Giriş yapmadınız.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

23.09.2009, 16:47

Yeryüzündeki en büyük meseleyle meşgulüz

Aziz kardeşlerim, siz kat’î biliniz ki, Risâle-i Nur ve şâkirtlerinin meşgul oldukları vazife, rû-yi zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevî merakâver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i mâneviyeniz kırılmasın.

Evet, ehl-i dünyanın bütün muazzam meseleleri, fânî hayatta zâlimâne olan düstûr-u cidal dâiresinde, gaddarane, merhametsiz ve mukaddesât-ı diniyeyi dünyaya fedâ etmek cihetiyle, kader-i İlâhî, onların o cinayetleri içinde, onlara bir mânevî cehennem veriyor. Risâle-i Nur ve şâkirtlerinin çalıştıkları ve vazifedâr oldukları fânî hayâta bedel, bâkî hayata perde olan ölümü ve hayat-ı dünyeviyenin perestişkârlarına gayet dehşetli ecel cellâdının, hayat-ı ebediyeye birer perde ve ehl-i imânın saâdet-i ebediyelerine birer vesile olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde katî ispat etmektedir. Şimdiye kadar o hakikati göstermişiz.

Elhasıl: Ehl-i dalâlet, muvakkat hayata karşı mücâdele ediyorlar. Bizler, ölüme karşı nûr-u Kur’ân ile cidaldeyiz. Onların en büyük meselesi—muvakkat olduğu için—bizim meselemizin en küçüğüne—bekaya baktığı için—mukabil gelmiyor. Madem onlar divânelikleriyle bizim muazzam meselelerimize tenezzül edip karışmıyorlar; biz, neden kudsî vazifemizin zararına onların küçük meselelerini merakla takip ediyoruz?

Bu âyet “Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar veremez. (Mâide Sûresi: 105.)” ve usûl-ü İslâmiyetin ehemmiyetli bir düsturu olan “Er-râzî bi’z-zarari lâ yunzeru lehû” yani, “Başkasının dalâleti sizin hidâyetinize zarar etmez; sizler, lüzumsuz onların dalâletleriyle meşgul olmayasınız”; düstûrun mânâsı: “Zarara kendi râzı olanın lehinde bakılmaz, ona şefkat edip acınmaz.”

Madem bu âyet ve bu düstur, bizi, zarara bilerek râzı olanlara acımaktan men ediyor; biz de bütün kuvvetimiz ve merakımızla, vaktimizi kudsî vazifeye hasretmeliyiz. Onun hâricindekileri mâlâyânî bilip, vaktimizi zâyi etmemeliyiz. Çünkü elimizde nur var, topuz yoktur. Biz tecâvüz edemeyiz. Bize tecâvüz edilse, nur gösteririz. Vaziyetimiz bir nev'î nûrânî müdafaadır.

Bu tetimmenin yazılmasının sebeplerinden birisi:

Risâle-i Nur’un bir talebesini tecrübe ettim. “Acaba bu heyecan, şimdiki siyasete karşı ne fikirdedir?” diye, Boğazlar hakkında “boşboğazlığı” münâsebetiyle bir iki şey sordum. Baktım, alâkadarâne ve bilerek cevap verdi. Kalben, “Yazık!” dedim. “Bu vazife-i nûriyede zararı olacak.” Sonra şiddetle ikaz ettim.

“Eûzübillâhi mineşşeytâni ve’s-siyâseti (Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım.) bir düsturumuz vardır. Eğer insanlara acıyorsan, geçmiş düstur onlara merhamete liyakatini selb ediyor. Cennet adamlar istediği gibi, Cehennem de adam ister.

(Beşinci Şuânın yine kısmen verdiği haberler tezahür ediyor.)

Emirdağ Lâhikası, s. 41, (yeni tanzim, s. 89)

Bediuzzaman Said Nursi


23.09.2009
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

2

24.09.2009, 13:41

yeryüzündeki en büyük mesele..

