Giriş yapmadınız.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

01.03.2010, 08:38

Tefekkür gafleti izale eder


Âyet-i Kerime Meâli

De ki: Allah hakkında bizimle mücadele mi ediyorsunuz? Halbuki O
sizin de, bizim de Rabbimizdir. Bizim yaptıklarımız bize, sizin
yaptıklarınız size aittir. Biz ancak O'na ihlâs ile yöneliriz.

Bakara Sûresi: 139





01.03.2010










Tefekkür gafleti izale eder

Tefekkür gafleti izale eder. Dikkat, teemmül, evham zulümatını
dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvâlinde tefekkür ettiğin
zaman, derinden derine tafsilâtla tetkikat yap.

Tİ’lem eyyühe’l-aziz!

efekkür gafleti izale eder. Dikkat, teemmül, evham zulümatını
dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvâlinde tefekkür ettiğin
zaman, derinden derine tafsilâtla tetkikat yap. Fakat âfakî, haricî,
umumî ahvâlâta teemmül ettiğin vakit, sathî, icmâlî düşün, tafsilâta
geçme. Çünkü icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik tafsilâtında
yoktur. Hem de âfakî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur.
İçine dalma, boğulursun.

Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise
icmâlî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde,
kesret fikrini dağıtır. Evham ise havalandırır, enâniyetin kalınlaşır.
Gafletin kuvvet bulur, tabiata kalb eder. İşte dalâlete isâl eden
kesret yolu budur.

İ’lem eyyühe’l-aziz!

İnsan ne kadar cahil ve gafildir! Ne kadar yolunu şaşırmış,
nefsine zarar veriyor! Dokuz vecihle menfaati muhakkak, yalnız bir
vecihle zararı mevhum olan büyük bir hayr-ı azîmi terk, dalâleti
irtikâp eder. Evet, Sofestaînin bir şüphesi için, binlerce menfaat
delilleri olan hidayeti terk ediyor.

Halbuki insan çok vehham, ihtiyatlı olduğuna nazaran, dünyevî
bir işte onda bir zarar ihtimali varsa içtinab eder. Âhiret işi olursa,
onda dokuz zarar ihtimali olduğu halde, içtinab etmez. İşte cehalet bu
kadar olur!

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Ruh-u insanî gayr-ı mütenahî ihtiyaçlara giriftar, gayr-ı
mütenahi elemlere mahaldir. Gayr-ı mahsur lezzetlere iştahlıdır. Gayr-ı
mahdut âmâli beslemektedir. Hattâ, kalbin dalâletiyle beraber ruhtan
fışkıran şefkat, gayr-ı mütenahi elemleri tazammun ediyor. Binaenaleyh,
“Ben neyim? Ne kıymetim var ki benim için kıyamet kopsun, mizan vaz
edilsin, hesap görülsün?” demeye hakkın yoktur.

Ey kemâl-i gururla dalâlet kürsüsünde oturan! Hayatına mağrur olma. Zira o hayat, bir mugalâtayla kaimdir. Şöyle ki:

O kürsüde oturan dâll, zeval ve fenânın dehşetini düşünüp
korktuğu zaman, saadet-i ebediye ihtimaline kaçar, tekâlif-i diniyenin
terkinde de âhiretin olmayacağı ihtimaline kaçar. Bu mağlâtayla her iki
elemden kurtuluyor. Lâkin, kısa bir zamanda düğüm açılır, hakikat
ortaya çıkar. Ne birinci ihtimal elemini izale eder ve ne de ikinci
ihtimal yükünü tahfif eder.

Ve keza, “Musîbet taammüm ettiğinde elem hafif olur. Ben de
emsalim gibiyim” diye yine yük altından kaçar. Fakat, musîbet âmm
olduğunda, elemi muzaaf olur, kat kat ziyade olur. Çünkü, kendisi gibi
akrabası, ahbâbı da o musîbete dahildir. Çünkü, insanın ruhu, ebnâ-yı
cinsiyle alâkadardır. Ne kadar umumî olursa, o kadar da elemi fazla
olur.

