyada o adalet-i İlâhiye noktasında muamele
gerektir. Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemiyeten veya
keyfiyeten ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır.
Belki, kıymettar birtek hasene ile, çok seyyiâtına nazar-ı afla bakmak
lâzımdır.

Halbuki, insan, fıtratındaki zulüm damarıyla, şeytanın
telkiniyle, bir zâtın yüz hasenâtını birtek seyyie yüzünden unutur,
mü’min kardeşine adâvet eder, günahlara girer. Nasıl bir sinek kanadı
göz üstüne bırakılsa bir dağı setreder, göstermez. Öyle de, insan,
garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenâtı
örter, unutur, mü’min kardeşine adâvet eder, insanların hayat-ı
içtimaiyesinde bir fesat âleti olur.

Şeytanın bu desisesine benzer diğer bir desise ile, insanın
selâmet-i fikrini ifsad ediyor, hakaik-i imaniyeye karşı sıhhat-ı
muhakemeyi bozuyor ve istikamet-i fikriyeyi ihlâl ediyor. Şöyle ki:

Bir hakikat-i imaniyeye dair yüzer delâil-i ispatiyenin
hükmünü, nefyine delâlet eden bir emâre ile kırmak ister. Halbuki,
kaide-i mukarreredir ki, “Bir ispat edici, çok nefyedicilere tereccuh
ediyor.” Bir dâvâya müsbit bir şahidin hükmü, yüz nâfîlere râcih olur.
Bu hakikate bu temsil ile bak. Şöyle ki:

Bir saray, yüzer kapalı kapıları var. Birtek kapı açılmasıyla o
saraya girilebilir, öteki kapılar da açılır. Eğer bütün kapılar açık
olsa, bir iki tanesi kapansa, o saraya girilemeyeceği söylenemez.

İşte, hakaik-i imaniye o saraydır. Herbir delil, bir
anahtardır; ispat ediyor, kapıyı açıyor. Birtek kapının kapalı
kalmasıyla o hakaik-i imaniyeden vazgeçilmez ve inkâr edilemez. Şeytan
ise, bazı esbaba binaen, ya gaflet veya cehalet vasıtasıyla kapalı
kalmış olan bir kapıyı gösterir; ispat edici bütün delilleri nazardan
iskat ediyor. “İşte bu saraya girilmez. Belki saray değildir, içinde
birşey yoktur” der, kandırır.

İşte, ey şeytanın desiselerine müptelâ olan biçare insan!
Hayat-ı diniye, hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiyenin selâmetini
dilersen ve sıhhat-i fikir ve istikamet-i nazar ve selâmet-i kalb
istersen, muhkemât-ı Kur’âniyenin mizanlarıyla ve Sünnet-i Seniyyenin
terazileriyle a’mâl ve hâtırâtını tart. Ve Kur’ân’ı ve Sünnet-i
Seniyyeyi daima rehber yap. Ve “Eûzü billahi mine’ş-şeytani’r-racim”
de, Cenâb-ı Hakka ilticada bulun.

Lem’alar, 13. Lem’a, 13. İşaret
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

2

03.03.2010, 09:13

Allah(c.c) razi 0lsn h0cam...
bilgilendirdiğiniz ve 0lsada dahada arttrdiniz yenilediğiniz için...
paylaşiminiz içinde...
Allah(c.c) razi 0lsn h0cam...
Sırrın senin kanındır. Onu akıtma!...

Kendi kalbin,sırlarını muhafaza etmek için başkalarının kalbinden daha geniştir!...

Sırrın senin esirindir.Söylediğin zaman sen onun esiri olursun!...

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

3

03.03.2010, 09:20

S.A. Allah sizlerden binler defa razı olsun, sayılarınızı arttırsın. İnşaallah. Amin.
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

4

03.03.2010, 10:51

Biçare S.V ALLAH razı olsun,
Foruma eklemiş olduğun yazıları dikkatlice okuyorum.
Gerçekten de istifade edilecek yazılar.
YÜreğine sağlık.
Rabbim seni eksik etmesin inşallah

Bu konuyu değerlendir