Zehracan Allah razı olsun. Lahikalar Nur Talebelerinin yol haritasıdır. Gerçekten ibret alacağımız bir mektup daha Üstadımızdan. Vesile oldun, bizimle paylaştın.
Üstad hayatın içinden biri. Üstad bizden biri. Bizim aramızda. Bakın bize kardeş diyor. Kardeşim diyor. Kardeşlerim diyor. Bu önemli bir şey. Tüm Risale-i Nur Külliyatında bu böyledir. O hep bize kardeşlerim diye hitab eder.
Diğer imamlarda , müçtehitlerde durum daha farklıdır. Mesele İmam-ı Gazali Hazretleri, Ey Veled . diye hitab eder.
Bizdeki rabıta , peder- evlat rabıtası değildir. Bizdeki rabıta şeyle-mürid rabıtası değildir. Bizdeki rabıta kardeşlik rabıtasıdır.
Dolayısıyla Üstadımız , kardeşim deyince , insan kendini O’na daha yakın hissediyor. İnşallah gerçekten , o makamda olanlardan oluruz.
Üstadımız yukarıda durmuyor, yanımızda , yanıbaşımızda , aramızda duruyor. Ne güzel.
Kat’i bilin diyor.Kesin , istisnasız. Yani ; bunun lamı , cimi yok derler ya , işte öyle. Kesinlikle bu böyledir anlamında söylüyor. Nur Talebelerinin meşğul oldukları hizmet, dünyanın en önemli, en büyük vazifesidir. Hiçbir mevzu , hiçbir problem, hiçbir dava; onların meşğul oldukları , İ man , Kur’an davasından daha önemli değildir.
Dünyevi meselelere bakıp da, ümitsizliğe düşmeyin , hizmetinizde fütur getirmeyin.Dünyevi meselelere baktığımızda , onlara takılıp kaldığımızda hizmetimiz duraklar, beklide ümitsizliğe düşeriz. Yani moralimiz bozulur , kuvve-i maneviyemiz kırılır.
Dünyevi meselelere takılıp kalmamak için, dünyanın bizi aldatmaması için, ahretimizi kaybetmemek için meyvenin dördüncü meselesini çok okuyun buyuruyor Üstadımız.
Ehl-i Dünyanın , tüm meseleleri geçici dünya hayatına bakar. Onların başka dünyaları yoktur. Var güçleriyle dünyayı elde etmeye çalışırlar.Onların Ahiret dertleri yoktur. Çünkü inanmazlar buna.
Eğer biz onların dünyalarına takılıp kalırsak ; Ehl-i Dünya bizi zalimane düsturlarıyla , merhametsizcesine ezerler.Dini mukaddesatımızı dünyaya feda ettirirler. Onların görevi budur, yaptıkları da budur.
Dünya onları tatmin etmediği için onlar , manevi bir cehennemi haleti dünyada yaşarlar.
Onlar bu geçici dünyayı elde etmeye kazanmaya çalışıyorlar, bunun için mücadele ediyorlar. Ama biz baki bir alemi kazanmaya çalışıyoruz. Onlar dünya ile savaştalar , ama biz ölümle savaştayız . Ölümü ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Ne demek bu ? Ölümü ortadan kaldırmak demektir. Ölümü ortadan kaldırınca ne olur? Bu fani , muvakkat hayat ebedi olur. Ölümsüz olur. Buda neyle mümkündür? Ahretimizi kazanmakla mümkündür. Bunu nasıl başaracağız? Üstadımızı dinleyerek başaracağız, Risale-i Nurla başaracağız Allah’ın izniyle. İşte bizler buna çalışıyoruz.
Onlar , bizim bu en önemli vazifemize dönüp bakmıyorlar bile. Yani Ehl-i Dünya.Öyleyse biz niye onların dünyalarıyla , harpleriyle darpleriyle meşğul olalım ki??? Biz işimize bakalım. Biz Ahretimize bakalım. Ve insanların imanlarını Risale-i Nurla kurtarmaya bakalım .
Üstadımız bize bir düstur veriyor.Diyor ki; siyasetten ve şeytandan Allah’a sığının. Eğer siyasetten ve şeytandan Allah’a sığınmaz isek, dördüncü meselede bahsedilen davayı kaybetme tehlkikesi var Allah korusun.
Hatta bu konuda bir talebesini tecrübe ettiğini de söylüyor. Baktım ki o talebem ‘’boğazlar’’ konusunda boşboğazlık etti diyor. Malumat ve bilgi verdi diyor.Aslında bu iki kelimeyide ayrı ayrı yorumlamak gerekir. Hem malumat sahibi hemde bilgi sahibi……..olmak.
Yani bu konularla ilgileniyor ve kafası bunlarla meşgul.Kafa meşgul olunca belki kalp de devreye girer bilemiyorum. Cihan harbinden bahsediyor Üstadımız. Her mü’minin , her müslümanın , cihan harbinden daha büyük bir harb başına açıldığını dördüncü meselede beyan ediyor. Burayı orayla bağlantılı açmamız lazım elbette.Cihan harbinden daha önemli bir meselesi var müslümanın. Nedir o? ‘’ İmanla kabre girebilmek’’ meselesi. Diyor Üstadımız.
Ben imanla kabre giremedikten sonra , dünya savaşını Alman kazanmış bana ne Rus kazanmış bana ne. Bana ne faydası olacak Allah muhafaza.
Üstadımız bize diyor ki; birinci daire kalp dairesidir. İnsanın kendisidir. Diğer daireler daha sonra gelir.
Dünyanın meselelerini, siyasetlerini takip edenler hizmetlerine fütur verirler. Kafası , kalbi ehl-i dünyanın dünyalarıyla meşgul olanlar hizmetlerine fütur verirler. Çünkü siyasetle meşgul olanlar, kalben birine taraf olurlar ve onların zulümlerine de şerik olurlar. Siyaset menfaat üzere dönmektedir. Bu siyasetten Allah’sığınırız. Siyasette , dini siyasete alet etme ihtimali çok yüksektir, Bu siyasetten Allah’a sığınırız.
Görüldüğü gibi, Üstadımız İmana , Kur’ana hizmet noktasında tahşidat yapmaktadır. Aman ha diyor, aman ha, dikkat edin, Boşboğazlık yapmayın , Hizmet edin demeye getiriyor.

  • "merve yılmaz" bir kadın

Mesajlar: 4

Konum: Edeler diyarı

Meslek: nurun müdafaası

Hobiler: hizmet,tefekkür,geziler,,,

  • Özel mesaj gönder

3

24.09.2009, 18:53

ALLAH RAZI OLSUN ABİMİZDEN DİYORUM.GERÇEKTEN ŞU ZAMANDA EN MÜHİM VAZİFE İMANA HİZMETTİR.İMAN SAADET-İ EBEDİYENİN ANAHTARIDIR(B.S.N) VE TAM HATIRLAYAMADIM ZÜBEYİR ABİMİYDİ HZ.ALİ EFENDİMİZİNMİ BİR SÖZÜ VAR' BANA ADAM LAZIM 'DİYOR HANİ AYNEN ÖYLEDE HİZMETE ELEMAN LAZM.DOLAYISIYLA ŞUNLA BUNLA UĞRAŞACAK LÜKSÜMÜZ YOK ASLINDA. DÖRT ELLE HİZMETE SARILMALIYIZ ...

Bu konuyu değerlendir