Ey şek cephesinde, gaflet gölgesinde istirahate çe-kilen
biçare! Gaflet serinliğinde, şek içinde zevk ettiğin lezzeti lezzet
sanma! O zehirli baldır. Az bir zaman sonra Cehennemî bir azaba inkılâp
edecektir. Eğer âlâmın lezâize, nârın nura inkılâp etmesi emelinde
isen, evkat-ı hamsede rükû ve sücud kancasıyla gururun hortumunu bük,
sık, başını kır, imanı doldur. Sonra âyâta tefekkürle tâate devam eyle
ki, şek ve gaflet perdeleri yırtılsın. Bu dalâlât acılığından, necatın
halâveti tavazzuhla münacat lezzeti ortaya çıksın.

Mesnevî-i Nûriye, s. 124
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

2

01.03.2010, 08:42

Peygamberimiz (asm) yaşayan Kur’ân’dı

Peygamberimiz (asm) yaşayan Kur’ân’dı




DİYANET İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Hz. Muhammed’in
(asm) sadece Kur’ân-ı Kerim’i insanlara getirmediğini, onu
açıkladığını, örneklendirdiğini ve hayatını buna adadığını söyledi.

Türk Kadınları Kültür Derneği, Cenan Eğitim Kültür ve Sağlık
Vakfı ile Altay Kültür ve Sanat Eğitim Vakfınca, Hz. Muhammed’in (asm)
doğumunun 1439. yılı dolayısıyla ‘’Kâbe’nin Hakikati’’ başlığı altında
bir gece düzenlendi. Gecede konuşan Bardakoğlu, Hz. Muhammed’in (asm)
dünyayı şereflendirmesinin üzerinden 1439 milâdî yıl, 1484 hicrî yıl
geçtiğini söyledi. Hz. Muhammed’in (asm) peygamber olarak
gönderilmesinin insanoğluna en büyük rahmet olduğunu dile getiren
Bardakoğlu, ‘’Çünkü anlattıkları, getirdikleri, söyledikleri,
uygulanabilir, yaşanabilir bir ilim. O, Allah’ın gönderdiği kitabı bir
harfine dokunmadan bize getirdi. O, sadece Kur’ân-ı Kerim’i bize
getirmedi, açıkladı, örneklendirdi. Hayatını buna adadı. Efendimiz,
Kur’ân-ı Kerim’i değişik vesilelerle bize anlatmaya çalıştı’’ dedi.

RAHMETE, HİDAYETE İHTİYACIMIZ VAR

Bardakoğlu, Hz. Muhammed’in (asm) insanlığı Allah yoluna
çağırdığını, kendi saltanatı ve dünyevî menfaati için bir şey
yapmadığını, hiçbir yanlışına, yalanına, eğri işine şahit olunmadığını
vurguladı. Hz. Muhammed’in, insanların yüreklerindeki iman cevherinin
üzerindeki külleri dağıtmaya çalıştığını anlatan Bardakoğlu, şöyle
devam etti: ‘’İnsanlığı o gün, bulaştığı şirkten Peygamber Efendimiz
(asm) kurtardı. İnsan yine bugün kendi eliyle ürettiklerinin altında
boğulup kalıyor. İnsanlar bugün kendi eliyle birbirine hayatlarını
zindan ediyorlar. Allah’ın bize cennet gibi sunduğu dünyayı, kendi
elleriyle, kendi hırsları, ihtirasları, cahillikleri uğruna adeta
yaşanmaz hale getiriyorlar. Böyle bir dünyanın Peygamber Efendimizin
(asm) hidayet çağrısına ihtiyacı olmaz mı? Böyle bir dünyada Peygamber
Efendimizin (asm) bir sözü rahmet değil mi? Elbette rahmet, elbette
hidayet. Bizim rahmete, hidayete ihtiyacımız var.’’




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
[url]www.sentezhaber.com
[/url]






01.03.2010

"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Benzer konular

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir